Oncelikle, Besiktas`in kimligine ve oyun karakterine uygun bir futbolcudur Roberto Hilbert. Her şeyden ote, onun en onemli ozelligi, karakterinin cok duzgun olmasıdır. Furth zamanindan bu yana, bu hic degismemistir. Sulalemin yarisi Furth`de oldugundan, bu kucuk kasabamsi sehrin futbolcularina biraz daha yakınız. Bize verdigi sozu tutmus olmasi degil, Stuttgart`lilarin da bu adama bakisi bizden farksizdir, karakter olarak taparlar, zira sozunun eri, problemsiz, caliskan, Ernstvari bir kanat adamidir. Cok genel bir bakis acisi icerisinde iki tane problem soz konusudur. Kadro butunlugu icerisinde yeteri kadar yaratici oyuncunuz var midir? Oyunun merkezi kenarlara mi tasinacaktir? Ve şu kesin ki Roberto Hilbert, Querasma gibi yildiz futbolcu beklentisini en son karsilayacak oyunculardan biridir. Daha da onemli olan sorun ise, onun 2006/07 sezonundaki formuna geri dondurecek bir ortamı Beşiktaş saglayabilecek midir ya da oyuncu o benim tanidigim guzel donemin futbolcusuna geri donebilecek midir? Bu acidan baktiginiz vakit iki farkli Roberto Hilbert profili ortaya cikiyor ve her ikisini de uzerinde durmakta fayda var. Yıllar yılı sevdiğimiz, beğendigimiz ya da pek iyi değil diye kanaat getirdigimiz oyuncuların diğer tarafa gecip nasıl bir performans gosterdiğini gorerek neyin doğru neyin yanlis oldugunu anlamaya cabaliyoruz transfer konusunda. Gerek Lincoln gerekse de Meira gibi diger "yetenekli" oyuncularin cuvalladiğını gorunce, futbolcu transferinin ne kadar dogru olduğu konusunda ana kriteri artik oyuncunun yeteneklerinden ziyade karakteri, oyun yapisi ve her şeyiyle bir butun olarak bir ulkeye, bir takıma ne kadar uygun olduğuna bakıyoruz. Genel futbolcu / insan karakteri ve maliyeti acisindan Besiktas, Roberto Hilbert konusunda oldukca akıllı davranmıştır. Zira Ernst gibi savascı, takımına elinden geldiğince tum gucunu sahada veren ve problemsiz bir oyuncuyu takıma bonservissiz olarak kazandırmıştır. Zira bir başka deyişle, Querasma`nın her anlamda zıttı bir futbolcuyu -haber yalan değilse- kadrosuna katmıştır. Turkiye Super Liginin mucadeleye dayanan yapısı goz onune alındığında, Roberto Hilbert cok duzgun bir transferin nesnesi olarak durur ve fakat Beşiktaş kadro butunluğunun icerisinde Hagi, Querasma ve benzeri yetenekli oyuncuyu kaldırabilecek direncli bir takim oldugunu varsayarsak, yaratıcı oyuncu acısından daha iyi bir secim olabilirdi elestirisi getirilebilir. Ancak Besiktaş`ın daha yapacaği transferleri olduğunu duşunursek bu konuda kesin yargı vermekten kacınmak gerekir... Fabian Ernst icin iki farkli takimda iki farkli donemi var diye belirtmiştik. Bremen performansı ona Milli takimin kapilarini acmış ve donemin en iyi defansif orta sahası olarak Bundesliga`ya damgasini vurmustu. Lakin Schalke`nin yaratıcı futbolcu eksikliğinin oldugu bir yerde, oyunun merkezinin orta ucluye yıkıldığı bir sistemde, kendisiyle beraber iki defansif orta saha ile oynayıp hic bir zaman kotu performansı olmasa da, olmayan ortalamanın cok uzeri hucum ozelliklerinden dolayı haksız bir şekilde yargılanmış ve biraz da bu onu Beşiktaş`a getirmistir. Sadece Lincoln`lu Schalkeli Ernst /yaratici oyuncunun oldugu zaman/ ve Lincolnsuz Schalkeli Ernst performansi dahi farklıdır. Biraz da bunlar onemlidir, toplamda yapacagi katki acısınan bakarsak eğer.. Roberto Hilbert ise bizim kasabanin takimi Furth`de cok guzel gecirdigi iki sezonun ardından Stuttgart`ın yolunu tutmuş ve bu takımın Armin Veh ile kazandigi şampiyonlukta emeği en cok gecen futbolcular arasinda tartışılmaz ilk ucun icerisine girecek kadar katkı sağlamıştır. Son uc yılını da bu muthiş performansının golgesinde yaşamis, kendi taraftarlardan kendisini geliştiremeyen genc yetenek olarak biraz da elestiri almiştır... Gorunurde "ortalama" bir futbolcu olarak