FizilÂmul leyl utlubu FizzilÂm, Ene Deyyan!
Gece vakti Ben, istediğinizi O anda veririm.
Herkes gece uykuda aleverade daleverede,
Sen uyumazsan kapı boşalır oğlum boşalır.
Daha erkenden gidersen şeye,
İstasyonda birinci mertebede bulunursun.
Onun icin gece vakti goz yaşı dok!
“Ulan ne dokuyum!”
“Heee hee!” mi ağlayayım?”
Hayır efendim!
Kıl iki rekat namazı.
Ya İlahî şu azametine bak!
Şuna bak! Buna bak!
Hele ki bu gunku dunyada Allah’ı inkar kapıları tamamen kapanmıştır.
Bakma o zırıltılara.
Efendim sonumuz bişey değil!
O haberi olmadan
O korkusundandır
O bişey yapamadı şimdiye, aşağıda tokmağı yiyecek ondandır korkusu.

“Bunları kim yaptı efendim?”
CenÂb-ı Allah yaptı.
HÂşÃ‚ summe hÂşÃ‚.
“Ulan durup dururken nasıl olur?
Allah nerden oldu?”
Summe hÂşÃ‚?
Değil mi insanın aklına gelir.
“Bu kuvvet nasıl oldu.
Emrediyor şu olsun bu olsun.
O nerden aldı bu kuvveti?”
Haaa O nerden aldı biliyor musunuz?
O Âhirette belli olur.
Bu akılnan o belli olmaz Âhiret aklıyla.
Allah bu kadar akıl vermiştir bize.
Onu keşfedemeyiz.
Eğer aklını orselersen tekmeler seni.
“Gummm!.” diye aşağıya gider.
O taraf iman suzgeci ile iman yoluyla şey eder.
“Buna ermiş adamlar var mıdır?”
Heeey dolu, dolu!
Belki icinizde de dolu.
Bunlar kendilerine belli etmezler.
Beyhude bu başınızı secdeye koymuyorsunuz.
Haberi olmadan insan Velîyyullah olur.
Aklı ermez ona da farkında değildir kendisinin.
Bırak gitsin onu.

Bir gun Hacı Bayramı Velî Hazretleriynen, alay ederlermiş kendisiynen Buyuk Velî.
Bu Turk diyarında dort tane buyuk velî vardır.
Allah şefaatlarına nail eylesin.
Kendileri, ismi velî değil.
“Ben Velîyullahım diye ilan etmiş herif.”
Radyoda gazetede, mazatede ben Velîyullah’ım ne zannettin demiş.
Boyle herifler.
Hacı Bayram-ı Velî,
Hacı Şaban-ı Velî,
Hacı Bektaşı Velî,
Beyazıd-ı Velî, Yavuz’un babası. Padişah.
Bunlar Velîyullahtır Allah şefaatlerine nail eylesin.

Hacı Bayramı Velî’yle alay etmeye başlamışlar.
Bu da Velîdir melidir işte.
Cunku insanlarda hased vardır.
“Yaa Velîyim ne zannettin!” dedi adam.
60 Sene başını secdeye koymuş adam.
Herkes uyurken o namaz kılmış, ağlamış durmuş.
Senilen bir olur mu ne zannettin.
“Bende efendim okuyum duruyum!”
yoooo kolaydı!..
Kazın ayağı ya oyle değil.
Hacı Bayram-ı Velî cÂmiden cıkıyormuş.
“Ulan şununlan bir alay edelim!” demişler.
Allah’ın Velîsiynen şaka olmaz!
Hic şakaya gelmezler bunlar.

Bir cenÂze.
Zamanın Kadısının kardeşi.
Tabuta koymuşlar.
O cÂmide iken musallaya koymuşlar.
Hacı Bayram-ı Velî cıkıyor.
“Efendi Hazretleri burda bir cenaze var.
Namazını kılar mısınız?” demişler.
“Hay hay efendim kıldırıyım!” demiş.
Gelmiş mevtanın onune.
Bakmış ki arkaları dolu cemaat.

