Perşembe gecesi ne de guzel kutlamıştık 'beşibiryerde'yi hep beraber.İcimizden 'Tescil edildi, sorun yok değil mi' diyerek. Perşembe gecesi mutlu mesut kıkırdadık. Ali Koc’un başkanlığındaki, 1907 Fenerbahceliler Derneği’nin beşibiryerde kutlaması vardı. Sakin, gulumsemeli, vallahi federasyon tescil etti, ardından bir anons gelmez artık, gelmez di mi cumlelerinin havai fişeklere karıştığı guzel gece. Zarif jestler, patırtılı cumlelere gecit vermeyen sindirilmiş neşeler, falan filan. Havada ucuşan anılar -Başkan Aziz Yıldırım dahil- o deplasmanda nasıl tansiyonumuz cıkmıştı, kalp cırpıntıları bakıp Turk’un bayrağına!!!, sonra yer değiştirince gol geldi, hayır ayağa kalkmasam penaltı kacardı, Bursa macında kendimi affetmiyorum yanlış forma giymiştim, iki puan benim yuzumden gitti ahalisinin neşeli gecesi. Cuma akşamı tatile cıktım, (ya da indim!) yani ‘olay’a Foca’da yakalandım. Hangi koy daha guzel bizim yureğimizden araştırmaları sırasında, Seven’in telefonuyla. Aziz Yıldırım gozaltına alınmış. Şekip Mosturoğlu da. Tamer Yelkovan da. Bu haberlerdeki boğaz yumrusu, Sezer de Emenike de faslında artık zapt edilemeyen kahkahalara donuştu. Ancak bu gulmeler gulmek değil, bir kahkaha, uc pirzola eder bir masal imiş! On dakika sonrasından başlayarak, Galatasaraylı arkadaşlarımın kumeye icerikli sempatik mesajları sokun edince, kapat telefonunu, at kendini sulara. Sular dedi ki, ben istedim ki, ilk adımda Fenerbahce futbol takımının şampiyonluğu iptal edilsin, yetmez, kume duşurulsun. Baştan yazılsın hikÂyesi sevdiceğimin. Ve dunya Âlem gorsun (ve ile başlatılan cumleler genclikten kalma cok kararlı kalıplardır!), evet dunya Âlem gorsun bir daha. Bu catlaklar başarıya, koru korune başarıya endeksli insanlar değildirler. Kendileriyle karıştıran bir başka ahaliye ders olsun diye, memleketimizin giderek tektipleştirilen para varsa-sus/kazanc varsa-gorme/ihaleler varsa-soyleme yeni hayatında aykırı bir sesi yakıştırdım kanaryama. Kafeste yaşasa da naif sesi anlamlı bir isyana donuşsun diye. Yıllardır yıllardır hicbir şey temiz değil faslında, Fenerbahcem sucluysa bunu demesin, hanginiz temizdiniz ki demesin. En ağır yuku alsın, diğerlerini gunahlarıyla baş başa bıraksın ve bedeli fena halde odesin. Ama neden icimdeki ses, o susturulamayan ses, buyuk oyunun başrolune secildi sevdiceğin diyor. Ses dinlesem, goruntu gorsem bile, montaj sanayiinin hizmetimizde olduğuna inancımı orselemiyor? Taraftar toplanmış İstanbul’da, “Yıkılmayan tek kale Fenerbahce” demiş. Oyleyse, yeşil soğan gondeririz, karanfil kokulu cigaralarla. Hicbir detay bilmiyorum. Foca’da, şu anda “Oyle sarhoş olsam ki” soyluyor gencler. “Her şey bir ruya olsa, unutarak uyansam!” Sergen’in mesela, topla geri donuşunu unutsam. Denizli’yi bile unutsam. Daha neleri neleri. Belki de unutmamak daha iyi. Unutmak affetmektir. Hatırlamak hayat. Feryal Pere Radikal
__________________