Turk İslam Birliği, kitabın ilerleyen bolumlerinde detaylı olarak anlatıldığı uzere, Kuran ahlakını temel alan dolayısıyla her duşunceden, her inanctan, her milletten insana karşı şefkatle ve anlayışla yaklaşan, herkesin hakkını koruyan, herkesi rahat ettiren bir huzur ve barış birliği olacaktır. Turk İslam Birliği butun catışmalara, teror eylemlerine, anarşiye tam anlamıyla son verecek, Turk İslam Birliği'nin kurulmasıyla tum fitneler sona erecektir. Bu guzel birliğin tesis edilmesiyle Museviler ve Hıristiyanlar da guvenlik icinde ibadet edebilecekleri, diledikleri gibi ticaretlerini yapacakları, istedikleri yerde istedikleri gibi yerleşebilecekleri, kendilerini tam anlamıyla guvende hissedecekleri bir ortama kavuşacaklardır. Turk İslam Birliği'nin kuruluşu da tek damla kan dokulmeden, Muslumanların sevgiyle biraraya gelmesiyle, şefkatle, guzel sozle, akılcı ve hikmetli anlatımlarla dostluğun yaygınlaşmasıyla gercekleşecektir.
İnsanlar, bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi, Hz. Mehdi (as)'ın cevresinde toplanırlar. (Hz. Mehdi (as)) Daha once zulumle dolu olan dunyayı, adaletle doldurur. Adaleti o denli olur ki, uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz ve BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. Dunya, adeta Asr-ı Saadet devrine geri doner. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29 ve 48)
(Hz. Mehdi (as)) zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, NE DE BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 44)
Ona (Hz. Mehdi (as)'a) biat edenler, (Kabe civarındaki) rukun ve makam arasında biat ederler. Uyuyanı uyandırmaz, ASLA KAN DOKMEZLER. (El-Heytemî, El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)
Bu (Emir) de (Hz. Hz. Mehdi (as)) insanlar yeryuzunu daha once zulum ile doldurdukları gibi YERYUZUNU ADALETLE DOLDURACAKTIR. (Sunen-i İbn-i Mace, 10/348)
Zulum ve fıskla dolu olan DUNYA, O (HZ. MEHDİ (AS)) GELDİKTEN SONRA ADALETLE DOLUP TAŞACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
HZ. MEHDİ (AS)'IN ZAMANINDA ADALET O KADAR BOL OLACAK Kİ, zorla alınan her mal sahibine geri iade edilecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 23)
ONUN (HZ. MEHDİ (AS)'IN) ADALETİ HER YERİ KAPLAYACAK ve insanlar arasında Hz. Peygamber (sav)'in sunnet-i seniyyesi ile muamele edecektir. Hatta birisinden, mala ihtiyacı olan kim varsa cağırmasını soyleyecek, o kişi emrini yerine getirdiğinde, sadece bir kişi gelecektir. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 20)
Kıyametin kopması icin zamanda sadece bir gunden başka vakit kalmamış da olsa Allah benim Ehl-i Beyt'imden bir zatı (Hz. Mehdi (as)'ı) gonderecek yeryuzu zulumle dolduğu gibi, O YERYUZUNU ADALETLE DOLDURACAK. (Sunen-i Ebu Davud, 5/92)
Hz. Mehdi (as) bendendir, yeryuzu zulum ve işkence ile dolduğu gibi, ONU DOĞRULUK VE ADALETLE DOLDURUR. (Suneni-i Ebu Davud, 5/93)
Kap su ile dolduğu gibi YERYUZU BARIŞLA DOLACAKTIR. Hicbir kimse arasında bir DUŞMANLIK KALMAYACAKTIR. VE BUTUN DUŞMANLIKLAR, BOĞUŞMALAR, HASETLEŞMELER MUHAKKAK KAYBOLUP GİDECEKTİR. (Sahih-i Muslim, 1/136)
... Cenab-ı Hak İslam'ı nasıl bizimle başlatmışsa O'nunla (Hz. Mehdi (as) ile) sona erdirecektir. Nasıl, bizimle onlar aralarındaki ŞİRK VE ADAVETTEN (HUSUMET VE DUŞMANLIKTAN) KURTULMUŞ VE KALPLERİNE ULFET (DOSTLUK) VE MUHABBET (SEVGİ) YERLEŞMİŞSE, (HZ. MEHDİ (AS)'IN GELİŞİ İLE) YİNE OYLE OLACAKTIR. (Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri, Celalettin Suyuti, s. 20)
... ONUN (HZ. MEHDİ (AS)) DONEMİNDE İYİ İNSANLARIN İYİLİĞİ ARTAR, KOTULERE KARŞI BİLE İYİLİK YAPILIR. (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)
ONSOZ
Bugun İslam dunyasının durumu değerlendirildiğinde ilk dikkati cekecek ozelliklerden birisi, Muslumanların kendi aralarındaki parcalanmışlığı olacaktır. Kimi İslam ulkeleri arasında derin anlaşmazlık ve ihtilaflar vardır. Hatta yakın gecmişte, İran-Irak Savaşı, Irak'ın Kuveyt'i işgali, Pakistan-Bangladeş Savaşı gibi Musluman ulkeler arasında gecen savaşlar yaşanmıştır. Musluman ulkelerde coğunlukla etnik ve siyasi sorunlar nedeniyle yaşanan ic savaş ve catışmalar da -orneğin Afganistan'da, Yemen'de, Lubnan'da, Irak'ta veya Cezayir'de olduğu gibi- İslam dunyasının, olması gerektiği gibi olmadığını gostermektedir. Ote yandan İslam dunyasının dort bir yanında birbirinden son derece farklı dini yorumlar, goruşler ve modeller hakimdir. Neyin gercekten İslam'a uygun neyin de aykırı olduğunu belirleyecek, bu konuda dunya Muslumanlarının geneline yon verecek, onları uzlaştırabilecek merkezi bir otorite yoktur. Katoliklerin Vatikan'ı, Ortodoks Hıristiyanların Patrikhaneleri vardır, ama İslam dunyasında dini bir birlik ve merkez bulunmamaktadır.
