[IMG]http://img460.**************/img460/6639/logosonoy7.gif[/IMG]
ENDULUS'TE İSLAM
[IMG]http://img457.**************/img457/381/endulusji9.jpg[/IMG]
GIRNATA'NIN DUŞMESİNDEN XIX. YUZYIL SONUNA KADAR ENDULUS'TE İSLAM
Prof.Dr. Muntasır Ali KETTANÎ
(Cev. Seyfettin Erşahin)
"Endulus milletine reva gorulen soykırımı ve bu milletin yuzyıllarca İslÂmî inanclarını korumak icin verdikleri cesur mucadele"
Giriş
XVI. ve XVII. yuzyıllarda Endulus Muslumanlarına yapılan soykırım, onların torunları ve diğer Batı Akdeniz Muslumanları tarafından asla unutulmayan tarihî oneme sahip bir suctur. II. Dunya Savaşında Nazilerin ve yakın zamanlarda Cetniklerin Bosna'da işledikleri benzeri cinayetler, zayıf hafızalı insanlığın aynı suclarla tekrar tekrar yuz yuze kalabileceğini gostermektedir. Uzucu bir husus da şu ki, ENDULUS milletine karşı soykırımını başlatan, sozum ona "Katolik Krallar"ın iki elebaşısı Ferdinand ve Isabella, gecenlerde Vatikan tarafından azizlik mertebesine cıkarıldılar. HÂlbuki o canilerin aforoz edilmeleri Vatikan'ın ahlÂkî itibarına daha cok yakışırdı.
Aşağıda, endulus milletine reva gorulen soykırımı ve bu milletin yuzyıllarca İslÂmî inanclarını korumak icin verdikleri cesur mucadele anlatılacaktır.
1-Gırnata'nın (Granada) Duşuşu (2 Ocak 1492)
Uzun bir mucadeleden sonra Gırnata, son Nasrî Sultanı Ebu Abdullah ile şehrin teslimi hakkında antlaşmaya varılan tarihten 23 gun once Birleşik Kastilya-Aragon gucleri tarafından 2 Ocak 1492 tarihinde işgal edildi. Muzaffer Katolik krallar, yapılan 47 maddelik antlaşma metninde İslam inancını, cami, medrese ve kadılık gibi kurumlarıyla birlikte koruma ve İslam hukukunun uygulanması konusunda teminat verdiler. Bunun yanında, inanc ozgurluğunu ve ana dili/Arap dilini kullanma hakkını da garanti ettiler.
Gırnata, Hıristiyan guclerin eline gecen ilk İslam şehri değildi. Cunku XI. yuzyıldan beri Tuleytula (Toledo 1085), Sarakusta (Zaragoza 118) gibi buyuk İslam şehirlerinin duşuşuyle cok sayıda Musluman nufus, Hıristiyanların hÂkimiyetine duşmuşlerdi. Ancak, onlara cok kotu davranılmakla birlikte İslÂmî inanclarını koruma izni verilmişti. "Mudeccen" olarak adlandırılan bu Muslumanlara camileri, medreseleri ve fakihleriyle beraber cemaatler halinde varlıklarını surdurme hakkı tanınmıştı. Hatta onlar el-Acemiyye (Aljamiado) adı verilen, Arap alfabesiyle İspanyol dilinde bir edebiyat geliştirdiler. XVI. yuzyılın başlarında başkenti Sarakusta olan Aragon bolgesinin nufus bakımından dortte biri, başkenti Belensiye (Valencia) olan Belensiye bolgesinin ise ucte biri Musluman idi.
Direnişleri coktukten sonra, Gırnata Sultanlığı Muslumanları da Mudeccenler gibi muameleye tabi tutulacaklarını umdular. Ne var ki, gelişen olaylar Katolik kralların sozlerinde durmadıklarını, Katolik kilisesinin de İspanya'dan İslam'ın koklerini kazımayı kendisine gorev edindiğini gosterdi.
2)-Endulus Muslumanlarına Yapılan Zulum ve Zorla Hıristiyanlaştırılmaları (1492-1568)
Katolik krallar Gırnata'ya Kont Tendia'yı vali, Hernando Talavera'yı da piskopos olarak atadılar. Muslumanlara gelince, soz konusu kralların sozlerine inanmayan cok sayıda Musluman aydın İslam ulkelerine goc etmeyi tercih etti. Bazı soylular da dÂhil bir avuc fırsatcı ise, Katolikliğe gectiler. Buna karşılık, Gırnata'nın buyuk Musluman kitlesi yerlerinde kalıp inanclarını korumak icin direnmeye karar verdiler.
Hıristiyanların ilk ihaneti, XV. yuzyıl sonunda Buyuk Gırnata Camii'nin katedrale cevrilmesiyle başladı. Bunu, baskı yoluyla Muslumanları Hıristiyanlaştırmak icin papazların gruplar halinde yaptıkları calışmalar izledi.
İlk İsyan (1500):
1499 Senesinde Katolik krallar, Muslumanları Hıristiyanlaştırmada daha cok baskı yapması icin Kardinal Cisneros'u Gırnata'ya davet ettiler. Kardinal bir yandan ulkedeki camilerin coğunu kiliseye cevirirken, diğer yandan ulem da dÂhil Endulus aydınlarını zorla Hıristiyanlaştırmaya calıştı. Bu uygulama, ElbeyyÂzin (Albaicin) bolgesi halkının isyan etmesine yol actı. 1500 yılında İbrahim b. Umeyye'nin liderliğinde butun el-BuşşerÂt/el-BeşerÂt (Alpujarras) dağlarına yayılan isyan, gaddarlıkla bastırıldı. Mucahitlerin coğu imha edildiği gibi, aileleri de kole pazarlarında satıldı.
İkinci İsyan (1501):
Aynı zulum, 1501 senesinde Elmeriye (Almeria) ve Runde (Ronda) bolgelerinde isyan eden Muslumanlara da reva goruldu.