Şimdiki gibi getirirler.
Felan bey oldu.
Cicekler micekler,
Getir ciceğini koy oraya!.
Hacı yobazlar kılsın şeyi, namazı.
Onlar cekilirler bir tarafa.
Şoyle dururlar.
Hadi Otekiler de : “Allahuekber!” der namaza.
Bu bir nevi demezler oyle ya, ceseden..
“Ulan şu yobazlar kılsın biz niye kılalım?” gibi.
Madem ki namazını kılmıyorsun.
Nicin cenazenin namazını kılmadan defnetmeye cesaret edemiyorsun.
Bu rezalettir…

Oyle yoktu o zaman.
400 kişi katılmış Hacı Bayram-ı Velî şoyle bir durmuş.
“Efendiler diri niyetine mi kılalım olu niyetine mi?” demiş.
Kadı arkadan demiş ki : “Efendi hazretleri hic dirinin namazı kılınır mı gÂyet tabi olu niyetine!” demiş.
“Olu niyetine Allahuekber!” demiş.
Namazı kılmışlar.
SelÂm vermişler.
SelÂm verdikten sonra,
Oteki herif kalkacak “heee!” alay edecekler şeynen. Hacı Bayram-ı Velî’ynen.
Bakmışlar ki herif kalkmıyor.
Bakmışlar, herif gitti oldu.
Allah’ın Velîsiynen şaka mı olu?.
“Olu niyetine Allahuekber!” herif zıbardı.
Allah’ın iyi kuluynan şaka olmaz oğlum!

Yine bir gun geciyormuş Hacı Bayram-ı Velî.
Bu ters yuzculer, bilmem neler, kurucular, vurguncular var ya şimdi de dolu.
Ben buyum, sen şusun, ulan neyi istedin?.
Bir nutfeden yaratıldık.
Sonunda leş olacağız.
Leşini mis kokturmaya calış!
Kibir yok islÂmda.
Haa haa ben bunu bilirim sen bunu.
Ben neler bilirim, ama hicbir şey bilmem.
Tevazu’, Tevazu’.
Tevazu’ ben mutevazi’ olacağım demeknen olur.
Allah icine bir boru sokulacak yıkıyacaklar seni ondan sonra olur.
Bu tahsilinen olmaz.
Bilmen neynen olmaz.
Para dağıtmaknan da olmaz.
Allah vergisidir.
“Şunnan bi alay edelim!” demiş geciyormuşlar.
“İşte Hocalar mufessirler tefsir ediyor.
Gale soyledi, kul dedi.
İşte bu Gale de kul. Ye gulune bilmem ne.
Haaa bak bak bak ne dedi.
Ulan ne dedi.
Eee boyle dedi diyorsunuz.
Efendi Hazretleri!” demişler.
“Bize bir Fatihayı Şerifeyi tefsir edermisiniz?” demişler.
“Hay hay ediyim efendim” dedi.
Ordan da bir ermeni cocuğu geciyor.
Ankarada cok ermeni varımış.
11 yaşında Artin isminde : “Gel oğlum Artin buraya!” demiş Hacı Bayram-ı Velî.
O mufessirlere demiş : “Fatihayı şerifeyi ben mi tefsir ediyim yoksa şu ermeni cocuğu Artin’e mi tefsir ettireyim?” demiş.
Otekiler : “Ulan demiş tam bu yapamayacak bu da daha rezil edecek, alay edeceğiz!” demişler.
“Efendi Hazretleri, Artin tefsir etsin!” demiş
“Gel oğlum otur!” demiş.
Oturmuş : “Tefsir et bunlara!.”
Tabii o sırada Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri gorunmeyen fişini takmış cocuğa. Anteni.
Cocuk bir tefsire başlamış orda.
Otekiler boyle ağızlarının suları akmaya başladı.
Ağız suyu eşşeklerin akar oğlum.
İnsanın ağız suyu akmaz.
Eşşeklerin akar!

Onun icin secdeye baş koyanlarla alay olmaz, alay olmaz!
Hiddet etmeyiniz.
Şukur geldiği, nimet geldiği zaman derhal şukrediniz.
Bir bela geldiği zaman sabrediniz.
Sabır şoyle : “Allahumme salli.
Ya Rabbi sen sabır ver!”
Bu sabır değil bu, eşşek sabrı bu.
Ee aaaa, bir bela geldi mi senin aynana carptı mı gidecek gerisin geri.
“CenÂb-ı Allah bu kaderi gonderdi.
O bildiğini yapar diyeceksin.”
Guleceksin.
İşte bu sabır…

