KARŞI gurubunun veda yazısı şoyle oldu: Herkes kendi sonunu kendi mi yazmalı bilinmez ama şu an okudukların omrumuzden eksilen sonuncu sonbaharın ortak bir hikayede yazılmış vedası.. Kucuk, renkli cam kırıklarıydık. Birbirimize yalancı golgeler sunmaktan ote değildi aynayla olan ilişkilerimiz. Ne kadar parca parca gorunsekte, o kadar paylaşılmazdı birbirimizde ki parcalarımız. Biri kaybolsa diğer parcaların anlamı kalmayacak kadar. Hic bu kadar doruğunda olmamıştık paylaşımın -ki hangi taşı kaldırsak başı yarılmış olurdu, ortakca paylaşılan bir aşkın.. Sevdamıza kendimizden daha iyi bir besin sunamayışımızdandı Adanmış Hayatlarımız.. Ya da adayacak daha değerli bir şeyin cepte avucta olmayışındandı belki de. Her gun bin parcaya bolunup bir olduk yolunda. Merak ediyorsundur hic canınız acımadı mı boylesine parcalanmaktan.. Evet, hem de cok acıdı, gozlerimiz kanadı, ellerimiz kuculdu, kalplerimiz sığamaz oldu avuclarımıza. Ama acı da olmalıydı bunca cok yuzlunun arasında -ki ya yuzsuz doğmuştuk hepimiz, ya da oyle cok yuzumuz vardı ki, acı saklanabiliyordu rahatlıkla aralarında, hem de kimse fark etmiyordu ve fakat en durustumuz de oydu. Bu yuzden onu kefeye bile koymadık, baş tacı ettik hic ayırmadık yanımızdan. Gunlerce coğaldık, bolunduk birbirimize.. İnsanlar gelip gecti sezonlarca bu gozlerin onunden, binlercesi koşuşturmaca icinde, yolda bile yuruyemeden, nereye gittiklerini bilmeden. Hep akıllarında soru işaretleri? Duzenin parcaları bir butunu oluşturuyor belki de ama o asıl merak edilen mevzu bahis resim asla goruntulenemiyor kafalarda. Sesler yok oluyor karışık sokaklarda. Umutsuzluk bile kaybolmuş. Sozler karanlık. İcine, tersine giden bir duzen.. Pankartlara acemice yazılmış aşk sozleri, soyulmuş ve yağmalanmış kırışık yuzler. Yapayalnız yureklerle buyutulmuş adam boyu sevdalar.. Uzun uzadıya boyanan umut bulutcukları.. Her şeyden art’a kalan İddialar asılsız, insanlar boş. Zaman sessizce oturmuş, bu kargaşanın dinmesini bekliyor. Bekleyen sadece zaman mı? Yollar ıslak. Sallanıyor tum salıncaklar ruzgÂrdan. Yeni gelecekleri bekliyorlar, yıpranmamış kucuk cocukları, atılmamış şen kahkahaları. Bu kargaşada herkes, her şey bekliyor.. Yollar ıslak. Kayboluyor tum uzuntuler, acılar. Duşunceler sessiz. Usulca, o temiz koku doluyor vucuda. Aldım, verdim, ben seni yendim. Kaygan yuzeyde doğrulmaya calışan insanlar. Calışan ama hicbir şey ifade etmeyen saatler. Yavaşca, icimizde beliren hain.. Boşluğa yazılan derme catma yazılar. Her gun biraz daha yozlaştırılmayı bekleyenler. O eller, o duşunceler ve o donmuş yuzler. Boş bakışlı, coktan secmeli insanlar. Onlar, bugun. Onlar, yarın. Onlar, gelecek. İstemesek de bunu soylemeyi, yollar cok ıslak. Bilinmezlikler dolu dort bir yan. Kufru meziyet sanıp ortalıkta dolaşanlar, hakareti borc bilen buyuk ahmaklar. Odul icin her şeyi değişenler, zamanı hoyratca kullananlar. Yollar cok ıslak. Fakat hicbir şeyden emin olmadığın kadar emin ol ki tum bu yağmur boşa yağmıyor. Her bir taneciği temizlesin diye sokakları.. Karanlık şimdi. Ne bir ışık yakan var ne de bu karanlıktan rahatsızlık duyan. Herkes kendi karanlığını oylesine benimsemiş ki bir dirhem aydınlıktan rahatsız olacak kadar. Guneş doğmaz, ay batmaz olmuş bu sokaklarda. Onunu gormeden yuruyen insanlarla dolu her yer. Zamanı şimdi, tum edilmemiş kufurlerin. Nasıl olsa aldıran yok hicbir şeye buralarda. Dun karanlıktı, bugun karanlık fakat hicbir şeyden emin olmadığın kadar emin ol ki yarın guneş’in aydınlığı yırtıp atacak tum bu karanlığı. Herkes her şeyi gormeye başlayacak. Birer birer yuzlerimizi vuracağız guneşe. Bir gun guneş umut olacak.. Yollar ıslaksa ne olmuş, temizlenecek her guneş doğuşunda. Masallar bitmişse ne olmuş, yazılacak ardından en guzelleri en bitmeyenleri. Kim bilir bir omur gizleyeceksin bu masal’ın kahramanını. Hatta belki ozleyeceksin. Bir varmış bir yokmuş diye başlamayan bir masal’da yazacaksın yeni baştan bizleri belki de.. Gulmek ile olmek arasındaki ince bir tercih gibiydi; adına aşk demişler, sessizliği kulak patlatan, tebessumu koca bir duş imiş. Duştum işte dibine.. Tukure tukure, kusa kusa, kanaya kanaya.. Eriyerek her kilometrede, oldurerek tum anılarımı, yakarak tum maskeleri ve nefret ederek butun sahteliklerden.. Oykunun yarım kalmış satırlarında anlatılacak fazla bir şeyimiz yok. 2003 yılında suyun ote tarafında oturan, yaşları 35’in uzerinde bir kac dinozor tarafından kurulan ve zamanla ceşitli yaş aralıklarından benzer hayat ve tribun yaşantısından doğan bir avuc insanın, yaşattığı bu grup; boyadığı bilmem kac metrekare pankart, branş ayırmadan desteği hak edenin peşinden gittiği onlarca salon & binlerce kilometre deplasman, hayatlarında ıskaladıkları onca maddi manevi duş kırıklıkları ile besledikleri karşılıksız sevgiyle Galatasaray tribunune vadesi hic dolmayacak bir vedada bulunuyor.. Nedeni nicini sorgulanmayacak bir yolculuk bu, bir sabah hic uyanamadık. Olduk sandılar, halbuki en sıcak guneşimizdi.. Harclıklarından, derslerinden ailelerinden Galatasaray’a hayatlarını ayıran, hayatlarının baharında Galatasaray’a sevdalanmış binlerce gencecik beden.. Galatasaray’ı; Sadece Galatasaray icin ve sadece Galatasaray’la sevin. Unutmayın ki tellerin ardından ona bakmak umuda sarılmaktır. Eyvallah.. __________________