1500 Senesinde İspanya Devleti ve Katolik kilisesi, Muslumanları zorla vaftiz etmeye başladı. Bunu takiben, onceki tahribattan geri kalan butun camiler 1501 yılında kiliseye cevrildi. 12.10.1501 tarihinde yayımlanan bir kraliyet fermanıyla butun Arapca kitapların yakılması emredildi. Bunun uzerine, şehirlerin ve kasabaların buyuk meydanlarına yığılan Arapca kitaplar anlatılamaz bir barbarlık orneği olarak yakıldı. Bu, asla unutulmayacak bir cinayettir. Daha sonra Arapca yasaklandı ve Arapca konuşanlar icin olum cezası ongoruldu.
Butun bu felaketlerle mucadele eden Enduluslulerin imdat cığlıklarına ne Fas Sultanı Ebu Abdullah'tan, ne Osmanlı Sultanı II. Beyazıt'tan ve ne de Mısır Memluk Sultanı Eşref Kansu'dan (Kansu Gavri) bir cevap geldi!
Bir sure sonra Katolik kilisesi, ulkede İslam'ın hicbir izini bırakmamak icin, adaletsizliğin ve insaniyetsizliğin en kotu ornekleri olan korkunc İspanyol Engizisyon Mahkemelerini kurdu. Sanıkların ifadelerini işkenceyle alan ve kararlarını cok zayıf iddialara dayandıran bu mahkemelerin kapanlarına kapılanların hemen hemen hicbirisi hayatta kalmadı. Kurbanlarının coğu, aileleriyle birlikte kral, soylular ve halkın katıldığı buyuk bir infaz torenlerinde canlı canlı yakıldılar. Ancak, coğu kurbanlar yakılacak kadar bile yaşamayıp işkence altında olduler.
Gırnata Muslumanları, acıktan acığa daha fazla direnemeyince ve imdat cığlıklarına İslam dunyasından cevap alamayınca, İslamî inanclarını gizli tutmak şartıyla zahiren Hıristiyanlığı kabul ettikleri izlenimini verecek şekilde teşkilatlandılar. Ancak, Moriskolar veya Yeni Hıristiyanlar olarak adlandırılan bu insanlar acımasızca yonetildiler.
Muslumanlara baskı ve zulum devam etti. 1508 yılında bir kraliyet fermanı yayımlanarak İslamî elbise giyimi yasaklandı. Moriskolara 1510 yılında yeni vergiler yuklendi. 1511 yılında cıkarılan başka bir fermanla onceki imhadan geriye kalan İslamî kitapların yakılması ongorulurken, Moriskoların silah taşımaları ve İslamî usullerle hayvan kesmeleri yasaklandı. Benzeri fermanlar, Katolik kral Ferdinand'ın 1516 yılında olumune kadar devam etti.
Ferdinand'ın yerine gecen oğlu V.Karlos, Gırnata Muslumanlarına başlangıcta biraz yumuşak davrandı. Fakat 1523 yılında bir ferman cıkararak daha once vaftiz edilemeyen Muslumanların da vaftiz edilmesini, kabul etmeyenlerinse koleleştirilmesini emretti. Bu gelişmeler karşısında Moriskolar krala başvurup daha once Hıristiyanlığı asla hur iradeleriyle secmediklerini, bu inancın kendilerine zorla kabul ettirildiğini ifade ettiler ve fermanın adaletten uzak olduğunu belirttiler. Bunun uzerine Gırnata'ya gelen V.Karlos, yaptığı incelemelerden sonra Moriskoların her şeye rağmen gercek Hıristiyanlar oldukları ve dolayısıyla Katolik kilisesinin kanunlarına itaat etmeleri gerektiği yonunde karar verdi. Bu karar karşısında Moriskolar 80 bin duka altın toplayıp krala vererek soz konusu fermanı yururluğe koyma konusunda daha esnek davranmasını istediler. Kral, fermanı hemen yururluğe koymayı erteleyip daha fazla vergi almak şartıyla, Hıristiyanlığı tam olarak benimseyebilmeleri icin Moriskolara 40 yıllık bir sure tanıdı.
V.Karlos 1555 yılında olunce yerine mutaassıp ve zayıf kişilikli biri olan ve tamamen Katolik papazlar tarafından kontrol edilen oğlu II.Filip gecti. O, babasının tanıdığı 40 yıllık donemin 1566 yılında dolması uzerine Muslumanları inanclarından uzaklaştırma yonunde daha evvel alınan kararları butun gucuyle uygulamaya koymaya karar verdi. 01.01.1567 tarihli bir fermanla soz konusu kararları ihlal edenleri hapis, surgun, işkence, mallarına el koyma ve ateşe verme gibi cezalara carptıracağını ilan etti. Bu ferman, Engizisyon Mahkemeleri hÂkimleri tarafından butun şehirlerde ve kasabalarda yargılama esnasında okundu. Moriskolar soz konusu fermanın uygulamaya konmaması yonunde yaptıkları butun girişimlerden olumsuz sonuc aldılar. Sonunda, bu dayanılmaz kÂbustan kurtulmak icin isyana girişmeyi duşunmeye başladılar.
3) Ucuncu İsyan: Buyuk Gırnata İsyanı (1568-1570)
Bundan bazı Musluman gruplar duşman haberleşme hatlarına saldırarak Gırnata ve Belensiye dağlarına cıktılar. Bu arada, Gırnata valisi bir polis gucu kurdu. Bununla Moriskoların cocuklarının toplanarak kiliselerde Hıristiyan olarak yetiştirilmelerini de iceren bir dizi yeni kanunu yururluğe koymaya girişti. Bunun uzerine bir grup Musluman lider, 1567 yılı sonunda ElbeyyÂzin'de bir toplantı yapıp bir isyan planladılar. Bunun icin iceriden ve dışarıdan destek sağlamanın yollarını goruştuler. Cezayir'deki Osmanlı yonetimine ve Fas'taki Sa'dîler'e heyetler gondererek silah ve para yardımı istediler. Bu talebe her iki Musluman guc de comert sozler verdiler. İcte ise, İspanya'daki butun Muslumanlara gizli heyetler gonderdiler. Bu heyetlerin getirdiği haberlerden hareketle, 45 bine yakın Muslumanın isyana katılacağını tahmin ettiler. Ancak, isyana sadece Gırnata vilayetlerindeki (Gırnata, MÂlega ve Elmeriye) Muslumanlar desteklediler. Buna karşılık, isyanın başarıya ulaşamayacağını duşunerek ve Osmanlıların er veya gec kendilerini kurtarmaya geleceklerini uman Mursiye, Belensiye ve Aragon bolgesi Muslumanları isyancılara katılmadılar.
