Bu kareyi gosterip, ŞÛKR'U anlatın pencereden yağmuru izleyen cocuklarınıza, kardeşlerinize...



Şukur, nimeti değil, nimeti vereni gormektir. Nimeti vereni bilip gereğiyle amel etmektir. Bu amel, kalb, dil ve diğer azÂlarla olur.
Kalb ile iyiliğe niyet eder. Dil ile hamd eder, şukrunu acıklar. Uzuvlarla şukur ise, Allahu teÂlÂnın verdiği nimetleri yerli yerinde kullanmaktır.
Mesela gozun şukru, muslumanların, arkadaşların kusurunu gormemektir. Kulağın şukru, soylenilen ayıpları duymamış olmaktır.

Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’tan sakının ki şukredebilesiniz.) [Nisa 123]

Allahu teÂlÂ, şukredene bol bol nimet verir. (FÂtır 30)

Hazret-i İbrahim, Rabbinin nimetlerine şukretti, Rabbi de onu doğru yola iletti. (Nahl 121)

Cenab-ı Hak, kudretinin eseri olarak insanların istifadesi icin bircok hayvan yaratmıştır.
Kimine binilir, kiminin etinden, sutunden, yununden, derisinden vesairesinden istifade edilir. (YÂsin 71-73)
Bu hayvanlar, şukretmemiz icin istifademize verilmiştir. (Hac 36)

Coğu bilmez, azı şukreder
Allahu teÂlÂ, insanlara bol nimet vermiştir; fakat insanların coğu şukretmez. (Bekara 243, Yunus 60, Neml 73, Mumin 61)

Allahu teÂlÂ, ceşitli nimetler verdiğini, fakat şukredenlerin az olduğunu, az şukredildiğini bildiriyor.
(Secde 9, Sebe 13, Araf 10, Muminun 78, Nahl 78, Mulk 23)

__________________