Yıldız oyuncumuz Tello, Tam Saha Dergisi'ne ilginc acıklamalarda bulundu Beşiktaş'ın yıldız oyuncusu Tello, TFF'nin resmi yayın organlarından Tam Saha Dergisi'nden Mazlum Uluc'un sorularını yanıtladı. Şili'nin Turkiye'deki ilk futbol temsilcisi ve bir frikik ustası. Ama becerisi sadece duran topları kullanmakla sınırlı değil. Onu sol kanadı savunurken gormek de mumkun, orta alanda top kazanırken ya da asist yaparken de… Canını dişine takan oyuncuyu bağrına basan Beşiktaş taraftarı da 29 yaşındaki Şililiye gonlunde coktan ozel bir yer ayırmış bile. Ama bu sevgi karşılıksız değil. "6-7 yıl daha futbol oynamayı duşunuyorum" diyen tecrubeli oyuncu da bu surenin tumunu Beşiktaş'ta gecirmek amacında. 16 yaşındayken bir kırılma noktası var hayatında. Colo Colo'da oynadığın donemde "Senden futbolcu olmaz" denilerek evine yollanıyorsun. Sonrasında ise karşımıza onemli bir futbol figuru olarak cıkıyorsun. Aslında yaşadıkların bugunun genc oyuncuları icin de ciddi bir ornek sayılabilir. Bu travmanın ustesinden nasıl gelebildin? 16 yaşımda Colo Colo takımında bana "Sen artık devam etmeyeceksin" dediklerinde tabii ki dunyam yıkıldı. Cunku dort-beş sezondur o takımın oyuncusuydum ve bu kadar emek verdikten sonra boyle bir tavırla karşılaşmamın dunyamı yıkması normaldi. Sonrasında babamın buyuk desteğiyle kendimi toparlayabildim. Bana bu durumun dunyanın sonu olmadığını anlattı ve "Colo Colo, Santiago'nun en buyuk takımı olabilir. Ama Universidad de Chile de bu şehrin ikinci takımı. Kendini orada dene" tavsiyesinde bulundu. O sırada Universidad de Chile takımı bana teklifte bulundu ve kabul ettim. Omuzlarımı yere indirmemem, başımı dik tutmam gerektiğini biliyordum ve bu hırsla calışarak bugunku noktaya ulaştım. Tabii sonrasında Universidad de Chile formasıyla Colo Colo'ya karşı da oynadın. Senin futbolcu olamayacağını duşunenlere karşı oynadığın ilk macta neler hissetmiştin? Universidad de Chile'ye gittikten iki hafta sonra eski teknik direktorume ve eski takım arkadaşlarıma karşı oynadım. O macı 2-1 kazanmıştık ve ben de 90 dakika boyunca cok iyi bir performans gostermiştim. Cunku benim icin bir rovanş anlamı taşıyordu o mac. Rovanşın otesinde başka anlamlar da var mıydı senin acından? O macı deplasmanda oynamıştık. Aslında cocukluğumdan beri Universidad de Chile taraftarıydım. Ancak profesyonel hayat beni Colo Colo'da oynamaya mecbur etmişti. Tabii bir takımın formasını 4-5 sezon giydiğinizde oraya alışıyorsunuz, onlar gibi hissetmeye başlıyorsunuz. O takımın taraftarı gibi oluyorsunuz. Ama Universidad de Chile'ye gittikten sonra kendimi evime gelmiş gibi hissetmeye başladım ve sonrasında o takımda şampiyonluk yaşayarak gercekten cok başarılı bir donem gecirdim. Avrupa'da cok fazla Şilili oyuncu yok. Senin Sporting Lizbon'a transferin nasıl gercekleşti? Portekizliler seni nasıl keşfetti? Cunku Sporting'e gittiğinde henuz 21 yaşındaydın. Beni uzunca bir suredir takip ediyorlardı. Sanıyorum 19-20 yaşlarımda Şili A Milli Takımı'nda oynamaya başladıktan sonra dikkatlerini cektim. Bu transferdeki en onemli etken ise 2000 yılında Sydney'de duzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda ucuncu olarak bronz madalya kazanmamızdı. Olimpiyat Oyunları'nda ben de gercekten başarılı bir performans sergilemiştim. Sonrasında da Sporting'e transferim zor olmadı tabii. Atletico yerine Beşiktaş'a geldim İspanya Ligi'nde oynamayı cok istediğini biliyoruz. Ancak Osasuna ve Recreativo'nun tekliflerini reddetmişsin. Bunun nedeni neydi? Sporting Lizbon'daki