Bunun uzerine, isyanın onderleri ElbeyyÂzin'de ikinci kez toplanarak Endulus vilayetleri, Fas ve Cezayir'den gelen heyetlerin raporlarını değerlendirdiler ve 14.04.1568 tarihinde isyana karar verdiler. Ancak, Hıristiyan otoritelerin durumdan haberdar olup Musluman onderleri rasgele hapsetmeye başlamaları uzerine bu tarih bir sure ertelendi. Daha sonra, isyanın 26 onderi 27.09.1568 tarihinde ElbeyyÂzin'de ucuncu bir toplantı yaptılar. Bu toplantıda Fernando de Valor Cordoba'yı Endulus Sultanı olarak sectiler. O da hemen Muhammed b. Umeyye adını aldı ve isyanın 01.10.1568 tarihinde başlatılmasına karar verdi.
Bununla beraber, isyan istemeyerek 23.12.1568'de başladı. Her zaman olduğu gibi, bir grup İspanyol asker el-BuşşerÂt bolgesindeki Kadiyar halkına kotu muamelede bulunmaya başlayınca bir grup mucahit tarafından etkisiz hale getirildiler. Bu arada hemen Sultan Muhammed b. Umeyye Gırnata'yı terk edip el-BuşşerÂt dağlarına gitti. Orada mucahitlerin onderlerinden 29.12.1568'de yeni biat aldı. Ordunun komutanlarını belirledi, ceşitli vilayetlere valiler atadı ve Lauhar'ı Endulus'un gecici başşehri yaparak oraya yerleşti. Aynı zamanda iki yonlu bir caba harcadı: Bir yandan Hıristiyan ordusunu surup cıkardı, kiliseleri alıp tekrar camiye cevirdi. Endulus halkına İslamî kişiliklerini ihya etmek icin tekrar Musluman isimlerini kullanma ve Musluman elbiselerini giyinme imkÂnı sağladı ve gunluk namazlarını acıktan kılmalarına ortam hazırladı. Ote yandan, Cezayir'deki Osmanlı yoneticilerine ve Fas'a heyetler gondererek yardım istedi.
Başlangıcta bu gelişmelere İspanya devletinin tepkisi yavaş ve duzensiz oldu. Ancak, bir sure sonra doğuda Mursiye'den batıda Gırnata'ya kadar uzanan alanda isyanı bastırmak icin iki ordu kurdu. Bunun yanında Avrupa'nın butun Hıristiyan devletlerinden yardım sağladı. Hazırlıklardan sonra Gırnata'ya doğru yola cıkan İspanyol ordusu, yollarda sivil halka acımasızca saldırdı. En buyuk vahşet, 08.01.1569'da Hubile'de 2400 Musluman cocuğun, kadının ve yaşlının bir gecede katledildiği vahşettir. Mursiye'ye doğru ilerleyen diğer İspanyol ordusundaki askerler de guzergÂhındaki tarlaları yaktılar, Mucahit ailelerini oldurduler, kadınlara tecavuz ettiler ve hayatta kalan bir avuc Muslumanı da kole olarak sattılar. Bu durum karşısında Mucahitler İspanyol ordusuna karşı gerilla taktiğine başvurdular.
Hıristiyanlar, isyana katılmayanları da cezalandırdılar. Gırnata'daki devlet yoneticileri17.03.1569'da Muhammed b. Umeyye nin babası Antonio ve kardeşi Francisko dışındaki 150 Musluman onderi toplayıp butun bir gece boyunca devam eden eğlence aleminde acımasızca katlettiler. İsyana destek verip vermemesine bakmaksızın butun Muslumanların mulklerine el koydular. Bu cinayet, isyana yeni bir ivme kazandırdığı gibi, daha cok Muslumanın iştirakine de vesile oldu. Ne var ki, Osmanlılardan ve Sa'dîlerden beklenen yardım gelmedi. Osmanlıların yardım edemeyişlerinin iki sebebi vardı: Birincisi, iddialarına gore onlar Kıbrıs'ı kurtarmakla meşgulduler. İkincisi ise, zavallı Endulusluleri uluslar arası politikalarında beşinci kol olarak kullanmaktaydılar.
Bu arada İspanya kralı, uvey kardeşi Juan de Austrian komutasında daha guclu bir ordu kurdu. Fakat Mucahitler Hıristiyan askerleri dağlardan kovmaya muktedir oldular. Hatta operasyonlarını doğuda Elmeriye ve batıda Runde'ye kadar yaydılar. Hıristiyanları buyuk şehirlere sıkıştırdılar.
Bu gelişmeler karşısında Hıristiyanlar, Gırnata şehrinde bir isyandan korktukları icin, 23.06.1569' da butun Musluman halkı şehirden cıkararak Kastilya Hıristiyan bolgesine dağıttılar. Sonra Juan de Austrian komutasındaki ordu el-BuşşerÂt dağlarını yeniden ele gecirmek icin sahil yonunden harekete gecti. Fakat bu kez de Mucahitlerin kahramanca direnişiyle karşılaştı. Bu durumda Hıristiyanlar, Mucahitlerin direnişlerini kırmak amacıyla bir hileye başvurdular: Sultan Muhammed b. Umeyye'nin, babasını ve kardeşini kurtarmak icin İspanyollara teslim olmaya hazır olduğu dedikodusunu yaydılar. Boylelikle Mucahitlerin saflarını bolduler ve Muhammed b. Umeyye'yi de 20.10.1569 tarihinde Lauhar'da şehit etmeyi başardılar.
Bu olay uzerine Mucahitler iclerinden Muhammed b. Abbou adında bir Mucahidi Sultan olarak sectiler. O, Mucahitleri yeniden teşkilatlandırdı ve yeni komutanlar atadı. Ardından hemen harekete gecti ve el-BuşşerÂt dağları bolgesinin başşehri Orhiva'yı kurtardıktan başka, kurtarılmış bolgeleri de genişletti.
