Hedefimiz 2023 Beşiktaşı
Beşiktaş0 Mesaj
●45 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Beşiktaş
- Hedefimiz 2023 Beşiktaşı
-
12-10-2019, 11:23:07Kayıtlı ÜyeBeşiktaş semtinde, Beşiktaşlı olarak dunyaya gelen Engin Baltacı, 31 yıl boyunca yurdun bircok yerinde kıta komutanı, askeri hakim, askeri savcı, DGM Cumhuriyet Savcısı olarak gorev aldı. Emekli olduğundan beri de İstanbul’da serbest avukatlık yapan Engin Baltacı, doğumundan bugune taşıdığı anılarını, Beşiktaş’a yonetici olmanın verdiği haklı gururla anlattı. Beşiktaş semtinde doğmuşsunuz. Cocukluk yıllarınızın Beşiktaş’ını anlatabilir misiniz? Ben doğduğumda Beşiktaş, Kılıc Aliler, Cırağanlar, Abbasağalılar, Yeni Mahalleliler, Serencebeyliler şeklinde mahallelerle anılırdı. Biz de Cırağan Mahallesi’nde yaşardık. 1950’lerin sonu, 1960’ların başından soz ediyorum. Hemen hemen herkes birbirini tanırdı. En onemli sosyal etkinlik de yaz akşamları sinemaya gitmekti. O zamanlar yazlık sinemalar vardı. Bunlar gunduzleri cay bahcesi olarak calışır, ceşitli konserler ve sunnet duğunleri olurdu. Kuluple semt halkının ilişkileri nasıldı? Kulup, semtin kulubuydu. Kamburun Bahcesi’nden biraz yukarıda Şohretler Kıraathanesi vardı. Duvarları Beşiktaş fotoğraflarıyla doluydu. Ben hep Ali İhsan Karayiğit’i hatırlarım nedense. Yoneticileri orada gorurduk. Barbaros İlkokulu’na gidiyordum. Şimdi Four Seasons Otel’in olduğu yerdeydi. Ardından Ortakoy’e Gaziosmanpaşa Ortaokulu’na gittim. Maalesef o okul da artık yok. Okuldan donerken muhakkak Şeref Stadı’na uğrardık. Orada da futbolcuları gorurduk. Yazları stadın onunden denize girerdik, balık tutardık. Nasıl ki Musluman annenin cocuğu Musluman olarak doğuyorsa, bizim Beşiktaşlılığımız da doğuştan gelirdi. Aklımız ermeye başladıktan sonra da, Beşiktaş’ın diğer kuluplerden farkını gorduk. Beşiktaş’ı diğer kuluplerden ayıran kişi Suleyman Seba oldu. Suleyman Seba, gercekten bir farktı. Bu farkları biraz acabilir misiniz? Bir kere Suleyman Abi, surekliliği getirdi. Beşiktaş, eskiden sık aralıklarla kongreler yapan bir kuluptu. Daha lokaldi. Gerci o zamanlar İnonu Stadı’nda yine maclar oynanırdı ve stadın tamamına yakını Beşiktaşlı olurdu. Ama Beşiktaş’ın gercek anlamda topluma acılması, Suleyman Abi ile beraber başladı. Turkiye ve dunya olceğinde bir Beşiktaş yaratmanın temelleri onun zamanında atıldı diye duşunuyorum. Nitekim bugun Beşiktaş, bircok Avrupa kulubunun gıptayla baktığı gayrimenkul, tesis zenginliğine sahipse bunu Suleyman Seba onderliğindeki yonetimler başlattı. Şeref Stadı’nda idman izlerken yaşadığınız bir anınızı bizimle paylaşabilir misiniz? Şeref Stadı’na gittiğimizde yaşadığımız en buyuk korku babalarımızın gelip bizi eve goturmesiydi. Biz Şeref Stadı’nın oradaki, Cırağan Otel’in yanından cıkan yokuşun başında oturuyorduk. Evimiz cok yakındı. Rahmetli babam, belki de bu yakınlık sayesinde futbol hayatımı başlamadan bitirmiştir. Futbolcu olmak gibi bir hayaliniz var mıydı? Aslında pek yoktu. O şartlarda cocukların onune sunulan gelecek sadece okumaktı. Babam, “Oğlum, sinemayla, futbolla, plajla cok