Onun icin bazısı kızar birbirine beddua eder.
Beddua ind-i ilahîde makbul değildir efendiler.
Hanı bazı ana baba kızar da oğluna cocuğuna beddua eder.
Aman Maazallahu TeÂlÂ.
Beddua Allah’ın takdir ettiği kader zincirine bilmeden, hiddet ederek, menfaatı kırılarak, nefsin fevaranına kapılarak soylenen sozlere menfaata bağlı dileklere beddua denir.
Bed kelimesi lugatta fen cirkin demektir.
Beddua aslında ind-i ilahîde cirkin bir arzu olarak karşılanır aziz cemaat.
Beddua etmeyiniz.
Bir zalimin nÂ-hak yere zulmune uğrayan hayvan olsun, insan olsun.
Kafir olsun, mu’min olsun hic şikÂyet etmeden sabır ederse Allah’a havale edip de gozlerinden temiz yaşlar gelmeye başladı mı o zaman Kadir-i Mutlak bir nevi hÂşÃ‚ Kadir-i Mutlak’a hÂşÃ‚ summe hÂşÃ‚ hakaret olur.
Derhal o zalim tepelenir an-ı vahidde.
O sabır hali ve gozyaşı, zulme uğrayanın kendinde olmadığı bir ana tesaduf ederse yıldırımla o zalim derhal ortadan kaldırılır.

Amaaan yetinmek dilini kimseye uzatmayın sakın aziz cemaat. Beddua icin.
Hakkında Âyet-i kerimeler vardır.
Bizzat kendimin gorduğu bir iki sene evvel anlattığım gibi beddua Mazallahu TeÂl beddua nasıl olur.
Gozunu kapatırsın
Ya Rabbi sen sabır ver.
Sen bunu reddi def’eyle dersin.
Unutursun.
Ama Allah unutmaz oğlum.
Sırat icine girer, kaydın yapılır o bekler bekler bekler oyle bir berbatlık verir ki butun aileyi hÂk ve perişan eder.
İş bazen biri kendinde olmaz Allah ile meşguldur.
Durtersin onu.
Hani at yem yerken birden durttuğunde bi tekme yediğin gibi oyle bir tekme yersin ki Âhirette bile kendini toplayamazsın.
Maazallahu TeÂlÂ.

Onun icin beddua iyi bişey değil.
Ondan sonra bazıları eşşeğine kızar.
Ata kızar, kopeğe kızar.
Tavuk kacmıştır onun peşine koşar.
Allah belanı versin.
Ulan eşşeğin yanında Allah’ın ismini anma hayvan herif!
Edepsizlik olur.

Bir mubarek coban varmış.
Koyunları dağılmış bir kuzucağız kacmış.
İhtiyar bir adam.
Sahibi beni dover diye koşmuş koşmuş saatlerce kuzunun peşinde. Kuzu orda yoruluyor bu burda.
Ter icinde kalmış adam.
Artık nefesi daralmağa başlamış nihÂyet bi hendeğin orda yakÂlÂmış kuzuyu.
Bak siz bile kızıyorsunuz şimdi.
Şimdi kuzuya ne yapar o.
Dover, bilmem ne.
Almış, başlamış opmeğe onu.
“Be mubarek hayvan!” demiş,
“Niye oyle yaptın.
Hem sen yoruldun hem ben yoruldum!”

