Abdestin Anlamı, Sırları, Faziletleri
Bilindiği uzere abdest, namaz kılacak kişiler icin Kuran-ı Kerim ayetiyle farz kılınmıştır (bk. Maide suresi, 6). Farz olan şeyleri yapmak ibadettir. İbadet ise insana sevap ve Allah’ın rızasını kazandırır.
Abdestte suyunu miktarı olcusunce harcamak gerekir. İsraf haramdır. Hadiste gol kenarında olsak bile oyle olmasını istiyor. Ama abdestin uzerine abdest almak ovulmuş ve teşvik edilmiştir. Hadislerde bunun 10 sevapla odullendirileceği belirtildiği gibi nur ustune nur olduğu da soylenmiştir.
Su, iki temel işleve sahiptir. İlki yağmur (rahmet) olmasıdır. Susuzluk bir icgudu olarak insanın ic dunyasına yerleştirilmiştir. Su olmazsa insan yaşayamaz. Su yağmur (kar) olunca temizlenir, icilecek kıvama gelir. KÂfirlere ve gunahkÂrlara cehennemde su esirgenecek, su yerine onlar yaralarından akan cerahat, irin, kan, ter karışımı bir sıvı iceceklerdir. Suyun ikinci işlevi temizleyici olmasıdır. Gorunuşteki kirler onunla temizlenmektedir. Ama suyun bu işlevleri abdestte farklı boyutta, yani manevi alanda benzer paralel işlevleri gormektedir. Burada suya su demek doğru değildir, su abdest suyu olmaktadır. Abdest suyunun ilk işlevi rahmete vesile olması, ikinci işlevi de manevi kirleri yani gunahları temizlemesidir.
Abdest suyunun rahmeti ahrette tam olarak tecelli edecektir. Peygamberimiz (s.a.s) hadis-i şeriflerinde ahrette ummetinin diğer ummetlerinden ayıran bir fark olarak abdest azalarının nurlu olacağını beyan buyurmuşlardır. Bu abdest nuru, bu dunyada gorulmemektedir. Namaz, zikir, Kuran-ı Kerim tilaveti vs. ibadetlerin nuru cok kısmi de olsa bu dunyada iken yuze ve ele yansırken, abdest suyunun nuru ahrette tecelli edecektir. Abdest nuru, ahrette insanların rahatlıkla algılayacakları bir tarzda gorunecektir. Azalara suyun renksizliği gibi bir nur hoş bir letafet katacaktır. Yani azalara eşsiz bir guzellik verecektir. Ayrıca ahrette tecelli eden nur, ateşten kurtuluşun, cennete mustahak oluşun beratıdır. Mujdedir. İlahi bir tecellinin eseridir. İnsanların imrenerek bakacakları buyuk bir nimettir.
Allah’ın ahretteki rahmeti mutlaka bu dunyada da vardır. Yani abdest alan kişilerin uzerinde tecelli eden bu rahmet, sadece ahrete ozgu değildir, dunyaya ait tecellileri de barındırır. Bu abdestin sırları olarak gozlerden gizlenmiştir. Şu muhakkak ki ozunde ateşi sonduren su, abdest suyu olduğu zaman da haset, kin, ofke ve şehvet ateşlerini sondurur. İnsanı şeytanın oyuncağı yapacak bu tur ateşlerini sondurur, insanın nefsini dizginlemesini sağlar. Gunahlardan korur. Zaten insanlar da genellikle bu olumsuz duygular yuzunden gunahlara batıyorlar. İnsanlıklarını yitirip hayvanlaşıyorlar. Cehennemi hak ediyorlar. Ayrıca hadisler abdestli iken kulun bela ve musibetlerden korunacağına da işaret etmişlerdir.
Abdest suyunun gunahları doktuğu, temizlediği ise onlarca hadis-i şerifle ifade edilmiştir. Bunlardan birisi şudur: ‘Abdest alan kişi, ağacların yapraklarının dokulduğu gibi, gunahlardan temizlenir.’
Demek ki, abdest suyu Allahın rahmetinin ve gunahların bağışlayıcılığının somut bir nimetidir. Abdest suyunun ruhunda Allah’ın rahmeti ve gunahları bağışlaması tecelli etmektedir. Abdest suyu, dinde soyut olarak ifade edilen rahmet ve gunahları bağışlama kavramlarını insanların, ozellikle nefsin anlayacağı bir tarzda somut olarak vermektedir.