son sezonumda, 2007'nin Ocak-Şubat aylarında Osasuna'dan gercekten cok ciddi bir teklif almıştım. Recreativo'nun da beni istediğini biliyordum ama onlarınki cok net bir teklif değildi. Aslında bunların dışında ucuncu bir teklif daha vardı ve gercekten en ciddi teklif Atletico Madrid'den gelmişti. Bense hÂla Sporting Lizbon'la devam etmek arzusundaydım. Bir şekilde orta yolu bulabileceğimizi ve anlaşabileceğimizi duşunuyordum. Ancak Sporting buna yanaşmadı ve ipler biraz gerildi. Bunun uzerine ben futbol kariyerimde gercek anlamda bir değişiklik yapmak ve Portekiz'in dışında bir ulkede futbol hayatımı surdurmek istedim. Bu noktada Beşiktaş'ın teklifi karşıma cıktı. Bu benim icin gercek anlamda bir değişiklikti ve buraya geldiğim icin hic de pişman değilim. Oysa Atletico Madrid İspanya'nın ucuncu buyuk kulubu ve sezon başında da oldukca iddialı bir kadro kuruyordu… Portekiz Ligi sona erdiğinde İspanya Ligi'nin bitmesine daha 3 hafta vardı. O sırada benim Sporting'le sozleşmem bitmişti ve kontratsız durumdaydım. Tatile cıkmadan once kendimi bir şekilde garantiye almak zorundaydım. Ciddi bir teklif getiren, iyi bir takım olursa gitmek istiyordum. Cunku futbol anlık bir şeydir ve uc hafta oldukca uzun bir suredir. Tatilde olduğunuz sure icinde herhangi bir sakatlık yaşayabilirsiniz. Bu sırada Beşiktaş'tan cok ciddi ve gercekten beni memnun eden bir teklif alınca fazla duşunmeden kabul ettim. Beşiktaş'a gelmeden once Turk futbolu hakkında neler biliyordun, hangi oyuncuları tanıyordun? Beşiktaş'ı iyi biliyordum, belli bir noktaya kadar Turkiye Ligi hakkında da bilgim vardı. Turkiye'deki en onemli takımların Beşiktaş, Fenerbahce ve Galatasaray olduğunu biliyordum. Cok iyi arkadaşlarımdan birisi olan Mario Jardel Galatasaray'da oynamıştı ve onun sayesinde Turkiye Ligi hakkında bilgi sahibi olmuştum. Bunun haricinde Avrupa'da oynayan Turk oyuncularını takip ediyordum ve ozgecmişlerini biliyordum. Ama hepsinden onemlisi Turk Milli Takımı'nın 2002 Dunya Kupası'nda ucuncu olması Turkiye'deki futbolun seviyesi hakkında yeterince fikir veriyor. En azından Turkiye'de futbolun cok kuvvetli ve enerjik şekilde hissedildiğinin farkındaydım. İstanbul ozel bir şehir Kafanda canlandırdığın Turkiye ve Beşiktaş imajıyla buraya geldikten sonra karşılaştıkların arasında farklar var mıydı? Tabii ki Beşiktaş'ın profesyonel bir takım olduğunu duşunuyordum ama buraya geldikten sonra pozitif yonde şaşırdım. Buradaki insanların bu kadar profesyonel ve tesislerin futbol icin bu kadar uygun olabileceğini tahmin etmiyordum acıkcası. Buradaki calışma ortamı bugune kadar gorduğum bircok takımın cok uzerinde. Bir de İstanbul'un buyuk ve keyifle yaşanabilir bir şehir olduğunu biliyordum. Zaten bana anlatılanlar da İstanbul'un cok ozel bir şehir olduğuydu. Doğrusunu soylemek gerekirse İstanbul'u tıpkı bana anlatıldığı gibi buldum. Portekiz'de oynanan futbolla Turk futbolu arasında bir karşılaştırma yapabilir misin? Bence futbol dunyanın her yerinde aynı. Sadece futbolcular sahada farklılıklar gosteriyor. Turkiye ile Portekiz arasındaki futbol farkı sahadaki oyuncuların duşunce tarzlarından kaynaklanıyor. Ama bence futbol her yerde aynı oynanıyor. Ben buyuk bir takımdan geliyorum. Buyuk takımda mutlaka birinci olacaksınız, puan kaybetmeyeceksiniz, her zaman en ust seviye icin savaşacaksınız. Beşiktaş'ta da hicbir fark yok. Bu konuda cok şanslıyım. Cunku buyuk hedefleri olan bir takımdan yine aynı hedefler icin mucadele eden bir takıma geldim. Tabii ki taktik olarak farklılıklar