algılanıyorsa da, kesinlikle oyle değildir. Sadece performansı son yıllarda duşuşe gecmistir. Misal Fink`ten en buyuk farkı, uyum sorunu yasamaz, taraftarlar da onu bağrına basarsa ( kolay olacaktir bu ) potansiyel acisindan Alman Milli takiminin sag kenarını "yeniden" sahiplenecek bir performansı da gosterebilir oluşudur. İyi senaryo gercekleşirse performansı sonrası tekrardan pazarlayıp uzerinden para dahi kazanabileceğiniz futbolcu olma ihtimali vardir. Fink, en iyisini verse de saha icerisinde yapabileceği sınırlıdır, Hilbert`in sınırı ise "yildiz oyuncu" kivamina gelebilir. Ama sorun, başta da belirttigimiz gibi, son sezonlarına baktıgınız vakit, durumun pek ic acıcı olmamasıdır. Eger 4-4-2 kanat oyuncusu ariyorsaniz Hilbert buraya tam ve mukemmel bir şekilde oturur ve fakat 4-3-3 icin Hilbert ne kadar uygundur, tam bir yanıt veremiyoruz. Duşuşe gectigi son iki sezonunu ele alip bir değerlendirme yapanlar, doğru da olsa, kimyanın uyuşmasi sonucu ortaya cıkacak yeni bir Roberto Hilbert`i goremeyebilirler. Benim onu keşfedişimin arkasından altı yıl gecmiştir. Bu altı yılı tam ortadan ikiye boldugunuz zaman ortaya iki farkli oyuncu performansı cikar. İkinci Bundesliga`daki iki sezonu ve Stuttgart ile surpriz bir şekilde Bundesliga şampiyonu olup formunun zirvesine Alman Milli takimina da secilmis "yıldız" oyuncu ilk uc yılın tanımıdır. Geride kalan uc yıl icerisinde bu performansının golgesinde yaşamis ve bu doğrultuda surekli eleştiriler almıştır. Ozellikle savascılığı, sonuna kadar mucade edebilirliğinin yanında toplamda istikrarsız bir performans ortaya koymuştur. Roberto Hilbert, savunma yonu kuvvetli bir kanat adamıdır. Bu onu sağ bek de oynatabileceğiniz yanilgisina goturur ( Stuttgart denemistir bir kac kez ). Oysa o ikili mucadele kazanma oranı yuksek bir oyuncu değil, daha cok top rakipte iken defansı da duşunen bir aklın varlığindan bahsedebiliriz... Rakip takımın koşu yollarını kapatması, pas yollarını tıkamasi şeklinde.. Bu yuzden, yuzde yuz bir takım oyuncusu olarak adlandırabiliriz. İki kisilik koşar, hizlidir, mucadeleci ve yer yer asistleri goz kamaştirir lakin aynı oyuncu icin Galatasaray`in Sabri algısına benzer sekilde kestiği ortalarda cok buyuk bir isabetsizlik oranı da yakaladığını soyleyebiliriz. İlginc olan şu ki, ben onun ilk uc yılında daha cok izledigim icin onu en cok kenarda attırdığı goller ile sevdim ama son yılları icerisinde gosterdigi gelişim oldukca dengesiz oldu. Stuttgart`lı arkadaşlarım ile tartışıyoruz bu konu uzerinde, zira iki farklı oyuncu kimliği soz konusu. Roberto Hilbert dediginiz vakit benim cizgide golun bir onceki adımını atan adam aklima geliyor ve fakat surekli Stuttgart`ın her macına doksan dakika konsantre olmuş arkadaslarım son iki yılını goz onune getirip, Galatasaray`ın gecmis yillardakı Sabrisine benzer bir orta isabet oranı ortaya koyuyorlar.. (5`te 1 diyelim) Istikrarsız bir yapısı var ama bu mucadele anlamında değil, daha cok ne kadar efektif olduğu konusundadir. Şoyle aciklayabiliriz: Dort kişinin arasina dalan bir futbolcu duşunun ( Sık sık buna yeltenir) Bazen oradan cıkıp gole koşar, bazen de o topu orada kaybeder. Ama her zaman Roberto Hilbert o topun peşinden koşar, gole dogru ya da golu engellemek uzere... Eger teknik direktor - oyuncu - sistem kimyası tutarsa muhteşem oynar ve fakat bunlar gercekleşmez, formu daha da duşerse, yine de takıma katkısı defansif anlamda, mucadeleci ruhuyla da olsa her zaman olacaktır. İki farklı tanım ve bugun itibariyle iki farkli senaryo mumkun... - KOTU SENARYO - Cok top kaybedip isabetli orta kesememesi uzerine eleştiriler olacaktir. Hucumcu yonu sorgulanacak, takıma ne kadar "efektif" katki yaptiği masaya yatırılacaktır. Tekniğini yetersiz, katkısını da istikrarsız addedip "kotu" transfer