Bu durum karşısında Juan de Austrian, ordusunun asker sayısını artırdı ve daha cok caba harcayarak Mucahitlerin elindeki yerleri yeniden ele gecirmeye başladı. Operasyonlar cercevesinde en buyuk vahşet, Musluman erkek ve kadınlarca savunulan Galera'nın işgali esnasında gercekleştirildi: Muslumanların 3 aylık direnişlerinden sonra Juan şehre girdi ve onun emriyle Musluman halkın hemen tamamı imha edildi. Bu katliam sonrası topraklara sacılan tuzun etkisi, bugun bile halen devam etmektedir.
Butun bunlardan sonra Muslumanların direnişleri zayıflamaya başladı. Osmanlılara ve Sa'dîlere yapılan imdat cağrıları da cevapsız kaldı. Sultan İbn Abbou, Osmanlı Şeyhulislamına Padişahı kendilerine yardım konusunda ikna etmesi icin 11.02.1570'de son bir mektup yazdı. Bu mektup şu cumlelerle bitiyordu: "Biz iki guclu duşman ordusuyla karşı karşıyayız. Eğer bu savaşta yenilirsek, Osmanlı Padişahı hicbir gucun ve mazeretin ona yardımcı olamayacağı Kıyamet gununde Allah SubhÂnehû ve TeÂl tarafından cetin bir hesaba cekilecektir".
En sonunda, Endulusluler mağlup oldular. Fakat Mucahitler, teslim olmaktansa kucuk gruplar halinde savaşarak olmeyi tercih ettiler. 13.03.1571' de Sultan İbn Abbou bir İspanyol ajanı tarafından şehit edildi. Vucudu Gırnata'ya getirildi ve şehrin bir başından obur başına dolaştırıldı. Sonra şehrin buyuk meydanında tam vahşilere yakışırcasına parcalanarak ana giriş kapısına asıldı. Şehidin naaşı 1601 yılına kadar orada asılı tutuldu. Ancak, Muslumanların direnişi onun olumuyle sona ermedi ve 1573 yılına kadar devam etti.
4) Buyuk İsyandan Sonra Muslumanların Dağıtılması (1570-1608)
Gırnata şehri halkının 05.03.1570 tarihli kraliyet fermanına dayanılarak surulmesiyle Endulus halkı yeni bir trajediyle karşı karşıya kaldı: Hıristiyan idareciler Gırnata Sultanlığı'nın butun halkını cezalandırmaya karar verdiler. Halkın butun mallarına el koydular, evlerinden sokup cıkardılar ve ceşitli İspanya topraklarına dağıttılar. Amac onların kokunu kazımak ve Hıristiyan halk arasında İslÂmî kimliklerini kaybetmelerini sağlamaktı.
05.03.1570'de 7 bin Musluman Gırnata'dan cıkarılarak İspanya'nın başka bolgelerine suruldu. Buna ilaveten 28.10.1570 tarihli bir fermanla, kalan Moriskolar da dağıtıldı. Bu sırada yaklaşık 50 bin Musluman, ordunun zoruyla gruplar halinde yayan olarak Tuleytula, Kurtuba (Cordoba), İşbiliye (Sevilla) ve Manca bolgelerine suruldu. Bunların 17 binden fazlası yollarda halsiz duşup oldu. Hıristiyanlar, 1570 yılı sonuna kadar Muslumanları diğer kasaba ve koylere surgun etme işlemine devam ettiler. 22.11.1571'de yayımlanan yeni bir fermanla daha fazla Gırnata Muslumanının dağıtılması ongoruldu. Boylece, 1571 yılı sonlarına gelindiğinde 80 binden fazla Endulus Muslumanı evlerinden cıkarılarak aclık, hastalık ve sefalet icinde İspanya'nın dort bir yanına dağıtılmış oldu.
İspanya hukumeti Gırnata Sultanlığı topraklarına 50 bin yerli Hıristiyanı getirip Muslumanların evlerine yerleştirdi. Bununla beraber, bu kolonizasyon cabası cok sayıda Gırnatalının evlerine donmesi ve coğu Hıristiyanın da oraları terk etmesi uzerine başarısızlığa uğradı. Bu arada pek cok Musluman, kırsal ve dağlık alanda direnişlerini surdurdu. Hukumet de 1585 yılına kadar Muslumanları Gırnata'dan surgun etmeyi ongoren kararlar cıkarmaya devam etti.
Kastilya bolgesine surgun edilen Gırnatalı Muslumanlar, oralarda yaşayan Mudeccenler arasında İslam'ı yeniden canlandırdılar. Devlet ve kilise bu durum karşısında daha fazla ne yapabileceklerini şaşırmışlardı. Muslumanların kendi aralarında toplanmalarından, Osmanlılar ile haberleşmelerinden ve birbirlerini dine davet etmelerinden paniğe kapılmışlardı. Karar uzerine karar yayınlayarak Moriskoların sahilde yaşamalarını, Aragon ve Belensiye Muslumanları ile ilişki kurmalarını yasakladılar. Engizisyon Mahkemeleri de Muslumanlar uzerindeki zulmunu ve kurbanlarının sayısını kat kat artırdı. Fakat butun bu zulumler Moriskoların ne İslamî inancını ne de bir gun ozgurluklerine kavuşacakları yonundeki umutlarını zayıflatabildi.
Moriskoların umudu daha cok kendileriyle yakın ilişkilerini devam ettiren Osmanlılardan gelecek yardımlar uzerinde yoğunlaştı. Bu arada Osmanlı gemileri sık sık guney Endulus sahillerine demirleyerek yuzlerce Musluman aileyi İslam ulkelerine taşıdılar. Bunun yanında Aragon Muslumanları Katolik zulmune karşı ortak mucadele etmek umidiyle Fransa'daki Protestanlar ile ilişkilerini devam ettirdiler.
16. Yuzyılın sonlarında İspanya Devleti ve Katolik kilisesi, Moriskoları iyi Hıristiyanlar yapma ve kalplerindeki İslamî bağları koparma umidini kesince, Musluman problemini cozmek icin daha acımasız ve ağır careler onermeye başladılar. Bunların başlıcaları şunlardı: 1) Butun Moriskoları belli mahallelere toplayıp yavaş yavaş imha etmek. 2) Doğrudan bir kerede imha etmek veya dolaylı yoldan erkekleri kadınlardan ayırarak ya da butun erkekleri hadım ederek nesillerini surduremez hale getirmek. 3) Tamamını İspanya'dan surmek.
