Pisa, Lucca, Floransa, Siena... Her koşesi ayrı bir hikaye barındıran, gecmişten geleceğe bir kopru kuran Toskana tam bir acıkhava muzesi. Ortacağ'ı gunumuze taşımayı başaran Toskana doğası, tarihi ve mutfağıyla efsane olmaya hak kazanmış
Pek hevesliydim, Ronesans'ın merkezi Toskana'ya gitmeye. Turk Hava Yolları, Pisa'ya direkt ucuş duzenlemeye başlayınca şart oldu o guzel topraklara gitmek, iyi de oldu acıkcası. Ronesansı bugune taşıyan Toskana, Ortacağ'dan kalma binaları, katedralleri, sokakları, yemekleriyle insana başka bir dunyanın kapılarını acıyor. İtalyanlar şehirlerinin tarihi dokusunu buyuk bir ozenle korumuş. Pisa, Lucca, Floransa ve Siena'yı kapsayan bu gezide gorduğumuz mimari standart bunu gozler onune seriyor. Ortacağ'dan kalan binalarda yaşıyor, calışıyor İtalyanlar. Elbette yeni binalar da var. Ama hicbiri sırıtmıyor, hepsi tarihi dokuya cok uygun şekilde projelendirilmiş. "Toskana'da bulunduğumuz sure icinde yuksek bina gormedik" desek yalan olmaz. Ataları ne yaptıysa korumuş İtalyanlar, bazen kucuk bir duvar parcasını bile gozden cıkarmamış yeni binayı o duvarı kapsayacak şekilde inşa etmişler. Hep taş taş uzerine koymuşlar, yıkıp yerine yenisini yapmamışlar. Tarihle ic ice, barışık bir şekilde yaşıyorlar. Bizim gibi gokdelen seven memleketlerden gidenler doğal olarak ilk anda şoke sonra da aşık oluyor, bu guzel bolgeye. İnsan Toskana'dan mutlu ve aklı acılmış, gozu gonlu doymuş olarak donuyor. Doğaysa doğa, tarihse tarih, mutfaksa mutfak... Yok yok yani.
294 BASAMAKLI PİSA KULESİ
İlk durağımız Pisa şehri oldu. Eğik kulesiyle tanınan bu şehre haksızlık ediliyor diye duşundum daracık sokaklarda dolaşırken. Evet kule onemli ama şehrin dokusu oylesine korunmuş ki kuleye gelene kadar hayranlık duyulacak cok şey var. İcinden nehir gecen bir şehir Pisa. Bolgenin en uzun nehri Arno şehri ikiye boluyor. Pisa'nın eski şehir olarak adlandırılan bolumu Ortacağ'dan kalma, en yeni binanın 1800'lerde yapıldığı soyleniyor. İnsan kendini bir başka tarih diliminde hissediyor. Bilim adamı Galileo bu şehirde doğmuş ve yaşamış. Pisa aynı zamanda bir universite şehri dolayısıyla hareketli. Pisa kulesi şehrin sembolu. Şehir Katedrali'nin can kulesi olarak 1173'te yapılmış. Yumuşak zemini nedeniyle daha yapım aşamasında, ucuncu kata gelindiğinde kule eğilmeye başlamış, ceşitli onlemler alınmış ama zamanla kulenin eğimi giderek artmış, yakın zamanda yapılan oldukca masraflı bir calışmayla kulenin guneye doğru eğilmesi yavaşlatılmış. Kule Piazza dei Miracolide yani Mucizeler Meydanı'nda yer alıyor. 