Bocekler icinde "toplumsal acıdan" en gelişmişlerden biri olan karıncalar, son derece "iyi orgutlenmiş" bir duzen icinde, "koloniler" denen topluluklar halinde yaşarlar. Topluluk halinde yaşadıkları icin, koloninin belirli bir duzen dahilinde hareket etmesi, karışıklık cıkmaması acısından cok onemlidir. Kollektif calışma, askeri strateji, gelişmiş bir iletişim ağı, ornek ve rasyonel bir hiyerarşi, disiplin, kusursuz bir şehir planlaması...
Biraz once okuduğunuz cumle toprağın uzerinde sadece giriş kısmını gorduğumuz karınca yuvalarındaki yaşamın kısa bir ozetidir. İnsanların bile her zaman yeteri kadar başarılı olamadığı bu alanlarda, karıncalar son derece başarılıdırlar. Toprağın altındaki yuvalarında karıncalar bir yandan besin uretip depolarken, bir yandan yavrularını gozetir, bir yandan kolonilerini korur ve bir yandan da savaşırlar. "Terzilik" yapıp, "tarım"la uğraşan, "hayvan yetiştiren" karınca kolonileri bile vardır. Aralarında cok guclu bir iletişim ağı bulunan bu canlıların yaşamı, toplumsal orgutlenme ve konularında uzmanlaşma acısından incelendiğinde, hicbir canlı ile kıyaslanamayacak bir ustunluğe sahip oldukları gorulecektir.
Karınca topluluklarında her birey kendi uzerine duşeni eksiksiz olarak yapmaktadır. Her birey icin onemli olan kendi istekleri değil koloninin devamlılığıdır.
Kuran'da Allah canlılardaki ibretlere dikkat cekerek uzerlerinde duşunmemizi istemektedir. Karıncalar da Allah'ın aşağıdaki ayetinde dikkat cektiği, uzerinde duşunulmesi gereken canlılardan biridir:
Şuphesiz muminler icin goklerde ve yerde ayetler vardır. Sizin yaratılışınızda ve turetip yaydığı canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir kavim icin ayetler vardır. (Casiye Suresi, 3-4)
Yapı olarak bir karargahtan hic farkı olmayan yuvalarını yaparken karıncalar hicbir eğitim almazlar. Yumurtadan ilk cıktığı andan itibaren her karınca gorevini bilir ve hic vakit kaybetmeden uygulamaya gecirir. Yuvayı nasıl yapacağını da bilir, yiyeceği nasıl bulacağını, larvalara nasıl bakacağını kısacası ne yapması gerektiğini cok iyi bilir ve harfiyen uygular. Bu durum, karıncaların bu bilgilere henuz dunyaya gelmeden sahip olduklarını gosterir. Daha doğrusu tum bu bilgiler, ilk ortaya cıkmalarıyla beraber, kendilerini yaratan Yuce Allah tarafından karıncalara ilham edilmektedir.

Karıncalar dış gorunuş olarak her ne kadar birbirlerine benzer gorunseler de, yaşayışları ve fiziksel ozellikleri acısından yaklaşık 8000 ture ayrılırlar. Her turun de kendine ozgu ozellikleri vardır.

Karınca turlerinin icinde en ilginc olanlardan biri, yaprak kesici karıncalar olarak da bilinen "Atta"lardır. Attaların belirgin ozellikleri koparttıkları yaprak parcalarını başlarının ustunde yuvalarına taşıma alışkanlıklarıdır. Karıncalar, sağlamca kenetlenmiş cenelerinde taşıdıkları, kendilerine oranla oldukca buyuk yaprak parcalarının altına gizlenirler. Bu nedenle işci karıncaların gun boyunca calıştıktan sonra yuvaya donuşleri cok ilginc bir gorunum ortaya cıkarır. Boyle bir goruntuyle karşılaşan kişi, ormanın zemini sanki canlanmış, yuruyormuş hissine kapılacaktır. Attaların bu yaprakları niye taşıdıklarını araştıran bilim adamları karıncaların bunları mantar uretiminde kullandıklarını hayretle keşfetmişlerdir.
Karıncalar yaprakların kendisini yiyemezler, cunku vucutlarında bitkilerde bulunan selulozu sindirebilecek enzimler yoktur. İşci karıncalar bu yaprak parcalarını ciğneyerek bir yığın haline getirirler ve yuvanın yeraltındaki odalarında saklarlar ve yaprakların uzerinde mantar yetiştirirler. Bu yolla, buyuyen mantarların tomurcuklarından kendileri icin gerekli proteini elde ederler.

Attalarla mantarlar arasındaki ortak yaşam sayesinde, karıncalar beslenmede ihtiyac duydukları proteini yaprakların uzerinde yetiştirdikleri mantar tomurcuklarından alırlar. Yandaki resimde karıncaların yetiştirmiş olduğu mantar bahcesi gorulmektedir.