Bunlardan ucuncusu daha cok kabul gordu. Ancak, devlet ve kilisenin bu konuda da endişeleri vardı. Katolik kilisesi, Moriskoların Hıristiyan olduklarını duşunduğunden, bu surgunun onlardaki Hıristiyan ruhun kaybolmasına sebep olacağından korkuyordu. İspanya devleti ise, surgunun Akdeniz Musluman devletlerine demografik bir guc vereceğini hesaplıyordu.
5) Buyuk Surgun (1609-1613)
İspanya hukumeti 30.01.1608 tarihinde butun Moriskoları ulkeden kovmaya karar verdi. Muslumanların mallarıyla ulkeyi terk etmeleri istenmediği icin bu karar gizli tutuldu. Surgune Rais Belensiyeno Muslumanlarından başlamak uzere buyuk hazırlıklar yapıldı. 11.09.1609 tarihinde İspanya kralı, Belensiye'deki butun Muslumanların 3 gun icinde Kuzey Afrika'ya surulmelerini, ayrılmak istemeyenlerin hapse atılmalarını ve karşı gelenlerinse oldurulmelerini ongoren fermanı imzaladı. Fermana gore, devlet memurları gelinceye kadar Muslumanlar evlerinde oturup beklemek zorundaydılar. Yanlarına tek başına taşıyabileceklerinden fazla bir şey almayacaklardı. Eşyalarını saklayanlar veya imha edenler oldurulecekti. Muslumanların evleri, eşyaları ve mulkleri Hıristiyanlara dağıtılacaktı. 6 yaşından kucuk Musluman cocukları Hıristiyan olarak yetiştirilmek uzere Hıristiyan ailelere verilecekti.
Bu durum karşısında, pek cok Musluman silahlı direnişi secti ve oldurulunceye kadar dağlarda mucadeleye devam etti. Ancak, pek coğu da karara boyun eğdi. Bunlar Likant (Alicante), DÂniye (Denia), Belensiye ve diğer limanlarda toplandı. Yol boyunca ellerinde taşıyabildikleri eşyalarını almak icin ayak takımı Hıristiyanların saldırılarına uğradılar. Bu şartlar altında Eylul 1609 ile Ocak 1610 arasında Belensiyeli yaklaşık 130 bin Musluman, Hıristiyan gemilerine doldurularak Kuzey Afrika sahillerine nakledildi. Coğu gemici, ellerindeki eşyalarını almak icin Muslumanları denize atmayı tercih etti. Bu arada, Mayıs 1611'de yayınlanan bir kararla "sağlam bir Musluman getirene 60 altın ve onu kole yapma, olu bir Musluman getirene 30 altın" odul vaat edildi.
09.12.1609'da kral III. Filip'in emriyle Gırnata bolgesi, Extramadura ve Mursiye'den yaklaşık 52 bin Musluman surgun edildi. Bundan 19 gun sonra 28.12.1609'da Kastilya bolgesi Muslumanlarının surulmesine karar verildi ve yaklaşık 50 bin Musluman bolgeden cıkarıldı. Takiben, 17.04.1610'da cıkarılan bir kararla Aragon bolgesi Muslumanlarının surulmesine başlandı. 61 binden fazla Musluman trajik şartlar altında surgun edildi. Onları 4 bin Katalonya bolgesi Muslumanı izledi.
Boylelikle, 1609-1614 yılları arasında tahminen 330 bin Musluman cok ağır ve insanlık dışı şartlar altında İspanya'dan suruldu. 25.03.1611'de ulkeyi Musluman nufustan temizledikleri icin başta kral III. Filip olmak uzere İspanyol yoneticileri Tanrılarına şukur icin buyuk bir toren duzenlediler.
Endulus'ten surulen Muslumanlardan yaklaşık 60 bini Fas'a ve 160 bini Osmanlı Devleti topraklarına yerleşti. Osmanlı topraklarına gelenlerin 65 bini Cezayir'e, 55 bini Tunus'a, geri kalanlar da İzmir, İstanbul ve Bosna'ya yerleştirildi. Aşağı yukarı 10 bin Endulus Muslumanı Avrupa ve Amerika kıtasının Hıristiyan devletlerine gittiler. Surulen Muslumanlardan 70 bin kadarı nakliyat sırasında denizlerde olurken, 30 bin kadarı da İspanya'ya geri donmeyi başardılar.
İspanyol tarih kitaplarının iddiasına gore, buyuk surgunle İspanya Musluman varlığından temizlendi ve yerlerine Hıristiyanlar yerleştirildi. Ancak, tarihî belgeler gostermektedir ki, XVII. yuzyıl başlarında İspanya nufusunun %25'i yani 2 milyonu Musluman asıllılardan oluşuyordu. Biraz da Endulus'ten, coğu Aragon ve Belensiye'den olmak uzere bunlardan sadece %20'si İspanya'dan suruldu. Geri kalanlar İyi Hıristiyanlar olarak kabul edildi. Lidersiz bir şekilde bırakılan bu Musluman asıllı kitleye kole statusu tanındı. Bunlar İslam hakkında bilgilenme imkÂnından mahrum bırakıldılar. Pratik amaclar icin 9 asırlık varlığından sonra İslam İspanya'da oldu kabul edildi. Ancak, gercek durum bundan mı ibaret?
6) XVII. Yuzyılda İspanya'da İslam
İspanya'da Muslumanlara reva gorulen zulum Buyuk Surgun ile bitmedi. 19.4.1614'te İspanya kralı butun valilere bir emir gonderdi. Buna gore, Buyuk Surgun'den beri kendilerini gizleyen Moriskoların aranması durdurulacak, ancak İspanya'ya geri donenlerin aranmasına devam edilecek, eğer yakalanırlarsa tekrar gonderilecek, itiraz edenler oldurulecekti. Bu tur fermanlar, 1621 yılına kadar cıkmaya devam etti.
1621'de kral III. Philip olunce tahta gecen oğlu IV. Philip, 22.10.1621 tarihinde Katalonya'daki kraliyet mufettişinden bir rapor alır. Raporda Aragon, Katalonya, ve Belensiye'de cok sayıda Moriskonun ulkeyi terk etmedikleri, surulenlerin de coğunun evlerine geri dondukleri, huzur icinde yaşadıkları ve guclu kişiler tarafından korundukları bildirilmekteydi. Mufettiş, kraldan soz konusu Moriskolara karşı harekete gecmesini istediyse de olumlu bir cevap alamadı.
