BERATINI ALMIŞ BAĞIŞLAYICI OLUR.
Oğretendir anneler… Seherde kalkan analar, Dosttan selam aldım yine,
Kazanmıştır cenneti Dost selamını alanlar, Seher, seher kaldım yine,
Berat almış hanımlar, Bağrı Allah’a yananlar, RuzgÂrların getirdiği,
Kazanmıştır cenneti… Guzel, cennetlik analar… Dost selamını aldım yine…
CENNET HATUNU
- Bir hanım, seherde erken saatlerde kalkar, cocuğunu uyandırırken ne yapar? Kalk oğlum, "Bismillahirrahmanirrahim" de… Kalk kızım "Bismillahirrahmanirrahim" de… Yatırırken cocuğa Allah muhabbetini, Allah kelÂmını yerleştirir. Yataktan kaldırırken Allah’ın kelamını, Allah’ın arzusunu, muhabbetini cocuğuna yerleştirir. Ne mutlu analardır, boyle yapan analar… İşte bunlara ‘cennet hatunu’ derler!
- "Cocuğum ayakkabını besmele ile giy. Cocuğum, besmele ile ye. Cocuğum besmele ile ic. Cocuğum bu nimetleri bize Allah veriyor. Cocuğum Allah de ki zihnin acık ola. Cocuğum namaz kıl ki guzel olasın... " Boyle mutemadiyen cocuğuna Allah’ın sevgisini, Allah’ın muhabbetini, Allah’ın dualarını, ayetlerini yerleştiren bir ana cennete gitmeyecek de ben mi gideceğim?... İşte, delilidir, ispatıdır, şahitlidir, senetlidir’
Bir de bunun aksini alalım. Kendisi postun ustunden kalkmaz ama cocuğuna da besmele cek demek aklına gelmez!
Surat ile kaldırır. "Sizin elinizden bıktım der". Hani kazasını rızasıyla eda etmez! Yemeğini uşenerek pişirir, surat ile pişirir. Pişirdiği yemeğe huzur katmaz! Kocasını surat ile karşılar! Evin icinde daima bir tatsızlık cıkarmaya sebep olur! Eee … Bu analar cehenneme gitmeyecekte ben mi gideceğim?
BERATINI ALAN NASIL OLUR?
Butun mesele, kalp kazanmak, gonul kazanmak…. Bu kazandığı kalbin, gonulun icine de aşkullah, muhabbetullah, muhabbeti Resulullah, muhabbeti Habibullah doldurmaktır!
-İşte seherde ipek kanatlı serin ruzgÂrlar bize mutlak dostun selamını getiriyor ammaaaaa, gonlu, kalbi, acık yerlere getiriyor! Bak, şu pencere acılmasa, iceri şu serin ruzgÂrlar girer miydi?
-Demek ki: bu seherin edasından uyuyana bir şey var mı?
-Yok
-Kuskune bir şey var mı?
-Yok!
-Kin saklayana bir şey var mı?
-Berat gecesinde, beratını almış kimseler nesinden belli olurdu?
-Berat almış kimseler bağışlayıcı olur, gonlunde kimseye karşı buğuz, adavet olmaz! Kendisine bir fenalık yapan olsa bile, onları bağışlar-, affeder, Allah’ın ‘afuv’ ismine mahzar olur, kaşığı gumuşler!
SEVİNDİREN SEVİNİR.
- Peki, bir kuskun ile barışmaktan gonule gelen sevinc kadar, altın takmaktan, esvap giyinmekten sevinilir mi? Daha cok sevinc neden gelir insana?
-nsan, uzun zaman dargın-kuskun olduğu bir kimseden af gorunce veyahut darıldığı bir kimseyi affetmekle daha cok sevinir. Donduk geldik yine cocuklarımıza, kendi konumuza, şu cennetlik ana olmak meselesine donduk.
-"Cennetlik ana" ne yapar?
-Cocuğunu mahcup etmez. Cennetlik ana yani beratını kazanmış ana şoyle olur:
Farz edelim ki kar yağmış, cocuğumuz kartopu oynayacak veyahut camurla yatacak kalkacak! Şimdi cocuğun o işleri yapmasına musaade etmek cocuğu sevindirir. Cocuğu sevindirmekten de insan kendi sevinir. Bak, burada bir incelik var.
-"Cocuğum, hasta olursun, soğuk alırsın" demek, cocuğa hastalık bildirmek ve şupheye sokmak demektir!
-"Uşudun, cabuk gel iceri oğlum, hasta olacaksın" deyince ne olur!
-Cocuk hasta olacağının haberini almış ve hastalığı bekliyor olur!
-Peki, ne yapacağız?
