Gercekten de bizim temel kulturumuzun icinde ozel ve guzel bir sofra kulturumuz vardır. Bu kultur unutulmamalı, hatta yemek yiyip su ictiğimiz muddetce bu kultur hayatımızda yaşamalı, yokmuş gibi bir ihmal ve ilgisizliğe de maruz kalmamalıdır... Boyle bir anlayış icinde baktığımızda goruyoruz ki, insanın yiyecek kadar iştiha duyması, bu iştihasını karşılayacak kadar da sofrasında nimet bulması her şeyden once Allah’ın buyuk bir lutuf ve ikramıdır. Cunku yiyeceği var, ama iştihası yok. İştihası var, fakat bu defa da yiyeceği yok nice kimseler vardır bu Âlemde. Oyle ise inanmış insanlar sofraya her oturuşta bu lutfu hatırlamalı, bu nimeti duşunmelidir. Yani yemek boyunca “zikir, fikir ve şukur” icinde olmalıdır. Sofrada boylesine bir zikir, fikir ve şukur icinde olunabilir mi? Alimlerimiz olunabileceğini şoyle anlatıyorlar. Diyorlar ki:
-Yemeğe “Bismillah” diyerek başlamak zikirdir. Bu iştihayı verip, bu yiyeceği nasip eden Yaratan’ı duşunmek ‘fikir’dir. Yemek sonunda “Elhamdulillah” diyerek kalkmak ise şukurdur.

Sofraya boyle zikirle başlayan, fikirle devam eden, şukurle de kalkan kimse, sofra kulturunu yaşayan ve de yaşatan kimsedir.


Boyle kimseler sofrasında bereket, kalbinde de hep mutluluk ve huzur hissederler...

Alimlerimiz sofra kulturumuzu anlatırken bazı sunnet olculerine de dikkat cekiyor ve diyorlar ki:

-Sofraya zikirle oturup, fikirle devam ederken şukurle kalkan kimseye layık olan, midesini aşırı yemekle doldurmamak, tıka basa yememek... İhtiyactan fazla yemeye alışmak hem sunnete aykırı hem de sıhhate...

Hem tıp hem de dini ilimlerde ihtisas yapmış bir alime sormuşlar:

-Kur’an-ı Kerim’de insan sağlığı ile ilgili bir ayet buldunuz mu? diye. Şoyle cevap vermiş:

-Kur’an-ı Kerim’de insan sağlığı ile ilgili cok ayet vardır. En başta geleni ise şu ayettir:

-Yiyiniz, iciniz ama cok yiyerek israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez!..

Alim şoyle devam etmiş sozlerine:

-Anlaşılıyor ki, helalinden yiyip icmek serbesttir. Ama cok yemek serbest değil, en azından mekruhtur!.. Cunku cok yemekte israf vardır. Allah ise israf edenleri sevmez!..

Nitekim bu ayeti tefsir eden en eski tıp adamı meşhur İbn-i Sina da şu acıklamayı yapmıştır:

-Yediğinizde israf yapmayın, az yiyin. Yemekten sonra dort-beş saat bekleyin. Ust uste yiyip de mideyi yormayın!.. Şifa hazımdadır.


Aslında yemek konusunda en nihai olcuyu Efendimiz (sas) Hazretleri vermiştir:

-Midenin ucte birini yemeğe, ucte birini suya, kalan ucte birini de rahat nefes almaya ayırın!..

İşte size sunnete uygun şekilde sofraya oturma ve sofradan kalkma kulturumuz...

Yani sofraya iştiha ile oturmalı, yine iştiha varken kalkmalı, midede suya, nefes almaya her zaman yer bırakmalıdır.

Sahabeden Semure bin Cundeb’in oğlu yemekten sonra kusmuştu. Cok yedikten sonra kusmayı hayra alamet saymayan baba Semure şoyle dedi:

-Şayet bu kusmadan dolayı olmuş olsaydın, cenaze namazını kılmakta tereddut ederdim!..

Demek ki, cok yemekten dolayı olen insanı, namazı kılınamayacak derecede gunahkar kimse gibi goruyordu sahabeler.

Hazreti Omer Efendimiz (ra)’in ikazı da duşundurucudur. Şoyle diyordu meşhur sozunde:

-Nefsin arzu ettiği her şeyi yemek israftandır. Allah ise israf edenleri sevmez!..

Şunu da ilave ediyordu sozune:

-Unutmayınız ki yediğiniz helal ise hesabı, haramsa azabı vardır!.. Demek ki insan, iradesine sahip olmalı, aklına gelen her şeyi alıp yeme alışkanlığı gibi bir irade zaafına duşmemeli, hem sıhhatini, hem parasını, hem de sofra kulturunu korumasını bilmelidir!..


Helal kazanc kolay harcanmaz


Helal kazanc kolayca harcanamaz, birtakım gereksiz şeyler ihtiyac olarak gorulup de musrifce para kullanma sorumsuzluğuna yonelinemez. Bilhassa boyle gunlerde. Cunku helal kazanc cok zor elde ediliyor. Asla kolayca ele gecirilemiyor. Elbette zor elde edilen şeyler zor harcanacak, elden cıkarılırken defalarca duşunulup tartılarak sarf edilecektir.

Bu sebeple, hayatlarını helal rızıkla tamamlamak hedefinde olanlar, haram lokma yemekten, yılandan, akrepten korkar gibi korkanlar, israftan da korkacaklar, ihtiyac olmayan gereksiz şeyleri ihtiyac gibi gorerek luzumsuz şeylere para sarf etmekten cekineceklerdir.