1623'te İspanyol kortesleri (ulke yonetiminde soz sahibi olan soylular), geri donen Moriskolara karşı yeterince haksızlık yapıldığını belirterek kraldan bu konudaki tatbikatların durdurulmasını, bu sayfanın artık kapatılmasını istediler. Kral bu istek karşısında konu hakkında yeni bir ferman yayınlamaya gerek olmadığını duşunerek sadece mahkemelere Moriskolar hakkındaki ihbarları kabul etmemelerini tavsiye etti. Ancak, buna rağmen Kastilya ve Endulus bolgelerinde Moriskolar hakkında şikÂyetler devam etti.
1625'te İşbiliye şehri yonetimi bir rapor yayınlayarak mahallelerde cok sayıda Muslumanın hur veya kole olarak yaşadığını iddia etti. Hatta bu Muslumanların Hıristiyanların cocuklarını kacırarak İslamlaştırmaya calıştıkları ileri suruldu. Kral, 1626'da bir ferman yayınlayarak "sahilden uzakta yaşadıkları muddetce ulkede kalan Moriskolara daha fazla zarar verilmemesini" istedi. Ancak, İspanya Devleti Moriskoların coğalmasının onunu alamadı. 1634'te Mursiye şehrinde hazırlanan resmi bir raporda iddia edildiğine gore, şehir ve etrafı Moriskolar ile doluydu. Kral, onların muşahede altında tutulmalarını ve iyi Hıristiyan olup olmadıklarının kontrol edilmesini emretti.
Engizisyon Mahkemesi XVII. yuzyılda da Muslumanlara zulum etmeye devam etti. Bu menfur mahkeme, 1616'da DÂniye ve Belensiye'de Musluman topraklarına kacmayı planlayan koleleştirilmiş Endulusluleri cezalandırdı. 1620'de ve 1625'te buyuculuk yapmakla sucladığı bir Moriskonun mallarının musadere edilmesine karar verdi. 03.10.1625 tarihinde İşbiliye Engizisyon Mahkemesi, bir grup Moriskoyu yerli Hıristiyan kalabalığın onunde idam etti. 17.11.1625'te koleleştirilmiş bir Moriskoyu kilise kapısına bazı İslamî yazılar yazmak sucundan 100 kırbac ve 4 yılı kurek mahkûmluğu olmak uzere omur boyu hapis cezasına carptırdı.
1633'te Kûnka (Conga, Cuenca) Engizisyon Mahkemesi, surgunden donen bir Muslumana ve ailesine zayıf bir itham yuzunden işkence yaptı. 1667'de el-Ma'den (Almaden) Engizisyon Mahkemesi, Hıristiyan ayiniyle alay ettiği gerekcesiyle bir Moriskoya kırbac cezası verdi. 1680'de KÂdis'ten birisi Hıristiyanlık'tan İslam'a gectiği icin Madrid'te buyuk bir kalabalığın onunde diri diri yakıldı. 1689'da Kurtuba Engizisyon Mahkemesi, bir grup koleyi Musluman olmakla suclayıp şehirden surdu. Gercekten de İspanya Engizisyon Mahkemeleri en azından 177 Hıristiyanı İslam'a gectikleri ve Musluman topraklarına kacarak bir şekilde İspanyollar ile savaşmaya hazırlandıkları gerekcesiyle cezalandırdı.
XVII. yuzyılda İspanya'da Musluman varlığını gosteren başka bir delil de, cok sayıda cemaatin Hıristiyan boyunduruğundan kurtulacakları yonundeki umitleriydi. Devlet Konsili, 09.02.1624 tarihinde Gırnata'da yaşayan ve ipek piyasasını kontrol eden Haellar ve Madridliler lakaplı iki aile hakkında bir rapor hazırladı. Raporda, bu aileler gizli Musluman olmakla ve Kuzey Afrika Muslumanlarıyla ilişki kurmakla suclandılar.
Dorduncu İsyan (1641): Endulus'te 1641'de TÂhir el-Hurr adlı bir emîrin başını cektiği gizli bir isyan haberi alındı. Bunun uzerine harekete gecen devlet gucleri, TÂhir el-Hurr'u Estepone yakınlarında şehit ettiler. Fakat bu sorunu cozmedi. Muslumanların torunları, 1644'ten itibaren ceteler halinde teşkilatlandılar ve hukumet kervanlarına saldırıp ele gecirdikleri ganimetleri fakirlere dağıttılar.
Beşinci İsyan (1650):
1650'de tekrar bir isyan haberi alındı. Devlet gucleri, isyanın 5 liderini de ağır işkencelerle oldurdu. Muslumanların torunlarının bu tur isyanları butun yuzyıl boyunca devam etti. Bunların en onemlileri de 1652'deki Kurtuba ve İşbiliye isyanlarıydı (Altıncı İsyan, 1650).
XVII. yuzyılda Endulus'u ziyaret eden pek cok gezgin, gizli Muslumanlarla karşılaşmıştı. Bunlar arasında en cok bilineni, 1690 yılında Endulus'e resmi bir ziyaret yapan Fas Sultanı İsmail'in elcisi AbdulvÂhid el-GassÂnî'dir. Ona ziyareti sırasında resmi memurlar da dÂhil cok sayıda Enduluslu, kendilerinin gizli Musluman olduklarını soylediler.
7) XVIII. Yuzyılda Endulus'te İslam
XVIII. yuzyılda İspanya'da Muslumanların varlıklarını devam ettirdiklerini, Devlet Konsili'nin "Muslumanları Kuzey Afrika'ya surmeyi" ongoren 20.09.1712 tarihli kararı acıkca gostermektedir. Uygulamaya konmayan bu karar Buyuk Surgun'den bir asır sonra Moriskolara karşı cıkarılan son karardı. Bununla beraber, Engizisyon Mahkemeleri Muslumanlara karşı korkunc zulumlerini devam ettirdiler. 1724'te cok sayıda Endulusluyu Musluman olmakla suclayıp surgune gonderdiler. 1725'te sadece Gırnata'da en az 1800 (360 aile) kişiyi gizli olarak İslam'a inanmakla suclayarak cezalandırdılar. Bu buyuk rakamlar, bu donemde İspanya'da cok sayıda Musluman bulunduğunu gostermektedir.
