Dunya hayatından sonra, ahiret hayatından da once fakat ahiret hayatı icinde ele alınması gereken bir başka hayat daha vardır ki o da kabir hayatı veya “Âlem-i Berzah” denilen hayattır. Berzah, asıl manasında iki şey arasında bulunan engel, ayırıcı sınır demektir
İnsan icin uc hayat vardır:
Dunya hayatı: Ruhun cesetle birlikte yaşadığı icinde bulunduğumuz hayat.
Berzah hayatı: Ruh, dunyada iken icinde bulunduğu cesetten ayrılmış, azab yahutta nimet icinde mustakil hale gelmiştir.
Kabirlerde bulunan kimselerin tamamı “Berzah” hayatı ile diri olup;

-Bilirler,
-Akıl ederler,
-Duyarlar,
“Hic şuphe yok ki, olu defnedilip arkadaşları, yanından ayrıldıkları zaman; yanından ayrılırken cenazesini kaldırıp kendisini ahirete yolcu edenlerin ayak seslerini işitir.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Bedir’de oldurulen kÂfirlerin ici taşlarla orulmemiş bir kuyuya atılmasını emretti. Olumlerinden gunlerce sonra gelip başında durdu ve son ferdine kadar, onları teker teker ey falanca oğlu falan şeklinde, isimleri ve babalarının isimleri ile cağırarak onlara şoyle buyurdu: “Siz Rabbinizin size va’dettiği azabın hak olduğunu gordunuz mu? Hic şuphe yok ki ben; Rabbimin bana va’dettiği zaferin hak olduğunu gordum.” Bunun uzerine Hazret-i Omer; “YÂ Resulallah! Sen, leş olmuş bir kimselerle mi konuşuyorsun, dedi”. Bunun uzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de cevaben : ” Beni hak din ile gonderen Allah’a yemin ederim ki siz, beni onlardan daha iyi duymuyorsunuz dedi.”
-Gorurler,
-Kendilerini ziyaret edenleri tanırlar,
Herhangi bir kul kardeşinin kabrini ziyaret edip yanında oturursa, kalkıncaya kadar, o olu onunla arkadaşlık eder ve ona karşılık verir.
-Selam verenlerin selamlarını alırlar,
Bir adam, tanıdığı bir kimsenin kabrinin yanından gectiğinde, ona selam verirse, selamını alır. Bir adam da tanımadığı bir kimsenin kabrinin yanından gectiği zaman selam verirse o da, onun selamını alır.
Ahiret hayatı: Ruhların dunyada iken icinde oldukları cesetlere donmeleri ile meydana gelen son hayat. Gorulduğu gibi Berzah hayatı, birinci hayat ile ikinci hayat arasındadır. Dunya hayatı calışma, Ahiret hayatı ise calışmanın karşılığını gorme hayatıdır. Bu ikisi arasındaki hayat da, beklemekten ibaret olan Berzah hayatıdır
Olum anında, ruhlar cesetten ayrılırken rahmet veya azab melekleri vasıtasıyla onlara, hallerine uygun durumlar gosterilir:
“Melekler, o kÂfirlerin yuzlerine ve arkalarına vura vura: “Tadın Cehennem azabını. ” diyerek canlarını alırken bir gormeliydin…” Ayetlerde bildirilen azab, olum anında kÂfir ve gunahkÂrlara yapılan azabtır.
Olumden sonra berzah Âleminin ikinci makamı olan kabir hayatı başlar. Kabirde ilk zamanlarda ruh cesetle birlikte bulunurlar, beraber azab ve mukÂfat gorurler. Daha sonra ruh cesetten ayrılır ve mustakil olur. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ifadesine gore; “Kabir ya Cennet bahcelerinden bir bahce, yahut Cehennem cukurlarından bir cukurdur. “
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in Dilinden Kabir Hayatı
Kabir hayatı hakkında Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyuruyor: “Olum meleği Mumin kulun ruhunu aldığı zaman melekler onu, goz acıp kapayacak kadar olum meleğinin elinde bırakmazlar. Onu alır, bu kefene koyarlar. Ondan, yeryuzunde bulunan mis kokusu gibi bir koku cıkar. Onu melekler arasından gecirirken: “Bu guzel ruh nedir?” derler. Dunyada iken soylenen en guzel ismini soyleyerek: “Falan oğlu falandır” derler. Dunya semasına ulaşıncaya kadar cıkarırlar. NihÂyet CenÂb-ı Allah: “Kulumu ‘İlliyyine’ yazınız. ” buyurur. Bu, Cennet’in en yuksek derecesidir. “Ben onu yeryuzundeki cesedine iade edeceğim.” İki melek (Munker ve Nekir) yanına gelir ve: “Rabbin kimdir?” derler. Ruh:
“Rabbim Allah’tır. ” der. Onlar:
“Dinin nedir?” derler. Mumin ruh:
“Dinim İslÂm ‘dır. ” der. Onlar:
“Bunları sana bildiren nedir?” derler. O da:
“Allah’ın kitabını okudum, ona inandım ve tasdik ettim” der.
