Roller Coaster Batman
Fenerbahçe0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Fenerbahçe
- Roller Coaster Batman
-
13-10-2019, 17:46:44Kayıtlı ÜyeRoller Coaster Batman Sağ kanada doğru atılan uzun topa 9 numaralı oyuncu koşuyor, topla 20 metre gidiyor, karşısındaki dunyanın en iyi savunmacılarından Slywestre'nin adeta belini kırıyor, sonra da nerede ise sıfır acıdan şutunu atıyor ve Manchester United ağlarını sarsıyordu... EURO 2000 elemelerinde, oyuna alındıktan sonra Carew'e tekme vuruyor ve oyundan atılıyordu. Daha 21 yaşında yukardaki golu atan ve bu macta ise oyundan atılan genc adamın Adı Mateja, soyadı Kezman'dı. Bu onun ilk milli macıydı ama husranla ve belki de daha sonraki hayatında olacakların bir on belirtisi ile sonlanıyordu. Onun hayatı adeta bir 'Roller Coaster' gibi oldu zaten. İniş ve cıkışlarla doluydu her zaman. Ama Fener'de cıkışsız hep inişler olunca Roller Coaster'lığı da kalmayan Kezman'a tepkiler bir cığ gibi buyudu. Ben de her zamanki gibi bilim adamı misyonumun bana yuklediği, 'Araştırmacı Spor Gazeteciliği'me başvurdum. Sizler icin Kezman'ın oynadığı bircok macın videosunu yeniden taktik-analitik bir gozle izledim ve cıkan sonucları sizinle paylaşıyorum. Uykusuz birkac geceye ve oldukca fazla miktarda hasta randevusunu iptal etmeme mal oldu ama cıkan sonuclar sanırım Kezman tartışmasına nokta koyacaktır. İc-dış tanımayan adamdı Kezman Aşağıdaki 1. tablo, Kezman'ın en parlak olduğu donemlerde gollerinin ic saha ve dış saha ayrımını gosteriyor. Batman, icerisi, dışarısı fark etmeyen bir golcuydu. Kiminle oynarsa oynasın, hangi takımın macına giderse gitsin "Skor Tabelasına Bakan Adamlar" ondan cok cekiyordu. Ama gol attığı ligin Hollanda Ligi olduğu unutulmamalı idi. Peki bu PSV Eindhoven'daki inanılmaz dengeli, ic-dış ayrımı yapmadan gol atan adama ne oldu? Kezman gercekten yalnız mı kaldı? Kezman bu sezonun başından beri yanına uzun bir santrfor istiyordu. "Ben hep oyle oynadım, yanımda Zigic gibi bir santrfor olursa daha etkili olurum" diyordu. Peki gercekten boyle miydi? Bakalım... 2002-2003 ve 2003-2004 sezonunda 35 ve 31 gol atarken yanında 1.90'lık Hesselink vardı. PSV cift forvet oynuyordu. Şu anda Celtic'te leblebi gibi goller atan Hasselink, ona boş alan yaratmak icin fedakÂrlık yapıyor, golleri 8-9 civarında kalıyordu. Ayrıca Rommedahl ve Robben de Kezman'a calışıyordu. Sonradan girmek Batman'a yaradı Chelsea'de işler zordu. Kaliteli adamların yanında işlerin Hollanda'daki kadar kolay olmayacağı, bu ligde ekmek yemenin zor olduğunu anlıyordu. Drogba, Duff, Mutu, Gudjohnsen, Robben gibi adamların icinde ilk 11 şansını cok zor buluyor, oyuna sonradan ve işler zora girdiğinde giriyordu. Zaten o donemde attığı 8 golun tam 6 tanesi sonradan girip attığı gollerdi. Sanki oyuna sonradan girmek aslında Kezman'ın daha cok işine gelmişti. Cunku o donemde ilk 11'de başladığı 13 macın sadece 2 tanesinde gol atabilmiş, o maclar da Lig Kupası'ndaki gazozuna maclar olmuştu. Acaba giderek performansı duşuyor ve bu nedenle 90 dakikalık yuku kaldıramıyor muydu Batman? Yoksa liglerin zorluğu arttıkca Kezman'ın işi daha mı zorlaşıyordu. Torres'i hic unutmayacaktı 2005-2006 sezonunda A. Madrid'de Barcelona'yı 2-1 yenerlerken Torres ile beraber 4-4-2 oynuyorlar ve gol atıyordu. Hemen ertesi hafta Real Sociedad deplasmanında 3-2 yenilmelerine rağmen yine yazıyor ve yine 4-4-2 oynuyordu takım. 