Saygı… Kelime olarak kullanmaya bayıldığımız ancak uygulamaya gelince imtina ettiğimiz değerlerden belki de en onemlisi. Oyle ya e-postalarımızın sonunda bol bol sactığımız, hayatımızın hemen hemen her noktasında gunde en az bir kez yakındığımız, sararmış yapraklarda bolca aradığımız şey. Fernando Muslera’nın Manisaspor karşısında kullandığı penaltı atışı sonrası herkesin dilinde yine o beş harf vardı: “Saygı.” Normal sezonu lider kapatmış ve hÂliyle keyfi yerinde olan Galatasaraylı oyuncuların, bu sezon koruduğu kalede devleşen Muslera’ya belki de saygısını sunduğu o an sonrası adeta kıyamet koptu. Kume duşmuş olan Manisaspor’a bir kaleci nasıl penaltı atardı. Bu ne curet! Uruguaylı file bekcisi buyuk yanlış yapmıştı Manisaspor’a, cok buyuk hakaret etmişti. Zaten moral olarak cokmuş, seyircisine veda eden bir takıma bu nasıl yapılırdı? Ancak oyle değil sayın seyirciler… Sadece eleştiri yapmak icin bu kadar zalim olmayalım. Manisaspor’un kumede kalma ihtimali bu maca bağlı olsaydı o zaman farklı argumanlarım olurdu elbette. Ege temsilcisi bu maca kadar şansını surdurse ve buyuk bir umutla Galatasaray macına cıkan takım iki golden sonra tarumar olsa bu tepkiyi gosterenlere ben de katılırdım. Sarı-kırmızılıların bu şartlarda penaltıyı kalecisine kullandırması tabiri caizse ‘yaraya tuz basmak’ olurdu. Ancak biz sahadaki asıl saygısızlık olayına gelelim. Yiğit İncedemir’e… Yiğit’in takımı kume duşmuş. Camia uzgun. Teknik direktor bu futbolcuya bir gorev vermiş ve hÂliyle oyuncusundan oyle ya da boyle yararlanmak istiyor. Ancak mucadelenin ilk dakikasından itibaren Yiğit’in derdi topla oynamak değil faul yapmak. İstatistikler de bunu gosteriyor zaten… 25 ve 39. dakikalarda gorduğu kartlar sonrası Yiğit kırmızıyı goruyor. Sert bir faulle duşurduğu ve akabinde yerde kıvrandırdığı rakibinin yanına gidip ‘Ben sana ne yaptım’ dercesine durtuyor. Bağırıyor, cağırıyor, son derece ofkeli… Kelimenin tam anlamıyla ‘saygı’sızlığın sınırlarında dolanıyor. Yiğit sadece yerde yatan Semih’e saygısızlık yapmıyor. Onunla birlikte aynı formayı giyen takım arkadaşlarına, sahadaki meslektaşlarına, ekmek yediği kulubune, kendisinden bir şeyler bekleyen taraftarına, futbola, spora saygısızlık yapıyor. Ancak bizler liderliğin keyfini yaşamak isteyen ve rakibine saygısızlıktan ziyade zaferini kutlayan bir takımın kalecisini eleştiriyoruz. Kullanmayı pek bir sevdiğimiz o kelime bu diyarlardan gideli cok olmuş sadece bunu bilmiyoruz… Cağrı Develioğlu / Eurosport
__________________