Allah rızasını kazanmak amacı ve ibadet niyetiyle, belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amacla kesilen hayvanı ifade eden kurban; kitap, sunnet ve icma ile sabit olup, hicretin ikinci yılında meşru kılınmış vacip bir ibadettir.
Kuran’da Hz. Peygamber’e hitaben ,“Rabbin icin namaz kıl, kurban kes”[1] buyrulmasının ummeti de kapsadığı ve gereklilik bildirdiği goruşundedir İslam Âlimleri.
Ayrıca Resul-i Ekrem’in bircok hadisinde, hali vakti yerinde olanların kurban kesmesi emredilmiş, hatta “Kim imkÂnı olduğu halde kurban kesmez ise bizim mescidimize yaklaşmasın”. Başka bir hadis-i Şerifte ise, “Ey insanlar, her sene her ev halkına kurban kesmek vaciptir.” gibi ifadelerle bu gereklilik onemle vurgulanmıştır.
Ote yandan kurban kesmeyi Hz. Peygamber (sav) hayatında hic terk etmemiştir. İslam Âlimleri, gerekli şartları taşıyanların (nisap miktarı mal veya para) kurban bayramında kurban kesmesini vacip gormuşlerdir.
Kurban ibadeti insanlık tarihi kadar eskidir. Kur’an’da, Hz. Adem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden soz edilir.[2] İlahi dinlerin hepsinde kurban hukmunun konulduğu bildirilmektedir.[3]
Muslumanların kurban kesme yukumluluğu ve kurban turleri hakkındaki hukumler, Hz. Peygamber (sav) in soz ve uygulamasıyla belirlenmiştir. Resul-i Ekrem’in kurbanla ilgili zengin hadis rivayeti bu alandaki dini geleneğin, fıkhı yorum ve değerlendirmelerin ana zeminini teşkil etmektedir.
Bir kimsenin kurban kesmekle yukumlu olabilmesi icin, akıllı, buluğa ermiş ve nisap miktarı para ve mala sahip olan mukim Muslumanlar yukumludur. Kurban kesmeyi vacip kılan zenginliğin olcusu zekatta ve fıtır sadakasında aranan zenginlik olcusuyle aynı olup, kişinin borcları ve asli ihtiyacları dışında 80.18 gr altına, ya da buna denk bir paraya veya mala sahip olmasıdır. Kurban Bayramına erişen kişinin o gunlerde bu zenginliğe sahip bulunması Kurban yukumluluğun olması icin yeterli gorulmuştur. Hanefiler, yukumluluk şartlarını taşıyan kadın ve yetişkin cocuklar dÂhil herkesin kurban kesmekle yukumlu olduğunu soylemişlerdir. Dinimiz, imkanı olan kimselerin kurban kesmeyi terk etmelerine ruhsat vermemiştir. Peygamber (sav) Efendimiz bu konuda:
“Kim imkanı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın”[4] buyurmaktadır.
Peygamberimiz boylesine guclu bir uyarıyı, ancak vacip olan bir ibadetin terki konusunda yapmış olabilir. Kurban vacip olmasaydı, terk eden kimse icin Hz. Peygamber (sav) boyle bir ifade kullanmazdı. Peygamber (sav) Efendimiz hayatında, Kurban kesmeyi hic terk etmemiştir.
