Pembe Dosya 08.01.2006 Bugun olaya sportif acıdan alabildiğince guzel bakmak istiyorum, onun icin de “Pembe Dosya” acıyorum. Pembenin tonlarında ucuk pembeden, pespembeye ondan cingene pembesine ve de gul kurusuna kadar uzanan pembeler var… Ucuk pembe; Para derdi bir sure rafa kalktı. Ucuk umitlerle “cebin sıcaklığı” Antalya’nın sıcağına tahvil olunca beş gollu galibiyet geldi. Futbolcuları kutluyorum. Bundan cıkan en buyuk sonruc; tok karnına mac edilmeyeceğidir. Sahaya cıkan takım elinden geldiğince futbola donuk işler yaptı. Her ne kadar Gerets ucuk bir takım sahaya surmuş olsa da koca Alman takımı Dortmund’ bi devrede 3 cekmek iyi iş. Sonucta beş golu filelerinde gorduler. Butun goller penaltı haric! Alkışlanacak cinstendi. Biraz “ucuk” bir penaltıydı ama olsun, duşurulen Necati bile guldu bu işe… Tomas’ın attığı ilk kafa golu parayı hak etti! Net, guzel, kafa kullanılarak atılan goldu. Sonrasında Galatasaray coştu. Futbolun guzelliği “cıkmayan candan umit kesilmeyeceği”dir. Galatasaray’ın en kotusu bile Avrupa’yı dize getiriyor. Sonuc; formanın kalitesidir. Pespembe; Şu sıkıntılı gunlerde fani dunyayı pespembe gormenin tek yolu Galatasaray’ı seyretmektir desem acaba Fenerbahceliler gocunur mu? Avrupa’ya her ne kadar hazırlıksız bile cıksanız işi “tesaduflere” bırakmadan daha ilk yarı uc cekeceksin ki macı aldım diyebilesin! Ayrıca bahane falan uretmek de yok! Song yok, Mondragon yok… Hani argoda hayat opucuğune benzer opucuk vardır ya… Pespembe bademciğe kadar gider ucu… İşte oyle bir şey, ustelik buyluk umitlerle alınan ve bademcik ameliyatı icin ulkesine giden Heinz de yok takımda… Cingene pembesi; İşte bu pembe biraz “a la fortan fonik” bir iş… Ne olduğu belli değil. Galatasaray’da gencler mi var yoksa gedikliler mi? Ama yine de Galatasaray’ın galibiyetinden memnunum, zira alınacak bir yenilgi değeri olmayan macı Galatasaray’ın kabusu olarak karşımıza cıkaracaktı. Şimdi; Bir kıyaslama yapalım; Dortmund takımında oynayanların yuzune bakıyorsun “sakalı bitmemiş tıfıl cocuklar” coğunlukta… Bizde ise kel kafalı Hasan Şaş, sakallı Volkan, Baba Tomas falan var… 20 yaş altı Arda ile Zafer Vestel’e kiralanmış… Ya Gerets’in yureği yetmiyor genclerle koşturmacaya ya da “emir buyuk yerden” yani; birileri “Aman ha!... takım yenilgi almasın da istersen babanı oynat” falan der gibi bir ultimatom var!... Dormund’da ise bizim şahane cocuk, odullu gurbetci gencimiz Nuri Şahin oynuyor, kenarda Nizamettin sonradan oyuna giriyor, bir Memet daha var… Avrupalı, gencleri takıma koymakta hic tereddut etmiyor. Biz ise “onlar daha genc” deyip guvenmiyor pişsinler diye qostalıyoruz!. Onun icin de takımda bazen cingene pembesi renkler oyluyor, birbirini tutmayan… yaşlılar gencler falan gibi… Ama haksızlık etmeyelim Galatasaray’da da genc umitler var; Aykut, Uğur, Yalcın, Serhat, Sabri, Aydın, Mehmet… Gerets’e alkış tutarım bunları takıma kazandırırsa… Ancak cingene pembesi, pembelerin icinde en albenisi olandır. Onlar da Necati ve Umit Karan… Mukemmel bir ikili oluşturdular. Mevcutların en iyisi bu ikisi… Umit’in her an ve her yerden gol vuruşu yapmasına bayılıyorum. İşte santrfor. Ve cok şık goller de atıyor. Necati ona keza idealimdeki geriden gelen golcu tipi, orta alanda topu iyi kullanıyor adam geciyor gole gidiyor, her pozisyonda o da vuruyor. Bu ikisi cok renkli kişilikler. Onlarla Galatasaray cok guzel goller kazanıyor. Gul kurusu pembe; Gerets oynamayanlara da şans veriyor diyeceğim ama defansın ortasında Yalcın yok! Kalede Mondragon Antalya’da olmasına rağmen Aykut var; it’s okey! Ama Yalcın’ın yerine neden Cihan var? diyerek tam kızıyordum ki oyuna Yalcın girdi dakika 68. Aman o da ne! Defans uyum sağlayana kadar 70 ve 71’de birbirinin kopyası oyle iki gol yediler ki Gerets ilk 11’de haklıymış diye duşundum. Bence defansın ortasına Orhan Ak da cekilebilirdi ama bu kez sol kanadın da civisi cıkardı. Gerets tek değişiklikle Cihan’ı koydu orta ikiliye, oldu bitti! Ama benden soylemesi bu gemi su alır… Orta alanda gul kurusu renk daha hakim. Macın hemen başında Volkan oyle bir caktı ki uzaktan meret top direğe carptı, dışarı gitti… Sonrasında Volkan, sayamadım ama kimbilir kac topu rakibe attı, kac topu geriye doğru tehlike noktasına salladı, kac topu ayağından kaptırdı… Saidou’nun gorevini bu kez herkes paylaştı. Demek Saidou olsa da olur olmasa da!... mı acaba? Ayhan iclerinde en oyuna etkin adamdı. Cok alan değiştirdi futbola cok yakındı. Notum onun icin yuksek ama bal yapmayan arı gibi sadece her yerde gozukuyor ses getirmiyor. Ilic ikinci yarı girdi. Şimdi bir gul kurusu nokta daha; Madem bunlar sorun cıkardı niye oynatıyorsun be Gerets, koysana gencleri, bunlar da alsbın derslerini… diyenleriniz cıkacaktır. Ama şunu hic unutmayın ki hocalar sorunları azaltmak icin varlar. Ve hocalar asla ve asla futbolcularının yaptıkları yanlışlar icin onlarla kişilik savaşına girmezler. Doğrusu budur. Ustelik futbolcuların ortaya koyduğu tavır Gerets’e değil yonetimedir. Sonuc; Bravo Galatasaray! İlk mac, moral yorgunu bir mac, iddiasız bir mac olmasına rağmen bir birinden guzel beş gol, heyecan, guzellikler ve Hasan Şaş’ın yeniden doğması var. Tebrikler… Hasan Şaşım benim iki gozum evladım, bitanem; muhteşem yeteneksin ama ulu orda kızma, cok calım atma, cabuk pas ver boşa kac. Yıldızsın varak yaldızlı yıldız olursun vallahi! Unutma bu lafımı; cabuk pas ver boşa kac. Yıkarsın bizi alimallah! Yarın akşam finalde Tigana’yı da bi karartın bakalım… Ama Ailton’a dikkat! Affı yok. __________________