Bunun uzerine semadan bir ses gelir:
“Kulum doğru soyledi. Cennet’te makamını hazırlayınız. Onun icin Cennet’ten bir kapı acınız. der. ” Başka bir hadiste kÂfir kulun ruhunun berzah hayatı hakkında Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmaktadır: “Olum meleği kÂfir kulun ruhunu aldığı zaman, melekler bu ruhu onun elinde goz acıp kapayıncaya kadar bırakmazlar. Onu hemen kalın bir elbiseye koyarlar. Ondan yer yuzunde bulunan leş kokusu gibi bir koku cıkar. Onu semaya yukseltirler. Meleklerin yanından gecerken: “Bu kotu ruh kimindir?” derler. Melekler, en kotu ismini soyleyerek: “Falan oğlu falandır.” derler. Onun icin semanın kapısını acmasını isterler, fakat acmazlar.” Bu esnada Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şu ayeti okudu: “Onlara gok kapıları acılmaz (ruhları goğe yukselmez) ve deve iğnenin deliğinden gecinceye kadar (hicbir zaman) Cennet’e giremezler.” Allah: “Onun kitabını en aşağı makama yazınız” der. Sonra onun ruhu uzaklaştırılır. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sonra şu ayeti okudu: “…Kim Allah’a ortak koşarsa o, sanki gokten duşmuş de kendisini kuş kapıyor veya ruzgÂr onu uzak bir yere surukluyor gibidir. ” Ruhu cesede iade olunur da iki melek (Munker ve Nekir) gelir, yanına oturur ve:
“Rabbin kimdir?” derler. O da:
“Şey şey, bilmiyorum,”der. Onlar:
“Dinin nedir?” derler, o da:
“Şey şey, bilmiyorum,”der. Onlar:
“Size kim peygamber olarak gonderildi? Peygamberiniz kimdir?” derler:
“Şey şey, bilmiyorum,”der. Bunun uzerine semadan bir ses
“Yalan soyledi, Cehennem’deki yerini hazırlayınız.” der. Onun icin Cehennem’e bir kapı acarlar. Cehennem’in harareti ve kokusu gelir, kabri daralır ve onu sıkıştırır. Cirkin yuzlu ve kotu elbiseli bir adam gelir ve ona şoyle der:
“Sana yazıklar olsun, va’d olunduğun gun işte bu gundur. ” KÂfir ruh ona:
“Sen kimsin? Cirkin yuz kotuluk getirdi,” der. O da:
“Ben senin cirkin amelinim” der. Bunun uzerine:
“Rabbim, kıyameti koparma.” der. Sonra kor, sağır, dilsiz ve elinde balyoz olan birisi gelir. Elindeki bu balyozu bir dağa vursa toprak olur, ona bir vurur, toprak oluverir. Sonra onu Allah eski haline getirir, tekrar bir daha vurur. Oyle bir cığlık atar ki insanlar ve cinlerden başka her şey duyar. “
Ruh, kabirde sorulan suallere verdiği cevaplara gore ya İlliyyîne ya da Siccîn’e gonderilir. Burada, yeniden diriltilecekleri gune kadar emaneten dururlar. Yeniden dirilme gununde ise Allah’ın emri ile tekrar cesetlere girerler. İyi, kotu, butun ruhların kendi kabirleriyle alÂkaları vardır. Bu alÂka ile ziyaretcilerini tanırlar. Nimetlerin lezzetlerini, yahutta cehennem’in acısını yanlarında hissederler.
Şehitlerin Kabir Hayatı
Şehidlerin ruhları ise yeşil kuşlar gibi Cennet’lerde otlar ve Arş’ın altında asılı bulunan kandillere sığınırlar. Ayette Allah yolunda oldurulen şehidlerin, gercekte, olu olmadıkları, Allah katında Cennet nimetleriyle rızıklandırıldıkları bildirilmektedir. Ayrıca şehid ruhlarının, Cennet’te kendilerine yapılan ikramlar nedeniyle, bir daha Allah yolunda oldurulebilmek icin ruhlarının cesetlerine iade edilmesini istedikleri bildirilmektedir.
Kabir Azabı
Kabir azabının aslı nedeni, dunya sevgisidir. Fakat şiddet derecesi ayrıdır. Azlığı, cokluğu Dunya sevgisine gore değişir. Azap, kalbin Dunyaya bağlanmasının sonucudur. İtaat erbabı icin kabir azabı yoktur. Ancak kabrin şiddet ve azametini hisseder.
Kafirlerin kabir azabı, kıyamete kadar devam eder. Yalnız Cuma ve Ramazan gunleri kalkar.
Asilerin kabir azabına gelince,bunlar icin de kabir azabı vardır. Ancak kıyÂmete kadar devam etmez. Cuma gunleri kalkar. Hatta cuma gecesi olen asi, bir saat kabir azabı gorur.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in dilinden kabir azabı
Kabir ahiret menzillerinin birinci menzilidir. Kişi ondan kurtulabilirse, ondan sonrakiler daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa ondan sonrakiler bundan daha zordur, daha şediddir.
Kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap cekerler, onların azabını hayvanlar işitir.
Kabir ya Cennet bahcelerinden bir bahcedir veya Cehennem cukurlarından bir cukurdur.
Manzaraların hicbiri kabir kadar korkutucu ve urkutucu değildi!.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir mezarlıktan gecerken, iki mezardaki olunun bazı kucuk şeylerden dolayı azap cekmekte olduklarını gordu. Bu iki mezardaki olulerden biri hayatında laf taşıyıcılık yapıyor, diğeri ise idrardan sakınmıyordu. Bunun uzerine Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yaş bir dal almış, ortadan ikiye bolmuş ve her bir parcayı iki kabre de birer birer dikmiştir. Bunu goren ashap, niye boyle yaptığını sorduklarında:
“Bu iki dal kurumadığı surece, o ikisinin cekmekte olduğu azabın hafifletilmesi umulur” buyurmuşlardır.
__________________