[IMG]http://img242.**************/img242/8232/p1040226zc5xy6.jpg[/IMG]
Dergiyi alanlar editorun satırları ile karşılaşacak once."Carşı'ların efendisi" başlıklı yazı.Editorun kızı Eylul'un Beşiktaş aşkını anlattığı satırlar.Bu da Eylul arkadaşımızın o yazısının tamamı.
BEŞİKTAŞ’A HEDİYE
Takım sevmek nereden başlar?Tribunde, sokakta, televizyon başında, kahvedeki butun o insanların hissettiği şey “renklerine vurulmak”tan mı ibarettir? Hepsini aynı anda bağırtan, ağlatan şey sadece kacan bi penaltı, elden giden bir mac, bir tur mudur? İnsanları gozleri donmuşcesine sokağa cıkartıp, indirimli hat belediye otobusunun kapısından sarkarak bayrak sallamaya zorlayan his nedir ki? Hangi super zekÂlı bilgisayar, hangi deh acıklayabilir bunu?
Peki Beşiktaş nedir oyleyse? Efsane midir? Kupaları muzesine sığmayan, başarıları “tarihe altın harflerle kazınmış”, tun takımlara kok sokturen bir kulup mudur? Başarı ve istikrar Âbidesi midir ya da? Bunların hicbirinin gercek olmadığını biliyoruz. Peki, “taraftarı, başarı getirir” tezine ne oluyor o zaman?
Doğru, bu tez vardır, ve coğunlukla işler de. Cunku takım tutmak, -asla kabul etmeyiz hicbirimiz ama- biraz da başarı icindir. Başka turlu nasıl acıklarsınız, aslında uzerinde hicbir emeğiniz olmayan şampiyonluklara cılgınca sevinme ihtiyacınızı? Yenilmiş takımın sahtekar, en buyuğun taraftar oluşunu? Biraz ego tatmini değil mi tum bunlar? Kendine pay cıkartıp, kişisel başarısızlığın ağırlığından kurtulma cabası değil mi?
Ya Beşiktaş yine? “Hep başarı” mı diyor taraftar? Neden birileri hÂlÂ, bu takım son yıllarda elle tutulur hicbir şey yapmadığı, şampiyon bile olamadığı hÂlde onu desteklemeye karar veriyor? Hickimse, bir takım Barcelona’yı 3-0 yendi diye onu desteklemeye karar vermez. Hickimse, Galatasaray’ı yenip, Ataturk Kupası’nı aldı diye, o takımı tutmayı duşunmez.
Niye oyleyse? Başarı arzumuzu bile tatmin edemezken; niye Beşiktaş? Acıklayabilir misiniz? O bizim super zekÂlı bilgisayar acıklayabilir mi peki? Anlamak icin, Beşiktaş’ı yaşamanız lÂzım. Bir Pazartesi sabahı, Kabataş’ta vapurdan inip, Beşiktaş’a kadar yurumeniz lÂzım. Stad yavaş yavaş gozuktukce, sabahın soğukluğunda, guneşin cabaları bile yetersizken, ısınmanız lÂzım. Kendinizi engelleyemezsiniz; durup seyretmelisiniz. Sağınızda deniz ve Dolmabahce, karşınızda takımınız size bağlayanların en buyuklerinden: İnonu orada.
Ya da bir mac gunu, sadece yurumek icin carşının icine girmelisiniz once. Tum dukkÂnlardan sarkan Beşiktaş bayraklarını gorup, takımınızı ve bir semti yaşamanın ne olduğunu hissetmelisiniz. Koftecilerin fazla mesai yapışını gormeli, etraftan gelen skor tahminlerini duyup, hepsine kendi icinizden yorumlar yapmalsınız.
Sonra yuruyuşe devam: Dolmabahce. Boynunuzda atkınız, butun o yolu bir anda karşınıza cıkacak olan o mÂbedi gorme Ânını duşunerek katedersiniz. Etrafınızda yavaş yavaş stada doğru gelen simitciler, cekirdekciler... Nasıl bir aidiyet hissi olduğunu bilemezsiniz. Bir kişiye, bir aileye ait olmaktan ote birşey bu, siz, bir semte aitsiniz! Herşey sizin, ve siz oranınsınız! Orada sizi kimse yadırgamaz!