-"Cocuğum, cok oynama da biraz oyna gel" demeli, biraz oynadıktan sonra "hele gel bakalım" diye cağırmalı, " aferin cocuğum, sen butun hastalıkları cıkarmışsın, daha sen hasta olmayacaksın! Bak bu soğukta terledin, terinle beraber hastalığını cıkardın, daha sen hasta olmazsın! Hasta oldum desen bile inanamam sana" diyerek, hemen terini kurulamak, camaşırını değiştirmek gerekir.
-Ben daha gidip oynamak istiyorum.
-Peki, git oyna ama yine terledin mi gel ki camaşırını değiştireyim hemi yavrum? "hadi korkma, sen hasta-masta bir şey olmazsın" demekle, cocuğun maneviyatında hastalığa karşı cok buyuk bir mukavemet koymuş oluruuuuz! Daha bunun gibi, "Oynadığı zaman Allah diye oynarsan, Allah’ı, Peygamberi hatırlarsan sana daha cok izin vereceğim" diye anneler davayı kazanırlar.
Cocuk gider o istediğini yaparken bizim istediğimizi de yapar. Oynarken Allah der. Oynarken peygamberimizi hatırlar ve ayakkabısını giyerken de demin arz ettiğim gibi besmele ile giyer, Yediğini besmele ile yer, yemeğin başında daima Allah’ın, Peygamberin muhabbetini cocuklarımıza aşılarız.
Ne olur bu cocuk? Cesur, mukavemetli, enerjik, calışkan, sıhhatli, bunyeli aynı zamanda merhametli, kalbi Allah’a donmuş, tam manasıyla bir Musluman cocuk olur! (28–04.10.2004)
COCUK BİZE EMANETTİR.
- PekÂlÂ, bize rabbimizin emri nasıl?
-“ Sizi benim rahmetime kavuşturacak, benim nimet-i manevilerime ulaştıracak, cennetime sokacak, size verdiğim emanet cocuklardır!” İşte bu cocuklar… Rabbimizin yarattığı cocuklar, bize emanettir. Bizden her istediğini aldığı zaman, Allah’ın muhabbetine de, peygamberin muhabbetini de , insan-ı kamilin sevgisini de alması lÂzımdır ki, o cocuk tamam ola, yoksa olmaz! İşte boyle, sokak serserisi, ana-baba dinlemez asi olur! Hısım akrabadan eli cekik olur, anaya babaya itimatsız olur.
Bir baba cocuğa annesini ehemmiyetsiz gosterirse, o cocuğun icinde o ehemmiyetsizlik tohumu buyuyup ağac olduğu zaman, annesine karşı itaatsizlik meyveleri sacmaya başlar. Bu cumleden olarak bir anne de cocuğunun yanında babaya karşı gelirse o cocuk babasına karşı saygısız ve itaatsiz olur! Cocuk saygısız oldu diye şikÂyet para etmez. Cunku saygısızlığı biz veriyoruz.
-Bizden gormesi kÂfi mi?
-Bakın, cocuk okula gittiği zaman diyelim ki zayıf alsa veya orta alsa bunu cocuğumuzla aramızda sır etmemiz lazım sır… Kimsenin bilmememsi lazım. Cunku o cocuğun zayıf notunu aramızda paylaşırsak cocuk başkalarının duymasından endişe eder calışmaya mecbur olur. Rabbimiz bir ayeti kerimesinde buyuruyor ki “ benim takdirim, kullarımın zannına bağlıdır”. Cocuğumuzun soğukta sıcakta oynamasından korkmamalıyız ve onu da korkutmamalıyız.
-Ne demektir “hasta olursun cocuğum?” hasta olmazsın desek olmaz mı?
-“ Bak, bu soğukta oynadın terledin işte bu terinle beraber senin hastalığın senden cıktı sen artık daha hasta olmazsın cocuğum ” demekle beraber biz yine onun camaşırını değiştireceğiz, terini kurulayacağız, biraz dinlendireceğiz, onun ağzına bir şey verip tekrar bırakacağız.
Cocuğun oyununa mani olmamak lazımdır. Cocuk oynarken haline bırakıp cekilmek değil oyununa ehemmiyetle goz atmak lazımdır. Cunku o cocuk oyun oynarken ne zahmetlere ne eziyetlere katlanıyor nelere katlanıyor oyunda başarışlı olmak icin değil mi? İşte o başarmak isterken biz oyununa mani olursak, cocuğu başarısızlığa alıştırmış oluruz. Cocuk karaktersiz, devamsız, hevessiz olur.
Onun icin, cocuğun oynamasına bilhassa takdirle bakmamız, beğenme ifadeleriyle ona goz atmamız ve yarım bırakacağı bir oyunu tamamlattırmamız lazımdır.
BAŞLADIĞI İŞİ YARIM BIRAKTIRMAYACAĞIZ.
