Bu yazı dizisinde aklın gercek tanımı yapılacaktır. "Aklı oluşturan şartlar nelerdir?", "Akıl artar ya da azalır mı?", "Aklı orten etkenler olabilir mi?", "Varsa bunlar ortadan kaldırılabilir mi?" gibi belki de pek cok insanın gercek cevaplarını ilk kez oğreneceği
sorulara yanıt verilecek ve tum insanlara aklın ne kadar değerli bir nimet olduğu bir kez daha hatırlatılacaktır.
Akıl, insan icin hayati onem taşıyan ve bir anlamda insanı insan yapan en onemli ozelliklerden biridir. Derin duşunebilmek, incelikleri kavrayabilmek, hikmetli konuşabilmek, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmek ancak akıl sayesinde mumkun olabilir. Kuşkusuz bu ozelliklerin onemini bugun dunya uzerinde bilmeyen yoktur. Ancak insanların bircoğunun bilmedikleri ya da gozden kacırdıkları cok onemli bir gercek vardır: Zannedildiği gibi her insan akıllı değildir. Elbette her insan doğuştan belirli bir zekaya sahiptir, fakat akıl belirli şartlara bağlı olarak oluşan ozel bir yetenektir. Bu iki kavram toplumda genellikle aynı anlamda algılanır. Oysa Kuran'da bu konunun ozu şoyle acıklanmıştır:

� onların coğu akıl erdirmez. (Maide Suresi, 103)
İnsanların coğu aklını kullanmamaktadır. Peki oyleyse "akıl" nedir? Aklın kaynağına nasıl ulaşılır? Kimler gercekten akıl sahibidir? İşte bu soruların doğru cevabı da bize sadece Kuran'da verilir. Cunku Kuran Allah katından indirilmiştir ve her konuda mutlak doğru bilgilere ulaşabileceğimiz kaynak da yine bu kitaptır. Kuran'a baktığımızda ise şu bilgiyi ediniriz; akıl ancak iman ile oluşabilmektedir.
Vicdanının sesini dinleyerek Allah'a yonelen her insan hicbir fiziksel caba harcamadan bu buyuk nimete sahip olabilir. Yapılması gereken, Allah'a samimiyetle iman etmek, O'ndan gereği gibi korkmak ve O'nun istediği gibi bir yaşam surmektir. İşte bu samimi iman, insana aklı kazandırır. Hayatın her anını etkisi altına alan bu berrak akıl da insanı doğru yola iletir.
Bu yazı dizisinde aklın gercek tanımı yapılacaktır. "Aklı oluşturan şartlar nelerdir?", "Akıl artar ya da azalır mı?", "Aklı orten etkenler olabilir mi?", "Varsa bunlar ortadan kaldırılabilir mi?" gibi belki de pek cok insanın gercek cevaplarını ilk kez oğreneceği sorulara yanıt verilecek ve tum insanlara aklın ne kadar değerli bir nimet olduğu bir kez daha hatırlatılacaktır.
Bununla birlikte Kuran'da verilen akıl ve akılsızlık orneklerine dikkat cekilerek aradaki keskin farklılık ortaya konacaktır. Kuran'a uyan akıl sahibi insanların dunyada ve ahirette alacakları guzel karşılık anlatılacaktır. Akıllarını kullanmayarak dinden uzaklaşan kişilerin ise icinde bulundukları buyuk kayıp anlatılacak ve her insanın aklını kullanması icin cağrıda bulunulacaktır. Butun bunlarla, "� dileyen Rabbine bir yol bulabilir" (Muzzemmil Suresi, 19) ayetiyle de belirtildiği gibi Rabbimize yakınlaşma yolu arayanlara Allah'ın buyukluğunu kavrama, Kuran ahlakını yaşama ve aklın nimetlerinden faydalanma konusunda bir yol acmak amaclanmaktadır.
AKIL HAKKINDA�
Akıl hakkında bugune kadar sayısız tanım yapılmıştır. Ancak bunların hicbiri aklın gercek anlamı hakkında insanlara tam bir fikir vermeye yeterli olamamıştır. Cunku bu cıkarımları yapan kimseler aklı tanımlarken doğru bir kaynağa başvurmamış, aklı sadece kendi mantıklarıyla değerlendirmeye calışmışlardır. Oysa daha once de belirttiğimiz gibi, aklın ne olduğu konusunda bize bilgi verebilecek tek kaynak sonsuz akıl sahibi olan Allah'ın indirdiği Kuran'dır.
Allah'tan korkan ve samimiyetle Kuran'a uyan her insan akıllıdır. Ancak insanların coğu boylesine buyuk bir nimeti kolaylıkla elde etme imkanına sahip olduklarından habersizdirler. Aklın, insanların doğuştan kazandıkları zihinsel bir yetenek olduğunu sandıkları icin, sahip olduklarının otesinde bir kavrayış kazanabileceklerine ihtimal vermezler.
Akılsız bir insan herşeyin en doğrusunu kendisinin bildiğini, en akıllı kişinin kendisi olduğunu, en guzel hayatı kendisinin yaşadığını, dolayısıyla da en doğru yolda olanın kendisi olduğunu sanır. Daha mukemmel bir hayat şeklinin, zihin yapısının varlığına ihtimal vermediği icin, kıyas yapması ve aradaki farkı tespit edebilmesi mumkun olmaz. Oysa Kuran'da insanlara, cok ustun bir hayat tarzı, cok ileri bir kavrayış ve duşunme yeteneği sunan "akıl" gibi buyuk bir nimetin varlığından bahsedilmiştir. Akıl insana keskin bir şuur acıklığı ve kavrayış yeteneği kazandırır. Bir ayette şoyle buyrulmaktadır:

İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gercekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice oğut alıp duşunsunler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

AKIL VE ZEKA ARASINDAKİ BARİZ FARKLILIK
Zeka, en bilinen anlamıyla insanın duşunme, gercekleri algılama, yargılama ve sonuc cıkarma yeteneklerinin tamamıdır. İlk kez karşılaşılan ya da ani olarak gelişen olaylara uyum sağlayabilme, anlama, oğrenme, analiz yeteneği, beş duyunun, dikkatin ve duşuncenin yoğunlaştırılması, ayrıntılara dikkat edilmesi hep zeka sayesinde gercekleştirilir. Orneğin zeki bir profesor olayların fiziksel işleyişini cok seri olarak kavrayabilir, bunları formulleştirebilir. Ya da hafızası guclu olan zeki bir insan olaylardaki girift noktaları ve detay sayılabilecek pek cok konuyu anımsayabilir. Pratik zeka sahibi biri ise, karşılaştığı olaylara pratik ve kolaylaştırıcı cozumler getirebilir.

Akıl, zekanın cok ustunde ve cok daha derin bir kavrayış şeklidir. Akıllı bir insan, zekanın sağladığı tum avantajları kullanmasının yanında, zeki bir insanın sahip olmadığı bir kavrayış ve yeteneğe de sahiptir.
Zeki bir insan, ancak belirli bir konuda calışarak ya da kendisini eğiterek, edindiği bilgi ve birikimlerle birşeyler başarabilir. Ancak tum bunlar sadece oğrenmeye, ezbere ve tecrubelere dayalı becerilerdir. Dolayısıyla bu insan, belirli bir noktada tıkanıp kalma, cozum bulamama, giriştiği bir işi sonuclandıramama gibi durumlarla karşılaşabilir.
Akıllı bir insan ise eğitim almadığı, tecrubeli olmadığı, hatta ilk kez karşılaştığı bir konuda dahi, yıllarca o konuda eğitim almış bir kimseden daha keskin ve daha isabetli sonuclar elde edebilir. Cunku akıllı kişi, bir konuda kendi teknik bilgisi olmasa da hemen en pratik cozumu bulur, gerekirse o konudaki en tecrubeli kişiyi tespit eder ve yapılması gereken işi ona yaptırarak sonuca ulaştırır. Kısacası akıl, insana zekanın cok ustunde bir anlayış kazandıran, derin duşunebilme, doğruyu bulabilme ve her konuda cozum getirebilme yeteneğidir. Dahası akıl, hayatın her alanına hakim olan ve pek cok konuda başarı sağlayan bir yetenektir.
AKLIN KAYNAĞI İMANDIR

İnsana bu yeteneği kazandıran yegane ozellik ise imandır. Allah, iman edip Kendisi'nden korkup sakınmalarına karşılık insanlara katından ozel bir anlayış verir. Kuran'da Allah korkusunun insana kazandırdığı bu anlayış şoyle ifade edilmiştir:
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kotuluklerinizi orter ve sizi bağışlar. Allah buyuk fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)
İmanın kazandırdığı bu ozellik, kişinin doğruyu yanlıştan ayırabilmesini ve boylece yaşamın her safhasında en doğru şekilde duşunebilmesini, en sağlıklı değerlendirmeleri yapabilmesini ve en isabetli kararları alabilmesini sağlamaktadır. Akıl sahibi bir insan, karşılaştığı olaylarda pek cok insanın goremediği detayları gorebilir, ince teşhisler yapabilir ve olaylardan en doğru ve en hikmetli sonucları cıkarabilir. İleriye yonelik projelerde cok aşamalı duşunebilir, karşılaşılabilecek durumları onceden tespit edebilir ve kusursuz planlamalar yapabilir. Aynı şekilde gecmişteki tecrubelerini de en iyi şekilde değerlendirerek, bunları en gerekli yerlerde en akılcı şekilde kullanabilir. Olayları berrak bir akılla değerlendirebildiği icin yaptığı her iş hayırlı, konuştuğu her soz hikmetli ve gosterdiği her tavır olabilecek en ideal niteliktedir.
Tum bunların yanında akıl aynı zamanda da kişinin ruhunda, guzelliklerden cok fazla zevk alabilmesini sağlayan bir derinlik oluşturur. Bu nedenle coğu insanın sıradan karşıladığı ve buyuk bir alışkanlıkla baktığı pek cok şeyin ardında gizlenen guzellikleri, akıl sahibi insanlar hemen gorebilirler.
Ancak aklın tanımını bu kadarla kısıtlamak elbette ki mumkun değildir. Zira akıl, insanın hayatının her alanında kendini belli eden bir ayrıcalık ve ustunluktur.
__________________