Bu Engizisyon Mahkemelerinin kararlarının benzerleri Gırnata'da 1727'de goruldu. Burada da halk Musluman olmakla suclanarak mahkûm edildi. 09.05.1728'de Gırnata'da orta sınıftan 46 kişi İslam'a inanmakla suclanarak halk onunde cezalandırıldılar. Aynı şekilde, 10.10.1728'de 28 kişinin mulklerinin musadere edilmesine karar verildi. Hatta şehrin mutaassıp yerli Hıristiyanları kraldan Gırnata'yı Musluman nufustan tekrar temizlemesini istediler. Daha sonraları, 1769'da Mursiye vilayetinin Cartagena şehrinde bulunan gizli bir mescit Muslumanların burada gizlice teşkilatlandıklarını gostermektedir.
Gercekten de XVIII. yuzyılda İspanya'ya giden ziyaretciler orada gizli İslam'ın var olduğunu kaydederler. Fas Sultanı, aslen Endulus'un Malaga şehrinden olan Ahmed el-Mehdî el-Gazal adlı elcisini 1766 ve 1768'de İspanya'ya gonderdi. El-Gazal, ziyaret ettiği İşbiliye, Gırnata, CeyyÂn (Jean), Mursiye ve Elkant (Alicante) gibi vilayetlerde halk ve memurlar arasında pek cok gizli Muslumanla karşılaştı. El-Gazal, Gırnata vilayetinin Levşe (Loja) şehri halkı hakkında şunları soyler: "Onlar Muslumanca cazibeleriyle Gırnata halkına benziyorlar. Gırnatalılara olan sevgileri, Musluman asıllı olduklarını gostermektedir. Bazıları İslam'a ait gizli işaretler yaparken, bazıları bunu acıktan soyluyorlar."
1775-1776'da Endulus'u ziyaret eden İngiliz gezgin Henry Swinburne, Gırnata'da cok sayıda gizli Musluman aile ile karşılaştığını haber verir. Fas Sultanının elcisi Muhammed b. Osman el-MiknÂsî de 1779'da Levşe ve Gırnata'da cok sayıda Muslumanla karşılaştığını kaydeder.
1786-1787'de başka bir İngiliz gezgin Joseph Towswnd'in kaydettiğine gore, bir Engizisyon hÂkimi ona şunları soyler: "Bugun herkes inanmaktadır ki, İspanya'da cok sayıda Musluman ve Yahudi vardır. Muslumanların coğu dağlarda, Yahudiler ise buyuk şehirlerde yaşarlar. Her iki kesim de inanclarını tam bir gizlilik icinde korurlar." Bu, 1787'de bolgeyi gezen İngiliz George Barrow tarafından teyid edilmiştir.
Bunlara ilaveten, epeyce cok sayıda Musluman 1609 Buyuk Surgunu'nden kurtulmak icin Cingenelerin arasına karıştılar. Bu nedenle bugun İspanyol Cingenelerinin kulturunde onemli bir Musluman etkisi vardır.
8) XIX. Yuzyılda Endulus Milliyetciliğinin Doğuşu:
XIX. yuzyılda Endulus'u ziyaret edenler, soz gelimi 1809'da Hamme ya da el-HÂme'yi (Los Banos) gezen İngiliz seyyah, 1828'de BuşşerÂt ya da el-Buşşere yi (Alpujarras) ziyaret eden yazar Miniano ve aynı bolgeyi 1848'de gezen İngiliz seyyah Ford gibiler, belli belirsiz de olsa Endulus'te İslam'ın varlığından soz etmektedirler. Enduluslulerin coğunun kalplerinde daima Hıristiyanlardan farklı oldukları ve kendilerine zorla kabul ettirilen yabancı bir kimlik tarafından ezildikleri duygusu saklı kaldı.
1808'de Napolyon'un ordularının İspanya'yı istila etmesiyle her şey değişti. Uzun asırlardan sonra ilk defa Enduluslulerin duşmanları yabancı bir guc tarafından yenilme duygusunu tatmışlardı. Bu arada, Endulusluler Fransız istilacılara karşı İspanyol olarak değil Endulusluler olarak ayaklandılar. Fransız deniz gucunu 14.07.1808 tarihinde teslim alırken, kara ordusunu da Ceyyan vilayetinin Balien mevkiinde 19.07.1808'de yenilgiye uğrattılar. Daha sonra Endulusluler, 17.12.1808'de İşbiliye'de gizli bir hukumet kurdular ve 19.03.1821'de Kadis Anayasası olarak adlandırılan yeni bir anayasa yayınladılar.
Bu anayasa, kral ve kilisenin yetkilerini kısıtlayan, demokratik, anayasal bir monarşiyle yonetilen bir İspanya ongormekteydi. İlk defa bu anayasa, Endulus milleti de dÂhil, İspanya'nın ceşitli milletlerden oluştuğunu ilan etti. İspanya icin milletlerin tam eşit olduğu bir federal sistem onerdi. Endulus milliyetciliği, onun tarihî ve İslamî temelleri goz onunde bulundurulmadan anlaşılamaz. Kadis Anayasası, XIX. yuzyıl boyunca İspanya'daki butun (Fransız işgalinden) kurtuluş hareketlerinin temeli oldu.
Altıncı İsyan (1820): Fransızların kovulmasından sonra, Eylul 1812'de kral İspanya'ya dondu. Fakat Kadis Anayasası'nı iptal ederek kendisinin ve Katolik kilisesinin hÂkimiyetini tekrar kurdu. Bu durum karşısında 01.01.1820'de İşbiliye halkı isyan ederek Kadis Anayasası'nın yeniden yururluğe konmasını istediler. İsyan butun Endulus bolgesine yayıldı. Bunun uzerine, kral isyancıların isteklerini kabul eder gibi gorunurken, ote yandan Fransızlardan yardım istedi ve 03.10.1823'te Kadis Anayasası'nı hukumsuz kıldı. Bu olup bitenler karşısında Endulus halkı baş kaldırdı ve kendilerine yapılan zulmun sembolu olan Engizisyon Mahkemelerine saldırarak yaktı.
