Tarikatlarda şişlemek denilen şeye “burhan” ismi verilmektedir. Tarikata mensub olan kişinin yaptığı ve acıtmadığını soyledikleri bir uygulamadır. Bunu yapanlara saygılı olmakla beraber şahsen biz tavsiye etmiyoruz.

İslÂmiyet, ana hatlarıyla iman, ibadet ve ahlaktan ibarettir. KelÂm ilmi imanı, fıkıh ilmi ibadeti, tasavvuf ilmi de ahlakı ele alır. Tasavvuf, İslÂmı derûnî bir şekilde yaşamaktır. Ruhî ve vicdanî bir duyuşun mahsuludur. Şekilden mÂnÂya gecmek, kabuktan oze ulaşmaktır. KÂlin hÂl olmasıdır. (1)

İnsanın aklı, kÂinatın binler hazinelerini acan pırlanta gibi bir anahtardır. Nuranî bir cevherdir. Aklıselim mertebesine ulaştığında, Rabbanî bir murşittir. Hakikat guneşine acılan bir penceredir.

Kalb dahi, insanın manevî hayatının merkezidir. Binler Âlemin manevî bir haritasıdır. KÂinatın hadsiz hakikatlerinin mazharı, medarı, cekirdeğidir. (2) Cenab-ı Hakk'a parlak bir aynadır. Gayb Âlemlerine karşı bir penceredir. Rabbanî bir latifedir.

İşte, aklın işletilmesiyle pek cok ilimler ve fenler otaya cıktığı gibi, kalbin işletilmesiyle de, tasavvuf ilmi ortaya cıkmıştır.

İslÂm tasavvufunun menşeini inceleyen bazı zÂtlar, İslÂm oncesi tasavvufî akımlarda da benzeri esasları gorduklerinden, onu ya Hint’te, ya İran’da, veya daha başka yerlerde aramışlardır. Halbuki, İslÂm tasavvufunu doğrudan doğruya Kur’Ân'da ve Resulullah’ın (asm.) hayatında aramak lÂzım gelir. (3)

Cunku tasavvufta yer alan “zikir, fikir, nefis terbiyesi” gibi esaslar, Kur’Ânda cokca bahsedilen konulardır. “Yaşayan Kur’Ân” durumunda olan Resulullah (asv) ise, tasavvufî hayatın en zirve tatbikini gostermiştir.

Tarikat, tasavvufun sistemleşmiş şeklidir. Tarîkatlar, hakikatlerin yollarıdır. (4)

Tarîkatlar, şeriatın birer delili, abıhayat dağıtan bir kevser kaynağıdırlar. (5) Asırlardır nice ehl-i iman, bu menba’dan icmiş, bu muazzam hazineden istifade etmiştir.

Tarîkat, Resulullah’ın miracının golgesinde kalb ayağıyla ruhanî bir seyr u sulûktur. (6)

Tarîkat, hakîkate giden bir yol olmakla beraber, tek yol değildir. Butun hak tarikatlar, esaslarını Kur’Ân'dan almışlardır.

Tarîkatı kabul etmek istemeyen bazı kimselerin, “Hz. Peygamber (asv) devrinde tarikat mı vardı?” şeklindeki soruları, bir cerbezeden ibarettir.
Zira, tarîkatın butun esasları, zaten Resulullah (asv)’ın tatbikatına dayanmaktadır. Yani, uygulama vardır, fakat adı tarikat değildir. Tarikatın belli bir sistem icinde ortaya cıkması , hicri III. asra dayanır. Cuneyd-i Bağdadî, Bayezid-i Bistami gibi zatlar, tarîkatın ilk onderlerindendir. Daha sonraki donemlerde gelen Şah-ı Nakşibend, Abdulkadir-i Geylanî, MevlÂna Celaleddin-i Rûmi, İmam-ı Rabbani gibi zatlar ise, tarîkatın en meşhur kahramanlarıdırlar.
Sorularınız icin ozel mesaj.
__________________