Attalarla mantarlar arasındaki ortak yaşam sayesinde, karıncalar beslenmede ihtiyac duydukları proteini yaprakların uzerinde yetiştirdikleri mantar tomurcuklarından alırlar. Yukarıdaki resimde karıncaların yetiştirmiş olduğu mantar bahcesi gorulmektedir.
Burada Attaları bekleyen bir tehlike vardır. İşlerine yarayacak mantarı yetiştirirken, bahcelerinde zararlı mantarların uremesi ihtimali de vardır. Peki bahcelerini yalnızca "ekim" oncesinde temizleyen Attalar, zararlı mantarlardan nasıl korunabilmektedirler? Bunun sırrı, yaprakları ciğnedikleri sırada kullandıkları tukurukte gizlidir. Tukuruk, istenmeyen mantarların oluşumunu engelleyici bir antibiyotik ve doğru mantarın gelişimini hızlandırıcı bir madde de icermektedir.
Boylesine mucizevi bir olayı karıncaların nasıl gercekleştirdiklerini duşunduğunde, insanın karşısına "neden ve nasıl"larla dolu yuzlerce soru cıkacaktır. "Neden karıncalar diğerleri gibi normal yollarla beslenmeyi değil de, bahcıvanlık yaparak mantar yetiştirmeyi tercih etmişlerdir? Bahce bakımını, mantar yetiştirmeyi nereden oğrenmişlerdir? Yaprakları ciğneyince mantar uretebileceklerini nasıl keşfetmişlerdir ve bunu daha sonraki nesillere nasıl oğretmişlerdir?"
Bu gibi soruların tek bir cevabı vardır:
Karıncalar, yaptıkları butun işleri başarabilecek şekilde tasarlanmış ve programlanmışlardır. Boylesine karmaşık davranışlar, zaman icinde aşamalarla gelişebilecek basit olaylar değildir. Kapsamlı bir bilginin ve cok ustun bir aklın eseridirler. Tum bu bilgileri var oldukları ilk gunden itibaren karıncalara veren, onları tum hayret verici ozellikleriyle yaratan, şuphesiz Alemlerin Rabbi olan Allah'tan başkası değildir.
Attaların cok ilginc bir de savunma yontemleri vardır. Yaprak kesici karınca kolonisinin orta boylu işcileri hemen hemen tum gunlerini yaprak taşımakla gecirirler. Bu taşıma esnasında kendilerini korumaları zorlaşmaktadır; cunku kendilerini korumaya yarayan ceneleri ile yaprak taşımaktadırlar. Peki kendi kendilerini koruyamadıklarına gore kim onları korumaktadır?
Yaprak taşıyan işci karıncaların yanlarında surekli daha kucuk boy olan işciler ile dolaştıkları gorulmuştur. Onceleri bu durumun tesaduf olduğu zannedilmiştir. Ancak daha sonra bu hareketin sebebi araştırılmaya başlanmıştır. Uzun bir inceleme sonucunda ortaya cıkan durum, gercekten şaşırtıcı bir işbirliğidir.
Yaprak taşımakla gorevli olan orta boy karıncalar, kendilerine duşman olan bir sinek turune karşı ilginc bir savunma yontemi kullanmaktadırlar. Duşman sinek, yumurtalarını bırakmak icin son derece farklı bir yer secmiştir; her karıncanın baş kısmına bir tane yumurta bırakır. Karıncanın vucudunda zamanla gelişip yumurtadan cıkan yavru sinek, hayvanın beynine kadar ilerleyerek olumune sebep olur. İşte işci karıncalar, yanlarında kucuk boy yardımcıları olmadan, her an saldırmaya hazır bu sinek turune karşı savunmasız kalırlar. Normal zamanlarda uzerlerine konmak isteyen sinekleri makasa benzeyen keskin ceneleri ile derhal uzaklaştırmayı başaran işci karıncalar, yaprak taşırken bunu yapamazlar. Bu yuzden de kendileri adına savunma yapacak bir başka karıncayı taşıdıkları yaprağın uzerine yerleştirirler (sağda). Sineğin saldırısı sırasında da bu kucuk koruyucular yaprağın uzerinden duşmana karşı mucadele verirler.
Birkac ozelliğini anlattığımız Atta karıncaları yeryuzundeki binlerce karınca turunden sadece bir tanesidir. Her turun kendine ozgu ozellikleri olduğu duşunulduğunde Allah'ın yaratma sanatındaki benzersizlik bir kere daha gorulmektedir.
Alemlerin Rabbi olan Allah, yarattığı herşeyi O'nu bilip tanımamız icin yaratmıştır.

__________________