56 metre yuksekliğinde olan Pisa'ya tırmanmak icin tam 294 basamak cıkmak gerekiyor, baştan soyleyelim bu o kadar kolay değil. Kulenin eğimi nedeniyle tırmanış esnasında zaman zaman dengenizi kaybediyorsunuz ama yukarıya cıktığınızda hissettiğiniz zafer hissi muhteşem. Pisa'ya cıkmak gercekten kolay değil oncelikle eğer internet uzerinden rezervasyon yaptırmadıysanız uzun bir kuyruğa girmek zorundasınız. İceriye her seferinde belli sayıda insan alınıyor. Ve kuleye canta ile girmek yasak. Kule eğimli, merdivenler dar, dolayısıyla bitmez tukenmez merdivenleri tırmanırken cantalarla duvarlara zarar verme ihtimaliniz var. Bu nedenle kuleye giderken yanınıza kucuk bir canta almanızda fayda var. Aksi takdirde cantanızı kule dışında bekleyen ve belirli bir ucret karşılığında cantanıza goz kulak olan birilerine teslim etmek zorundasınız. Kuleye giriş 18 avro. Şehir katedralini, vaftizhaneyi ziyaret etmeyi unutmayın. Vaftizhanede zaman zaman konserler yapılıyor, yakalarsanız muhteşem bir deneyim yaşayacaksınız demektir. Binanın inanılmaz bir akustiği var. Konseri yakalayamadıysanız uzulmeyin hemen civarda iyi şarkı soyleyen birileri var, yetkililere sorarsanız soylerler. Ses oyunlarıyla yaptıkları, kucuk bir gosteri bile insanı kendinden geciriyor.
BİR ORTACAĞ MASALI: LUCCA
İnanılmaz bir şehir. Tarihi cok eski, şehir ic ice uc halkadan oluşuyor. En icteki halka Ortacağ'dan kalma. Şehre yine Ortacağ'dan kalma şehir kapılarından giriliyor. Ve masal başlıyor. Surların icinde yaklaşık 10 bin kişi, sur dışında ise 90 bin kişi yaşıyor. Her isteyen sur icinde yaşayamıyor, zira yeni bina yapılmıyor. Sur icinde tam 43 kilise var, bazıları muze haline getirilmiş. Daracık sokaklar, birbirine bitişik binalar ve bisikletli, modern, bakımlı insanlar. "Modern hayat ve tarih nasıl bu kadar ic ice olabiliyor?" diye bir şaşkınlık yaşıyor sonra her guzel şeye olduğu gibi bu duruma da alışıyor insan. Ortacağ'dan kalma, doneminin zenginlerinin butun aile bir arada yaşadıkları kuleler cok dikkat cekici, binalarda hÂl yaşam var. Bu kule konutların birkacı bir arada yer alıyor. O donemler ancak zenginlerin yaptırabildiği bu kulelerin ne kadar yuksek olduğu, hanenin sahibinin zenginliğiyle doğru orantılı. O nedenle hepsi birbiriyle aşağı yukarı aynı yukseklikte. Sur icinde ara sokaklara daldığınızda bizim avlu diye tarif edebileceğimiz kucuk alanlara rastlıyorsunuz. Bunlar Ortacağ'dan beri varolan ve doneminin ozelliklerini taşıyan meydanlar. Bizim 'adam kessen sesini kimse duymaz' diye tarif edebileceğimiz sakinlikteki bu kucuk meydanlarda banka şubesi dahil bircok surprizle karşılaşmak mumkun. Tarihi sokaklarda her isteyen istediği tabelayı asıp, ticaret yapamıyor. Yetkililer tarihi dokuya uyumlu olmayan hicbir yapıya, değişikliğe hatta renge musamaha gostermiyor. Dunya devi Mc Donald's sur icinde dukkan acmak isteyince kullandığı renkler nedeniyle izin alamamış. Hal boyle olunca mahkemeye başvuran marka olumsuz yanıt alınca hevesi kursağında kalmış.