İşte İslÂm budur efendiler.
Katiyen Yetime,
Yetim anası babası olmayana.
Uydurma yetim değil haaa.
Şimdi birisi gelir : “Felan yetime para toplayacağız!”
Ulan yetim oyle yetim değil.
Anası babası yok.
Yetime dil uzatmayınız.
Onun hakkında Âyet-i kerimler vardır.
“Femmel yetiyme fela takher. Ve emmessaile fela tenher.”
Yetimi hor gormeyiniz.
Âyet-i kerime, ben soylemiyorum.
Yetimlerin en buyu Rasûl-i Erkemdir.
O Fahr-i Kainat’a dil uzatmış olursun yetime hakaret edersen. RahmetenlilÂlemin olan Rasûl-i Kibriy butun dunyadaki yetimlerin en buyuğudur.
Burada din mevzuubahis değildir.
Anası, babası yok demektir.
Yetim de, kimden olursa olsun.
Aman dilini, nefsini, aklını dizginle!
Yetime soz soyleme!
Derhal tepelenir insan.
Cunku yetimlerin baş kumandanı, lideri Hazreti Rasûli Ekremdir..
Rasûli Ekrem den evvel olmuş yetimlerin, bundan sonra gelecek yetimlerin de;
Cunki, hepisinde Nur-u Rasûlullah vardır.
Rasûlullah’ın yetim olması o da bir hunerdir.
Nicin oyle olmuş?
CenÂb-ı Allah : “Benim habibim!” demiştir.
Kimseyi ona iştirak ettirmemiştir.
Allah sevdiğini her şeyden kıskanır.
Allah her şeyden sevdiğini kıskanır.
Rasûl-i Ekrem bilirsiniz, Hazreti Huseyin Efendimiz’in burasından opmuştur.
Hazreti Hasan’ı da ağzından opmuştur.
Allah’ın gucune gitti.
Hazreti Hasanı zehirleyerek, Hazreti Huseyin’in de boğazını kestirerek oldurdurttu dikkat ederseniz.
Bunlar buyuk hikmetlerdir.
Şakası yok bunların.

Onun icin CenÂb- Allah’ın mahbubunun peşinde koşuyorsunuz aman edepli olunuz!
Yetime el uzatmayınız!
Din farkı gozetmeden.
Bir defa yetimceğizi şoyle : “Nasılsın evladım?” diye hulusi kalb ile kardeş veya baba, ana şefkatıyla okşayana Vallahî Billahî boyle cehennem ateşi bişey yapamaz.
Bunu Rasûlullah haber veriyor.
İnsanlık kadrosu gÂyet kolay.
O kadar tantanalı falan değil uc beş tanedir.
Fakat yapması guctur.
Yapması guctur.
Namaz gÂyet kolay : “Allahuekber!”
Fakat butun namazda her şey hatıra gelir.
Senin zaten başka zamanda hatırında olduğu icin namazda her şey aklına gelir.
Onun icin namazda, yahu CenÂb-ı Allah nasip etmese hic birimiz şuraya namaza gelmeyiz.
O halde demek ki cenÂbı Allah hepimize bir kanca takmış, bir kanca takmış.
O kancayı parlatmaya calış.
Cekiştirmeye uğraşma.
Bu devirde her babayiğit namaz kılamaz, Hakkıyla abdest alan mu’minden şeytan uzaklaşır.
Şeytan gelip de şu şadırvanın arkasında bakmaz.
Aceba bu mu’min abdest alıyor mu almıyor mu yok ulan o değil.
Oyle gelip bakmaz.
Abdest alan adam nefsine tekme vurur demektir.
Tekme vurur.
Tekme vurdu mu şeytanın yuvası kalmaz orada.
Hani cocukken oynamışsınızdır.
Aynalar vardır.
Bir tarafını cevirdin mi orda resim vardır.
Bakarsın orda delikler vardır bilyeler vardır.
Hani oynardık yerine sokalım diye.
O bilyaların deliği olmasa sokamazsın bilyayı yerine.
Abdesti almadı mı o bilyaların deliği vardır demek.
Gelir şeytan oturur oraya sana.
Onun icin namazda benim aklıma : “Efendim imamınan ikindi namazının dort rekat farzını kılmaya niyet eyledim, dondum KÂbe’ye.
Durdum Huzur-u İlahîyeye.
Uydum bu imama!” deyip
“Allahuekber!”
SubhÂneki okuyon.
Sanki KÂbe’nin onundeymiş gibi,
CenÂb-ı Allah seni goruyor.
Evet goruyor.
Ben de O’nu goruyormuş gibi edebnen durur iken bi de baktın ki İmam “Allahuekber!” diyinceye kadar senin kafan Yıldız Tepe’de geziyor.
Ulan şeytanın işi yok, abdestin bozuk senin adam akıllı abdest almamışsın!
Bi yerinde senin anlayamadığın pislik var.
Kahveye gidersin sigara ic, başka sigara icen yanına gelse kokunu almazsın.
Fakat sigara icmeyenin yanından giderken.
Eve gittiğin zaman : “Efendi senin ustun sigara kokuyor!”
Sigara icmeyen kokusunu alır.