Sonra stada varış. Orada, İnonu’nun orada durup, kendinizi soyutlayıp bir sure etrafı seyretme zamanı. Normal bir zamanda, erkek değilseniz eğer laf atılmadan 1 saniye dÂhi duramayacağınız o yolda, ya da herhangi biryerinde Beşiktaş’ın, boynunuzda atkınız varken saatlerce dikilseniz bile hicbir şey olmayacak, sizi koruyacaklarıdr! Onlardan birisi olmuşsunuzdur, kimse dokunmaz size. Sadece icten bir şekilde bakıp, iclerinden “dunya ahiret bacımsın” diye gecirirler. İnanın, orada gercekten guvendesinizidir.
Ve mac cıkışı, ya da oğlen iş arasında, ara sokaklardaki koftecilere girmelisiniz. Kartal heykelleri suratınıza carpacaktır, evet: orada herkes Beşiktaşlıdır. Duvarlarda eskinin efsane kadroları, cercevelenmiş mac biletleri, ve onlarca kartal figuru: her acıdan!
Beşiktaşlı olmak cok cok ozel bir şey. Ozunde sadece Beşiktaş’ı sevmelisiniz. Yenildikten sonra icinizdeki buruklukla başetmek zorunda olmadığınızı bilmeniz gerek ve de; bu da Beşiktaş’a ait bir şey, ve onu yaşamaktan korkmanıza gerek yok.Diğerlerinin şampiyonluk oykuleri bile sizi incitmez; sizde Beşiktaş ruhu var... Aidiyet var... MÂbediniz, semtiniz var...
Duşunun: Gece. Staddasınız. Karanlıkta, cimlerin ortasına uzanmış gokyuzune bakıyorsunuz: Beşiktaş’ın gokyuzu. Bundan guzel neyin hayali olabilir? Beşiktaşınız dışında ne size boyle bir sahip ve ait olma hissi verebilir?...
Sayfalarca yazı ve fotograf. Bircırpıda okunası cok guzel yazı ve derlemeler.
Birkac şeyi de paylaşmak istiyorum yazılarla alakalı.
• youtube!da en cok izlenenler arasında denmiş. Bununla yetinmemek lazım. Diğer takım taraftarları ekledikleri klipler izlensin diye “tags” diye tabir edilen bolume beşiktaş, carsı yazmaktadır. Yani kendi isimleri yetmemekte, rayting alabilmek icin ismimizi kullanmaktadırlar. • Yaratıcılık! Taraftarın yaratıcılığına değinilmiş ancak bu konuda universite mezunlarının cok olmasına baglanmış. Okumuşlukla, meslek sahibi olmakla değildir bu yaratıcılık. Ne varsa icimiz de buyutttuğumuz sevgide var. Tarifi guc anlaması zor bu sevgi; yollara da duşurur ,olumede goturur. • Bu sevgiden mutevellit değildir piskopatlığımız. Utanılacak birşeyde değildir. Serseri denilmiştir bize diyenide sevmişizdir. • Ermeni sorunu diye birşey yoktur ki inonu stadında cozumu bulunsun. İnsana insan olduğu icin değer veren bu tribunler fransız teknik adamıda bağrına basıp inadına demiştir. • Beşiktaş’a halkın takımı olmaktan başka secenek kalmadığını goruruz gıbı bır cumle var. Turkıyenın en buyuk taraftar gurubu olması bır yana, yaptıklarıyla herkesi kendıne hayran bırakan en buyuk rakıplerının evine konuk oldugunda bile kendi bestesıyle cevap verılen bızler secım yaparız bizden kalanlarla avunur diğerleri. • Takımın ısmıyle beraber anılan bir taraftar toplulugunun yada orgutunun yaptırım gucu yadırganamaz. • Heterojenlıgımızı oyle yonttuk kı homejen gıbı davranıyoruz. • Herbirimizin psikopattan cok mazoşist oldugu soylenebılır. Kımı zaman dogrudur. • Biz pankartımızla bestemızle kimi zaman şizofren kimi zamanda otistik yonumuzu koyarız ortaya. Bıreyiz bir butunuz hastalıgımızıda dozunda yaşarız... • Zararsızız!