Yedinci İsyan (1831):
Aynı şekilde, 28.03.1831'de Kadis vilayetini el-Cezîre (Algeciras) bolgesinde General Torrijos ayaklandı ve Kadis Anayasası'nın tekrar yururluğe konmasını istedi. Fakat o, devlet gucleri tarafından yenilgiye uğratıldı ve olduruldu.
Sekizinci İsyan (1835):
Bu durumda Malaga halkı Mart 1835'te ayaklandı ve hukumet temsilcilerini kovarak Kadis Anayasası'na dayanan mahalli bir idare kurdular. Malaga'yı diğer Endulus şehirleri de izledi. Boylece ayaklanma butun Endulus'u kapladı. Endulusluler bir ordu kurdular ve hukumet guclerini yenilgiye uğrattılar. İsyancılar, hukumeti Katolik kilisesinin mulklerinin musadere edilmesi isteği de dÂhil şartlarını kabul etmeye zorladılar. Ayrıca isyancılar Ceyyan vilayetinin Endûcer (Andujar) şehrinde bir yuksek devrim konsili kurdular. Bu konsil, Endulus'e mahalli otonomi ongoren bir Endûcer Anayasası hazırladı. Her ne kadar soz konusu konsil, 19.10.1835'te dağıtıldıysa da Enduluslu kimliğini şekillendirmede onemli bir unsur olarak kaldı. Fakat İspanya tekrar kilise ve devletin zulmu altına girdi.
Dokuzuncu İsyan (1857):
Endulus ciftcileri 30.06.1857'de İşbiliye'de, daha evvel musadere edilerek kiliseye ve soylulara peşkeş cekilen atalarının topraklarını geri isteyerek ayaklandılar. Fakat onderlerinden 25 kişi olduruldu ve 25 kişi de idam edildi.
Onuncu İsyan (1861):
Yine Enduluslu ciftciler, bu sefer Malaga ve Gırnatalılar da ayaklandılar. Fakat onların da haklı istekleri acımasızca bastırıldı.
Onbirinci İsyan (1868):
18.09.1868'de Endulusluler kraliceye karşı isyan ettiler ve Kurtuba yakınlarında İspanya ordusunu yendiler. Bunun uzerine kralice Fransa'ya kacmak zorunda kaldı. Endulusluler, İspanya'nın bir federal cumhuriyete donuşturulmesini, Endulus bolgesine otonomi verilmesini ve Katolikliğin devlet dini olma ozelliğinin kaldırılmasını istediler. Fakat İspanyol ordusu ulkede kontrolu tekrar ele aldı ve 03.01.1883'te kralice İspanya'ya geri dondu.10.01.1884'te Entakîre (Antequera) Anayasası esaslarına dayalı "Federal Cumhuriyetci Parti" kuruldu. Boylece XIX. yuzyıl Enduluslu hareketi, sınırları belirlenmiş bir Endulus ile Enduluslu milleti fikrini tebellur ettirdi. Bu hareket, acıkca Katolik karşıtıydı ve Endulus'un İslamî gecmişini ihya icin mucadele verdi. Fakat Endulus milliyetciliğine XX. yuzyılın başlarında esas şeklini veren, 05.07.1885'te Malaga'da doğan ve sonradan Musluman olan "Blas Infante" idi.
Sonuc:
Gorulduğu gibi, Endulus halkı İslamî kimliklerini kendi iradeleriyle terk etmediler. Tam tersine, yuzyıllar boyunca devamlı vahşice zulum ve cinayetlere maruz kaldılar. Bu yuzden adlarını, kulturlerini ve koklerini kaybettiler. Fakat zayıf da olsa kalplerinde İslam'a karşı bir sevgi bağı kaldı. Ozellikle, İspanyollardan farklı olma duygusu iclerinden asla yok edilemedi.
İslamî koklere dayalı bir Endulus milliyetciliği teorisini geliştiren Blas Infante, bunun icin butun gucunu ve hayatını ortaya koydu. Endulus halkına diğer İspanyollardan farklı oldukları fikrini yaymakla suclanarak Franko'nun askerleri tarafından 10.08.1936 tarihinde İşbiliye sokaklarında şehit edildi. Ne var ki onun cabaları 1975'te Franko'nun olumunden sonra Endulus'e İslam'ı, belki demokrasiyi de geri getirdi.
Umit ederiz ki, gunumuz Endulus Muslumanlarının imdat cığlıkları atalarınınki gibi duymazlıktan gelinmez.
_______________________________________________
Kaynaklar:
1-M.A. Kettani, "Resurrection of Islam in Al-andalus", Majmaa al-Buhuth al-Islamica, İslamabad-Pakistan, 1992
2-W. Irving, "A Chronicle of the Conquest of Granada", Everyman's
3-M.G. Atienza, Las Capitulaciones para la Entrega de Granada, Granada-Espana, 1910
4-Luis del Marmol Caravajal, "Historia del Rebellion y Castigo de los Morseos de Granada", Biblioteca de Anteres Espanoles
5-A.Dominguez Ortiz y Bernard Vincent, "Historia de los Moriskos", Revista de Occidente, Madrid 1978
6-Pedro Longas, Vid Religiosa de los Moriskos, Madrid 1915
7-H.C. Lea, History of the Moriscos of Spain, their Conversion and Expulsion, London 1901
8-Diego Hurtado de Mendoza, "Guerra de Granada", ed. 13, Blanco Gonzalez, Madrid 1970
9-B. Vincent, "Lexpulsion des Morisques du Royaume de Grenede el leuar Repartition en Castilla (1570-1571)", Melagnes de la Casa Velazguez, vol. VI, 1970
10-Boronat y Barrachina, Los Moriskos Espanoles y su Expulsion, Belensiye 1901
11-Henry Swinburne, Travels through Spain in the Years 1775 and 1776
12-Joseph Towsend, A Journey through Spain in the Years 1786 and 1787, 3 volumes
KAYNAK: Sadabat.net
Yeni paylaşımlarda buluşmak dileğiyle...
[IMG]http://img322.**************/img322/7687/destek2ba9.gif[/IMG]
__________________
Endulus'te İslam
Dini Bilgiler0 Mesaj
●29 Görüntüleme