“Biz kendilerini rızıklandırdığımız dort ayaklı davar (hayvan)’lar uzerine yalnız Allah’ın adını ansınlar diye, her ummet icin Kurban kesmeyi meşru kıldık (emrettik).[5]
Peygamber (sav) Efendimiz kurban kesmek ile ilgili şoyle buyurmaktadır:
“Her Musluman icin yılda bir kurban kesmek gerekir”[6]
“İnsanoğlu Kurban bayramı gununde Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir amel (iş) yapmış olamaz. Şuphesiz ki kesilen o kurban, kıyamet gunu boynuzları ile, tırnakları ile, gubresi ile (her şeyi ile) gelir (hesaba girer). Hic şuphe yok ki kesilen o kurbanın kanı yere akmadan once Allah katında kabul gorur. Oyleyse kurbanlarınızı nefsinizi tayyib ederek seve seve kesiniz”[7]
İbni Abbas (ra) dan Resulullah (sav) in şoyle buyurduğunu rivayet edildi:
“Bayram gununde gumuş para, Allah katında kurbanlıktan daha sevimli hic bir şeye harcanamaz”.[8]
Peygamber (sav) Efendimiz, Kurban kesmemizi bizlere emretmiş ve kendisi de kurbanını bizzat kendisi kesmiş ve Hz. Ali (ra) ye vekÂlet vererek kurbanını kestirmiştir. Bu konuda Hadis-i Şerifler şoyledir:
“Peygamber (sav) Efendimiz Veda haccında yuz deve kurban etmiş, 63 tanesini bizzat kendisi kesmiş, kalanlarını da Hz. Ali’ye vekÂlet vererek kestirmiştir”.[9]
“Hz. Enes (ra) anlatıyor: “ Resulullah (sav), yedi deveyi kurban olarak eli ile ayakta kesti. Medine’de ise boynuzlu ve alacalı iki koc kurban etti. Resulullah (sav) keserken tekbir getiriyor, besmele cekiyor ve ayağını hayvanların boyunlarının uzerine koyuyordu”.[10]
Hz. Aişe (ra) rivayet etmektedir: “ Peygamber (sav) Efendimiz kurban kesmek istediği zaman, iri, semiz, boynuzlu tuz renkli ve iğdiş olan iki koc satın alırdı” ( Beyaza calan, iğdiş edilmiş iki kocu kurban kesmiştir).[11]
Mali bir ibadet olan kurbanda fert ve toplum yararı daha on plandadır. Kurbanı, hayvanın eti ve derisi icin kesiminden ayıran temel fark, onun Allah’ın rızasını kazanma ve isteğine boyun eğme gayesiyle kesilmiş olmasıdır. İbadetin ozunu teşkil eden bu gaye, ancak dinimizin bildirdiği şekil ve şartlarına uyulduğunda gercekleşmiş olur.
Kurban, bayram namazı kılınan yerlerde, kurban bayramının ilk gunu bayram namazının kılınmasından sonra, ucuncu gunu akşamına kadar olan zaman diliminde kurban kesilebilir. Arefe gunu veya bayramın uc gununden sonra kurban kesmek caiz değildir. Bu konuda Peygamber (sav) Efendimiz:
“Bu gunumuzde yapacağımız ilk şey bayram namazını kılmak, sonra evlerimize donup kurban kesmek olacaktır. Her kim boyle yaparsa sunnetimize uygun iş yapmış olur. Kim namazdan once kurban keserse, o ancak ailesine bir et sunmuş olur. Bu kestiği kurban olmaz”[12] buyurmaktadır.
Kişi kurban kesmekle Allah’ın emrine boyun eğmiş ve kulluk bilincini koruduğunu canlı bir bicimde ortaya koymuş olur. Bunu yaparken de malını Allah icin telef etmesi değil, en yakınlarından başlayarak insanlara yararlı olacak tarzda kurbanı gercekleştirmesi istenmiştir. Kur’an’da kurbanın kan ve etinin değil, kurban kesen kişinin dini duyarlılıklarının (takvasının) Allah’a ulaşacağının belirtilmesi buna işaret eder. “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır”.[13]
İmam-ı Gazali hz. Buyuruyor ki; “ Kurban kesmekten gaye et değildir. Gaye; Kurban kesenin nefsinin tezkiyeye kavuşup cimrilik sıfatından temizlenmesi ve Cenab-i Hakkın buyuk cemaliyle suslenmesidir. Cunku kesilen hayvanın ne eti ne de kanı Allah’a ulaşmaz.Belki Allah’ın huzuruna giden sizin o kurbanları kesmek suretiyle Allah’ın emrini yerine getirerek kazandığınız takvanızdır. Bu takva ise kesilen kurbanın kıymet bakımından nefis (can) olduğu sebebiyledir.” En iyi hayvanı kesmeye dikkat et. Ve Kurbanın her parcası ile Cenab-ı Hakkın senin vucudunun bir parcasını ateşten azat edeceğini umit eyle. Cunku va’d bu şekilde varid olmuştur”.[14]
Kurban, Yuce Allah’a verdiği nimetlerinden dolayı şukur anlamı da taşır. Muminler her kurban kesiminde, Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in, Cenab-ı Hakk’ın buyruğuna mutlak itaat konusunda verdikleri, Kur’an’da da ozetle aktarılan[15] başarılı sınavın hatırasını tazelemiş ve kendilerinin de benzeri bir itaate hazır olduklarını simgesel davranışla gostermiş olmaktadırlar.
Kurban Bayramında erkekler icin iki kere sevinc ve meserret vardır. Cunku Yuce Allah biz erkekleri kurban olarak kesilmekten kurtarmış ve affetmiştir. “ İnsan Kurban etme” gelenek haline gelmemiş, dinimizde hayvanları kurban kesme meşru kılınmıştır.
