(Selamlar.)



Din hakkında yapılan tartışmalar hem medyada, hem de halkın arasındaki tartışmalarda surekli gundeme gelmektedir. Bu tartışmalarda kimin haklı olduğuna, hangi fikrin dini gerceklere uygun olduğuna nasıl karar vereceğiz? Neden din adına farklı doğrular ileri surulmektedir? Gercek dini din adına uydurulanlardan nasıl ayırt edeceğiz?

İşte elinizde duran bu kitap tum bu soruları cevaplamak ve bu konudaki kafa karışıklıklarını gidermek icin yazılmıştır. Kitabın hareket noktası olan ve cevaplanması gereken en onemli soru, “Dinin kaynağı nedir?” sorusudur. Bu soruya verilecek cevap diğer soruların cevabını da belirleyecektir. İlerleyen sayfalarda goruleceği gibi, din adına ortaya atılan farklı fikirlerin temel kaynağı bu soruya verilen farklı cevaplardır. Dini tartışmalara “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna net bir şekilde cevap vermeden girişmek ve her soruyu teker teker, dini anlamadaki yontemi belirlemeden ele almak, medyada ve halkın arasında gorduğumuz cıkmazın birinci sebebidir.
“Dinin kaynağı nedir?” sorusuna vereceğimiz cevap, bizim dini anlamadaki yontemimizin temelini belirleyecektir. Bu soruyu cevaplamadan tartışmaya girenler, yontemsiz bir şekilde dini anlamaya kalkışıyorlar demektir. Soz konusu kişilerin bir soruya Kuran’dan, bir soruya bir hadis kaynağından, bir soruya kendi dunya goruşlerinden, bir soruya bir mezhepten, başka bir soruya apayrı bir mezhepten cevap verdiklerini goruyoruz. Yontemsiz bir şekilde dine yaklaşanlar sonunda; kendi istek, arzu ve saplantılarını dinselleştirmeye kalkmaktadırlar. Bu kişilerin ileri surdukleri fikirler sağlam bir mantığa (yonteme) dayanmadığı icin ise, bu goruşleri duyan kişiler, bu fikirlerin neden ve nereden kaynaklandığını anlayamamaktadırlar. Bu yuzden dini anlamadaki yontemi belirlemek ve “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna oncelikle cevap vermek, din adına ortaya atılan kafa karışıklığını gidermenin en onemli şartıdır.
Din, Allah tarafından insanlara gonderilen bir sistemdir. O zaman “Dinin kaynağı nedir?” sorusu; Allah’ın beklentilerinin, isteklerinin, emirlerinin, tavsiyelerinin neler olduğunu doğru bir şekilde anlamamız icin cevaplanmalıdır. Acaba dinin kaynağı sadece ve sadece Kuran mıdır? Yoksa Kuran’ın yanında hadisler de dinin kaynağı mıdır? Mezheplerin dini konularda otorite olması mumkun mudur? Tarikatlar ve bu tarikatlardaki şeyhleri nasıl değerlendirmeliyiz, bunların dindeki konumu nedir? İşte tum bu ve benzeri soruların cevaplarını bu kitapta inceleyeceğiz ve bu sorulara verilen yanlış cevapların dini anlamadaki yanlış bir yonteme sebep olduğunu, yanlış yontemin ise din adına ortaya atılan uydurmaların nedeni olduğunu gostermeye calışacağız.

Bu kitabı okuduktan sonra dini konularda goruş beyan eden kişilere ilk olarak dini anlamadaki yontemlerini sormanızı; “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna verdikleri cevapları oğrenmenizi, sonra bu kişilerin bu soruya verdikleri cevaplar ile (yontemleriyle) celişip celişmediklerini kontrol etmenizi oneriyoruz. Sadece bu yontemi uygulamak bile, din hakkında “otorite” olarak sunulanların, aslında kendi iclerinde nasıl celişkide olduklarını saptamak icin yeterli olacaktır.

Toplumda, yontemi olmadan dini konularda konuşan kişiler kadar, savundukları yontemleriyle hayattaki uygulamaları birbirine uymayan kişilere de dikkat etmek gerekir. Bu kişilerin uygulamalarına bakarak gercek dini inanclarını anlamak mumkun olmayabilir. Orneğin “Dinin kaynağı nedir?” sorusuna verdikleri cevap, aslında Afganistan’daki Talibanlar gibi yaşamalarını gerektiren bu kişilerin, yaşam tarzları hic de Talibanlara benzemiyor olabilir. Bu kişiler, savundukları teori/yontem ile yaşadıkları pratik arasında ucurum olan kişilerdir. Şunu belirtmeliyiz ki orneğini verdiğimiz bu kişiler, İslam dunyasının bir azınlığı değil, onemli bir kalabalığıdır. Gerekli olan, yontem ve teori diye adlandırdığımız temeli doğru kurmak ve bu sayede yaşam ile inanc arasındaki celişkiyi kaldırmaktır. Sağlam, ayakları yere basan, doğru bir yontem ile dini anlamanın neticesinde ve yaşam tarzını teoriden, yontemden kopartmayan bir yaklaşım ile rasyonel, mantıklı, duzgun bir sonuc ortaya cıkabilir. Tum bunları sağlayacak olan ise en başta “Dinin kaynağı nedir?” sorusunu doğru cevaplamamız ve bu doğru cevaptan hic kopmadan, sapmadan yaşam tarzının (pratiğin) nasıl olması gerektiğini ortaya koymamızdır.

