[IMG]http://img484.**************/img484/4683/2015170pa9kv.jpg[/IMG] 100.Yıl'a adım atılan yaz aylarında Beşiktaş, hem maddi hem manevi enkaz altındaydı. Efsane Başkan'ın ardından gelen yonetimle, ilk yılında yaptığı yanlış transferlerle buyuk para kaybı, akabinde gelen futbol başarısızlığıyla girmiştik 100. Yıla. Teknik direktorumuz Lucescu olmuştu, O'nu 1-2 ay sonra cok seveceğimizden habersizdik, seni de oyle.. Ama her zaman geleceği goremiyor insan, hem senin icin hem de seni getiren insan icin akıllarda soru işaretleri vardı.. Umitsiz girmiştik 100. yıla, Tolga, Kaan Dobra, Niyazi gibi sıradan bir kac yerli oyununcunun yanında, sadece Radu ve kaleci Cordoba gelmişti yabancı olarak. Radu ismi bu hayal kırıklığını koruklemişti, sonra da spor bultenlerinde bir Rumen ismi daha gecti, "Daniel Gabriel Pancu". Başaralı olmuştu bu isim kendi ulkesinde, ama hal bu ya Radu'nun ustune gelince "ehh Lucescu akrabalarını toplamaya başladı" duşuncesi sinmişti belleklere.. Geldikten 1-2 gun sonra hemen hazırlık macına cıktın. Pek beklentimiz yoktu o macın 20. dakikasına kadar.. İsvicre kampında yapılan hazırlık macında zayıf bir rakibe karşı oynuyoduk, ama o sıralar zayıf rakipler de diş geciriyordu hazırlık maclarında bize.. 20. dakikada sana yerden bir top geldi, sen de hem karşındaki defansın hem de kalecinin sağından muthiş bir plase bırakmıştın.. O zaman "aa fena adam değil galiba" demeye başladık.. Ağustos ayında sezon acılışıyla birlikte Nouma sesleri ortalığı yıktı, ee birde Japonya'dan kahraman donen altın cocuk İlhan Mansız var tabii. Yine sezon başlarken senin adın akıllara bile gelmedi. Ama ne Nouma ne de İlhan sezona başlayabilirdi. Sergen de bu formayı tekrar giymenin heycanını taşıyordu ama her zaman ki gibi sakat olarak. Ahmet Dursun'u da almıştı bir huzursuzluk, psikopatlık.. Anlıyacağın yeni bir sezona hem de 100. yıla girerken elde forvet adamı kalmamıştı. Ligin ilk macı Bursa'da başlamıştın icraate.. Metin Tokan faktoru olmasa macı da aldırıyodun, oysa biz ismini daha tam soyleyemiyoduk bile.. İlk macında hem biz tribunlere cağırırken hem de spor yazarları "Pancu" diyorduk, sen de bir roportajında "Bizim dilimizde pancu ayyaş demek, ben ayyaş değilim benim adım Pancu" demiştin.. Daha sonra devam ettin futboluna Diyarbakır macında, Kocaeli macında, Ankaragucu macında UEFAnın ilk turu Sarejevo maclarında.. Yani anlayacağın enkazdan cıkmış, yeni oluşuma girmiş eksik bir takımı futbolunla ayakta tutuyordun.. Daha sonra biz de adını doğru soylemeye başlamıştık, onceleri anlamını bilemeden sana ayyaş demiştik ama, sonra adının başına anlamını da bildiğimiz iki kelime koymuştuk "I LOVE YOU PANCU". [IMG]http://img484.**************/img484/4902/pancu31cr.jpg[/IMG] Haftalar gectikce sana ve takıma guven daha da artıyor, senin "babam" diye lanse ettiğin Luce de aynı sloganlarla karşılanıyordu. Cunku uzun bir aradan sonra iyi bir takımımız vardı. Değil yenmek, gol atmak dahi marifet oluverdi bu takıma.. Ama bu yılın şanına ve bu takıma Avrupada da bir başarı yakışırdı. Sarejevo ve Alaves'i geride bırakmıştık. 3. turda her zaman Şampiyonlar Liginde gormeye alıştığımız Dinamo Kiev cıka gelmişti. İlk mac İnonu'deydi, baya da tutuk başlamıştık. Sonun da kacınılmaz golu de yedik bir duran toptan.. İşte kacınılmaz olan bu, yine bir Turk takımı hemogonyası.. Eee buraya kadar mı acaba derken, sen 1 dakika sonra isyan edercesine topu surdun tek başına golu yaptın. Golu atar atmaz santraya koşarken, o gozunde oluşan hırsı cok az futbolcuda gormuştum.. Bu gol takıma resmen tokat etkisi yapmıştı ve Nouma'nın da muhteşem donuşuyle o macla turu koparmıştık. En son 3. tura kadar 96 senesinde cıkmıştık. Ama orda Valencia'ya takılmıştık. Şimdi 4. turdaydık ve karşımızda Slavia Prag