ilgilenen cocuk kolay kolay okuyamaz” derdi. O yuzden hep okul on planda oldu. İyi de oğrenciydim. Zaten ortaokuldan sonra Kuleli Askeri Lisesi’ne gidince semtle bağım da buyuk olcude cumartesi-pazarla ve yazla sınırlı kaldı. Ama hafta sonu maclara da muhakkak giderdim. O zamanki mahalle arkadaşlarımın hepsi şimdi Beşiktaş’ın kongre ya da Divan Kurulu uyesi. Hem okul hem de meslek hayatım nedeniyle, bizim ahşap evlerin yıkılmasından sonra yapılan apartmanlara gelen insanlarla cok tanışıklığım olmadı. O yıllar her şey cok farklıydı. Mesela statta da herkes birbirini tanıdığı icin, mac izlerken kotu bir soz soyleyen kişiyi ayıplayacak birileri vardı. Bunun ne kadar ciddi bir denetim olduğu konusunda bir ornek vereyim size. Ben teğmendim ve mahallemizin bakkalı Refik Amca vardı. Refik Amca’dan sigara istedim. O zaman da filtreli harman sigarası yeni cıkmıştı. Refik Amca, “Hayırdır misafir mi var?” diye sordu. “Bilmiyorum Refik Amca, niye sordunuz?” dedim. O da “Baban bu sigarayı icmez de” dedi. Sonra anladım ki, Refik Amca beni cok kibar, cok zarif ama cok da esaslı bir şekilde uyarmış. Ben bir daha oradan sigara alamadım. Boyle bir mahallenin, sokağın denetimi vardı. Bu maclara da yansıyordu. Gerci o zamanki tezahuratların en ağırı, bir baba hindi”ydi. Gectiğimiz gunlerde bizim başımıza geldiği gibi, balonlar kullanılarak bir kulup diğer kulubu aşağılamaz, taciz etmezdi. Geldiğimiz nokta eğer yaratıcılıksa, ben boyle bir yaratıcılığı kabul edemiyorum. O zamanlar daha keyifliydi. Ama “Şimdi mi iyi, o zamanlar mı daha iyiydi” diye sorarsanız, Şeref Stadı’nın zımpara zeminini ben hatırlıyorum. Ben orada top oynadım. İnonu Stadı’nın zeminine de Kuleli Askeri Lisesi ile beraber galiba 1967 yılında 19 Mayıs torenlerinde cıkmıştım. İki zemin ile şimdiki zeminler arasında buyuk fark var. Tabii ki bu tur durumlar kıyaslanmaz ama taraftarlar beni bağışlarsa, insani ozellikler olarak o zamanın daha iyi olduğunu duşunuyorum. Bugune kadar en etkilendiğiniz, en sevdiğiniz futbolcular kimlerdi? Beşiktaş Camiası’nın unutmayacağı, efsane olmuş ismi Hakkı Yeten’dir. Nurlar icinde yatsın, Hakkı Kaptan’ı izleme şansını cok bulmadık. Ama hepimizin sadece futbolculuk olarak değil, kişilik olarak da idol olarak gorduğu isimdir. Diğer buyuklerimiz beni bağışlasınlar ama Beşiktaşlılar’ın idolleştirdiği iki isim vardır, Hakkı Yeten ve Suleyman Seba. Bizim zamanımızda tabi, Yavuzlar, kaleci Necmiler, Sureyyalar, Kaya Kostepenler vardı. Muhteşem bir takımdı. Tabii ki Yusuf Tunaoğlu’nu unutmamak lazım bir daha onun gibi futbolcu gelmedi ama belki Sergen’i soyleyebiliriz. Daha sonra da Metin, Ali, Feyyaz tezahuratıyla simgelenen muhteşem bir cıkış yakalayan kuşak geldi. En cok sevindiğiniz ve uzulduğunuz maclarımız hangileriydi peki? Denizli’de ciceği burnunda teğmendim. Mac seyrediyoruz. Butun boluk de benim iyi bir Beşiktaşlı olduğumu biliyorlar. Cunku mac yaparken cubuklu Beşiktaş formasıyla oynardım ben. Avrupa macımızı izliyorduk. Rakip bir Romen takımıydı ve yanlış hatırlamıyorsam ilk macı İnonu’de 2-0 kazanmıştık. İki gol yedik ve ardından ucuncu golde rakip futbolcunun ellerini havaya kaldırarak gole gidişini hic unutamam. Bolukte cok Beşiktaşlı vardı ama Mehmetcikler komutanlarının sonuc sebebiyle dağılmasıyla daha cok ilgiliydiler. Donup arkama bakamadım ama bıyık altından gulduklerini hissediyordum. İkinci olarak Denizlispor’la 1-1 berabere kalıp ikinci olduğumuz macı unutamıyorum. Ucuncu mac da, gectiğimiz sezon Şukru Saracoğlu’nda oynadığımız Bunyamin Gezer macıdır. 