Allah’ın gonderdiği sistem olan dinin saptırmalardan, somurulerden, geleneklerden ve keyfiliklerden korunmasının caresi budur. Cunku dinin kaynağı olanı, dinin kaynağı olmayandan ayırt etmeyi oncelikli sorun goren yontemimiz, aslında Allah’tan olan ile insani olanı ayırt etmek anlamına gelmektedir. Bu yontemdeki titizlik, Allah’tan olanı (dinin kaynağını), insani olanla (uydurma dini kaynaklarla) karıştırıp, din diye (Allah’ın sistemi diye) sunma cabalarına set cekecektir.



DİN TARİHİ AKILLA TAKLİDİN MUCADELESİDİR



Peygamberler gonderildikleri devirlerde hep mevcut gelenekleri sorgulamışlar, Allah’ın dinine aykırı olan geleneklere ve yerleşik inanclara karşı mucadele etmişlerdir. Kuran ayetleri incelendiğinde peygamberlerin, insanları; duşundurerek, akıllarını calıştırtarak Allah’ın dinine aykırı olan geleneklere, yerleşik inanclara karşı organize ettiklerini goruruz. Kuran, insanları; Allah’ın yerdeki, gokteki ve bunların arasındaki delillerini incelemeye, uzerlerinde akıl yurutmeye cağırır. Oysa Kuran’a karşı cıkanlar, atalarını uzerinde buldukları sisteme, yani geleneğe bağlı olduklarını ve bu geleneği devam ettireceklerini soylerler. Tarih boyunca peygamberlerin aklı calıştırma cağrısının en buyuk duşmanı karşı akli deliller değil, gelenek olmuştur. Yaygın olan sistemi; yani babaları ve ataları tarafından takip edilen sistemi taklit etmek, bircok insana aklını kullanmaktan daha cazip gelmiştir. Din tarih boyunca aklı işletmeyi, din karşıtı goruş ise gelenekciliği yani muhafazakÂrlığı savunmuştur. Ne garip bir celişkidir ki gunumuzde muhafazakÂrlık ve gelenekcilik dindar olma manasında kullanılmaktadır. Kuran’ın anlattığı dine gore vahiy ve akıl insanların hareketlerine yon vermelidir. Gelenekler, toplumca benimseniyor dahi olsa peşin kabuller, coğunluk kabul etse bile vahyin ve aklın doğrulamadığı goruşler insan hayatına rehberlik etmemelidir. Delil yerine atalarının uyduğu sisteme gore hayatlarını yonlendirenlere Kuran’ın aşağıdaki ayetlerini okumalarını oneriyoruz. (Ayrıca bakın: 31-Lokman Suresi 21, 14-İbrahim Suresi 10, 11-Hud Suresi 62 ve 109, 5-Maide Suresi 104, 7-Araf Suresi 28)



21- Yoksa onlara bundan once bir kitap verdik de ona mı yapışmaktadırlar?

22- Hayır dediler ki: “Biz atalarımızı bir ummet uzerinde bulduk, onların eserlerini izleyerek doğruya varacağız.”

23- İşte boyle! Senden once de bir memlekete elci gonderdiğimizde, oranın servetle şımarmış elit tabakası mutlaka şoyle demişlerdir: “Biz atalarımızı bir ummet uzerinde bulduk, onların eserlerine uyarak yol alacağız.”

24- O da “Ben size atalarınızı uzerinde bulduğunuz şeyden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?” dedi. Onlar da “Doğrusu biz seninle gonderileni tanımıyoruz.” dediler.