Bu cok makul ve meşru bir titizliktir. Cimrilik sanılmamalıdır.

Hatta, yemeklerde bile şoyle bir duşunup taşınma gereği duyarak, gorenek belasıyla alışılan yemek ceşitlerinden de bir olcude kacınacak, sunnet olan, en az ceşitte karar kılmaya gayret gostereceklerdir.

Yemeklerinde hep bol ceşide alışan, bu yuzden kazancından da hep şikÂyette bulunan bir obur adama, Geylani Hazretleri şoyle ikazda bulunmuştur:

Sizi cok yemek oldurdu, bizi de az yemek diriltti!

Evet, israflı sofralarda midesini tıka basa dolduran kimsede manevi konulara karşı bir olu ilgisizlik ve duyarsızlığı başlar. Onun butun meselesi bitmek bilmeyen israflı ihtiyaclarıdır. Bunu da helal kazancla temin edemediğinden felsefe değişir, malum şu tekerleme de gelişir:

Ver Allah’ım ver, kulun haram helal demez yer!

Boyle bir sonuc, sunnetten uzaklaşıp israfa dalmakla, ihtiyac olmayan şeyleri ihtiyac sanıp bol harcamakla meydana gelir. Bilmem yanılıyor muyum? İsterseniz bir de siz deneyin israfsız iktisatlı hayatı...


* Mevlana’dan oğutler


Ekmeğin zevkini, ancak ac kimse bilir; tok olan, o zevki, hic bilmez! Ekmekci dukkanındaki ekmeklerden dukkanın ne haberi vardır?

Ekmekci ac olsaydı, ekmeği hic satmazdı; seher ruzgÂrı gulun kıymetini bilseydi, onu sacıp dokmezdi!

***

||||| TARİFLER ||||||||||

Bayat ekmek pizzası


Bayat ekmekler dilimlenip kup kup kesilir. Margarin ile yağlanmış ve un serpiştirilmiş fırın tepsisine yayılır. 4 yumurta cırpılır; icine 2 su bardağı sut, 1 paket kabartma tozu, yarım cay bardağı sıvı yağ katılır. Karışım tekrar cırpılıp ekmeklerin uzerine dokulur. Bayat ekmek pizzası bu durumda buzdolabında bir gun bekletilebileceği gibi hemen de pişirilebilir. Fırına verilmeden once, uzerine dilimlenmiş sucuk, salam veya sosis yerleştirilir. Domates, biber dilimleri de yerleştirilebilir. Bunların uzerine de kaşar rendesi serpiştirilir.
***

Ekmek tatlısı


Malzeme: 2 adet ekmek, 6 adet yumurta, 1 fincan sut, bir tavalık ayciceği yağı, 2 kilo şeker.


Yapılışı: Ekmeklerin dış kabukları bıcakla sıyrılır, daha sonra duzgun bir şekilde doğranır, dilimlenir. Yumurtalar bir kaba kırılır, sut ile cırpılır, sıvı yağda sutlu yumurtalı karışıma dilimlenen ekmekler bandırılarak tavada kızartılır. Kızartılan ekmekler bir pecete uzerine cıkarılarak cektiği yağdan arındırılır. 2 kilo şekerden yapılan şerbetle kızaran ekmekler bir tepside altust yapılarak 15 dakika kaynatılır. Soğuduktan sonra kaymak ile servis edilir.
***

Kalacuş


Bayat ekmek, kupler halinde kesilerek derin bir kaba konulur. Kıyılmış soğan, tavada kızdırılmış margarin ile pembeleşinceye kadar kavrulur. Calkalanarak ayran kıvamına getirilen yoğurt ve su, yağ ve soğanın bulunduğu tavaya eklenir. Birkac dakika kaynatıldıktan sonra, oluşan karışım derin kapta bulunan doğranmış bayat ekmeklerin uzerine dokulur. Kabın kapağı kapatılır. Bir sure ateşin uzerinde tutulduktan sonra hemen sofraya getirilir.
***

Ekmek oğması


Bayat ekmeklerin ici -istenirse, kabuğu ile birlikte- ufalanır; bir kapta eritilen tereyağına dokulerek kavrulur. Sonra uzerine bir yumurta kırılıp ekmek ufakları ile alt ust edilir. Ardından 1 bardak sut dokulup yeniden karıştırılır. Cok hafif ateşte sut cekilinceye kadar bekletilir. Sut cekilince ateşten alınır; uzerine bir bez konularak demlendirilir. Ilıyınca yenilir.
***

Muhammara


Malzeme: 2 adet ekmek, 50 gr ceviz ici, 2 adet iri boy kuru soğan, 2 diş sarımsak, 1 bağ maydanoz, 250 gr beyaz peynir, 50 gr pul biber, 50 gr sıvı yağ, 1 yemek kaşığı tuz, 100 gr domates salcası.


Yapılışı: 2 adet ekmek ici suyla ıslatılır ve suyu sıkılır. Bir karıştırma kabına alınır. 50 gr ceviz ici cekilir. İki adet kuru soğan, sarımsaklar ve maydanoz cok ince şekilde cekilir. İcine rende beyaz peynir, pul biber, tuz, sıvıyağ, salca konulur ve hepsi karıştırılır. Hazırlanan karışım kanepe şeklinde dilimlenmiş ekmekler uzerine surulerek servis yapılır.



AHMED ŞAHİN
__________________