Nefis icin soyut kavramların, duşuncelerin bir değeri yoktur. Nefis yaşantıların dili ile konuşur, anlaşır. Onun icin Allah (c.c.) ibadetleri birer yaşantı bicimi olarak bizlere sundu. Namaz, oruc, zekÂt, hac nefsin diline hitap eden somut yaşantıları gerektirir. Abdest suyu ise nefse Allah’ın rahmetini ve gunahları bağışlayıcılığını somut bir dille hatırlatır. Nefsi umitlendirir. Onun tovbe ederek Allah (c.c.) yoluna girmesini sağlar.
İnsanın abdest alma sırasında uc vakti vardır. Birincisi abdest almaya ihtiyac duyduğu andır, ikincisi abdest alma surecidir, ucuncusu de abdestten sonraki zamandır. Bu uc zamanda da abdest icin uzerimize duşen buyuk işler, odevler bulunmaktadır.
Kişinin abdest almaya ihtiyac duyduğu an, az bir zaman değildir. Tuvalet ihtiyacının gorulduğu zamanı da ilave edersek bu koca koca dakikaları alır. Kişinin abdest suyuna yoneldiği bu an, en az iki uc dakikayı bulabilir. Bu sırada abdest suyuna, susayan bir insanın bakışı gibi bakmalıyız: Onda hem Allah’ın rahmetini hem de gunahlarının affedildiğini duşunmeli ve bunun icin O’nun rahmetine sığınarak gunahlara tovbe ederek, estağfurullah diyerek ruhaniyetimizi abdeste hazırlamalıyız. Ruhumuzda bu duyguların susuzluğunu cok şiddetli bir bicimde hissetmeliyiz. Aslında her insan, Allah’ın rahmetine ve gunahlarının affına karşı susamış durumdadır. Biraz bu yola motive olursa bunu kendisi de gorecektir, anlayacaktır.
Şah-ı Nakşibendî Hazretleri (k.s) abdestin onemine binaen şoyle demiştir: ‘Kim abdestini murakabe (Allah karşısında olma duygusu) ile alırsa namazı da huşulu olur.’
Abdest sırasında okunacak guzel duaları bilmeyen kişiler, an azından asgari olarak abdestin başında niyetin yanında euzu ile besmeleyi unutmamalıdırlar. Cunku besmelesiz işin sonunun kısır olduğu bir hadiste gectiği gibi besmelesiz abdestin kabul olmadığı da başka bir hadiste ifade edilmektedir. Şafi mezhebindekiler tam yuzlerini yıkarken abdeste niyet ederler. Hanefi mezhebinde niyet sunnet iken Şafi mezhebinde farzdır. Bir Hanefi de bu yonu ile Şafi mezhebini taklit ederse, bu mecburiyetten değil de faziletten olduğu icin, buyuk sevap kazanır. Bu niyetten dolayı farz sevabı alır. Tabii Hanefilerde gerek euzu gerek besmele abdestin farzı değil sunnetleridir. Bundan başka abdest dualarını bilmeyen kişilerin abdest sırasında gunahların affı icin cokca dua etmeleri, cokca ‘tovbe Yarabbim, estağfurullah…’ demeleri cok yerinde olacaktır. Bu tur dua ve istiğfarlar abdest almanın ruhuna uygun duştuğu gibi hadislerde belirtilen gunahların dokulmesi mujdesine de nail olmayı sağlayıcıdır. Yine imanı tazeleyen amentunun tam kolları yıkarken okunması bazı Âlimlerce boyle abdest dualarını bilmeyen kişilere tavsiye edilmiştir. Yine abdest sırasında veya abdestten sonra kıble tarafına yonelerek şahadet kelimesini soylemenin buyuk sevabı olduğu (iki rekÂt abdest namazı ile birlikte cenneti nasip edeceği) hadislerde gecmektedir. Abdest aldıktan sonra, biraz da olsa, su icmenin yetmiş derde şifa verdiği hadiste mujdelenmiştir. Tabii hadiste, abdest kabından artan sudan soz edilse de cağımızda pek cok kişi musluktan abdest almaktadır. Musluktaki su da sonucta aynı vazifeyi gormuştur. Bu nedenle abdest aldıktan sonra musluk suyundan da aynı tecelliyi bekleyebiliriz. Tabii hadisin ruhuna uygun olarak bir kaptan abdest alıp da artan suyu icmek işi garantili yapmak gibi olur. Bizimkisi sadece