Onun icin aziz cemaat!
Kafan namazda bir yere takıyorsa muhakkak abdestinde bozukluk vardır.
Muhakkak bir yerinde vardır.
Abdest almak oyle kolay iş değildir.
“Efendim abdest dualarını okudum!”
Yok efendim abdest dualarını oku okuma.
Euzu Billahîmineşeytanirracim BismillahîrrahmÂnirrahim.
Amentu billahî de oku.
Ne okursan oku.
Fakat abdesti adam akıllı al.
Adam akıllı al.
Doldur elini, şap! Şap!..
Yooook yoooook!..
Su, dunyada cennet taamı olarak yegÂne tutulan ve icilen şeydir.
Avuc-u mubareğine aldığın zaman alnından aşağıya dokeceksin suyu.
Boyle şap şap yok efendim yok.
Ellerin guzel yıkanacak.

İkincisi suyu da israf etmeyeceksin.
Kol gibi su aksa şiyden israf etmeyeceksin.
Avucuna aldın alnına getireceksin boyle.
Efendim felan kitapta abdesti boyle yazıyor.
Yazıyor, ama yazıyor, heee yazıyor!..
Onlar hep sûreten lakırtılardır.
Onun icin aklın bir yere giderse abdestinde kabahat bul!
Abdest almanda kabahat bul!
“Hakkıyla abdest alan mu’minden şeytan uzaklaşır!” diyor CenÂb-ı Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem.
Katiyyet ifade eder bu hadis.
Nazariye değil.

Dinde bir hareketin iki tarafı vardır.
Birisi bÂtınî tarafı birisi de zÂhirî gorunen tarafı.
Biri dar kafalılar icindir şap şap şap yıkanlar icindir.
Diğeri anlayanlar icindir.
Abdesti al!
Abdestte ilk once yıkanmak elden başlar.
Bu dışarısının.
İcinin yıkanışı nedir bunun elin icinin, zÂhirî - bÂtınî dedik değil mi ic-dış.
BÂtınî yıkanış.
Her soz keşifle ifşÃ‚ edilemez.
Her gercek sozle acıklanamaz.
Oyle sırlar vardır ki bu sırları ifşÃ‚ etmek kufur olur.
Devletin sırrını ifşÃ‚ etti mi casus diye insanı anayasa mucibince asarlar.

Kur’Ân-ı Keriminde de indinde de boyle sırlar vardır.
İfşÃ‚ etimi kufure girer insan.
“Suduru’l- ahval kuburul esrar.” buyurulmuştur
Hakiki sadırları tamamiyle hurriyyete kavuşmş, rızaya kavuşmuş insanlardan goğuslerinin ici esrar sırrıdır.
Esrar mezarıdır derler.

Bir hadis-i Peygamberei buyuruyor ki : “Oyle ilim vardır ki gizlenmiş inci gibidir. Onu ancak Allah’ı bilen bilir.” diyor
Kateratu’l- Lu’lu’ şeklindedir.
Allah’a karşı mağrur ve şerrirler coğaldıkca bu sırrları saklamak her muslumana vÂcib olur.
Onun icin bir edepsiz, aman bunu yapma haramdır, aman şunu yapma bilmem cehenneme girersiniz!
Sus!.
Karışmayın işe!
Biraz acıklayalım bu dediğimi ama fazla değil.
“Ama bunları biz ne zaman bileceğiz?” derseniz.
Birbirimizle boğuşuyoruz zaten, daha namazı doğru durust kılamıyoruz birbirimizinen boğuşuyoruz.
Ben size ne yapabilirim.
Kendinizi hazırlayın!
bu lafları bir daha ne işitir, ne duyar, ne de bir yerde okuyabilirsiniz.
Ne zaman oğrenebilirim?
Bilirsiniz insanın eli, vucudun icra memurudur.
Muddei-yi umumî emreder : “Felan yerde bir hırsız var!” tuttular “Var gotur hapisaneye sok!”
Muddei-yi umumî yapmaz, polis alır goturur onu deği mi?
İnsanın vucudunun icra memuru da elidir.
Yani butun arzulara, Allah sizi el ile iş gordurur.
Mesele goz gormuş olduğu iyi veya fen işi yaptırmak icin ele emir verir.
“Şunu al şunun kafasına vur!
Şunu al şu adamın elinden tut da karşıya gecir! Gozu gormuyor!”
İşte el, ne vakit icra memurluğunu iyi işlerin haricinde kullanmak, fen işlerinen bulunduğu vakit reddederse el bÂtınen yıkanmıştır.
BÂtınen yıkanmışsa ondan sonra git abdestini al.

