Nasıroğlu, deprem sonrası cocuklarda oluşabilecek ruhsal problemlere dikkat cekerek, konuyla ilgili ebeveynlere bilgilendirmelerde ve uyarılarda bulundu.
[h=3]“Korkularınızı cocuklarınızla paylaşın”[/h] Ailelerin yaşanılan acıları ve uzuntuleri cocuklarıyla paylaşmak istemediğini ifade eden Nasıroğlu, “Olumler oluyor, yaslar oluyor. Hatta cocuğa kendi babasının ve annesini olumunu bile soylemeye cekiniyoruz. ‘Biraz daha zaman gecsin, cocuk biraz buyusun' diye bekliyoruz. Korkularınız varsa cocuklarınızla bunu konuşun. ‘Ben de korkuyorum' deyin. Annenin ağlaması mı gerekiyor? Ağlasın. Hatta cocukla beraber ağlasın. Ama bizde tam tersi surec işliyor” ifadelerine yer verdi.
[h=3]“Anne ve babanın cocuğu desteklemesi gerekiyor”[/h] Var olan korkunun ve gercekliğin cocuklardan saklandığının altını cizen Nasıroğlu, cocuğun yine de bu bilgiyi dışarıdan aldığını ve belirsizlik duşuncesine kapıldığı icin, korkularının daha da artmaya başladığını kaydetti. Cocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı Oğr. Uyesi Serhat Nasıroğlu şoyle konuştu:
“Cunku korkular cocukla paylaşılmamıştır, gelecek ongorusu azalmıştır ve cocuk bir şekilde korkuyu zihninde arttırmıştır. Cocukla konuşmadığınız zaman, cocuk da korkularını sizinle paylaşmayabilir. ‘Cok kotu bir şey oldu annem de benimle konuşmuyor. Ben kendi korkularımı anneme anlatırsam o da bundan korkabilir, uzulebilir' diyebilir. Ergen bir cocuksa tum gucluluk yıkılacağı icin yine paylaşmak istemez. Anne ve babanın cocuğu desteklemesi gerekiyor. Depremle ilgisi kaygısı, korkusu mu var bunu paylaşmalı. Depremin nicin olduğu fiziksel olarak anlatılmalı. Gerek oğretmeni, gerekse kendisi anlatmalı. Okullarda bu konuyla ilgili eğitim verilmeli. Neden depremin olacağını bilirsek, anlarsak ve nelerin onlem olarak konulabileceğini konuşabilirsek hazırlıklı oluruz.” Gerceklerin ve korkuların her yaş grubundaki cocukta sorun cıkartabileceğine dikkat ceken Nasıroğlu, bebeklerde bile depresyon sorununun gorulebildiğini belirtti.
[h=3]“Artık hayat onun icin cok tehlikeli”[/h] Nasıroğlu, “Biz yeni doğduğumuz zaman anne ve babamızla guvenli bir bağımız varsa, ‘babam, annem beni koruyacak. Kotu şeyler başka cocukların başına geliyor' diye duşunebiliriz. Bunlar bizim temel kucukluk yaş donemimizde yer alıyor. Zihnin arkasında bu fikirler var. Deprem gibi hic hesapta olmayan, bilmediğimiz buyuk bir olay bu duşunceye etki ediyor. Kucuk yaş doneminde cocuk kotu bir şey yaşadığı zaman temel inancları sarsılıyor. ‘Hayat ongorulebilirdi, babam, annem koruyacaktı' bu sistem artık dağılıyor. Artık hayat onun icin cok tehlikeli. Belirsizlik kucuk yaş doneminde depresyona sokabilecek belirtileri tetikleyebilir” diye konuştu.
[h=3]"Yemeğimi yemedim deprem oldu diye duşunur"[/h] Ruhsal sıkıntının cocukta oluşturduğu problemlere değinen Serhat Nasıroğlu, “Kucuk yaş grubundaki cocuk tuvalet eğitimini bıraktıysa, tekrardan tuvalet eğitimi sorunu cıkmaya başlar. Kendi yaş donemine gore daha alt yaş grubuna gore konuşmaya başlar. Orneğin cocuk 4 yaşındaysa, daha bebeksi konuşma icerisine girer. Kekemelik ve tikler ortaya cıkabilir. Kabuslar vardır. Cocuk oyun oynadığı zaman travmalarla ilgili oyunlarla daha cok oynayabilir. Okul yaş doneminde ise okuldan kacma olabilir, fobileri olabilir. Madde kullanımı konusunda yaşanır, ofke nobetleri, iştah sorunu cıkar. Cocukta davranış sorunlarıyla karşılaşabiliriz. Ozellikle ergenlik donemi daha dikkatli olmamız gereken bir donem. Ergenlik doneminde bahsettiğimiz gucluluğun yıkılmasıyla birlikte evden kacma, ebeveyne ofkenin artması, intihar girişimleri yaşanır. Depremden dolayı olum gorduyse, hayatta kaldığı icin kendisini suclar. Kucuk yaştaki cocuklar ise hayati olayın kendiliğinden olduğunu duşunur. 3 yaşındaki bir cocuk bir gun once yemek yemediği icin annesinin uzulduğunu duşunurse, bir gun sonra deprem olduğunda, ‘ben yemek yemedim annem uzuldu ve deprem oldu' diye duşunebilir” diye konuştu.
[h=3]"Asla yalan soylenmemeli"[/h] Nasıroğlu sozlerini şoyle noktaladı: “Cocuklara olan neyse, depremin ne olduğunu ve nasıl onlem alınması gerektiğini soylemek lazım. Cocuğa, ‘Ben senin yanındayım, ne yaşayacaksak birlikte yaşayacağız. Biz bu sureci kendimizi koruyarak atlatacağız' demek gerekiyor. Asla yalan soylemeyeceğiz. Cocuğun hayatını tehdit eden ve ruhsal problem yaşatacak konularda yalan soylenmemesi lazım.”
İsa Akar-Gazi Taş