Zeyd b. Erkam (ra) anlatıyor:
Resulullah (sav) ın ashabı: “ Ey Allah’ın Resulu! Bayram gunu kesilen şu kurban nedir?”
Peygamberimiz : “Babanız İbrahim (as) in sunnetidir” buyurdu.
Ashap: “Peki, Kurban kesmede bize ne gibi sevap vardır ey Allah’ın Resulu ?” dediler.
Peygamberimiz : “Kurbanın her bir kılı icin bir sevap” buyurdular.
Ashab-ı kiram tekrar : “ Kesilen kurban, koyun keci gibi yunlu ise ey Allah’ın Resulu sevap nasıl olacak?” diye sordular.
Peygamber (sav) Efendimiz : “Yununun her bir tuyu icin bir sevap var” buyurdular.[16]
Peygamber (sav) Efendimiz, kurban kesmenin fazileti ile ilgili olarak: “Hediyelerinizi (kurbanlarınızı) en guzelinden seciniz. Cunku o hediyeler kıyamet gununde sizin icin sıratta bineklerinizdir” buyurmaktadır.[17]
Peygamberimiz (sav) kızı Fatima (ra) ya : “ Ey Fatma, Kalk kurbanın kesilirken yanında bulun, onu gor. Cunku o kurbanın yere damlayan kanının ilk damlası ile senin butun gunahların af ve mağfiret olur”[18]
Hz. Ali (ra) den rivayet edildiğine gore Peygamber (sav) Efendimiz şoyle buyurmuştur:
“Bir kimse gonul hoşnutluğu ile, kurbanından sevap umarak, Allah rızası icin kurbanını keserse, bu ona Cehenneme karşı perde olur”[19]
Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gercekleşmesinde katkıda bulunur, ozellikle et satın alma imkÂnı bulunmayan veya yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolunu daha belirgin bicimde gormek mumkundur. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dunya malına tutkunluktan kurtarır.
Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şukretmesine, dunya nimetinin yeryuzundeki dağılımı konusunda karamsarlık ve duşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir uyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kişiyi topluma bağlar; komşu ve muhtaclarla kaynaşma imkÂnı sağlar. Aileye huzur getirir. Cocukların dimağlarında dinden ve dindarlıktan, yardımda bulunmaktan yana silinmez izler meydana getirir. Toplumun samimi duygularla butunleşmesine yardımcı olur. Rahmet meleklerinin dua ve istiğfarlarını artırır. Evlere rahmet ve bereket inmesine sebep olur. Kabirde huzur icinde yatmayı sağlar. Ahrette sahibine manevi bir binek ve sırattan rahat gecmesine destek olur. Peygamberimizin guzel sunnetlerinden birini yerine getirmenin sevinc ve huzurunu tattırır. O’nun şefaatine vesile olur.
Dinimizde kurban edilecek hayvanlar; koyun, keci, sığır ve devedir. Kurban edilecek hayvanların erkek veya dişi olmaları arasında fark yoktur. Bu hayvanlardan koyun ve keci ancak bir kişi tarafından kurban edilir. Sığır, manda ve deve yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Bu ortakların hepsinin de ibadet niyetiyle kurbana ortak olması gerekir.
Sığır ve manda cinsinden olan hayvanların iki yaşını, deve ise beş yaşını doldurduktan sonra kurban olarak kesilebilir. Kurban bir ibadet olduğundan kurbanlık hayvanların, kurban olmaya mani bir kusurunun olmaması gerekir. Kurbanın en hayırlısının boynuzlu koc olduğu belirtilmektedir. [20]
Ekonomik ihtiyaclar dikkate alınarak sutu icin beslenen sağmal hayvanların da kurban edilmesi hoş gorulmemektedir. [21]
Bu hususta Peygamber (sav) Efendimiz şoyle buyurmaktadır:
“Topallığı acıkca belli olan, korluğu acıkca belli olan, hastalığı acıkca belli olan, hasta ve iliği kurumuş derecede zayıf olan hayvanlar kurban edilmez”[22]
Kurbanın yerine başka bir ibadetin ikame edilmesi, mesela kurbanın parasının dağıtılması, hayır kurumlarına yardım edilmesi, fakirlere gıda yardımı yapılması, namaz kılınıp oruc tutulması caiz değildir.
Kurbanı kesen kimse hayvana eziyet vermemeye dikkat etmeli, bıcağı hayvana gostermemeli ve keskin bıcak kullanmalıdır. Sağ eliyle tuttuğu bıcakla hayvanı keserken “Bismillah Allahu Ekber” demelidir. Yuce Allah Kur’an-i Kerim’de şoyle buyuruyor:
“Uzerinde Allah adı anılmayan hayvanlardan yemeyin. Cunku bu şekilde davranış fasıllıktır..” [23] Allah (cc) ın ismini anmadan kesilen hayvanlar dinimizde yenilmez.