olabilir. Ama bunlar ulke bazında değil takım bazında değişir ve teknik direktorun tercihleri ile ilgilidir. Mesela Cisse Turkiye'deki futbol icin "Hep beraber hucum ediliyor ama hep beraber savunma yapılmıyor" demişti. Linderoth ise taktiklerin geride, oyuncu yeteneklerinin onde olduğunu vurgulamıştı. Senin bu konudaki bakış acın nedir? Futbol artık cok değişti, eskisi gibi değil. Siz "Ben buyuk takımım, rakip takımın oyuncularının değeri duşuk ya da teknik acıdan iyi değil, biz bunları kolay yeneriz" diye duşunemezsiniz. Bu duşunce sizi ciddi kayıplara surukler. Zaten siz de goruyorsunuz, buyuk takımlar kendi sahalarında hic beklenmedik sonuclar alabiliyor. Karşınızdaki rakip 2.Lig'den bile olsa, eğer iyi bir taktik anlayışa sahipse butun buyuk takımlara kafa tutabilir. Dolayısıyla oyuncuların kim olduğundan cok takımın genel olarak ne oynadığı onemli. Portekiz'de oynadığın donemde bir sezon boyunca en fazla iki gol atmışsın. Turkiye'de bu rakamı sezonun yarısı tamamlanmadan gectin. Bu olumlu gelişmenin sebebi nedir? Bir futbolcunun beslendiği şey surekliliktir. Sureklilik kazandığınızda performansınız da artıyor. Ben normalde golcu pozisyonunda oynayan değil asist yapan bir oyuncuyum. Ama rakip musaade ederse elbette gol atmak da cok işime gelir. Eğer sezon boyunca 7-8 golu bulabiliyorsam benim acımdan muthiş bir şey olur. Beynimdeki cipi değiştiriyorum Oyunculuk stilinden bahsedebilir misin biraz? Sol kanadın her bolgesinde oynayabiliyorsun. Sen kendi adına en verimli olduğun bolgenin hangisi olduğunu duşunuyorsun? Beşiktaş'a gelmeden once Sporting Lizbon'da uc sezon defansın solunda oynadım. Ama gercekte oynadığım yer orta sahanın solu. Her iki bolgede de oynayabiliyorum. Tabii hangi mevkide oynuyorsanız, nerede ne yapmanız gerektiğini bilmeniz gerekiyor. Ben uc sezon sol bekte oynadığım icin orada neler yapılması gerektiğini de biliyorum. Sadece beyninizdeki cipi değiştirmeniz gerekiyor. Cipi değiştiriyorsunuz ve defansın solunda oynuyorsunuz, bir kez daha değiştiriyorsunuz, orta sahanın solunda gorev yapabiliyorsunuz. Serbest vuruşları cok iyi kullanıyorsun. Bu sezon frikiklerden direkt attığın goller de var, etkili ortalarla yaptığın asistler de. Sonucta bu doğuştan gelen değil, kazanılmış bir ozellik. Calışma surecinde neler yaptın? Cocukluğumdan beri en iyi ozelliğim budur. Toplara iyi vuran bir oyuncuyum. Ama tabii zamanla, antrenman yaparak, cok calışarak geliştirdim. Bence kucuk bir yeteneği cok calışarak geliştirmek oyuncunun elinde olan bir şey. Kendi mevkiin icin dunyada ve Turkiye'de beğendiğin oyuncular kimler? Roberto Carlos ozellikle son 10 yıldır sol kanadı cok iyi kullanan bir oyuncu. Topa cok iyi vuruyor, oyunu iyi goruyor. Sadece benim icin değil, sol tarafta oynayan bircok oyuncu icin iyi bir referans olabilir. Bu arada cocukluğumda Şili'de Alex'e karşı oynadım. O da beğendiğim oyunculardan birisi. Turk oyunculara bakarsak, İlhan Mansız forvette cok agresif, cok hırslı, topun uzerine giden bir oyuncuydu ve benim o donemde en beğendiğim futbolculardan birisiydi. Şimdi de Nihat Kahveci var. Mukemmel bir sezon yaşıyor ve onu da hayranlıkla izliyorum. Ruştu ile karşılaşmak surpriz oldu Takım arkadaşların arasında seni en cok etkileyeni sorsam? Genel olarak tum arkadaşlarımdan etkilendim diyebilirim. Ama siz de kabul edersiniz ki aynı dili konuştuğumuz icin Delgado, Higuain ve burada sonradan tanışmamıza rağmen, cok iyi bir insan ve oyuncu olan Cisse ile daha yakın olduğumu soyleyebilirim. Ayrıca 2002 Dunya