Futbolda revizyon kavramı coğu zaman tehlikeli olur. Cıkmak istenen camura, daha da saplanası bir durum doğar. Borc ustune yenileri eklenir, işlenmesi muhtemel cark cark olmaktan cıkabilir, bazen "gelen gideni aratır durumu" da yaşanır. Revizyon adı verilen aceleyle yapılan planın, değişimin cok fazla yan etkilerini gormuş bir kulup olarak yine aynı hataları yapacağımızı on goruyor ve korkuyorum. Halbuki uc-beş, uc-beş verip kadroyu biraz isim yapmış Anadolu futbolcularıyla doldurmadan, menajerlerin veya isminin gazına gelip yabancı transferi yapmadan once, elimizdeki değerlerin farkında olup, onların en iyi oynayabileceği bolgeri kapatarak, geriye kalan bir kac eksiği giderme planları yapsak? Bugunun takımda eksik bolgeler ve bunun getirdiği sorunlar cok gibi duruyor. "Sağ ve sol bek yetersizliği, topu oyuna iyi sokacak stoper yokluğu, genel olarak oyunu savunmadan kuramama sorunu." "Ortasahanın coğu zaman zayıf kalması, cabuk oyundan duşmesi, genel olarak oyunu rakibe kabullendirememe sorunu." "Forvetlerin az pozisyona girebilmesi, genel olarak farkı acamama, 1-0'ı koruma sorunu." Şimdi Beşiktaş kadrosunda henuz farkedilmemiş veya doğru kullanılamayan, eksikleri kapatabilecek eldeki değerlere bakalım; İbrahim Kaş bugun Beşiktaş'ta "sağ bek" denebilecek, o bolgenin en fazla hakkını verecek futbolcudur. Bir bek oyuncusu belini cok cabuk dondurebilen ceviklikte olmalıdır, geri donuşu hızlı olmalıdır, pozisyonunu hic kaybetmemeli, ters kademelerde bir stoper gibi hamle yapabilmelidir. Kaş'da bunların hepsi var ve artı olarak cok iyi bir fiziği var. Bu fiziği ters kademelerde savunma yapanın bek değil bir stopermiş gibi gosterir, takımın genel olarak fizik ve boy ortalamasını yukseltir. Buyuk takımların bek tercihlerine bakın, onlardan birinin mutlaka fizik ustunlukleri olan oyuncular goreceksiniz. Brown, Heinze, Abidal, Finnan, Gallas, Sergio Ramos vs. Bu saydığım oyuncuların coğu teknik olarak o takımlar icin "ah bizde olsa" dedirtecek bekler değil, fakat savunma ve fiziklerindeki gucleri onları o bolgeye taşıdı. İbrahim Kaş'ın da top tekniğine savunmadaki ve fiziğindeki gucu nedeniyle hic takınılmaması gerekir. Ben onun karşısında sol kanadın en sakat adamlarından biri olan Niang'ın cıldıracak pozisyona geldiğini gordum... Haaa ama bu demek değildir ki İbrahim Kaş "kazma" bir savunmacıdır. Aksine o bolge icin cok iyi top tekniği ve mentali vardır. Ali Tandoğan ofansif bir bek sanılıyor. Ama dikkat edin Ali, kendi yarısahasındayken surekli topu "şişirerek" one atıyor. Fakat karşı yarı sahada iki orta sallıyor diye gozlere "ofansif bek" olarak geliyor. İbrahim Kaş ise oynadığı maclarda şunu gosterdi, topu defanstan cıkarırken mutlaka onunde topu verecek bir adam arıyor baskı altında olsa dahi... Bulamadığı zaman ise topu şişirmektense, topla cıkmayı yeğliyor. Milli takımda sakatlandığı pozisyonu hatırlayın. Herkes markaj altında olduğundan topu verecek adam bulamadı ve topla kendisi cıktı. İlk calımdan sonra ikinci adamı da gececekken katledildi... Ayrıca şuraya da dikkat cekmek isterim; Bu cocuk 19 yaşında, herkesin hayretli bakışlarıyla A milli olmuş en kritik macta 11 başlamış ama o pozisyonda topla cıkma riskini goze alıyor. Oyle mentale ve kendine guvene sahip... Bizim de tam da ihtiyac duyduğumuz futbolcu tipi değil mi bu ? Tello şuana kadar solbek veya 5'li-4'lu ortasahanın solunda oynamıştır. Cunku onun stili sıkışan oyunu değil, geniş alanı