43-Zuhruf Suresi 21-24



Kuran ayetlerinden goruyoruz ki coğunluğa veya toplumda hÂkim olan goruşe uymak, insanları doğruya goturmeye yetmemektedir. Oysa bugun insanların, dini adeta bir geleneğe donuşturduklerini, din adına bircok kabulun kokenini araştırmadan, bu kabullerin dinin bir parcası olup olmadığını sorgulamadan, yaygın goruştur diye, şeyhleri dedi diye, falanca hoca dedi diye kabul ettiklerini gozlemliyoruz. Zuhruf suresinin alıntıladığımız 21. ayeti kitaba dayanılmadan din adına ortaya konulanların gecersiz olduğunu soylemektedir. Ayetlerin devamı ise atalardan gelen mirasın, nasıl Allah’ın kitabının onune konulduğunu gostermektedir.

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına duşme. Cunku kulak, goz ve gonul, hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.

17-İsra Suresi 36



Onlar sozu dinlerler ve en guzeline uyarlar. İşte onlar Allah’ın doğruya ilettiği temiz akıl sahipleridir.

39-Zumer Suresi 18



Din adına ortaya atılan goruşler karşımıza cıktığında, bunları, bu ayetlerin yol gostericiliği altında değerlendirmeliyiz. Din adına soylenen bu sozler neye dayanıyor, nasıl ortaya atılıyor incelemeliyiz. Kitabın 2. bolumunde dinin kaynağının sadece ve sadece Kuran olduğunu Kuran ayetlerinden delillerle gostereceğiz. Buradan hareketle inananlara; once kafalarında bir din oluşturup, sonra bu dini zorlamalarla Kuran’da arayacaklarına, dinlerini, eksiksiz ve fazlasız şekliyle doğrudan doğruya Kuran’dan bulmalarını oğutleyeceğiz. Daha sonraki bolumlerde ise icinde doğru ile yalanın ayırt edilemeyecek şekilde karışmış olduğu, Peygamberimiz’in soylemiş olduğu iddia edilen hadislerin onemli bir kısmının; Kuran’la, birbirleriyle, mantıkla celiştiklerini ve nasıl uydurulduklarını anlayacağız. Hadislerin dinin kaynağı olmadığını gostermenin Peygamberimiz’e hakaret değil, Peygamberimiz’i iftiralardan kurtarmak olduğunu gostereceğiz. Tum bu bolumleri okurken, sizden yukarıda gecen İsra suresinin 36. ayetini unutmadan mevcut fikirlerinizi gozden gecirmenizi; Zumer suresinin 18. ayetini anımsayarak en guzele ulaşmak icin once dinlemeniz gerektiğini hatırınızda tutmanızı; Zuhruf suresinin 21-24. ayetlerini dikkate alarak varsa peşin kabullerinizi, geleneklerinizi, atalarınızdan oğrendiğiniz dini sorgulamanızı ve Allah’ın dinini; geleneklerin uzerine değil, Kuran’ın uzerine kurmanızı oneriyoruz.



KURAN AKILLA CELİŞMEZ



Şuphesiz, yeryuzundeki hareket eden canlıların Allah katında en kotusu, aklını işletmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.

8-Enfal Suresi 22



Allah pisliği akıllarını kullanmayanların uzerine yağdırır.

10-Yunus Suresi 100



Allah’ın yolu akıl ve vicdan yoludur. Allah’ın beğenmediği canlı tipi; gerceğe karşı sağır olan ve aklını işletmeyen insanlardır. Bu tipler Allah’ın, diğer canlılardan ayırt edici ozellik olarak verdiği aklı kullanmadıkları icin Allah’ın sayısız delilini gorememektedirler. Kuran’ın anlattığı dini anlamayanlar dini; dogmalar, hurafeler, icinden cıkılması ve uygulanması mumkun olmayan zorluklar sistemi olarak gostermişlerdir. Bu tavırlarıyla da yuz milyonlarca kişiyi dinden uzaklaştırmışlar, hatta bircok insanı dinsizliğe suruklemişlerdir. Kuran’ın anlattığı İslam’ı; bu geleneksel, zorlaştırılmış, mantıksızlaştırılmış dinden ayırt etmek, bu yuzden cok onemlidir. Boylece Kuran’ın anlattığı İslam; uzerindeki yuklerden, eklemelerden, eksiltmelerden kurtulacaktır. Hem de Kuran’dan, İslam’dan soğutulmuş kitlelerin geri kazanılması mumkun olacaktır.

Andolsun size hatırlatıcı bir kitap indirdik. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız?

21-Enbiya Suresi 10



Dini, bir şiddet ve ilkel yaşam tarzıymış gibi sunan Talibanların, İran’daki zorlamacı ve sınırlayıcı rejimin de suclusu; Kuran’ı dinin kaynağı olarak yeterli gormeyen zihniyetlerdir. Bu zihniyetler; uydurma izahları da, kendi imamlarını da, mollalarını da, şeyhlerini de dinin kaynağı yapmış, Allah’ın dini adına Kuran ile bircok konuda ters duşen duzenler ortaya cıkarmışlardır. Ustelik kendilerini “dinin tek temsilcisi” olarak ilan eden bu zihniyete sahip kişiler, kendileri dışında herkesi dinsiz sayıp, aforozlamışlardır.



