Mutlu olmak butun insanların tek arzusudur. Mutluluk fıtrata, cinsiyete, nefse ve zevke gore değişse de hedef birdir; o da sevinmek ve huzurlu olmaktır.



Nefsin hoşlandığı her şeyde buna gunahlar da dahildir az cok bir zevk vardır. Bu zevk maddidir. Ona kolay ulaşılır fakat hemen kaybedilir. Cunku onun ozelliği boyledir.
Maddi zevklerin suresi kısadır, tadı azdır. Madde yok olmaya mahkumdur. Boyle bir zevk ruhu sevindirmez, kalbi huzurlu etmez, gonulde bir hasret bırakır gider.
Sofrasına koyduğu yemekle sevinen ve mutlu olan kimsenin zevki, lokması damaktan gecene kadardır. Ondan sonrasını goz gormek istemez; cunku gorulmesi zevk vermez. Yeme-icme surekli bir mutluluk sebebi olamaz, kalbi doldurmaz, ruhu doyurmaz; gonulde bir hasret bırakır gider.
Zevk kaynağı giyim kuşam olan kimsenin mutluluğu kısa zamanda sonmeye mahkumdur; cunku bu kimse gonul huzurunu her gun bir şeyde aramaktadır. Elbise solunca mutluluk da soner. Bu zevk ruha yetmez; gonulde bir hasret bırakır gider.
Mutluluk sebebi, helalinden şehvetini tatmin etmek olan kimsenin sevinci devamlı değildir. Bu zevk de insanı surekli mutlu etmez; gonulde bir hasret bırakır gider. Bir de bu tur zevkler helal yoldan aranıyorsa boyledir: eğer onlar haram yoldan aranıyorsa hepten felakettir.
Kısaca dunya malı ve maddi zevkler insan ruhuna surekli bir huzur ve mutluluk veremez. Dunya insan icin, insan ise kulluk icin yaratılmıştır. Yuce Mevla’mız butun akıl ve kalb sahiplerine ebedi mutluluğun yolunu şoyle tarif ediyor:
Uyanın ve şunu anlayın! Kalbler ancak Allah’ın zikri ile huzur bulur.
Allah icin olan butun guzel niyetler, işler, sevgiler, secdeler, dualar, tovbeler, istiğfarlar, hayırlar ve hizmetler hep Hakk’ı zikirdir. Hak yolunda bir adım atana O en az on rahmetle mukabele eder.
Sevginin kıblesi Yuce Allah’tır. İman ve edeble yuce Allah’a bağlanmayan kalblere hakiki ve daimi huzur haram kılınmıştır. Hazineyi yanlış yerde aramayalım. Rahman olan Allah’tan daha merhametli kim vardır? O, ne guzel koruyucu ve ne guzel yÂrdır.

Asıl mutluluk

Mutlu olmak butun insanların tek arzusudur. Mutluluk fıtrata, cinsiyete, nefse ve zevke gore değişse de hedef birdir; oda sevinmek ve huzurlu olmaktır.
İnsan icin huzur gonulle bulunacak ve tadılacak bir şeydir.
Huzur sebebleri her gonule gore değişir. Bir gonule acı veren şeyler,diğerine tat verebilir. Bir gonlun kactığı ve korktuğu şeylerle diğeri unsiyet ve muhabbet bulabilir. Bir gonlun sıhhat ve zenginlik icinde bulduğu huzuru, diğeri hastalık ve fakirlik halinde yakalayabilir. Huzura giden yollar, halkın fıtratları adedince farklıdır.
Konumuz, yuce Allah’ın dostluğu icin yaratılan insanın huzuru ve mutluluğudur. Dinimizde mutluluk insan icin bir hayal değildir. O hayat olarak hazırlanıp onumuze konmuştur: mutluluğa giden yol acılmış, ulaşma şekli oğretilmiş, ornekleri gosterilmiştir.
Bu mutluluk gonlun yuce Allah ile huzur bulduğu iman,sevgi ve edep yoludur. Bu yolda acı tatlı herşey mutluluğa hizmet eder.Zaten mutluluk sevgili icin cekilen cile olcusunde tatlı olur. Bunun icin peygamberler ve aşıklar Yuce Dost’a giden yolda cile cekmeyi rahatlığa tercih etmişlerdir.
Ancak insan nefsinin bir ozelliği var; oda aceleyi sevip kolayı tercih etmesidir. Nefis aceleci bir ozellikte yaradılmıştır. Ayette belirtildiği gibi:
‘İnsan, hayrı ister gibi şerri ister; cunku o cok acelecidir.’
Bir anlık gecici zevk uğruna, gelecekde bulacağı ebedi saadeti terkeder. Bunun icin dunya der, Mevla demez; haramlardaki tada yonelir,hayırların sonundaki saklı cenneti gormez. Bu dunyadaki sevincler, sevilen şeyin ozelliğine gore uzun veya kısa surer. İnsanda o kadar mutlu olur.
Asıl mutluluk insanın butun zamanına ve varlığına yansıyan mutluluktur. Mutlu insanın butun zamanları ve vucud azaları ulaştığı mutluluktan payını almalıdır. Mutluluk veren şeyden insanın nefsi sevindiği kadar, ruhuda sevinmelidir. Bedeni rahat ettiği gibi kalbide huzur bulmalıdır. Mutluluk vucutta dengeli bir şekilde paylaşılmazsa,gecici bir zevk olur;bir taraf gulerken diğer taraf ağlar.
Dinimiz dengesiz bir mutluluktan sakındırmaktadır; manevi hayat gibi maddi hayatında duzenli ve guzel olmasını emretmektedir. İnsanın uzerinde nefsinin hakkı olduğu gibi, ruhununda hakkı vardır. Karnı gibi kalbide gıda ister. Bedeni gibi gonlude rahatlık arar.
Kısaca her azamız bizden huzur hakkını ister. Ayrıca ailemiz ve cevremizinde bizde hakkı vardır. Uzerimizde en buyuk hak yuce Yaratıcımız’ındır. Bir kimse butun bu hakları korumadan mutlu ve kutlu bir insan olamaz.


M.Saki Erol

__________________