seven cinstendir. Fakat biz onu geldiğinden beri 3'lu ortasahanın solunda hatta ve hatta son macta 2 ortasahadan biri olarak kullandık. Bu durum onun yapacağı daha cok şeyi torpuluyor. Tello boş alanı sever, topu aldığı zaman rakibi gecmeye bakmaz, hemen şut veya orta kesmeyi duşunur. Orta alanda sıkışınca boyle bir durum ona hic doğmuyor. Fakat solbekte o oynasa ofansif olarak coğu mezhiyetini dokebilir. Beşiktaş 3'lu ortasaha oynayan bir takım. Boyle durumda takımın beklerinde her zaman onu acık alan bulunuyor. Cunku rakibin ortasahası ve kanatları, Beşiktaş'ın 3 ortasahasını ve onundeki 3 ofans adamını kontrol etmekle meşgul. Solbekten o boş cıkışları İbrahim Uzulmez yerine Tello yapsa, o cok sevdiği bekletmeden orta ve şut pozisyonlarını bulsa fena mı olur? Aynı zamanda hem Copa Amerika'da oynadığı maclarda hem de İbrahim'in cezalı olduğu lig maclarında gosterdiği, solbek olduğunda bu takımda oynayabilecek her solbekten daha iyi savunma yapmayı biliyor. Sağ ve solbek cozumunun kendi kadromuzun icinde saklı olduğunu duşunuyorum. Teknik, baskı altında ayağa oynayabilen ve defans yapmayı bilen stoper transferiyle savunma kurgusu cok değişir bu duzenle. Gelecek o stoperin futbol bilgisi de iyi olmalıdır. Geriye kalan 3 defans, savunma cizgisini onun durduğu yere gore belirlemelidir. O da savunma cizgisini ortasaha oyuncularına yakın tutarak takımın dar alanda oynamasını sağlar. Bu durumda hem daha az pozisyon verir hem de daha az yoruluruz. Tigana'nın başlattığı onde kurulmuş cizgi savunmaya devam etmemiz gerekiyor bu sebeple. Bu savunma kurgusu en guvenli yoldur. Rakibe hic aman vermezsin, pozisyon yemezsin ama cizginin arkasına bir adam kacırdığında gidip bomboş golu atarlar. Bu durumda da "yahu boyle basit gol mu yenir" "ofsayt taktiğini bırakın yahu" demeye gerek yok. Boyle golleri Liverpool da, Barcelona da, Arsenal de yiyor. İyi takımlar en cok "arkaya adam kacırarak" gol yer. Savunmayı gomulu tutup, cengaver modeli atak savuşturmak, bol bol rakibe duran top vermek, bağıra bağıra gol yemek kotu takım işidir. Yeni transfer, Gokhan Zan, Toraman, Baki yeterli bir derinliktir cift stoper bolgesi icin. Defanstan oyunu kuramama sorunu da bulunacak iyi stoper, Tello ve İbrahim Kaş'la yok olur. Serdar Kurtuluş ortasahadır, gercek yeri de orasıdır. Daha once nerede oynadığı bizi ilgilendirmemeli. Kolay kolay para sacmayan, genelde "ucuz transfer-pahalı satış" prensibini benimsemiş Fransız kuluplerinden biri olan Rennes, ona 6 milyon Euro'yu sağbek yapmak icin onermedi. Elinoğlu bu tip ortasaha bulmak icin dunya turuna cıkıyor. Biz elimizdekini bek yapıyoruz. Fizikli bir ortasaha her zaman altın değerindedir artık futbolda. Cunku bu tip ortasahalar donen topları alır, takımın ortasahadan boy ortalamasını arttırarak cepheden gelen hava toplarını karşılar, topun direk defansa gitmesini zorlaştırır, fiziğiyle rakip ortasahanın etkili oyuncularını sindirir. Ben Serdar'ın koca sene Beşiktaş ortasahasını ayakta tuttuğunu, Gerrard'ın her zamanki kendine guvenle ortasahadan cıkarken karşısına sert bir duvar gibi cıkışını, Kaka'nın ne olduğunu anlamadan onundeki topu yok edişini gordum. Serdar, Cisse ile oynadığında ikinci topların daha cok bizde kalmasını sağlar, bu da atakların devamını, oyundan duşmemeyi getirir. Aynı zaman da Cisse de ortasahada "yanlız adam" olmadığında arkasını daha az duşunup, hucumlara daha fazla destek verir. Yani bu durumda Cisse asıl