“Nasıl bu kadar mukemmel olabiliyorsunuz?”
Sizlere Avukat Omer Şamil Kafkas arkadaşımın anlattığı guzel bir hatırayı aktarmak istiyorum:
Tarihî buyuk bir eczanenin sahibi Anya Hanım, Finlandiya’nın Lovis Belediyesi’nin başkanıydı. Maddi imkanların zirvede olduğu ulkesinde, halkının maneviyata ve insanî sıcaklığa kapalı olmasına uzuluyordu. Yaşı bir hayli ilerlemişti; eskiden de insanları soğuktu belki; ama şimdilerde insanlar iyice kopmuştu birbirinden...
Bu burukluğu yaşadığı donemlerde, eczanesine Mustafa isimli bir delikanlı gelmişti. Oğrenci değişim programıyla gelen ve Turkiye’de eczacılık yapmış olan bu genc, eczanesinde calışmak istiyordu. Delikanlıdaki efendiliği ve ictenliği gorunce, işe kabul etmişti. Kısa zamanda sıcak bir diyalog kurulmuştu. Ailesinden bile gormediği cana yakınlık gormuştu.
Bu samimi havasından dolayıdır ki, Mustafa’nın Turkiye davetini duşunmeden kabul etmişlerdi. Anya Hanım, eşi ve yanlarında uc arkadaşlarıyla yaz ortasında Turkiye yollarına koyulmuşlardı. Mustafa’nın bulunduğu İc Anadolu şehrinde tarifsiz bir ilgiyle karşılaşmışlardı. Mustafa’nın ailesini gorunce de; “Boyle ‘friendly’ (dost canlısı) bir ana-babadan da boyle ‘friendly’ bir Mustafa olur zaten!” demişlerdi.
Onların geldikleri akşam Mustafa’nın evinde bir sohbet olacaktı. Mustafa, acaba arkadaşlarını arayıp iptal mi etmeliydi? diye duşundu. Hep sohbet-i canan yorungeli muhabbetlerini Anya Hanım da muşahede etmeliydi. Bu kadar birbirine benzeyen, bu kadar sıcak ve guzel insanın nasıl olup da bir araya geldiğini merak etmişti Anya Hanım:
“Bizler her hafta boyle toplanır, şahsi, ailevi, mesleki.. her turlu meselemizi burada muzakere ederiz. Maneviyatımızı takviye icin duygu ve duşunce alışverişinde bulunuruz.”
Anya Hanım, “Nasıl bu kadar mukemmel olabiliyorsunuz?” diyerek, hayretini ifade etmişti.
Tatlı bir sohbet başlamış, İngilizce olarak imanî, felsefî bazı meseleler harmanlanıyordu. Mevzulara yer yer onlar da iştirak ediyorlardı. Bir ara Anya Hanım şoyle demişti:
“Arkadaş ve dost canlısı olarak dunyada bir Mustafa’yı bilirdik; gelip gorduk ki buradakilerin her biri birer Mustafa!..”
Antalya’yı gezmek istiyorlardı; Mustafa bir minibus ayarlamıştı. Yolda tatlı bir sohbete daldıklarından, benzin almayı unutmuşlardı. Yolda kalmışlardı. Mustafa onlara, “Bir bidon benzin alıp geleyim.” dedi.
Bir ticarî taksiyi durdurmuştu. Elini arka cebine attığında, cuzdanının olmadığını fark etti! Cuzdanı minibuste kalmıştı. Durumu taksiciye actığında,
“Ayıp ediyorsun abiciğim!” cevabını almıştı.
Arabadakiler cuzdanını arabada unutmuş olduğunu fark etmişlerdi, nasıl benzin bulabildiğini merak ediyorlardı. Mustafa benzini alıp gelmiş ve cuzdanından odemeyi yapmıştı. Onlara başından gecenleri anlatıverdi. Anya Hanım, daha bir afallamıştı. Anya hanım gulerek şoyle demişti:
“Mustafa is under the protection of Allah!” yani: “Mustafa, Allah’ın inayeti ve koruması altında!” Sonra eklemişti: “Mustafa sayesinde bizler de..!”
Artık Allah’ı ismiyle bilen, mÂnasını icine sindirmeye başlayan Anya Hanım, eşi ve arkadaşları cok memnun olarak ayrılmışlardı. Ve Mustafa vesilesiyle artık onlar birer Turk ve Musluman dostuydular ve onlar hakkında anlatılacak guzel ve orijinal hatıraları vardı!
LÂkin, bir cicekle bahar olmaz. Dunyada milyarlarca insan var ve o kadar ulaşılacak, dunyalarına girilecek yerler var. Dolayısıyla “herkes birer Mustafa olmalı!”
Abdullah Aymaz
Zaman
__________________
“Nasıl bu kadar mukemmel olabiliyorsunuz?”
Dini Bilgiler0 Mesaj
●15 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- “Nasıl bu kadar mukemmel olabiliyorsunuz?”