olarak yargılanacaktır. Ama burada dahi defansif katkısı, mucadelesi her zaman alkış alacaktır. - İYİ SENARYO - Asistler yapıp goller attığı gibi, takımın defansif anlamda daha iyi olmasini sağlaması uzerinde durulacaktir. Yer yer skorer oyunu da goz onune gelecek ve Ernst gibi takımın değişmez oyuncusu olacaktır. Ozellikle bu başarılı performansı sonrası takıma aidiyeti konusunda Besiktaşlıların Ernst`den sonra en cok sevdiği ikinci futbolcu olabilme ihtimali bir hayli fazladır. Karakteri cok ama cok sağlam bir oyuncudur, kotu de oynasa ona toz konduramayacak olcude sevilecektir. Uc kisilik koşacak, takımın zor zamanlarında veya daha iyi oldugu icin ya da eksiklik orada bulunduğu icin sağ bek, defansif orta saha gibi gorevleri de kusursuz bir şekilde gercekleştirecektir... Oyunu iki yonuyle oynayan ve fakat Ekrem Dağ ve Ibrahim Uzulmez`in aksine, performansı onu Almanya Milli takimina goturecek seviyede "parlak" olacaktır. Bundesliga`nin ortalamanın altında olarak yaftaladığı Ernst`in hucum performansının, bugun burada bu şekilde algılanıldığı yerde, Roberto Hilbert`in formunu yakalaması sonrası size sağlayacağı katkınin seviyesi icin, İbrahim Uzulmez, Ekrem Dağ gibi futbolcular baz alınamayacaktır. Mucadelesi olan her hucum alanında gorev yapan futbolcu klişeye kurban gidip vasat hucum performansı ile ozdeileştirme durumu buraya pek uymaz. Hilbert tutarsa asistleri ve golleriyle de one cıkabilecek potansiyeli taşıyan bir oyuncudur. Ozellikle asist-gol oranları konusunda gecmişe gore burada farklı olacağını, rakamların cok daha yukarıya cıkacağı, benim kendi goruşumdur. Turkiye Super Ligi artık karakterini ortaya koymuştur ve burada nazik, koşmayan, cabuk devrilen oyuncunun, ne kadar yetenekli olursa olsun istikrarlı bir performans ortaya koyması cok olası değildir. Bu yuzden beş buyuk ligden transfer edilen oyunculardan sadece Hilbert tarzi oyuncularin burada cok daha başarılı olacağını duşunuyorum... Meira, daha yetenekli ve cok iyi bir defans olmasına karşılık, performans gosteremesini de akılda tutarak, bugun Hilbert tarzının bu ligde cok daha makbul oldugunu gorebiliyoruz artik.. Kartlara uzak, disiplinli, karakterli.. Tek buyuk sorun, efektif olmasında "istikrar" yakalamasıdır ve biraz da bu ve cok şey teknik adama, oynatacağı sistem icerisinde alacaği role bağlıdır. Degerlendirmeler Bundesliga uzerinden yapilir, ortalama Bundesliga oyuncusu kriter olarak ele alınır. Ben Roberto Hilbert`in burada kendisini bulacagina ve iyi bir teknik adamin ona istikrar kazandırması sonucu, Alman Milli takımına dahi yeniden secileceğine "gonulden" inaniyorum. Beşiktaş, Ernst`in yaşindan ve yeteri kadar "modern" olmamasindan, Fink`in potansiyelinden / ortalamanın uzerine cıkamamasından dolayı belki sadece Roberto Hilbert Almanlar arasinda tekrardan Alman Milli takımına secilebilecek konuma ulaşacaktır. İkinci bir Ernst`den ziyade Stefan Kuntz olacaktir... Hali hazirda yakın gecmişte sekiz kez bu formayı giymiş ve her zaman adaylar arasindadir. Zira 2007`de oynadığı futbol olağanustudur. Mesele, o futbola bu oyuncuyu bir daha kavuşturmaktır. Gecenlerde şoyle demiştim: Her takimin bir Ivica Olic`e ihtiyacı vardır. Besiktas, Ivica Olic`ine kavuşmuştur diyebiliriz. Onu biraz daha iyi tanıyan bir insan olarak, Beşiktaş takımına karşı biraz daha sempati ile bakmama neden olacaktır kesinlikle. Oyle guzel karakteri olan bir futbolcudur da.. *Ekşi Beşiktaş bloguna yazmaktan cok keyif aldığımı belirtmek isterim. Hatalar, tekrarlar olabilir ama inanilmaz bir yoğunlukta cok buyuk bir keyifle hızlı bir şekilde bunu yazdım. Transfer netleşirşe ihtiyac halinde daha teknik bir analiz de olabilir. Her turlu imla hatası ,tekrar icin şimdiden ozur dilerim. Borges Borges cok yakın bir almanya ligi takipcisidir. __________________