PEYNİR VE ŞARAP CENNETİ SIENA
Dunyaca unlu Chianti şarapları bu bolgenin uzumlerinden uretiliyor. Her yer goz alabildiğine uzum bağlarıyla dolu. Yeşilin her tonu mevcut. Doğa tam anlamıyla buyuleyici. Bizde mezarlık ağacı olarak bilinen servi ağacları sık goze carpıyor. Ama burada kullanımı bizden farklı. Servi bir tur tabela olarak kullanılıyor. Uzun ve dar yapısı nedeniyle cok uzaktan gorulebilen bu ağac insanlara yol gosteriyor. Eğer serviler goruyorsanız bilin ki yolun sonunda bir yerleşimle karşılaşacaksınız. Siena'da nereye baksanız tarih goreceksiniz. Hele Santa Maria Del Fione Katedrali'nin icine girdiğinizde, nereye bakacağınızı şaşıracaksınız. Bir yanda Michelangelo'nun eserleri diğer yanda Rafaello'nunkiler. Yeri gelmişken hatırlatalım, sadece bu tur dini mekanlara girerken omuzlarınızın kapalı olması gerekiyor. Eğer hazırlıklı değilseniz kapıda size bir tek kullanımlık ortu veriyorlar.
ORTACAĞ'DAN 90'LARA UZANAN HASTANE
Katedralin hemen karşısında Ortacağ'dan 1990'lı yıllara kadar kullanımda olan bir hastane binası var. Şimdi muze olarak duzenleniyor. Mutlaka gorun, duvarlarındaki freskler o donemin hastanelerine dair cok şey anlatıyor. Bu tur tarihi yapıların hepsinde cok renkli ve ayrıntılı freskler bulunuyor. Bunun en onemli nedeni o donemde okuma-yazma oğrenmenin sadece din adamlarına tanınan bir hak olması ve halkın okuma bilmemesi. Bu nedenle halk anlasın diye her şey resmetme yontemiyle anlatılmış.
14. YUZYILDAN BERİ YARIŞIYORLAR
Siena'ya gitmek icin şehirde her yıl duzenlenen tarihi at yarışlarının yapıldığı donemi secmekte fayda var. Temmuz-ağustos aylarında iki kez yapılan yarışlar her yıl cok sayıda turisti kente cekiyor. 14. yuzyıldan beri duzenlenen bu yarışlar Siena'nın 17 mahallesi arasında geciyor. Her yıl kurayla secilen 10 mahalle yarışıyor. Her mahallenin kendisine ait bir atı, kendi icinden cıkan bir jokeyi ve formaları var. Butun yıl bu yarışlara hazırlanıyor Siena halkı. Yarışlar eskiden olum dovuşlerinin yapıldığı arena-hipodrom arası bir alanda yapılıyor. Gunduz restoran masalarıyla dolu olan bu alanda akşam saatlerinde kıyasıya bir yarış yaşanıyor. Jokeylerin işi kolay değil hatta bilerek zorlaştırılıyor. Kaygan olsun diye ipekten yapılan giysiler giyiyor, eyersiz atlara biniyorlar. Binlerce insanın izlediği yarışlar gercekten keyifli.
SOKAK LEZZETLERİNİ ATLAMAYIN
Cecina, sokakta tadabileceğiniz en guzel lezzetlerden biri. Nohuttan yapılıyor, sert bir krep duşunun. Biraz yağlı ama cok lezzetli. Dana işkembesi kullanılarak yapılan Lampredotto ise tam bir sokak lezzeti. Seyyar arabalarda yapılıp, satılıyor. İşkembe once haşlanıyor sonrasında tavada soteleniyor ve ekmek arası sandvic olarak tuketiliyor. AB standartları gereği bu sandvicin yasaklanması gundeme gelmiş. İtalyanlar kazan kaldırınca sembolik olarak birkac satıcının kalmasına musaade edilmiş. Rastlarsanız kacırmayın.