[IMG]http://img243.**************/img243/3038/resim70091ws3.jpg[/IMG] [IMG]http://img243.**************/img243/6752/resim70101cg3.jpg[/IMG] [IMG]http://img300.**************/img300/3969/resim70131yj6.jpg[/IMG] [IMG]http://img243.**************/img243/2319/resim70111ro7.jpg[/IMG] [IMG]http://img300.**************/img300/3381/resim70121ov9.jpg[/IMG] Alaz Kuseyri - Ekin Karaca/Nokta Dergisi “Carşı neye karşı? Zaten sloganında da var; kendine de karşı. Hicbir zaman guclunun yanında olmadık. Biz, haklı kimse onun koluna gireceğiz, dedik. Hayat felsefemiz de bu.” Beşiktaş’ın efsanevi amigosu Alen Markaryan’ın bu sozleri aslında Carşı’nın neden sıradan bir taraftar topluluğu olmanın cok otesine gectiğini de anlatıyor. Carşı’nın ozgunluğune gecmeden once onu ortaya cıkaran tarihsel koşullara bir goz atalım. Boyle bir grubun başka bir kulupte değil de Beşiktaş’ta ortaya cıkması tesaduf değil. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahce’nin aksine bir semt takımı. Komşu evlerde oturan, aynı kızlara aşık olan, aynı okulun sıralarında yan yana oturan, aynı mahalle takımında top koşturan, aynı kavgalara giren genclerin takımı Beşiktaş. Diğer “iki buyuk” Galatasaray ve Fenerbahce’de durum boyle değil. Galatasaray, stadı nedeniyle Mecidiyekoy’e, icinden cıktığı lise nedeniyle de Beyoğlu’na ait. Fakat bu, Galatasaraylılık aidiyeti icin yeterli olmadı. Keza Kadıkoylulerin coğunluğu Fenerbahce’yi desteklese de Kadıkoy denildiğinde herkesin aklına Fenerbahce Kulubu gelmez. 3. İnonu Savaşı Beşiktaş’ın semt dayanışması, 1980’lerde Carşı’nın cığ gibi buyuyup gelişmesinin temelini oluşturdu. O yıllarda İstanbul’un uc buyuklerinin maclarını İnonu Stadı’nda oynaması ve bu nedenle Fenerbahce ile Galatasaray’ın Beşiktaş’ta bulunan stada hÂkim olma cabasına karşı Beşiktaşlı gencler, birlikte buyumenin verdiği kardeşlik duygusuyla harekete gectiler. İşte bu mucadele, İnonu Stadı'nı Beşiktaşlıların yaparken Carşı’yı da on plana cıkarttı. Once bu mucadelenin tarihine bir goz atalım. İnonu Stadı’nda takıma en yoğun desteğin verileceği yer olması ve mukemmel akustiği nedeniyle “uc buyuklerin” taraftarı ozellikle kapalı tribunu ele gecirmek icin kıyasıya bir mucadele icine girdiler. Kapalıyı kapma kavgası once yumruk yumruğa başladı. Ardından cakıyla başlayan silahlanma sopa, doner bıcağı ve satırla devam etti. Kavgalar, 1986’da Carşı’nın Fenerbahce Dereağzı Tesisleri’ni basmasına kadar gitti. Sonraki yıllarda Fenerbahce’nin maclarını Kadıkoy Stadı’nda, Galatasaray’ın da Ali Sami Yen’de yapmaya başlamasına rağmen taraftar kavgaları surup gitti. Ta ki Beşiktaş taraftarı Oktay’ın 1992’deki olumune kadar… Bu olayın sarsıcı etkisiyle 1993’te “beklenen barış” gercekleşti. Uc tribunun onde gelenleri Beşiktaş Abbasağa Parkı’nda bir araya gelip Kuran’a el bastılar ve bir daha kavga edilmeyeceğine dair yemin ettiler. Bundan sonra organize kavga ve buyuk şiddet olayları yaşanmadı. Bu barış anlaşmasının ardından şiddet yoluyla ustunluk sağlama, yerini yaratıcılığa bıraktı. 