Semerkand dergisi / Yunus Kızılırmak / Subat 2012-158. sayı

Efendimiz s.a.v. veda hutbesinde şoyle buyuruyor: "Rabbiniz bir, atanız birdir. İyi dinleyin! Arab'ın Acem'e, Acem'in Arab'a, kızıl ırkın siyah ırka, siyah ırkın kızıl ırka hicbir ustunluğu yoktur. Ustunluk sadece takva iledir. Şuphesiz Allah katında en kıymetliniz Allah'tan en cok korkanınızdır."

Kardeş denildiğinde aklımıza genellikle aynı anne babadan dunyaya gelen kişiler gelir. Bu akrabalıktan ileri gelen kardeşliğin dışında, bir de aynı dine mensup olmayı ifade eden iman kardeşliği vardır.

İslÂm dininde kardeşlik, butunuyle iman temeline dayanmaktadır. Allah TealÂ, Kur'an-ı Kerim'de şoyle buyurmaktadır: "Muminler ancak kardeştirler. Oyleyse kardeşlerinizin arasını duzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz." (Hucurat, 10)

Buna gore yeryuzunun neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor, hangi kavme mensup veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar, butun muminler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşi ve sadık dostlarıdır. Kendi akidelerine saldıranlara -kendilerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar- asla sevgi beslemezler. Bu anlamda sadece iman kardeşliğini esas alırlar.


Mumin ise bizdendir

Musluman bir millet olmanın gereği olarak hicbir millete ayrım yapmaksızın 'Muminse bizdendir' deyip sevgi nazarıyla bakmamız gerekir. Gonulleri birbirine ısındıran ve cahiliyetten kaynaklanan husumetleri ortadan kaldıran iman kardeşliğidir. Bu da Rabbimizin bizlere bahşettiği en guzel nimetlerden biridir:

"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah'ın sizin uzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz duşmanlar idiniz de O kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Yine siz tam bir ateş cukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini işte boyle acıklar." (Âli İmran, 103)

Yuce Rabbimiz bu ayet-i kerimede bizlere, cahiliye doneminde birbirlerine duşmanlıklarıyla un salmış Evs ve Hazrec kabilelerine mensup fertleri iman vesilesiyle nasıl kardeşler haline getirdiğini hatırlatmaktadır. İslÂm'da kardeşlik iman temeline oturtulduğu icindir ki muminlerin arasını bozacak her turlu ayrılık, fitne ve entrikalar haram kılınmıştır. Irk, soy, cins ve benzeri cahiliye değerleri yerine takva esası getirilmek suretiyle toplumsal kardeşliğin ve ahengin bozulmaması sağlanmıştır.

Bu konudaki ayet-i kerime her turlu tartışmayı sona erdirici niteliktedir: "Hic kuşkusuz, Allah katında en ustun olanınız, takva yonunden en ileride olanınızdır." (Hucurat, 13)

Kardeş olmak, arkadaş ve sadık dost olmaktır. Bunu fiilen gostermek, sevmek, saymak, guvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmaktır. Bunlar olmadan kardeşlik iddiasının bir anlamı olmaz. Kur'an'ın ongorduğu kardeşlik, butun bunları kuşatan bir muhtevaya sahiptir.

Bir hayat bicimidir İslÂm'daki kardeşlik. Dinde kardeşliğin en guzel numunesini Peygamber s.a.v. cağında O'nunla birlikte yaşayan seckin sahabiler ortaya koymuşlardır. Muhacir ve Ensar ilişkisi kardeşliğin ne anlama geldiğini bizlere gosteren son derece mukemmel bir ornektir. Medineli Ensar, Mekke'den gelen Muhacir kardeşlerini kendilerinden daha aziz tutmuşlar, onları hicbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır. Yuce Allah şoyle buyurmaktadır: "Daha onceden Medine'yi yurt edinmiş ve gonullerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine hicret edip gelenleri severler; onlara verilenler karşısında iclerinde bir cekememezlik hissetmezler; kendileri zaruret icinde bulunsalar bile onları kendilerinden onde tutarlar. Nefsinin tamahkÂrlığından korunabilmiş kimseler, işte onlar saadete erenlerdir." (Haşr, 9)

Efendimiz s.a.v. şoyle buyurmaktadır: "Hicbiriniz kendi nefsiniz icin arzu ettiğinizi kardeşiniz icin istemedikce (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız." (Buhar&#238


Parcaları birbirini tamamlayan bina

Muminler kardeşlikte ve dostlukta butun zerreleriyle birbirine bağlı bir vucut gibidirler. Nasıl ki bir vucudun herhangi bir azası rahatsız olduğunda butun vucut aynı rahatsızlığı duyarsa, bir tek muminin -dunyanın ta obur ucunda bile olsa- cektiği acıyı, duyduğu ıstırabı diğer kardeşleri de derinden hissetmelidirler.