Namazı kıldıktan sonra niyyet yapılmaz.
Namaz harekettir.
Niyet bÂtınîdir.
Namaz bittikten sonra : “Aaaa ben kıldım Ya Rabbi ikindin namazının dort rekat farzını!.”
Olmadı.
Kalb ile tasdik, dil ile ikrar.
Dil ile ikrar kalb ile tasdik arasında buyuk fark var.
Elini her pislikten cek.
Cunupken abdest alınmaz.
İlk defa bir gusledeceksin.
Cunupken namaz kılınmaz.
Gusledeceksin ondan sonra kılacaksın.
“Ben namazı kılıyım da sonra gusledeyim!.”
Olmaz!
O halde oradaki gusul bÂtınen yakınmaktır.
Elini her fenÂlıktan cek.
Kendi eline baktığın zaman : “Ulan benim elim temiz!”
Op başına koyabiliyor musun?
Ondan sonra abdest al!
Gel : “Allahuekber!” de!
KÂbe’yi gormezsen, aklına bir şey gelirse, gel benim kafamı vur.
Efendim ben suyunan iyi aldım.
Ulan suyunan iyi aldın ama elin pis.
Onun icin kendinize, şeytana kabahat bulmayın.
Zaten boyle kabahat bula bula bula, milyonlarca insan bu kahabatların altında şeytan erirdi.
Şimdi dunyada şeytan kalmazdı.
Bu kadar kabahata tahammul edemezdi.
Onun icin bunlar kabahat değil.
Kendi kabahatini başkasına yukluyor!...


KELEİMELER :

HÂşÃ‚ : AslÂ. Kat'iyyen. Oyle değil. Allah korusun...(mÂnasına soylenir.)
Summe : Sonra, ba'dehu gibi mÂnalara gelen bir zarftır. Bazan istiÂre olarak "vav" mÂnÂsına da kullanılır. * Harf-i atıftır. Sonraki mÂnayı evvelkiyle bağlar veya tertib, muhlet iktizasını ifade eder.
Nail : Muradına eren, nÂil olan, ele geciren. Erişmiş.
Hased : Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Cekememezlik. Kıskanclık. Kıskanmak
Musalla : Namaz kılınan yer. * Cami avlusunda cenaze namazı kılmaya aid yer.
Mevta : Oluler. Olmuşler. CenÂzeler.
Nutfe : Duru ve sÂfi su. * Meni. Rahimde iki yarım ve ayrı cinsten hucrelerin birleşmişi. * Taşmış, dokulmuş su. * Deniz.
Beddua : (BedduÂ) f. Bir kimsenin kotuluğu icin duÂ. Kotu duÂ.
İnd : Arapcada zaman veya mekÂn ismi yerine kullanılır. Hissî ve manevî mekÂn. Maddî ve manevî huzura delÂlet eder. Nezd, huzur, yan, vakt, taraf gibi mÂnÂlara gelir.
İnd-i ilahîde : Allah katında.
An-ı vahide : Bir anda.
Def’ : Ortadan kaldırmak, Oteye itmek. * MÂni' olmak. Savmak. Savunmak. * Himaye etmek.
Mevzuubahis : Kendisinden bahsedilen. Bahis konusu.
Hulusi : Samimi, candan. HÂlis ve ici temiz olan.
Hulusi Kalble :Kalbden, gonulden, icten samimiyet.
Muddei-yi umumî : Milletin umum haklarını korumak uzere muhakemede hazır bulunan vazifeli, hukuk tahsilini bitirmiş hukumet memuru. Adliye bakanlığına bağlı, icra kuvvetini birlik halinde temsil eylemek uzere teşekkul eden, adlî idare makamında bulunan şahıs. Savcı.
Kabahat : Kusur, cirkin iş, tekdir edilmeğe mustehak hareket.
Tahammul : Yuklenmek. Bir yuku ustune almak. * Sabretmek. Katlanmak. * Kaldırma.


ÂYETLER :

فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ

Resim---“Femmel yetiyme fela takher. Ve emmessaile fela tenher. : Oyleyse yetimi sakın ezme. El acıp isteyeni de sakın azarlama.” (Duh 93/9-10)




muhammedinur


__________________