15 dakika icinde iki sarı kartla Cisse’yi attı ve oradan 2-1 mağlup cıktık. Tıpkı bu seneki mac gibi, orada da cok uzulmuştum. Bu sene Saracoğlu’nda oynadığımız macta cok uzulme şansım da, hakkım da yoktu, cunku sorumlu yoneticiydim. 1989-90 sezonunda Fenerbahce’yi Feyyaz ve Sarı Fırtına Metin Tekin’in golleriyle yenip şampiyonluğumuzu ilan ettiğimiz macı, yine Saracoğlu’ndaki Pancu’nun kalecilik yaptığı macı ve İnonu’deki 2-2’lik Malmo macını ve 3-0’lık Barcelona macını unutamam. Beşiktaş’a yonetici olma sureciniz nasıl gelişti? Ben cok hobileri olan bir insan değilim. Hayatım ceşitli Anadolu şehirlerinde gecti. Hobi edinmek, daha cok yerleşik duzeni gerektiren bir şey galiba. Tek bir hobim var, babadan gecme; goc sezonunda İstanbul Boğazı’nda yırtıcı kuş yakalarım. Şahin, atmaca, denk gelirse kartal, ama sonra salarım. Onun dışında bir hobim yok. Ama Beşiktaş’ı seyrederken sahanın kenarında pardosulu, fotr şapkalı buyuklerimizi gorurduk. Onların yonetici olduğunu soylerdi abilerimiz. Bizim de icimizden gecerdi. Sonra birkac kez yonetim kurulu listesi hazırlıkları yapılırken teveccuh gosterip, beni listesinde gormek istediğini soyleyen başkan adayları oldu. Ama işim gereği, hukuken boyle bir gorevi ustlenebilecek durumda değildim. Son altı yıldır serbest avukatlık yapıyorum. Bugune kısmetmiş. Onemli bir zamanda Beşiktaş’a yonetici olduğumuzu ve cok iyi bir ekip olduğumuzu duşunuyorum. Bu grubun icinde olduğum icin cok mutluyum. Belki cok zamanımızı alıyor, zihinsel olarak da cok meşgul ediyor ama solumak istediğim bir havaydı. Beşiktaş’a yonetici olmanın gururunu yaşıyorum. Bunu hayatım boyunca da taşıyacağımı biliyorum. Eşim de, kızım da iyi Beşiktaşlıdır. Kızım “Babam Beşiktaş Kongre Uyesi’ydi” demenin uzerine bir de şimdi “Babam Beşiktaş’ın Yonetim Kurulu Uyesi’ydi” diyebilecek. Ona ciddi, iyi, guzel bir miras bıraktığımı duşunuyorum. Allah bize, uc yılın sonunda boyle ayrılmayı, anılmayı nasip etsin. Ben uc yıl sonra da evime giderken balığımı, salatamı yine Beşiktaş carşısından alacağım. Bugun tanıyıp da bana sevgiyle, saygıyla “Merhaba” diyenler, isterim ki uc yıl sonra da aynı sevgiyle, saygıyla “Merhaba” desinler. Bu tek başıma benim yapabileceğim değil, kollektif bir iş. O yuzden icinde olduğunuz grubun iyi bir grup olması, aynı gayede yeterince homojen olması lazım. Bizler Beşiktaş sevgisinde ve biraz once soylediğim kaygılarda birleşiyoruz. Bu konuda cok şanslı olduğumu, deneyimli bir kadroyla calıştığımı duşunuyorum. 