Anlayabildiğimiz kadarıyla, yazar, soz konusu makalede kul hakkının mutlaka affedileceğini savunmuyor, Allah dilerse onları da af edilebilir diyor ki, bu doğru bir tespittir. Cunku;

İslam kaynaklarından anladığımız kadarıyla:

- Şirk-kufur uzere olenlerin bu sucları haric -kul hakkı da dahil olmak uzere- her suc Allah tarafından affedilebilir.

“Şu kesin ki: Allah Kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında bunun dışındaki diğer gunahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan cok uzağa sapmış olur.” (Nisa, 4/116)
mealindeki ayetinde ifade edilen -şirk haric- genel af kapsamı, kul hakkını da icine almaktadır.
Ancak ayette, gunahların mutlaka affedileceği değil, af kapsamında olup affedilebileceğine işaret edilmiştir.
Ayette meal olarak yer alan “ama dilediği kimse hakkında bunun dışındaki diğer gunahları affeder” ifadesi, affın herkes icin kesin olduğuna değil, Allah’ın dilemesine bağlı olarak, bazı kimselerin ve bazı gunahların affına delalet etmektedir.
- Şuphesiz gunahların affı, ozellikle tovbeye bağlı olarak cereyan etmesi Allah’ın bir prensibidir. Tovbenin makbul olması durumunda gunahların affedileceği hususu, bir cok ayet ve hadislerde ifade edilmiştir.

Konuya bu acıdan bakıldığında, kul hakkının affı diğer gunahlardan farklı bir ozelliğe sahip olduğu anlaşılır. Cunku, kul hakkına taalluk etmeyen gunahların tovbesi, pişmanlık, sucu itiraf etmek ve samimi tovbe etmekle gercekleşebilir. Fakat, kul hakkı ayrıca soz konusu hak sahibinin helal etmesi gerekir. Bu, oldukca zordur. Bu sebeple, kul hakkının affı diğer gunahların affından cok daha zorluk gostermektedir.

Nitekim bir hadis rivayetinde gunahlar, zulum kavramıyla uce ayrılmıştır.

Konuyu Hz. Enes (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (asm) buyurdu ki: “Zulum uc ceşittir: Allah’ın asla affetmeyeceği zulum; Allah’ın affedeceği zulum ve Allah’ın goz ardı etmeyeceği zulum.
a. Allah’ın asla affetmeyeceği zulum, Allah’a ortak koşmaktır. Cunku şirk buyuk bir zulumdur. (Bu durum, şirk uzere olenler icin)

b. Allah’ın affedeceği zulum ise, kulların kendileri ile Rableri arasında (ki ilişkilerinde) kendilerine yaptıkları zulumdur.

c. Allah’ın goz ardı etmeyeceği zulum ise, kulların birbirlerine karşı yaptıkları zulumdur ki, haklarını birbirlerine odetmedikce onu terk etmeyecektir.” (Suyutî, el-Camiu’s-Sağir, 2/94; Mecmau’z-Zevaid, h. no:18379)

Diğer bazı rivayetlerde “zulum” yerine “gunah” kavramıyla ifade edilmiştir. (bk. Mecau’z-Zevaid, h.no:18380)

- İlgili makale yazarı, bu gibi hadisleri zayıf kabul ettiği icin iltifat etmemiştir.

Ancak, kul hakkıyla ilgili gunahların farklı bir duruma sahip olduğu hususu, ehl-i sunnet alimlerinin ittifak ettiği bir konudur.

Hz. Ebu Hureyre’den nakledilen bir hadis-i şerifte peygamberimiz şoyle buyurdu:

“Kimin yanında kardeşinin vakar ve onurunu sarsacak cinsten veya kıymeti bulunan bir şeyden zulum ve haksızlık ile elde edilmiş bir hak varsa, altın ve gumuşun bulunmayacağı gun gelmeden once bu gun, dunyada iken helÂlleşsin. Yoksa sÂlih ameli varsa, haksızlığı kadar alınır, hak sahibine verilir. Şayet hasenatı yoksa hak sahibinin gunahları alınır, onun uzerine yuklenir.” (Buhari, Mezalim, 10, Rikak, 48)

Bu sahih hadisin ifadeleri, kul hakkının diğer haklardan farklı olduğuna işaret etmektedir.

“Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gozlerinin donup kalacağı bir gune ertelemektedir.” (İbrahim, 14/41) mealindeki ayetin ifadesinden de kul hakkından oturu meydana gelen gunahların diğerlerinden daha farklı boyutta olduğuna gostermektedir.

Ancak tekrar edelim ki, Allah dilerse, kul hakkını da affeder, mazlumu razı ederek hakkından vazgecmesini sağlar.. ve hic kimsenin buna itiraz hakkı da yoktur.
sorularla islamiyet
Sorularınız icin ozel mesaj.
__________________