Kupası'nda izlediğim ve o gunden beri de takip ettiğim bir kaleci olan Ruştu ile Beşiktaş'ta karşılaşmak benim icin hoş bir surpriz oldu. Kendisi kesinlikle cok buyuk bir kaleci. Ama başa donerek şunu soyleyebilirim ki, yaş veya kariyer gozetmeksizin takımdaki tum arkadaşlarımla son derece iyi anlaşıyorum. Beşiktaş taraftarını daha once oynadığın diğer takımların taraftarlarıyla kıyaslayabilir misin? Boyle bir kıyaslayama kesinlikle mumkun değil. Cunku onların dunyada bir eşinin daha olduğunu duşunmuyorum. Sadece şunu soyleyebilirim, tarz ve yapı olarak Arjantin'dekilere benziyorlar. Bunları Beşiktaş'ta oynadığım icin soylemiyorum. Bu sozlerime İnonu Stadı'ndaki atmosferi yaşayan herkesin katılacağına inanıyorum. Şunu soyleyebilirim ki onlar cok ozel. Beşiktaş taraftarı oyuncuları sever ama bazılarına gonullerinde ozel bir yer ayırır. Sen de onlardan birisin. Bu sevgi bağının oluşmasını neye bağlıyorsun? Beni dediğiniz kadar seviyorlarsa ne mutlu bana. Cunku takımına bu kadar bağlı ve unu dunyaya yayılmış bir taraftar grubu tarafından sevilmek, insana ancak gurur verir. Ben de onları en az beni sevdikleri kadar seviyorum diyebilirim. Sahaya cıktığımda tezahuratlarında ve şarkılarında ismimi soylemeleri beni gercekten o maca cok iyi motive ediyor. Ben sadece işimi iyi yapmaya calışıyorum. Galiba onlar da bunu iyi yaptığı gordukleri icin beni seviyor. Bundan sonrası icin hedeflerin neler? Kariyerini nasıl planlıyorsun? 6-7 yıl daha futbol oynamayı duşunuyorum. Acıkcası bu sureyi Beşiktaş'ta gecirmek istiyorum. Buradaki ortam gercekten cok hoşuma gidiyor ve ailemle burada fazlasıyla mutluyum. Futbol sonrası icin ise henuz kararımı vermiş değilim. Belki okuyabilirim belki de antrenor olabilirim. Okumak istersem işletme ya da iktisat eğitimi almayı isterim. Cunku kendi şirketimi kurup direkt bilgi sahibi olarak işlerimi yurutmek isterim. Sucsuz olduğum anlaşıldı Bir sure once Şili Milli Takımı'nda yaşanan bir olay sebebiyle kadrodan cıkartılmıştın. Sonrasında Milli Takım'la ilişkilerin ne durumda? Aralık ayında alınan kararla cezamın sona erdiği acıklandı. Hocam beni davet ederse yeniden Şili Milli Takımı'nın formasını giyebileceğim. Daha once cezam 20 mac olarak acıklanmıştı. Ozel maclar dÂhil 6 mac oynayamadım. Sonucta sucsuz olduğum anlaşıldığı icin cok mutluyum. Şili futbolunun son donemde icinde bulunduğu durum pek de ic acıcı değil. Zamorano'dan sonra dunya capında bir yıldızla karşılaşmadık. Aslında Zamorano'dan sonra da cok iyi oyuncular cıktı ama tabii ki Zamorano ve Salas bu grubun icinde en unlu olanlarıydı. Ozellikle Zamorano'nun en buyuk avantajı, Avrupa futbolunun cok iyi takımlarında oynaması oldu. Şu da bir gercek ki, şu an bircok Şilili oyuncu Avrupa'da başarıyla futbol oynuyorsa, bunun onculeri Zamorano ve Salas'tır. İstanbul hakkında neler soyleyebilirsin? Bu şehrin sevdiğin ve sevmediğin yonleri neler? Trafiğini sevmiyorum. Deniz ve ozellikle de Boğaz harika. Ayrıca birbirinden guzel restoranlar da şehrin sevdiğim yonleri arasında. Sosyal hayat cok zengin. Kısacası İstanbul, trafiği dışında mukemmel bir şehir. Futbolun dışındaki hayatın nasıl geciyor? Ailemle zaman gecirmeyi severim. Cocuğum şu an henuz yuruyemediği icin zamanımın buyuk bir bolumu evde ve yoğun mac trafiği nedeniyle de kamplarda geciyor. Yazın cocuk yurumeye başlayınca biraz daha sosyalleşeceğiz. Evde ya da kampta olduğu surelerde ise muzik dinliyorum, film izliyorum, kitap okuyorum ve playstation oynuyorum. Kaynak: Mazlum Uluc/Tam Saha __________________