2013’ten itibaren kulup yonetiminde, futbol yonetiminde başka kurallar geliyor. Yeni spor kanunun getirdiği yenilikler var. Kulubumuzun buna uygun hale getirilmesi lazım. Başkanımızın soylediği gibi, kurumsallaşmanın tamamlanması, yeterli profesyonellerle calışılması, uretken olunması lazım. Ozellikle en pahalı branş olan, futbolda. Yani altyapının uretken olması lazım. Gecmişte ulkemizin gundemini cok meşgul eden Temiz Eller Operasyonu’nda gorev almış bir DGM Savcısı olarak size sormak istiyorum; sizce Turk futbolunun da bir Temiz Eller Operasyonu’na ihtiyacı var mı? Boyle ele alırsak, futbola da iyi niyetle hizmet etmeye calışan bircok saygın futbol insanına da haksızlık etmemiz soz konusu olabilir. Dilerseniz şoyle yaklaşalım; gunumuzde futbolun kitleler uzerindeki etkisi ve kontrol ettiği mali kaynaklar nedeniyle ciddi bir guc aracı olduğunun tartışılmaz bir olgu oluşu perspektifinden bakıp değerlendirelim. Gucun olduğu yerde nesnellik yoksa, yani kullanımı elinde bulunduranın keyfine kalmış ise ya sorun vardır ya da sorun cıkması kacınılmazdır. Unutmayalım, şekil keyfiliğin can duşmanı, hurriyetin ikiz kardeşidir. Haksızlık da etmeyelim Turk futbol sistemi daha cok genctir ve zamanla oturacaktır. Kendi olumsuzluklarımızı gorelim ancak unutmayalım yerleşik sistemleri olan ulkelerde de benzer sorunlar yaşanıyor. Bence biraz daha sabır, diğerine saygı ve iyi niyete ihtiyacımız var. Bu genel tespitle birlikte guncele bakarsak; futbolun Turkiye’de sosyal alanda cok şeyleri değiştirebileceğini duşunuyorum. Turk futbolu, ozerklikle belli bir mesafe aldı. Ama hukmettikleri mali ve idari olanaklar dikkate alınarak değerlendirildiğinde koltuklar, -tabii ki oturanlarla da ilgi bir durum bu- oturanları esir alabilirler. O zaman şantaja acık hale gelirler, Şantajın illa ikinci kişiler tarafından yapılması gerekmez, insan kendi kendine de şantaj yapabilir. Kendi kendine yaptığı şantajla da yanlış şeyler yapabilir. Bu her yerde, her koltuk icin boyledir. Bir tek kendi satın aldığınız koltuk icin boyle değildir. Bence acil olarak, Turk sporunun boyle bir tehditten kurtarılması lazım. Son donem yaşadıklarımızın koltuk sahiplerinin yarattığı sonuclar olduğunu duşunuyorum. Oyle olmasaydı biz son macımızda Bursa’ya ya şampiyon olarak ya da şampiyonluk macına gidiyor olurduk. Diğerlerinin de bir gun Beşiktaş’ın “Ne olursa olsun başarı duşuncesine hayır” davranışının etrafına geleceğine inanıyoruz. Biz burada duracağız. Burada dururken, gecmişimizden gelen, buyuklerimizden devraldığımız ilkelerimizi koruyacağız. Herkes bir gun Beşiktaşlı olacak gibi sacma sapan bir iddiamız, beklentimiz yok. Ama inanıyorum ki herkes bir gun bizim gibi duşunecek. Biz bunun felsefesini Sayın Erdoğan Toprak’ın başkanlığında kurduğumuz istişare heyetleri ile oluşturuyoruz. Heyetlerden alacağımız raporlarla, goruşlerle bunu hayata gecireceğiz. Bu tabii ki zaman alacak. Bizim koyduğumuz hedef 2023. Cumhuriyet’in 100., Beşiktaş’ın 120. yılındaki Beşiktaş’ın vizyonunu ortaya koymaya calışıyoruz. Bu calışmalara da şevkle katılıyorum. Sizler goreceksiniz ki bizler boşa cabalamamışız. Teşekkur ederim. Roportaj: Serpil Kurtay Fotoğraflar: Kurşad Kaplan RESMİ SİTE __________________