Dahası var: bir cocuk başından buyuk bir iş yapmaya kalkışsa “ yapamazsın cocuğum” deyip faaliyetini durdurmamız cocuğu uyuşturmamız demektir. Cocuk “ ben bu işi yapacağım” dediği zaman “yaparsın cocuğum hadi bakalım” demek ve o buyuk işi başaramasa bile onun başarmasına geriden yardım etmemiz, yarıda bıraktırmamalıyız ki, o cocuklar daima futuhat sahibi olsunlar.
Demek ki cocuğun oyununa, her hangi bir işe başlamasına mani olmayacağız. Yalnız neye mani olacağız.? Kendisine belli etmeden takdir ederek geriden yardım etmekle başladığı işi yarım bırakmamasına mani olacağız. Onu tamamlattırmak icin elden gelen gayreti sarf edeceğiz ki cocuk atak olsun,cesur olsun… Gerek kız gerek erkek!
Bazı cocuklar, oyuna cok duşkun olur. İşte ona da derslerini veya yapacağı işleri oyun şeklinde, oyunuyla beraber yaptıracağız. Yani oyuna hevesli cocuğa dersini, oyununun arasında yaptıracağız.
-Nasıl ?
-Dersini kendisine oyun kabul ettireceğiz. Dersini, muhim değil de dersin de bir oyun olduğunu kafasına yerleştireceğiz.
BİR YALAN, KIRK YALAN SOYLETİR.
Şimdi, ne yana donersek donelim, her şeyimizin guzel olması icin her idaremizi, gonul kazanmak icin yapacağız. Bunu demekle, cocuğumuzu terbiye etmekten geri kalalım demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın! Bakın, oynarken soğuk almamamsına dikkati tarif ettiğimiz gibi… “Terledin ama işte hastalığın cıktı, daha hastalanmasın” demek nedir? O cocuğun gonlunu kazanmak, kuvvet-i maneviyesini yukseltmek, hastalığa karşı kendisine karşı bir inatcılık meydana getirmektir. HÂlbuki biz bunun aksini yapsak, cocuk bizi avutacak yahut okula giderken gelirken yine maksadını icra edecek. Yani cocuğun kafası saflığa calışırken, bizim mani olmamız yuzunden cocuğun kafası yalan icat etmeye başlayacak!
Tabi bir yalan soyleyince, o yalanı kapatmak icin bir yalan daha uyduracak. Boylece cocuğun kafası sersem olacak, dersini calışmayacak ve onun gonlu mahkûm, bizim gonlumuzde mahkûmda kalacak.
İşte sevaplı kimse odur ki kafası calışsın yerine gore daima geleceği duşunerek idareli ve ideal hareket etsin. Arzulara mani olmamak, daima cesaret verici şekillerde konuşmak insanı kendi istediği gibi idare ederken, onun istediği şekle sokmak, cennetlik anaların işidir. Cennetlik analar etrafını istediği şekilde idare ederken aynı zamanda kendi idaresine de sokar haberi olmadan… Cebir kullanarak değil, cebir kullanmadan!
BİR ANA Kİ…
Cocuğun biri, okulda arkadaşlarına: “ben hasta olmam, bir şeyden korkmam, yalnız annemden, babamdan, Allah'ımdan, peygamberimden korkarım” diyor. Cocuğu goruyor musun? Sınıfta daima birincilik kazanıyor. Bunun hikmetini aramışlar: su iciyor “ Allah suyu bana şifa olarak verdi” diyor. Yemek yiyor “ Allah bunu bana şifa olarak verdi” diyor. Elini herhangi bir işe uzattığı zaman “ Allah bunu bana yaptıracak” diyor. Muazzam bir kuvvet-i maneviye var cocukta. Aşağılık duygusundan sıyrılmış cıkmış.
Birde ailesini tetkik ediyorlar. Annesi taa meme verdiği zamandan beri başlamış: “ İşte, sana bu memenin icindeki sutu Allah veriyor. Bu sutu icince sen hasta olmayacaksın, cesur olacaksın. Bu suyu icersen zihnin acık olacak. Allah bu sudan sana zihin acıklığı verecek” diye, diye, diye… Allah’ı, Peygamberi, Allah’ın rahmetini şifasını, keremini, lutfunu cocuğun taa ic bunyesine, kalbinin en derin koşesine yerleştirmiş!
Bir ana ki aynen boyle cocuğun kalbine Allah, peygamber sevgisini yerleştirir, o cocuğun her an Allah'ı duşunmesindeki sevabın iki misli annesinin babasının defterine yazılır. İşte en buyuk sevap, Allah’ı unutmamak olduğu gibi, en buyuk sevabın cifte katlısı da cocuğuna oyle bir bunye temin etmektir ki o cocuk hayatının başlangıcından omrunun sonuna kadar Allah’ını peygamberini unutmasın peygamberin izinden ayrılmasın.
(akd)
__________________
Beratini AlmiŞ, BaĞiŞlayici Olur.
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Beratini AlmiŞ, BaĞiŞlayici Olur.