KİTABIN AMACI



Bu kitabın amacı, tum bu uydurmaları gosterirken, gercek dinin Kuran’ın tekelinde olduğunu, Kuran dışında hicbir kişinin, hicbir mezhebin, hicbir şeyhin ve hicbir uygulamanın; dine tek bir ilave de, dinden tek bir eksiltme de yapamayacağını gostermektir. Dinin temel hedefi insandır. İnsanı hayatla, kendisiyle celişkiye goturmenin sonu ise husrandır. İslam’ın gercek yapısında bu celişkinin yeri yoktur. Oysa “uydurulmuş din” ileride goreceğiniz gibi celişkiler ve mantıksızlıklar yuvasıdır. Allah’ın insan yaratılışının ozune uygun bir sistem olarak tanıttığı dinin, insan yaratılışının ozuyle ve yaratılışın en buyuk nimeti olan akılla celişmesi asla duşunulemez. (Dinde aklı aşan hakikatler vardır ama bunlar akılla celişkili unsurlarla karıştırılmamalıdır.)



O halde sen yuzunu bir tektanrıcı olarak dine; Allah’ın insanları yaratışındaki fıtrata (yaratılış ozune) cevir. Allah’ın yaratışında bir değişiklik yoktur. İşte dosdoğru din budur. Ancak insanların coğu bilmiyorlar.

30-Rum Suresi 30



Din adına tek hukum koyucu Allah’tır. Allah mesajlarını insanlığa, Kuran vasıtasıyla eksiksiz, celişkisiz, ayrıntılı, tam ve acık bir şekilde gondermiştir. Bu ise Kuran ayetlerince belirtilen hususları belirleyip, Kuran’ın anlattığı şekilde İslam’ı kabul etmek; Allah dışında hicbir kimsenin hukum koyucu olarak kabul edilmemesi demektir. Bu yuzden bu yaklaşımımız; Allah dışında, “mutlak dini hukumler” ilan edilenlerin tamamının, bu gecersiz yetkilerinin ellerinden alınıp; dinin tek sahibi Allah’a, hic kimseyi O’nun hukmune ortak etmeden, yonelmek demektir. Kuran’ı insanlara ileten, ilk Muslumanları orgutleyip, kendisi de dini konularda yalnız Kuran’a uyan Peygamberimiz; Kuran’ın dışında bir dini kaynağı insanlara sunmamış, yazdırmamış ve oğretmemiştir. Peygamber’in soylemiş olduğu iddia edilen bir soz veya bir yorum Kuran’la celişir, dine ilave veya eksiltme yaparsa; bu soz veya yorum hem dine, hem de Peygamber’e iftiradır. İleriki bolumlerde; Arap, Emevi, Abbasi gelenek ve goreneklerini, uydurma izahları, tarihin sadece belli bir donemiyle ilgili tarihsel kararları, şahsi goruşlerini dine sokan, dinin ozellikle uygulama alanını bir yığın uydurmayla ve Kuran’da yer almayan izahlarla dolduran zihniyeti tanıyacağız. Bu bağlamda dinin kaynağı olarak neden yalnızca Kuran’ı benimsememiz gerektiğini, Kuran’da gecmeyen hususların neden İslam’ın evrensel hukumleri olamayacağını kavrayacağız. Ayrıca dine mal edilen ve dinin kesin bir hukmu sanılan bircok hususun; Kuran’da yer almadığını ve bu yuzden bunlara dinsel bir anlam yuklemenin hatalı olduğunu oğreneceğiz. Yani Kuran’a giderek dini yeniden tanıyacağız.

Din olarak sunulan uydurma hadisler ve mezhepsel yorumlar gibi unsurların, insanları dinden soğutması uzerine, birikimlerimizi kitaba aktarmayı borc bilmiş Kuran araştırmacılarıyız. Bu kitabı da eleştirel mantıkla okumanızı tavsiye ediyoruz. Doğru ve dinin tek kaynağı olan Allah’ın kitabı Kuran’dır. Buradaki fikirlerimiz de ancak Kuran’a uyduğu olcude doğrudur. Bu calışma, İslam’ı Kuran dışılıktan kurtarmaya calışan; geleneğin, taklidin, kelle sayısına itibar edilmesini ve hurafelerin akıllara vurduğu zincirleri kırmayı amaclayan bir calışmadır. Bu kitap, Kuran’da anlatıldığı şekliyle İslam’ı anlama yolunda ufak bir katkıda dahi bulunursa cok mutlu olacağız.


Kaynak : Kurandakidin
__________________