“Adamın biri, bir koyunu yatırıp bıcağını bilemekte iken, Peygamber (sav) Efendimiz onu gorur ve ona şoyle der:
“Sen onu birkac defa oldurmek mi istiyorsun. ? Onu yere yatırmazdan once bıcağını bilemiş olsaydın olmaz mıydı !”?[24]
Peygamber (sav) Efendimiz yine bu konuda şoyle buyurmaktadır:
“Allah (cc), her şey icin iyi yapmayı emretmiştir. Bunun icin oldurduğunuzde guzel tarzını secin. Kestiğinizde yine guzel şekilde kesin. Herhangi biriniz kesim yaparken, bıcağını bilesin, kestiğini rahata kavuştursun”[25]
Kurban sahibi kurban etinden yiyebilir, bakmakla yukumlu bulunduğu kimselere yedirebilir; ancak etinin bir kısmını da dağıtması gerekir. Bu konuda Yuce Allah (cc) şoyle buyurmaktadır: “…kurban edeceğinizde uzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları uzerlerine duşup canları cıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire da istemek zorunda kalan fakire de yedirin..” [26]
Yenilecek ve dağıtılacak miktar konusunda kesin bir olcu koymak zor olmakla birlikte dini gelenek, kurban etinin uc eşit parcaya bolunup bir parcasını kurban sahibi ve bakmakla yukumlu olduğu kimseler tarafından nafaka olarak tuketilmesi, ikinci parcasının zengin bile olsalar eş, dost ve akrabaya hediye edilmesi, ucuncu parcanın ise kurban kesmeyen fakir kimselere tasadduk olarak dağıtılması şeklindedir.
Kesim işlemi tamamlandıktan sonra cevre temizliğinin iyice yapılması, hayvanın artan parcalarının toprağa derince gomulmesi, mumkun olduğu olcude dışarıda hicbir parcasının bırakılmaması gerekir. Bu husus kurbanlık hayvana ve kurban ibadetine karşı gosterilecek saygının bir gereği olduğu gibi ozellikle buyuk şehirlerde ve kalabalık yerleşim yerlerinde sağlık kuralları, cevre temizliği ve insan haklarını gozetme acısından da son derece onemlidir.
Yuce Allah keseceğiniz Kurbanları kabul eylesin, Sevdiklerinizle nice Bayramlara kavuşmanız dileğiyle, Kurban Bayramınız mubarek olsun.
Kemalettin AKSOY
Bayburt Muftusu
[1] Kevser, 108/ 2.
[2] Maide, 5/27.
[3] Hac, 22/34.
[4] İbn Mace,Edahi,2.II.1044.
[5] Hacc, 22/ 34.
[6] Nesai,.2 /188.; Ebu Davut.,Edahi.2/ 29; İbn Mace. Edahi.1/ 233; Tirmizi,2/ 196.
[7] Tirmizi, Edahi 1. İbn Mace, Edahi 3.
[8] Et-Terğib Tercemesi.2 / 537.
[9] Muslim. Hacc.19
[10] Buhari, Hacc,117; İbn Mace, Edahi,1,II,1043.
[11] Ebu Davut. Zebayih. 2 / 30; İbn Mace, Zebayih, 2 / 232.
[12] Buhari. Edahi,1, VI,234.
[13] Hacc, 22/37.
[14] İ.Gazali, İhya,2 /561.
[15] Saffat, 37/ 100-111.
[16] K.Sitte. 17/ 394.
[17] İbn Mace, Hakim, Beyhaki, Zeyd b. Erkam’dan.
[18] Mustedrek, Zebayih, 4/222. Taberani.
[19] Ramu’ul- Ehadis, 2 / 428
[20] Muslim, Edahhi,13; Ebu Davut, Dahaya,4,5.
[21] Ebu Davut, Dahaya, 1.
[22] Tirmizi. Edahi, 5.IV,86. Nesai, 2 / 202; Ebu Davut, Edahi, 2 /31.
[23] En’am su. 121.ayet.
[24] El-Mustedrek.Zebayih. 4 /233.
[25] Muslim,Zebayih.2/ 152; Ebu Davut, Zebayih. 2/33; Nesai, Zebayih, 2 /206. Tirmizi, Kısas, 1 /161. İbn Mace, Zebayih, 2 / 236.
[26] Hacc su. 22/ 36.ayet.
__________________
Kurban İbadeti
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Kurban İbadeti