ALLAH’IN İMAN ETMEYENLERE SORULARI


İnsan, ‘kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor? Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değil miydi? Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir ‘duzen icinde bicim verdi.’ Boylece ondan, erkek ve dişi olmak uzere cift kıldı. (Oyleyse Allah,) Oluleri diriltmeye guc yetiren değil midir? (Kıyamet Suresi, 36-40)

Nasıl oluyor da Allah’ı inkÂr ediyorsunuz? Oysa olu iken sizi O diriltti; sonra sizi yine oldurecek, yine diriltecektir ve sonra O’na donduruleceksiniz. (Bakara Suresi, 2[IMG]http://www.nuradavet.***************/images/smiles/icon_cool.gif[/IMG]

(Peki) Onlar, Allah’ın gizli tuttuklarını da, acığa vurduklarını da bildiğini bilmiyorlar mı? (Bakara Suresi, 77)

Dediler ki: “Sayılı gunlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir.” De ki: “Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden donmez- Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şeyi mi soyluyorsunuz?” (Bakara Suresi, 80)

Ne zaman onlara: “Allah’ın indirdiklerine uyun” denilse, onlar: “Hayır, biz, atalarımızı uzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız” derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi, 170)

Peki onlar, Allah’ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Oysa goklerde ve yerde her ne varsa -istese de, istemese de- O’na teslim olmuştur ve O’na dondurulmektedirler. (Al-i İmran Suresi, 83)

Eğer O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir azgınlık ve nefret icinde inatla direniyorlar. (Mulk Suresi, 21)

Allah’a ve ahiret gunune inanarak Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir. (Nisa Suresi, 39)

Yoksa onların mulk’ten bir payları mı var? Eğer oyle olsaydı, insanlara ‘cekirdeğin sırtındaki kucucuk bir tomurcuğu’ bile vermezlerdi. (Nisa Suresi, 53)

Yoksa kotulukleri yapanlar, bizi (aşıp) gececeklerini mi sandılar? Ne kotu hukmediyorlar? (Ankebut Suresi, 4)

Onlar hÂl Kur’an’ı iyice duşunmuyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz icinde bircok aykırılıklar (celişkiler, ihtilaflar) bulacaklardı. (Nisa Suresi, 82)

Onlar, mu’minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. ‘Kuvvet ve onuru (izzeti)’ onların yanında mı arıyorlar? Şuphesiz, ‘butun kuvvet ve onur,’ Allah’ındır. (Nisa Suresi, 139)

Kendilerinden once nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı gormuyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir bicimde onları yeryuzunde (buyuk bir guc ve servetle) yerleşik kıldık; gokten uzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama gunahları nedeniyle biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik. (En’am Suresi, 6)

De ki: “Duşundunuz mu hic; eğer size Allah’ın azabı gelirse ya da saat (kıyamet) gelip catarsa, Allah’tan başkasını mı cağıracaksınız? Eğer doğru sozluler iseniz (cağırın bakalım.)” (En’am Suresi, 40)

De ki: “Duşundunuz mu hic; eğer Allah sizin işitmenizi ve gormenizi alıverir ve kalplerinizi muhurlerse, onları size Allah’tan başka getirebilecek ilah kimdir?” Bak, biz nasıl ayetleri ‘ceşitli bicimlerde acıklıyoruz da’ sonra onlar (yine) sırt cevirip-engelliyorlar? (En’am Suresi, 46)

Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin ayetlerinden bazılarının geleceği gun, daha once iman etmemişse veya imanıyla bir hayır kazanmamışsa hic kimseye imanı yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyin, biz de şuphesiz beklemekteyiz.” (En’am Suresi, 158)

Onlar, goklerin ve yerin ‘bağımlı olduğu egemenliğe ve sunnete’ (melekût) Allah’ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi soze inanacaklar? (A’raf Suresi, 185)

Kara tarafında sizi yerin dibine gecirmeyeceğinden veya uzerinize taş yığınları yuklu bir kasırga gondermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız. (İsra Suresi, 6[IMG]http://www.nuradavet.***************/images/smiles/icon_cool.gif[/IMG]


De ki: “Goklerden ve yerden sizlere rızık veren kimdir? Kulaklara ve gozlere malik olan kimdir? Diriyi oluden cıkaran ve oluyu diriden cıkaran kimdir? Ve işleri evirip-ceviren kimdir? Onlar: “Allah” diyeceklerdir. Oyleyse de ki: “Peki siz yine de korkup-sakınmayacak mısınız? (Yunus Suresi, 31)

(Kufre sapanlar) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbinin emrinin gelmesinden başka bir şey mi gozluyorlar? Onlardan oncekiler de oyle yapmıştı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Nahl Suresi, 33)

