İslamiyet’in Amerika’daki ilk misyoneri

1893 yılı Şikago Dunya Fuarı’nda Birinci Dunya Dinleri Kongresi 10-27 Eylul 1893 tarihlerinde yapılacaktı. Bu, ABD tarihinin en onemli tarihî ve kulturel hadiselerinden biri sayılıyordu. Tebliğ gonderenler arasında, kongrenin “dunya tarihinin en onemli olaylarından biri” olduğunu beyan etmiş olan unlu Alman Şarkiyatcısı Max Muller de vardır. Kongrede İslamiyet’i temsil gorevi ise bir Amerikalıya, Muhammad Alexander Russell Webb’e duşmuştur.

‘Peki kimdir bu zat-ı muhterem? Hangi hakla İslamiyet’i temsil etmiş?’ diye gecirdiniz icinizden sanki. Ben de aziz dost İbrahim Ozdemir’in Omer Faruk Abdullah’tan cevirdiği makale sayesinde haberdar oldum kendisinden. Oğrendim ki, ABD’de, ozellikle beyazlar arasında İslam’ın yayılmasında onun olağanustu katkıları olmuştur.

1846’da New York’ta Presbiteryen bir ailede doğan Webb, babası gibi uzun yıllar (35 yıl) gazetecilikle iştigal etti. “Hudson Daily Star” gazetesinin editorluk ve sahipliğini ustlendi. Başka gazetelerde de calıştıktan sonra siyaset ve diplomasi sahnesinde goruyoruz onu. Once Cumhuriyetcidir, sonra saf değiştirip Demokratlaşır. Bu saf değiştirmede Başkan Grevor Cleveland’ı desteklemesi buyuk rol oynamıştır. Siyasette ahlak reformu yapma vaadinde bulunan Cleveland, ruhî ve manevî bir değişimi amaclıyordu, Webb de; her ikisi de emperyalizm aleyhtarıydı; Amerika’nın diğer milletlerle ilişkisini “vicdan” uzerine oturtmaya gayret ettiler.

Cleveland gunun birinde Webb’i Filipinler’e başkonsolos olarak atadığında, nasıl bir kader yalımına dokunmakta olduğunu tabii ki bilemezdi. 1887’de Filipinler’e giden Webb, zaten daha once Hıristiyanlıktan şupheye duşmuş ve mistik akımlardan, Doğu dinlerinden, Budizm’den, ruhculuktan vs. medet umar olmuştur. Manila’ya gitmesi teklif edildiğinde, arayışlarına Doğu’da yeni bir ivme kazandıracağını ummuştu. Ama İslamiyet onu Amerika’da değil, bu yeni topraklarda bir golge gibi takip ediyordu.

Filipinler’de daha once gormediği kitaplara ve belgelere erişti. Emir Ali’nin “İslam’ın Ruhu” adlı kitabını okuyunca feleği şaştı. İslamiyet’i tanımak icin buyuk bir merak uyandı icinde. “Arabistan Peygamberi”nin hayatını merak etti. Ardından konsolosluk işlerini bir yana bırakıp kendini İslam’ı incelemeye adadı ve aynı yıl Musluman oldu. Amerika’nın Filipinler Başkonsolosu, bir Musluman beyaz Amerikalıydı artık. Onun “ilk Musluman Amerikalı” olup olmadığı kesin değil. Ancak Webb’in, İslam’ın Amerika’da yayılması icin canla başla calışan “ilk Musluman misyoner” olduğu acık. Cunku kaba kacağa sığmayan bu delişmen ruh, İslamiyet’le muşerref olduktan sonra, 1892’de gorevinden istifa ederek Amerika’ya donmuş ve kolları sıvayıp işe girişmişti. Onun adı artık “Muhammad”dı.

İşte Şikago Dunya Fuarı’nın acıldığı sene, aynı zamanda Webb’in Amerika’da tebliğ dukkÂnının kepengini actığı tarihtir. Yeni “misyon”unu şoyle acıklamıştı kendisi: Kilise curumuştur, Amerikan şehirlerinde zeki ve ilerici bircok insan, kilisenin bu durumundan dolayı arayış halindedir. İslamiyet bu derde derman olacak tek dindir. Oyleyse, iş başına.

Broadway Caddesi 1122 numarada actığı buroyla işe başlayan Webb, “The Moslem World” adlı dergiyi ancak 7 ay cıkarabildiyse de, son olarak Fethullah Gulen Hocaefendi roportajını yayınlayan “Muslim World” dergisine ilham kaynağı oldu. Konferanslar verdi, yazılar yazdı, kutuphaneler ve okuma odaları actı, calışma grupları oluşturdu, velhasıl Amerika’da İslamiyet’in yayılması icin akıl almaz bir azimle calıştı. “Amerikan Musluman Kardeşliği” adlı, Hz. Peygamber’in hayatını, ahlÂkını, hedefini ve oğretilerini incelemeyi amaclayan bir kurum oluşturdu. Kur’an-ı Kerim’i sağlıklı bir şekilde İngilizceye cevirmeyi planladı. Amerika’nın, filmlerden de hatırlayacağınız en unlu caddelerinden birisi olan Broadway uzerinde bir cami actı. Ancak vefatından bir yıl once, maddi kaynak yetersizliği yuzunden bu caminin kapanmış olması gercek bir talihsizliktir. Bugun yerinde olsaydı, muhakkak ki Amerika’da İslamiyet’in varlığı adına son derece değerli bir sembol işlevi gorecekti.

Şikago Fuarı’nda İslamiyet hakkında peş peşe iki cok onemli konferans veren Muhammad Webb kardeşimizi hıncahınc dolan salonlarda dinleyenler arasında Amerikan edebiyatının şahikalarından Mark Twain’in de bulunduğunu ve unlu romanı “Tom Sawyer”da Muslumanlar hakkındaki bahiste sozu edilen kişinin Webb olduğunu soylemekle yetinelim şimdilik.


Mustafa Armağan



Not : Kultur, Genel ve İslam ve İnsan bolumleri arasında kararsız kaldım konuyu nereye gonderiyim diye. Sonunda buraya gonderdim. Umarım doğru yere konu acmışımdır.
__________________