6. haftada ise Malaga deplasmanında Torres vardı, oyun planı 4-4-2 idi ve yine atıyordu... Aşağıdaki tabloda Kezman'ın A. Madrid'in 4-4-2 oynayıp, yanında Torres varken gol attığı macları gosteriyor aslında. Gorduğunuz gibi tek forvet oynayıp gol attığı tek mac A. Bilbao deplasmanıydı... İspanya'da 28 macta 8 gol atarken, Fener'de gecen sene 22 macta 9 gol atmıştı. Ortada garip bir paradoks vardı, İspanya'da cift forvet oynarken attığı gol kadar, Fener'de tek forvet oynarken gol atabiliyordu. Yani gecen seneki performansından toplamda pek farkı yoktu İspanya performansının. İlginc olan ise A. Madrid'in o donem tek forvet oynayıp da 2 gol atabildiği macın olmaması idi. Yani A. Madrid takım olarak forvetle başarılı olabiliyor, Kezman'ın performansı da bunu ispatlıyordu. O sıralarda Sırbistan Milli Takımı'nda da Zigic ve Milosevic ile genellikle 4-4-2 ve 4- 1-3-2 oynadıkları maclarda, yani cift forvet oynayınca gollerini atıyordu. Ama attığı gol sayısı cok yukarılarda olmuyordu. Yani Kezman, işler ve ligler zorlaştıkca Hollanda'daki Kezman olmuyordu. Yanına cok adam mı gerekiyor? 2 santrfor oynayan takımlarda başarılı olduğu bir gercek olarak gozukuyordu Hollanda, İngiltere ve İspanya'da... İyi de o zaman bu "Yanındaki diğer gol adamları" ona ne gibi katkı sağlıyorlardı? İşte burada bendeniz bambaşka bir acıdan onun gol attığı macları analiz ediyordum. O da şuydu: Kezman, muthiş bir performans gosterdiği PSV'de ceza alanında cok kalabalık bir hucum gucu varken mi gol atıyordu? Buna da baktım elbet. Kezman'ın 35 golunu bu acıdan incelediğimde ortaya cıkan sonuc ilgincti. Aşağıdaki 3. tabloda bazılarını gorduğunuz gibi, Kezman'ın gol attığı anda ceza alanında kendi takımından ortalama 3 kişi bulunuyordu. Yani Kezman, "dunyada atılan gollerde, rakip ceza alanında ortalama 3.5 kişi bulunur" gerceğinden farklı olarak atmıyordu gollerini. O gol attığında ceza alanında bulunan takım arkadaşı sayısı, normalden fazla değildi anlayacağınız. Peki, burada da bir fark yoksa, Kezman'ın sıkıntısı neydi? Onu da araştırınca buluyordum... Kezman, kaleye ne kadar uzaklıktan yapıyordu son gol vuruşlarını? Bu konuda Kezman serzenişinde haklıydı. Cunku, Kezman'a gelen toplar, onun kaleye ortalama 5.5 metre uzaklıkta son vuruşla işi bitirebilmesini sağlıyordu. Yani Kezman kaleye son derece yakın bir bolgeden vuruş imkanı buluyor ve gollerini atıyordu. Ancak F.Bahce'de mac başına kale sahasına duşen orta, ya da gol pası sayısı, Kezman'ın oynadığı diğer takımlardan % 30 daha azdı. Yani Kezman F.Bahce'de daha az besleniyordu. İşte Kezman'ın asıl sorunu Ama asıl sorun sadece bu değildi. Cunku, Kezman'ın gollerine derinlemesine baktığınızda, gollerin rakibi suratle gecmek, sert plase veya aşırtma vuruşla gol yapmak, stoperden daha hızlı hareket edip kafa vurmak ve savunma arkasına rakibin yakalayamayacağı bir hızla kacmaktan oluşan 4'lu bir temel uzerine kurulduğunu goruyordum. O zaman da hemen donup, Fener'de aynı pozisyonlara girebilme, ya da girebilmiş ise sonuclandırma yuzdelerine baktım. Sonuc netti; Kezman bu 4 başlıktan rakip gecebilme ve sert plase ile gol yapma işini beceremiyor, rakip savunma arkasına kacma girişiminde 3-5 metre icinde yakalanıyor, kafa ile gol konusunda ise, yerden yukselme acısından eski halinden ortalama 20 cm daha aşağıda kalıyordu. Yani daha az sıcrayabiliyordu. Ustelik yaşı da ilerlemiş, eski cabukluğunu da kaybetmişti. İstiyor ama fizik yetersizliği nedeni ile yapamıyordu, o zaman da hırslanıyor, istemeden de olsa kalecinin ayağına basıveriyordu. __________________