1993 İstanbul tribunlerinde adeta bir milat oldu. Nasıl kavga edileceğini planlayarak harcanan zaman pankart ve tezahurat hazırlamaya ayrıldı. Puf noktası: Yaratıcılık İşte Carşı’nın sadece Turkiye’de değil, dunyada da un kazanmasında bu surecte ortaya cıkan yaratıcılıklarının payı cok buyuk. Amigo Alen, “Sabah afyonum patlamamışken telefonum calıyor, karşımdaki bulduğu tezahuratı soylemeye başlıyor. Daha ne diyeyim?” diye anlatıyor durumu. Mac gunleri stadın yakınındaki Şairler Parkı’nda ve Kazan Birahanesi’nin cevresinde buluşan taraftarlar guncel olaylardan yola cıkarak yeni tezahuratlar uzerinde tartışıyor ve buldukları tezahuratları topluca ezberliyor. Hafta icinde ise genellikle Kartal Kafe’de buluşuluyor. Bunlara bir de gecen yıl duzenlenen tezahurat yarışması eklendi. Tum Beşiktaşlıları bu yarışmaya davet eden Carşı, boylece marş hazinesini de geliştirmiş oldu. Tum bunları gercekleştiren insan gucunu ise Koyici, Abbasağa ve Dikilitaş mahallelerinde konuşlanmış 300–350 kişiden oluşan bir ekip oluşturuyor. Alen, Ayhan, Deve Erol, Kabataş Hakan, Optik, Sarı Murat, Cem, Yılmaz Carşı’nın onde gelen isimleri arasında yer alıyor. Kafanın tavana değdiği yer Bu ekip, İnonu Stadı’nda kendine has bir yere sahip. Kapalı tribunde odayı andıran ve en yukarıda bulunan bolume taraftarlar arasında ‘’Kafanın Tavana Değdiği Yer,’’ “Başın Arşa Erdiği MekÂn’’ deniyor. Tribun icinde en yukarıda olması nedeniyle tum tribune yukarıdan baktığı icin ve burada bağıran insanların kafasının neredeyse kapalı tribunun tavanına değmesi nedeniyle boyle bir isim almış. Buradan mac izlenmez, sahanın yuzde ellisi gorulur. Cok sıcaktır. Koltuk yoktur. Orada tribunu sırtlayan cefakÂr taraftarlar bulunur. Yeni tezahuratlar oradan cıkar. 20 kişi bağırır ve onundekileri yonlendirir. Oda gibi olması da oradaki insanlara aralarında plan yapma, tartışma, detaylı şekilde konuşma imkÂnı verir. Rakip takımın taraftarına yonelik kontra tezahuratlar da “Kafanın Tavana Değdiği Yer”den cıkar. Stattaki konumu, tezahuratlarındaki yaratıcılık nedeniyle başka kuluplerde Carşı’yı taklit eden ya da etmeye calışan taraftar grupları da az değil. Ne kadar gurur verici olsa da Carşı’nın surekli taklit edilmesi Beşiktaş taraftarını rahatsız ediyor. Burada da yine Carşı’nın yaratıcılığı on plandaydı. Avrupa Komisyonu Başkanı Manuel Barroso’nun Turkiye’yi ziyareti sırasında, kendilerinin olup, bir hafta gecmeden Galatasaray ve Fenerbahce taraftarı tarafından “calınan” tezahuratlar nedeniyle AB uyum yasalarından biri olan Fikri Mulkiyet Kanunu cercevesinde hazırlanan dosyayı kendisine vermek istediler. Ama guvenlik duvarını aşamadılar. Carşı tezahuratlarının aynen kullanılmasında iş oyle bir noktaya geldi ki 3 Aralık 2006’da Şukru Saracoğlu Stadı’nda Fenerbahce ile Galatasaray arasında oynanan karşılaşmada iki rakip takımın taraftarları birbirlerini Beşiktaşlıların sloganlarıyla alt etmeye calıştı. Carşı’nın cevabı hazırdı: Taklitlerimizden Sakınınız! --- 2 Şubat 2003’te oynanan Fenerbahce – Beşiktaş macı hangi zeka dolu eyleme sahne oldu? --- Carşının unlu uyeleri kim? --- Carşı’nın unutmadığı Barcelona’lı kimdi? --- Carşı Ermeni sorununu nasıl cozdu? --- Carşı, Usame bin Ladin, Cubbel Ahmet Hoca ve Cevik Kuvvet icin hangi ‘mani’leri yazdı? --- Carşı’nın sozluğunde ‘TERSO olmak’ ne demek? [IMG]http://img174.**************/img174/2418/2ha4.jpg[/IMG] [IMG]http://img174.**************/img174/4595/3do0.jpg[/IMG] [IMG]http://img116.**************/img116/6713/4gw6.jpg[/IMG] [IMG]http://img238.**************/img238/7104/5pw8.jpg[/IMG] [IMG]http://img238.**************/img238/7489/6zh4.jpg[/IMG] [IMG]http://img238.**************/img238/3774/7li2.jpg[/IMG] [IMG]http://img153.**************/img153/6501/8ic4.jpg[/IMG] [IMG]http://img175.**************/img175/1048/9wl0.jpg[/IMG] [IMG]http://img175.**************/img175/4464/10lt7.jpg[/IMG] __________________