De ki: “Sizin şirk koştuklarınızdan ilk kez yaratacak, sonra onu iade edecek olan var mı?” De ki: “Allah yaratmayı (ilkin) başlatır, sonra onu iade eder. Oyleyse nasıl cevriliyorsunuz?” (Yunus Suresi, 34)

Şimdi bunlar, kendilerine Allah’ın azabından kapsamlı bir burumenin gelivermesinden veya onların hic haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini guvende mi buldular? (Yusuf Suresi, 107)

Veya sizi bir kere daha ona (denize) gonderip uzerinize kırıp geciren bir fırtına salarak nankorluk etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun ocunu Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız. (İsra Suresi, 69)

De ki: “Goklerin ve yerin Rabbi kimdir?” De ki: “Allah’tır.” De ki: “Oyleyse, O’nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya guc yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?” De ki: “Hic gormeyen (a’ma) ile goren (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?” Yoksa Allah’a, O’nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: “Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, tektir, kahredici olandır.” (Ra’d Suresi, 16)

Artık ‘kotuluğu orgutleyip duzenleyenler’, Allah’ın, kendilerini yerin dibine gecirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerden azabın gelmeyeceğinden emin midirler? (Nahl Suresi, 45)

Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve cocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller. (Mu’minun Suresi, 55-56)

Gormuyorlar mı; gokleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya gucu yeter ve onlar icin kendisinde şuphe olmayan bir sure (ecel) kılmıştır. Zulmedenler ise ancak inkarda ayak direttiler. (İsra Suresi, 99)

Dediler ki: “Ona Rabbinden ayetler (birtakım mucizeler) indirilmeli değil miydi?” De ki: “Ayetler yalnızca Allah’ın katındadır. Ben ise, ancak apacık bir uyarıcıyım.” Kendilerine okunmakta olan Kitabı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şuphesiz, bunda iman eden bir kavim icin gercekten bir rahmet ve bir oğut (zikir) vardır. (Ankebut Suresi, 50-51)

Onlar, yine de o sozu (Kur’an’ı) gereği gibi duşunmediler mi, yoksa onlara, gecmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Mu’minun Suresi, 6[IMG]http://www.nuradavet.***************/images/smiles/icon_cool.gif[/IMG]

De ki: “Gordunuz mu soyleyin; Allah, kıyamet gunune kadar geceyi sizin uzerinizde kesintisizce surdurecek olsa, Allah’ın dışında size aydınlık verecek ilah kimdir? Yine de dinlemeyecek misiniz?” (Kasas Suresi, 71)

De ki: “Gordunuz mu soyleyin, Allah kıyamet gunune kadar gunduzu sizin uzerinizde kesintisizce surdurecek olsa Allah’ın dışında size icinde dinleneceğiniz geceyi getirecek ilah kimdir? Yine de gormeyecek misiniz? (Kasas Suresi, 72)

Yeryuzunde gezip dolaşmıyorlar mı? Boylece kendilerinden oncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını gorsunler. Onlar, guc bakımından kendilerinden daha ustun idiler, toprağı alt-ust etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp cıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha cok imar etmişlerdi. Elcileri de, onlara acık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı. (Rum Suresi, 9)

Dedi ki: “Hamd Allah’ındır ve selam O’nun sectiği kullarının uzerinedir. Allah mı daha hayırlı yoksa onların ortak koştukları mı?” (Neml Suresi, 59)

İcinde onlar (şoyle) cığlık atarlar: “Rabbimiz, bizi cıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım.” Size orda (dunyada), oğut alabilecek olanın oğut alabileceği kadar omur vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Oyleyse (azabı) tadın; artık zalimler icin bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi, 37)

Ey insanlar, Allah’ın uzerinizdeki nimetini anın. Gokten ve yerden sizi rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka yaratıcı var mı? O’ndan başka ilah yoktur. Oyleyse nasıl olur da cevriliyorsunuz? (Fatır Suresi, 3)

İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı gormuyor mu? Şimdi o, apacık bir duşman kesilmiştir. (Yasin Suresi, 77)

Gokleri ve yeri yaratan, onların bir benzerini yaratmağa kadir değil mi? Elbette (oyledir); O, yaratandır, bilendir. (Yasin Suresi, 81)

Yoksa onlar, hic bir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi? Yoksa gokleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır; onlar, kesin bir bilgiyle inanmıyorlar. (Tur Suresi, 35-36)

Şimdi (rahimlere) dokmekte olduğunuz meniyi gordunuz mu? Onu sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcı Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 58-59)

Yoksa sen onlardan bir ucret mi istiyorsun ki, haksız bir borctan dolayı ağır bir yuk altındalar? Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, boylece yazıp-duruyorlar? Yoksa hileli-bir duzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) ‘o inkÂr edenler hileli-duzene duşecek olanlardır. Yoksa onların, Allah’ın dışında başka bir ilahları mı var? Allah, onların şirk koştuklarından yucedir. (Tur Suresi, 40-43)

Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek misiniz? (Vakıa Suresi, 57)

Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama oğut alıp-duşunmeniz gerekmez mi? (Vakıa Suresi, 62)

Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gordunuz mu? Onu sizler mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık, gercekten onu bir ot kırıntısı kılardık; boylelikle şaşar-kalırdınız. (Vakıa Suresi, 63-65)

Şimdi siz, icmekte olduğunuz suyu gordunuz mu? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz? Eğer dilemiş olsaydık onu tuzlu kılardık; şukretmeniz gerekmez mi? (Vakıa Suresi, 68-70)

Şimdi yakmakta olduğunuz ateşi gordunuz mu? Onun ağacını sizler mi inşa ettiniz (yarattınız), yoksa onu inşa eden Biz miyiz? (Vakıa Suresi, 71-72)

O, hic kimsenin kendisine asla guc yetiremeyeceğini mi sanıyor? O: “Yığınla mal tuketip-yok ettim” diyor. Kendisini hic kimsenin gormediğini mi sanıyor? Biz ona iki goz vermedik mi? Bir dil ve iki dudak? (Beled Suresi, 5-9)

Oyleyse, muslumanları suclu-gunahkar olanlar gibi (eşit) kılar mıyız? Size ne oluyor? Nasıl hukum veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var? İcinde, neyi secip-beğenirseniz, mutlaka sizin olacak diye. Yoksa sizin icin uzerimizde kıyamete kadar surup gidecek bir yemin mi var ki siz ne hukum verirseniz o, mutlaka sizin kalacak, diye. Onlara sor: “Hangisi bunun savunuculuğunu yapacak? Yoksa onların ortakları mı var? Şu halde eğer doğru sozlu kimselerse, ortaklarını getirsinler. (Kalem Suresi, 35-41)

Eğer O, rızkını tutsa (vermese), rızkınızı verecek olan kimmiş? Hayır; onlar, bir azgınlık ve nefret icinde inatla direniyorlar. (Mulk Suresi, 21)

Andolsun, onlara: “Gokleri ve yeri kim yarattı, guneşi ve ayı kim emre amade kıldı?” diye soracak olursan, şuphesiz: “Allah” diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da cevriliyorlar? (Ankebut Suresi, 61)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa goklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İcinizden, fetihten once infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha buyuktur. Allah, her birine en guzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan hÂberdardır. (Hadid Suresi, 10)

İnsan onceden, hic bir şey değilken, gercekten bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hic) duşunmuyor mu? (Meryem Suresi, 67)

De ki: “Haber verin; eğer suyunuz yerin dibine gocuverecek olsa, bu durumda kim size bir akar su kaynağı getirebilir? (Mulk Suresi, 30)

Bizim ayetlerimiz konusunda carpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Oyleyse ateşin icine bırakılan mı daha hayırlıdır yoksa kıyamet gunu guvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Cunku O yaptıklarınızı gercekten gorendir. (Fussilet Suresi, 40)

De ki: “Gordunuz mu haber verin; eğer o (Kur’an) Allah katından ise, sonra siz onu inkÂr etmişseniz (bu durumda) uzak bir ayrılık icinde olandan daha sapık kimdir?” (Fussilet Suresi, 52)

Andolsun, Biz bunu bir ayet olarak bıraktık. Fakat oğut alıp-duşunen var mı? Şu halde Benim azabım ve uyarıp-korkutmam nasılmış? Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (oğut alıp duşunmek) icin kolaylaştırdık. Fakat oğut alıp-duşunen var mı? (Kamer Suresi, 15-17)

Andolsun Biz sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat oğut alıp-duşunen var mı? (Kamer Suresi, 51)

Şu halde yuzukoyun surunerek yuruyen mi daha cok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol uzerinde dumduz yurumekte olan mı? (Mulk Suresi, 22)

Onlar, goklerin ve yerin ‘bağımlı olduğu egemenliğe ve sunnete’ (melekût) Allah’ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi soze inanacaklar? (A’raf Suresi, 185)

Ve dediler ki: “Bu Kur’an, iki şehirden birinin buyuk bir adamına indirilmeli değil miydi?” Senin Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dunya hayatında maişetlerini aralarında biz paylaştırdık ve onlardan bir bolumu (diğer) bir bolumunu ‘teshir etmesi icin, bir bolumunu bir bolumu uzerinde derecelerle yukselttik. Rabbinin rahmeti; toplayıp-yığdıklarından daha hayırlıdır. (Zuhruf Suresi, 31-32)

İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; sana bunları hak olmak uzere okuyoruz. Oyleyse onlar, Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi soze iman edecekler? (Casiye Suresi, 6)

__________________