ozelliği olan "iki yonlu futbolcu" olgusunu gosterir ve daha verimli kullanılır. Serdar-Cisse ortasahasında ister oteki Serdar'ı da ortasaha gibi kullanıp Milan'ın, Arjantin'in oynadığı gibi 4-3-1-2 sisteminde cift forvetle oynarız, ister Ozkan'ı ya da bir başkasını kanat-forvet gibi kullanır, 4-2-3-1 gibi bir sisteme doneriz. Elimizde Delgado olduğundan, hem 2 forvet hem de 2 kanatlı bir sistem zararlı olur. Bu durumda Delgado, ya forvet olarak verimsiz kullanılır ya da kenarda kalarak yok edilir. O yuzden dunyanın her 10 numara kullanan takımları gibi sistemimiz 4-3-1-2, 4-3-2-1 ya da 4-2-3-1 olmak zorunda. Forvet konusuna gelecek olursak. Delgado'yu hala tam olmasa da daha yeni yeni yerinde oynatmaya başladık. Yani forvet arkasında. Sezon başında Ricardinho o bolgede olduğundan, Delgado ya forvet oynayıp rakip stoperlerin kucağında yok oluyor ya da kenarda tutuluyordu. Halbuki Delgado sadece ve sadece forvet arkasında tam randımanını verir. Hatta tek de değil iki forvet arkasında olmalıdır. Cunku Delgado'dan iyi faydalanmak icin, etrafında doğru koşuyu yapacak cok fazla adam olmalı. Arkasında da onu mucadele icine sokturmayacak bir ortasaha duzeni olmalı. Orneğin Milan'da Kaka bu kadar sivrilmesinde arkasındaki Seedorf, Gattuso, Pirlo uclusune borclu. Ortasahadaki butun fiziki mucadeleyi onlar yapıyor, Kaka da enerjisini topla yapacaklarına bırakıyor. Fakat bizim ortasahamıza bakacak olursak Tello-Cisse-Ozkan uclusunde Tello ve Ozkan coğu zaman kanat gibi oynayarak ortayı boş bıraktı. Boyle maclarda Delgado her zaman sırıttı cunku ortasahada sadece Cisse kalınca rakibin ortasında kaldı. Ne zamanki o ortasaha birbirine yakın oynadı Delgado parladı. İşte Serdar Kurtuluş ve Cisse'li "guclu" bir ortasaha Delgado'nun da performansına direkt olarak etkileyecek. Delgado'nun performansı da forvetleri... Boyle bir kurguda cift forvetten biri Higuain olduğunda da "sen neymişsin" derdirte bilir. Cunku aslında Higuain tam Delgado'ya gore bir forvet. Surekli atak kovalayan, rakip cizgi savunmasını zorlayıp sıkı koşular yapan, tek top oynayan bir forvet. Genel olarak takıma baktığımızda iki yonlu bir stoper transferiyle ve elimizdeki diğer değerlerin doğru kullanımıyla cok şeyin değişeceğini duşunuyorum. Hic de oyle bir imza şova gerek kalmadan. Futbol, fantasy football oyunları gibi değil ki bir adamı cıkardığında ona verilen para geri gelsin ve yenisi konulsun. Oncelikle elimizdekileri doğru kullanalım, sonra ekleme yapalım. Bu takım topu iyi oyuna sokmaya başladığında, ortasahayı fizik olarak kuvvetlendirdiğinde, Delgado'yu verimli kullandığında bir cok sorununu "zincirleme" halledecektir. Futbol zaten zincirleme bir oyundur. Orneğin az gol pozisyonu bulma sorunu forvetlerden cok, defansta devamlı top şişirmenin eseridir. Defanstan cıkacak bir doğru top direkt olarak Bobo'yu etkiler... Kadronun durumu hic de vahim değil. Doğru planlandığında, doğru yonetildiğinde iyiye gidiş olur. Defans adamının dışında diğer yabancı transfer, Cisse-Kurtuluş-???? uclemesini zenginleştirecek 2 yonlu bir ortasaha da olabilir, Holosko da olabilir. Ama en onemlisi zaten elde olanları doğru kullanmak. Dimyat'a pirince gitmeden once evdeki bulguru sağlama almak lazım. Forza'dan Alıntıdır
__________________
2008'in Beşiktaş'ını Beklerken
Beşiktaş0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- TV, Sinema, Sanat ve Spor
- Spor
- Beşiktaş
- 2008'in Beşiktaş'ını Beklerken