Gunumuzun insanına gelince; bugun zihinler her zamankinden daha fazla muzahrefÂtla doludur. Zihin, boyle muzahref şeylerle dolunca, insan hic farkına varmadan o malzemeyi evirir-cevirir, kullanır. Bilgi kırıntılarıyla ve yabancı kulturlerin cer-copuyle dolmuş, yalan-yanlış bilgilerle kirlenmiş bir zihin, hemen o soz ve duşuncelerin rotasına girebilir ve onlar tarafından idare edilmeye yonlendirilmeye başlar. İnsan, hic farkına varmadan, zihninde yer bulan o soz ve duşuncelerin tesirindeki bir akıntıya yakalanabilir. Mesela, gunumuzde bir kısım değişik felsefî ve sosyal bilim sahaları tamamen batı felsefesine dayanmaktadır. Pedagoji ve psikoloji gibi alanlarda sadece pozitivizm ve rasyonalizmin sesi-soluğu duyulmaktadır. Bizim kultur kaynaklarımızla beslendiğine inandığımız cok samimi kimseler bile kitaplarının yarısını Freud’un duşunceleriyle doldurabilmektedir. Dolayısıyla, boyle bir atmosferde o turlu, koku bize yabancı duşunce ve mulahazalarla bizim insanımızın da zihin ve duşunce ufku kirlenmektedir.
O zaman bize ait olmayan hicbir şey okumamız mı iktiza ediyor? Hicbir yabancı kitap okumayalım mı? Mesela, Marx’ı, Sartre’ı ve Camus’yu okumayalım mı? Yanlış anlaşılmasın, o insanların yazdıkları ya da Batı’da kabul goren başka kitaplar okunmasın demek istemiyorum. Bir mu’min, dinî ilimlere ve ruh terbiyesine ehemmiyet verirken, ‘pozitif’ ilimler denilen fenlerden, ayrıca edebiyat, tarih ve felsefeden de bir nebze haberdar olabilir. Bir yandan Fizikten Kimyaya, Biyolojiden Astronomiye kadar, modern bilimlerin ana prensiplerini oğrenirken diğer yandan da Camus, Sartre, Marcuse gibi varoluşcu filozoflar ve daha başka Doğu ve Batı felsefesinin ana kaynaklarıyla tanışabilir. Fakat bir mu’min, once mutlaka okuması lazım gelen şeyleri okumalıdır.Evet, bizim din usulu dediğimiz akîde metodolojisi ve fıkıh usulu gibi oncelikle okuyup oğrenmemiz gereken meseleler vardır. Biz kendi usulumuzle zihnimizi donatırsak, kendi kaidelerimizi zihnimizin esas dinamikleri haline getirirsek bizi onlar yonlendirir. Yoksa kendi kultur kaynaklarımızı bilmeden başka felsefeler, başka ideoloji ve kulturler, başka başka yorumlarla meşgul olur ve onları okursak, zamanla aslî meselelermiş gibi gormeye başlayacağımız o felsefe ve kulturler duşunce dunyamıza gelip oturur, zihnimize hukmetmeye başlar ve duşuncelerimizi yonlendirirler.
Evet, bizim belki bir Sartre’dan da alacağımız şeyler olabilir; onun fikirlerine butunuyle katılmasak da herkeste potansiyel olarak şoyle-boyle bulunan bir bohemlik realitesiyle alakalı bazı hususları ondan oğrenebiliriz. Freud’un anne-cocuk munasebetlerine dair ortaya attıklarına iştirak etmesek, ‘libido’ nazariyesini yanlış ve yakışıksız bulsak da onun şuuraltı ile alakalı bazı sozlerini de gormezlikten gelemeyiz. Şimdi, eğer biz, sağlam bilgilerle ve bir yonuyle duşunce dunyamızı koruyacak din usulune dair meselelerle donanmış bir zihne sahipsek onları okurken kendi yorumlarımızı da yapabiliriz. Okuduklarımızın faydalı yanlarını alır, kullanır, muhtemel zararlara ve duşunce kaymalarına karşı da korunmuş oluruz.
__________________
Neyi, Nasıl Okumalı...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Neyi, Nasıl Okumalı...