Oysa İslam ahlakının ozunde birlik vardır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in vefatının ardından, İslam dunyasının hep bir lideri olmuş, bu makam Muslumanların dini konulardaki yol gostericisi olmuştur.
Gunumuzde de İslam dunyasının tumune yol gosterecek cağdaş bir merkezi otorite kurulabilir. Demokratik esaslara ve hukukun ustunluğu prensibine dayanan merkezi bir İslami otoritenin ve bir Turk İslam Birliği'nin kurulması İslam dunyasının mevcut sorunlarının giderilmesinde cok onemli bir adım olacaktır.
Kitabın ilerleyen bolumlerinde detaylı olarak ele alacağımız gibi, soz konusu Turk İslam Birliği;
2) Demokrat ve laik bir yapıya sahip olmalı, Turk İslam dunyasını manevi bir liderliğin onculuğunde biraraya getirirken, tum devletlerin uniter yapısını muhafaza ettiği bir gonul birliği inşa etmelidir.
3) İslam dunyasının tumune hitap edebilmeli, dolayısıyla en temel İslami değerlere ve esaslara dayanmalı, belirli bir mezhebin veya tarikatın temsilcisi olmamalıdır.
4) İnsan haklarına, demokrasiye, serbest girişimciliğe destek vermeli, İslam dunyasının ekonomik, kulturel ve bilimsel yonden kalkınmasını temel hedef olarak belirlemelidir.
5) Diğer ulkeler ve medeniyetlerle son derece barışcıl ve uyumlu ilişkiler kurmalı, kitle imha silahlarının kontrolu, terorizm, uluslararası suc, cevre gibi konularda uluslararası topluluk ve Birleşmiş Milletler ile iş birliği yapmalıdır.
6) İslam dunyasındaki azınlıkların (orneğin Yahudi ve Hıristiyanların) ve İslam ulkelerine gelen yabancıların haklarının korunması, kendilerine guvenlik sağlanması ve saygı gosterilmesi gibi konuları oncelikli olarak ele almalı, her dinden, her duşunceden insana sevgi ve şefkatle yaklaşmalıdır.
İslam dunyasının boylesine akılcı, sağduyulu ve adil bir liderliğe kavuşması, hem bugun pek cok sorunla karşı karşıya bulunan 1.5 milyar Musluman icin, hem de dunyanın tum diğer insanları icin cok hayırlı olacaktır. Kuran ahlakına dayalı olarak kurulacak bir Turk İslam Birliği, tum dunyanın adalet ve guvenlik bulmasına, Kuran ahlakının getirdiği tavır mukemmeliği sayesinde huzurun yerleşmesine aracı olacaktır. Muslumanlar, Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in devrinden bu yana, insanlığa; akıl, bilim, duşunce, sanat, kultur, medeniyet gibi alanlarda onculuk etmiş, "insanların hayrı"na dev eserler ortaya koymuşlardır.
Avrupa Ortacağ'ın karanlığında iken, dunyaya bilimi, akılcılığı, tıbbı, sanatı, temizliği ve diğer pek cok hasleti Muslumanlar oğretmiştir. Kuran'ın nurundan ve hikmetinden kaynaklanan bu İslami yukselişi tekrar başlatmak icin, gecmişte olduğu gibi bugun de Muslumanların Kuran ahlakını ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sunnetini temel alan bir yol gostericiliğe ihtiyacları vardır.
Bu proje nasıl hayata gecirilebilir? Bu soruyu ilerleyen bolumlerde inceleyeceğiz. Ancak, daha once de belirttiğimiz gibi, bu konuda tum Turk İslam ulkelerinin yanında Turkiye'ye buyuk bir rol duştuğunu tekrar hatırlatmak gerekir. Cunku Turkiye, hem tarihi ve sosyolojik altyapısının gereği olarak hem de Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde mujdelediği gibi, icinde bulunduğumuz ahir zamanda cok onemli sorumluluklar ustlenecektir. Bu onemli sorumluluklarının başında Turk İslam dunyasının birleşmesi icin onculuk etmek vardır. Unutmamak gerekir ki Turkiye, sozunu ettiğimiz manada bir Turk İslam Birliği'ni kurmuş ve 5 yuzyıldan uzun bir sure başarıyla idare etmiş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun mirascısıdır. Bu sorumluluğu tekrar ustlenebilecek bir toplumsal alt yapıya ve devlet geleneğine sahiptir. Dahası Turkiye, İslam dunyasının Batı ile ilişkileri en gelişmiş ulkesidir ki, bu Batı ile İslam dunyasındaki sorunların cozumunde arabuluculuk yapabilmesine olanak sağlar. Turkiye'nin tarihsel olarak hoşgorulu ve mutedil bir anlayışa sahip olması; Turkiye'nin İslam dunyasında dunya Muslumanlarının buyuk coğunluğunun izlediği Ehli Sunnet inancını temsil etmesi de, onu Turk İslam Birliği'ne onderlik etmeye aday kılan onemli bir vasıftır.
__________________