kendimizin de tatbik ettiği bir yorumdur. Yani yanılma payımız da vardır, muhtemeldir. Ama Allah’ın (c.c.) rahmetinden umit kesilmez. Allah (c.c.) kulunun zannına goredir. Allah (c.c.) kişinin niyetine bakar. Allah (c.c.) duaları kabul edicidir. Yine abdestten sonra Kadir suresini bir kere okumanın kişiyi şehitlerin bulunduğu makamda, iki kere okumanın sıddıkların bulunduğu makamda, uc kere okumanın da peygamberlerin bulunduğu makamda haşredilemesine vesile olacağı hadiste gecmektedir. Bu, Kadir gecesinin buyukluğu gibi buyuk bir mujdedir. İnsanların abdest dualarını ezberleyeceğine bu hadisin gereğini yapmalarını tavsiye ederim. Cunku abdest duaları mustehap olarak gorulse de hadislerle kaynağı da pek ispat edilememiştir. Abdest dualarını bilmek ve okumak tabii cok guzel ve tavsiye edilecek bir şeydir. Boyle kişiler haliyle abdest sonunda Kadir suresini de okuyabilirler. Ama abdest dualarını ezberlemek isteyenlerin bundan once eğer bilmiyorlarsa Kadir suresini ezberlemeleri ve abdestten sonra okumaları daha yerindedir. Akıl ve mantık bunu gerektirir. Cunku abdest sonrasında Kadir suresini okumak hadise dayandığı icin sunnet olarak değerlendirilebileceği gibi bizzat bir sureyi okumak olduğu icin ayrıca buyuk bir sevap ve fazileti de barındırır. Bunu abdest duaları ile karşılaştırmak bile bir abestir. Tabii bunun insana nasip olması bir meseledir. Zira insan bu işi abdest aldıktan sonra unutmaktadır. Bunun abdest sonunda aklıma gelmesi icin her careye başvurdum. Senelerce nasip olmadı. Yani cok az nasip oluyordu. Cok uzuluyordum. Herhalde ısrarlı dualarım sonucunda şimdi tam sol ayağımı yıkarken yani abdest biterken birden aklıma gelmektedir. Allah herkese bu nimeti nasip eylesin. Amin.
Surekli abdestli halde bulunmak, her şeyden once peygamberimizin (s.a.s) bir sunnetidir. Peygamberimizin (s.a.s) savaşlarda ve seferlerde tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra suyun bulunduğu yere gitmeden once teyemmum aldığı ashabı tarafından muşahede edilmiştir. O bir anını bile abdestsiz gecirmek istememiştir. Bu durumu merak eden ve soran sahabelerine abdest alacak mahalle varıncaya kadar ecelin gelebileceğini ve bu yuzden abdestsiz kalmak istemediğini belirtmiştir. Peygamberimizin (s.a.s) bu ahir zamanda bir sunnetini ayakta tutmanın ise yuz şehit sevabı kazandırdığı hadislerde ifade edilmiştir.
Abdestli olmak insanın her yaptığı işi ibadete cevirir. Peygamberimiz (s.a.s) abdestli iken yenen yemeğin midede zikrettiğini ifade etmiştir. Guzel bir abdest alıp da besmele, guzel bir niyet ve dua ile (Allah’ım emrin gereği benim, coluk cocuğumun rızkı icin işime gidiyorum. Calışmamı fazl u ikramınla ibadet hukmunde say… Amin.) insan evinden cıkıp işine gitmeye hazırlandığında her yapılan şey Allah’ın (c.c.) izni ile ibadet olur. İşindeki calışmaları sevaba donuşur, kazandığı para da sanki Allah yolunda harcanmış gibi olur.
Abdesti korumak, surekli abdestli halde bulunmak kolay bir şey değildir. Her tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra abdest almak nefse ağır gelir. Nefsin belini kırmak zordur. Alıştırmak icin bayağı emek vermek, uzerine duşmek gerekir. Bunun icin pek cok buyuk zatlar, veliler az yiyip az icip veya gunduzlerini orucla gecirip abdesti gun boyu muhafazaya onem vermişlerdir. Bu yuzden peygamberimiz (s.a.s) devamlı abdestli bulunmaya ancak kÂmil muminlerin guc yitireceğini soylemişlerdir.