vardı. Deplasmanda buz pistinin ustunde oynadığımız macta 1-0 yenilmiştik, bu 100. yılda yaşadığımız ilk malubiyetti. Cek basınının alaycı manşetleri başlamıştı, Sergen'in kilosuyla ilgili dalga gecmeler, "Bu mu yenilmeyen takım?" başlıkları.. İnonu'de bu rakip sadece kar ustunde başarılı olmadığını gostermişti. Bize resmen top gostermiyordu yaptığı presle, taa ki 44. dakikaya kadar. Bu macta "Her mevkide 1 numara" sloganının tohumlarını atmıştın, cunku eksikler sebebiyle on liberoda oynuyordun. O dakikada kornerden seken topu, once karşındaki rakibi Kabataşa gondererek sonra da solla caktığın mermiyle olu toprağını uzerimizden attın.. Ardından 60 metre surduğun topu İlhan'a sunarak turu getirttin.. Beşiktaş ilk defa UEFA ceyrek finalindeydi. Cunku elimizde silik yabancılar yoktu. Guinti vardı, Nouma vardı, Zago vardı, Ronaldo vardı, Cordoba vardı ve en onemlisi Sen vardın. Uzatmaya gerek yok, 2005 doğumlu olmayan herkes biraz Pancu'yu yaşamıştır. Hele o Trabzon macını.. Belki de 100. yılın en kotu futboluydu. Şutumuz dahi yoktu, ustelik son dakikalara girerken yenik duruma duştuk. Tribunler başlamıştı Beşiktaş'ıma kufurlere, "olamazsın şampiyon" tezahuratlarına.. Başımızı ellerimizin arasına koymuş bakıyorduk, "ne oluyor yahu" diye soruyorduk. Son saniyede aynı soruyu sen de sormuş olacaksın ki, kimseden medet ummadan aldın topu surdun, arkandan Aurellio tekma salladı, duşmedin.. Yine sihirli sol ayağında Petkovic'in ustunden bıraktın topu doksana ve namalupuğumuzu kurtardın. O tribunlerdeki ezilmişleri susturdun, bir kez de sen ezdin.. Beşiktaş'a gelmiş en komple oyuncuydun tek kelimeyle "futbolcuydun". Disiplinin vardı, fiziğin vardı, tekniğin vardı, iki ayağın da vardı, kendine guvenin vardı. Forvet başladın, forvet arkası devam ettin. Sonra on libero oynadın. Malmo macında Rıza hocan seni sol bek yapıcam dedi, eyvallah dedin. Hatta gecen sene kalecisiz kalmıştık, herkes birbirine bakarken umutsuzca, aldın o eldivenleri gectin kaleye. Beklentiler rezil olmandı ama kendine guvenin vardı vezir oldun.. O masalsı macın, baş kahramanı oldun, cok da yakıştı.. [IMG]http://img484.**************/img484/3475/pancupanter1ao.jpg[/IMG] Futbolculuğunun yanında cok da efendi insansın. O savaşcılığını, hırsını tekme tokata dokmeden koydun sahaya hep.. Kırmızı kartı Papila'ya ettiğin isyanla goruyordun.. Zaten efendi olduğun icin başına bunlar geldi.. Cok talibin varken 4 yıllık imza attın, sonra "para yiyor" dediler.. Hazırdın, forvet yoktu, oynatılmadın. Oynatıldın ama nerelerde.. "2 senedir yatıyor" oldun.. Cok efendi insansın, hic laga luga yapmadın. Kulubun 9 milyon dolarını yemiş yurdumun ********i bu camiaya hareket cekerken, sen 500 bin dolarla geldin, fazlasını verdin. Daha cok manevi olarak, ama 2 senedir kulubude olmana rağmen giderken maddi olarak da fazlasını vereceksin.. Buyuk insansın, biliyorum giderken de laf etmeyeceksin.. Ama cok konuşanlar hep haklı cıkıyor, Okan Koc dedesi yaşında Kaan Dobra'yı kesemiyor "Luce adam değil" diyor arkasından, şimdi de bana şans vermediler diyor ve giderken "yaa cocuk haklı şans vermemiz lazımdı" deniyor.. Ama sen ne kimseler yokken Parma macında seni oynatmayan Del Bosque'ye laf ettin, ne de seni defansta oynatan Rıza Hocana.. Biliyorum geldiğin gibi sessiz gideceksin, o endamın ve efendiliğinle veda edeceksin.. Gideceksin ama hatıralarını bırakacaksın. Bize bu guzellikleri yaşattın, bize duşen gorev de hatıranı yaşatmak... Sana imzalattığım 9 numaralı formanı omurum yeterse torunlarıma hediye edeceğim, 1 numaralı forman da her zaman ben de olacak.. Hani olur da eski gunleri yad ederiz, uyandırırız hatıralarımızda "Her mevkinin 1 numarasını"... [IMG]http://img484.**************/img484/7935/medya8pe.jpg[/IMG] __________________