Muminlerin bu denli birbirlerine bağlı olduklarını Peygamberimiz s.a.v. şoyle ifade etmektedir: "Muminin mumine bağlılığı, parcaları birbirini butunleyen bir bina gibidir." Hadisi rivayet eden Ebu Musa El-Eş'arî r.a., bunu tarif icin Allah Rasulu s.a.v.'in parmaklarını birbirine gecirdiğini zikretmektedir. (Buharî; Muslim; Tirmizî; Nesa&#238

Bir muminin, diğer bir mumin kardeşine her halukÂrda yardımcı olması gerekir. Peygamberimiz s.a.v. bu konuda, "Zalim de olsa, mazlum da olsa mumin kardeşine yardım et!" buyurmaktadır. Zulum konusunda nasıl yardım edileceğini ise şu carpıcı sozlerle dile getirmektedir: "Onu zulumden el cektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur." (Buharî; Muslim)

Kardeşliğin bir gereği de, zulme meyleden diğer kardeşlerini uyarmak ve onların davranışlarının duzelmesi icin caba sarf etmektir. Bu tur yardımlaşma fertlerin ve toplumların selameti icin buyuk onem arz etmektedir. Ayette şoyle buyruluyor: "O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mucadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara yardım ettiler. Onlar birbirinin velileridirler." (Enfal, 72). Burada velilik yardımlaşma ve oğutle tefsir edilmiştir.


Suizan afeti

Kardeşliği bozan pek cok husus vardır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde butun bu hususlar acık bir bicimde belirtilmektedir. Bir ayet-i kerimede, kardeşliği bozan ve dolayısıyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol acan hususlardan bazılarına şoyle değinilmektedir. "Ey iman edenler! Zannın bircoğundan kacının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından cekiştirmesin. Biriniz olmuş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şuphesiz Allah tovbeyi cok kabul edendir, cok merhamet edendir." (Hucurat, 12). Bu ayet-i celilede Yuce Rabbimiz, muminleri acık bir bicimde suizandan, kardeşlerinin gizli yonlerini araştırmaktan, gıybet, dedikodu yapmaktan sakındırmaktadır.

Peygamberimiz s.a.v. ise bu konuda şoyle buyurmaktadır: "Zandan sakınınız. Zira zan, sozlerin yalanı cok olanıdır. Birbirinizin ayıbını gormeye ve duymaya calışmayın. Birbirinizin mahrem hayatını da araştırmayın." "Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kotu) lakaplarla cağırmayın. İmandan sonra fÂsıklık ne kotu bir namdır! Kim de tovbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir." (Hucurat, 11) ayet-i kerimesinde de alay, kotu lakap takma ve benzeri gibi fısk kabul edilen davranışlar konusunda muminlerin duyarlı olmaları gerektiği vurgulanmaktadır.

Kin, haset ve hakaret de kardeşliği bozan hususlar arasındadır. Kitab-ı Kerim'de kendilerinden ovguyle bahsedilen muminlerin, dunya icin de ornek olacak cennetteki halleri şoyle tasvir edilmektedir: "Onların goğuslerinde kinden (ne varsa tumunu) sıyırıp cektik, kardeşler olarak tahtlar uzerinde karşı karşıyadırlar." (Hicr, 47). Peygamber Efendimiz s.a.v. ise şu nasihatlerde bulunmaktadır: "Birbirinizle kinleşmeyiniz, hasetleşmeyiniz, birbirinizden yuz cevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz." (Buharî; Muslim; Tirmiz&#238 ve "Bir kişiye, musluman kardeşine hakaret etmesi kotuluk olarak yeter." (Muslim).


Mumin ırkcı olamaz

Irkcılık yapmak da kardeşliği bozan ve muminleri birbirine duşuren hususlar arasındadır. Cunku bu turden iddialar kacınılmaz olarak beraberinde tefrikayı, cekişmeyi ve catışmayı getirmektedir. Muminlerin birbirine duşmesi veya duşurulmesi ancak bu yollarla mumkun olabilmektedir. Nitekim bir hadisi şerifte, şeytanın bu yonde daima bir umut beslediğine işaretle şoyle buyurulmaktadır: "Şeytan, kıbleye yonelen muminlerin artık kendisine ibadet etmesinden umidini kesmiştir; fakat onları birbirine duşurmekte hÂl umitlidir." (Muslim; Tirmiz&#238

Bir ırkın diğer bir ırka, bir kavmin diğer bir kavme ustunluğunu iddia etmek veya başkalarının varlığını kabul etmemek, kucumsemek gibi hatalar şeytanın fitne aracıdır. Bu tur duşunceler sirayet ettiği toplumları hasta duşurmekte ve tahrip etmektedir. Dinde kardeşlik ruhunu yeniden canlandırmak ve muminlere kaybettikleri kuvveti yeniden kazandırmak icin bu tur hatalı duşuncelerin duzeltilmesi gerekir.

Her ne kadar kardeşi kardeşe vurdurmak icin fitne kazanlarında kin, ofke, haset kaynatılsa da, biz aklı selimin ağır basacağına olan umidimizi asla kaybetmemeliyiz. Şeytana ve onunla işbirliği icinde olan insanlara vereceğimiz en guzel cevap, "muminler kardeştir" olmalı ve gayretimizi, olanca gucumuzu bu yonde harcamalıyız. Unutmamalıyız ki Kur'an-ı Kerim'in ongorduğu kardeşliğin kurulması icin, muslumanlar olarak, fedakÂrlığı, başkalarını tercih etmeyi, gıybetten iftiradan uzak durmayı, kimseyi kucuk gormemeyi onemseyen İslÂm ahlÂkını yeniden hayata gecirmeliyiz. Karanlıktan aydınlığa cıkmamızın yolu budur.
__________________