Ehli dunyanın hoşuma giden ve ibret aldığım bir tabiri vardır: Vakit, nakittir (paradır). Tabii ben bu sozu bu haliyle sevmiyorum. Şu bicime donuşturdukten sonra bu soz hoşuma gidiyor: Vakit, sevaptır. Paralarını faize bankaya yatıran ehl-i dunyanın her gecen zamanı kesenelerine giren para olarak değerlendirmeleri bu sozu bir atasozune cevirmiştir. İnsanlar da sozun aslını bilmeden yalan yanlış kullanmaktadırlar. Allah (c.c.) bu tur kotu sozlerden bizleri korusun. Hayat felsefesi yapmasın. Zaman, bu dunyaya ait bir kavramdır. Ehl-i dunya onun kıymetini parayla, ehl-i ukba sevapla, Allahın rızasıyla olcer. Akıp giden zamanı sevaba donuşturecek ibadetlerin en başlıcası abdesttir. Onun icin Peygamberimiz Aleyhisselam, abdest oruc gibidir diye buyurmuştur. Nasıl oruclunun uykusu bile ibadetse abdestli de abdestli kaldığı muddetce ibadette sayılmaktadır. Abdestli olarak uyuyan kişi, uyku suresini ibadette gecirmiş gibidir. Peygamberimiz (s.a.s) abdestli olarak uyuyanların ins ve cin şeytanlarının şerrinden korunacakları gibi gunduzlerini oruclu, gecelerini namazda gecirenlerin sevabına nail olacağını soylemişlerdir. Uykuda vefat ederlerse şehit olacaklarını beyan buyurmuşladır.
Tabii yatarak uyuyan kişinin abdesti uyandığında bozulur ve yeniden abdest alması gerekir.
Abdesti gun boyu korumak ozel bir caba ister. Ben bu yuzden yanımda gomleğimin cebinde kucuk bir Kuran-ı Kerim’i hic eksik etmem. Elbette bu Kuran-ı Kerim’i uzerimde taşımamın başka nedenleri de var. Ama bana sağladığı en buyuk yarar, gun boyu abdestli kalmamı, tuvalet ihtiyacından hemen sonra abdest almamı sağlamasıdır. Nefsi bir yasakla terbiye etmedin mi nefis ibadetlerden kacar, bahanelere sığınır. Ama onu bir ibadete mecbur kılınca bu sefer kendisini ona gore ayarlar. Siz bile bu duruma şaşar kalırsınız. Normalde evde kucuk tuvaletim cok sık gelir. Ama dışarıya cıktığımda hem tuvalet sorunu bende cok uzun zaman gorulmez hem de nerede, ne zaman abdestimi tazeleyeceğimi nefsim oyle bir ayarlar ki ben buna her zaman cok hayret etmişimdir.
Peygamberimiz (s.a.s) abdestli olarak vadesi yetenin ruhunu Azrail Aleyhisselam’ın şehit sıfatı ile alacağını beyan buyurmuştur. Cunku abdest imana, tovbe ve istiğfara delil olduğu gibi o kişinin Allah’ın (c.c.) bir farzını, emrini uzerinde taşımaya, ayakta tutmaya gayret ettiğini de gostermektedir. Bu nefisle bir tur cihattır. İşin en buyuk sırrı abdestin namazın bir şartı, yani bir nevi parcası olmasıdır. Namaz ise en buyuk ibadettir. Coğu zaman parca butun hukmune gecebilir. Bundan dolayı boyle buyuk bir nimete yani şehitliğe insanı ulaştırabilmektedir. Kuşkusuz Allah (c.c.) kulun gonlunden gecenleri bilir ve coğu zaman bunlar dua hukmune gecer. Bir insanın abdesti muhafaza yonundeki gayreti, gunun buyuk kısmını abdestli olarak gecirmesi, abdestli olarak uyuması ona bu şehit olarak olme nimetini nasip eyleyebilir. Bu yolda caba kuldan olduktan sonra Allah (c.c.) kullarına karşı cok comerttir, onlara mukÂfat vermeyi cok sever. Hic kimseyi mahrum bırakmaz. Beklediğinden de fazlasını verir. Allah (c.c.) haya sahibi olduğu icin kulun husn-i zannını boşa cıkarmayı sevmez. Yeter ki insanlar surekli calacakları ibadet kapılarını bilsinler.
Allah (c.c.) bu dunyada bizleri abdest suyu ile temizlemeyi nasip eylesin. Yoksa kabirde toprakla temizlenmek, kabir azabını gerektirir. Gunahlarımız ahrete de intikal ederse ateşle temizleniriz ki bu buyuk bir azaptır. Allah (c.c.) gostermesin.
Allah (c.c.) daima abdestli bulunmayı ve onun faziletlerini bizlere ihsan eylesin. Bu yolla bizlere rızasını nasip eylesin. Amin.
Muhsin İyi
__________________
Abdestin Anlamı, Sırları, Faziletleri
Dini Bilgiler0 Mesaj
●12 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Abdestin Anlamı, Sırları, Faziletleri