Dunya ve canlılığın tesadufu oluşumu iddasına cok rastlanır. Buna karşılık iğne ustasız olmaz denilir. Bu soz ile alaya alınır ve basit olarak nitelenir. Peki, o zaman detaylara inelim.
!!! En cok rastlanan sorulardan bir tanesi de, eee iğne ustasız olmaz ise ALLAH'ı kim yarattı. Once bu sorudan başlayalım.
ALLAH'ı kimse yaratmadı. O hep vardı. ALLAH'ı haşa başka bir varlığın yaratmış olması icin, ne zaman yarattı sorusuda gereklidir. ALLAH ise, zaman kavramının dışındadır.
Nasıl yani?
Zaman, iki kısımdan oluşur. Birincisi, dunya ve guneş ilişkisinden doğan kısım. Yani gun, ay, yıl dediğimiz.
İkinci kısım ise, metabolizma yaşımız. Yani sen, gun ay yıl hesabı olarak 20 yaşındasın. Yaşın ilerledikce, vucudun yaşlanır. Bedenin belli bir omru vardır, ona da metabolizma yaşı diyebiliriz.
ALLAH icin zaman kavramı yoktur cunku zamanı guneşe ve dunya hareketine gore olcuyoruz. ALLAH ise, dunya'ya tabi değil. Yine, yaşlanma olme gibi durumlar da olmadığı icin, ALLAH zaman kavramının dışında. Yani hep vardı. Zaman, insan icadı olan bir kavram.
Şimdi gelelim, canlılığın tesadufu oluşumuna:
Apartmanınızı ve evinizi bin inceleyin. Duşunun ki, bir apartımanda kullanıkacak butun malzemeyi karıştırıyorsunuz dokuyorsunuz.
Zamanla kendi kendisine apartman oluşuyor. Her kat arası eşit. Odalar yine eşit olcude bolunmuş. Asansor boşluğu oluşmuş, asansor kendiliğinden oluşmuş. O asansorun devresi de kendiliğinden oluşmuş. Apartman dairelere, daireler odalara bolunmuş. Su ve elektrik tesisatı, kendiliğinden butun katlara dağılmış. İnternet ve tv bağlantıları da oyle tabi. Lambalar kendiliğinden yerini bulmuş. Pvcler de kendiliğinden yerlerine oturmuş. Laminantlar, mutfak dolapları kendiliğinden oluşmuş ve yerlerini bulmuş.
Bunun tesadufu oluşma ihtimali nedir?
Şimdi, insanın kucucuk bir kısmını ele alalım. Onemsenmeyen o incelikleri.
Kafadan başlıyoruz...
Beyin, narin bir organ olduğu icin kafatası ile korunmuş.
Sacların hızlı uzarken, kirpiklerin ve yaşların aynı hız ve miktarda uzamıyor.
On dişler koparmak icin, arkalar ciğnemek icin uygun yapıda.
Ağzında tukmuk salgısı olmazsa, yemek yemek bir eziyet halini alır.
İnelim govdeye
Ustune almış olduğun elbise bile tam oturmezken, derin vucudunu ve organlarını muazzam şekilde sarmıştır.
Eğer ki nefes alıp verme ve kalbin atma işlemi, sadece insan kontrolunde olsaydı uyuduğunda hakkın rahmetine kavuşurdun.
İnsan kalbinde, oksijence zengin ve fakir kan birbirine karışmaz. Bunu insanoğlu keşfedeli cok zaman olmamışken, o et parcası nasıl oldu da bunu keşfetti?
Vucut insulin uretmese, insan hayatı diye bir şey olmazdı
El kadar bobreğin yaptığını, buz dolabı kadar diyaliz aleti yapamıyor.
Vucudunuzun bir savunma mekanizması var. Mikroplara karşı sizin haberiniz ve onayınız olmadan savaşır. Ya olmasaydı? Ya da size sorsaydı bağışıklık sistemi ne kadar antikor uretelim diye?

Kurbanda filan hayvanın karaciğerini goruyorsunuz ya, o bir et parcası. Ama bir kimya fabrikası gibi calışıyor. Kendisini yeniliyebiliyor.
Milyarlık telefonunuzun kamerası zoom yapınca netliğini kaybediyor. Ama gozunuz, otomatik zoom ayarı yapıyor.
Uyurken bazı sesleri duymuyorsunuz. Değilse uyuyamazdınız. Ama hic duymasanız, bu seferde alarp kurup uyanamazdınız. Nasıl bir hassasiyet ile ayarlandığının farkında mısınız?
Vucudunuzun ısısı kucuk değişimlere uğramakla beraber sabittir, olmasaydı olurdunuz.
Vucudunuzdaki besinlerden gerekli olan secilir, gereksiz olan atılır. Vucut sana sormaz bu işe yarar mı diye. Yarıyorsa alır, değilse atar. Biz daha pazardan sağlam sebze secemiyoruz.
Vucudunuzda doğal ağrı kesici vardır. Endorfin. Eğer olmasaydı, ya dışarıdan alınan maddelerin bağımlısı olurdunuz ya da acıdan kafayı yerdiniz.
Bazı hastalıklar haric buyumeniz sınırlıdır. Yani 20 metre boyuna ulaşmazsınız.
Vucudunuzun arka planında haberiniz bile olmadan yuzlerce yapım yıkım olayı gercekleşiyor. Hicbirinde de onayınız sorulmaz. En baba tıpcının onune beyin; ne kadar dopamin uretelim diye bir soru sorsa, bunun cevabını veremez.
Vucudunuzda, arabalardaki turbonun benzeri bulunur. Bir korku anında peşinizden kovalayan kopeğin size yetişememesi, adrenalin ile birlikte vucudun tam kapasite calışmasına bağlıdır.
Bir yeriniz kanıyorsa, korkmayın. Pıhtılaşma sistemi ile kanınızın tamamını kaybedip olmezsiniz. ( hastalıklar istisna )
Mide sadece icindekileri sindirir, tum vucudu eritmez asidi ile.
Penis, sertleşen ve sonen bir yapıdadır. Surekli ereksiyon halinde olsa, idrar yaparken dert. Surekli sonuk dursa, cinsel birleşme olmayacak.
Vucudunuz uyarana duyarlıdır. Yani sıcak değdiğinde, oradan uzaklaşır değilse ızgara olabilirdin. Bir şey batmış ise, canın acır.
Goğus kafesin ve kaburgaların olmasaydı, muhtemelen bugune kadar aldığın darbelerden coktan olmuştun.
Vucudun, urettiği salgıları bir gun unutsa, şimdiye coktan olmuştun.
Kadın, bebeğinin beslenmesi icin sut uretmektedir. Bir bebekte anne sutu olmadan yaşamayacağına gore, insanoğluna bir anne gerek değil mi?
Ben bir doktor değilim. O yuzden, sadece bir insanın cok kucuk bir kısmından bahsettim.
İnsanın butununu duşunun, butun sistemlerini. Bu kadar tesaduf cok değil mi?
Bir de diğer canlıları duşunun. Gozle goremediklerinizi de.
Deve kuşundaki kocaman gozun, parmak ucu kadar sineğe nasıl yetleştiğildiğini.
Yer cekimini, atmosferi, yağmuru, dunyanın guneşe mesafesini bir duşunun.
Bu kadar tesaduf cok değil mi? Yukarıda bir apartman orneği vermiştim. Ona bile tesaduf denmezken, bunca hassas dengeye tesaduf demek gercekten mantıklı mı?
__________________