NE YERSENİZ YİYİN SEVECEKSİNİZ
İtalyan mutfağı kesinlikle Turk damak tadına cok uygun. Ceşit ceşit makarnalar, pizzalar, hamur işleri, renk renk dondurmalar... Hic kalori hesabı yapmayın, canınızın cektiğini yiyin, pişman olmayacaksınız. İsterseniz adım başı rastlayabileceğiniz pizzacılardan bir dilim pizza alın, isterseniz gorduğunuz her restorana, kafeye oturun, fiyatlar gayet makul. Elbette ozel mekanları tercih ederseniz odemeniz gereken miktar artıyor. Ama yine de ozel bir yemek icin, icki dahil kişi başı 60-70 avro oduyorsunuz. Soz yemek-icmekten acılmışken hatırlatmakta fayda var, yerel halkın tercih ettiği mekanlara gidin. Ozellikle turistlik bolgelerdeki kafeleri, restoranları es gecin. 'Turist işi', orada da gecerli.
MİNİ MİNNACIK SAN MINIATO
Bu kucuk yerleşim yerinde, o meşhur o bildik yemyeşil Toskana manzarası karşılıyor sizi. Adı gibi kucucuk bir yer. Sokaklar muhteşem fakat bir o kadar ıssız. Ama her zaman bu kadar ıssız değil, ozellikle mantar toplama zamanı yani sonbaharın sonları, kış başı en hareketli zamanları. Cunku tum dunyanın meftun olduğu truf mantarları bu bolgede yetişiyor. Truf deyip gecmeyin sakın yeraltında yetişen ve ozel olarak eğitilen kopekler sayesinde toplanan bu mantarın beyaz ve siyah olmak uzere iki turu var. Beyaz olanı cok nadir dolayısıyla cok pahalı, kilosu 4-6 bin avro arasında değişiyor. Dunyanın en onemli mantar ureticisi Miniato, Turkiye'den de muşterisi var ustelik. Oyle her canı isteyen truf mantarı toplayamıyor, bu belediye tarafından cok sıkı denetleniyor. San Miniato Belediyesi şimdilerde duğun turizmine kolları sıvamış. İsteyen herkes belediyenin 1390 yılında yapılan, muhteşem fresklerle suslu salonunda evlenebilir. 45-50 kişilik bir duğun 10-20 bin avro arasında yapılabiliyormuş. Romantik bir nikah icin neden olmasın? Miniato'da cok sayıda otel var. Ciftlik evi kiralamak da mumkun. Miniato'ya kadar gitmişken, TV yıldızı unlu şef Gilberto Rossi'nin Pepe Nero adlı restoranına gitmeyi ihmal etmeyin. Restoranın mutevazı terasında, muhteşem Toskana manzarasına karşı bir yemek yiyin, pişman olmazsınız.
NE GUZEL ŞEHİRSİN FLORANSA
Floransa'ya tekrar tekrar gitmek icin insan onlarca gerekce uretebilir. Tarih, yemek ve mimari, eşsiz sanat urunleri bu gerekcelerden ancak birkacı olabilir. Michelangelo'nun Davut heykelini gormek icin bu şahane şehre gitmek tek başına bir sebep mesela. Ronesans sanatcısı Michelangelo'nun başyapıtı David (Davut) heykeli Floransa'nın sembolu haline gelmiş. Sanatcı heykeli 1501 yılında yapmaya başlamış ve 1504'te tamamlamış. Onceleri Palazzo della Signorre meydanında sergilenen heykel, Davut'un Golyat'a saldırmaya karar verdiği anı simgeliyor. 5.17 metre yuksekliğindeki heykel uzun yıllardır Galeria de'll Accademia'da sergileniyor. Meydanda şu anda bir kopyası bulunuyor. Floransa'da ilk işiniz Accademia'yı ziyaret etmek olsun. Cunku Accademia'da sergilenen Davut ve diğer resim ve heykelleri gorunce bir başka gozle bakmaya başlıyorsunuz etrafınıza.
DAVUT EŞLİĞİNDE BİR AKŞAM YEMEĞİ
Biletinizi onceden internetten alın, rezervasyon ucretiyle birlikte 15 avro odeyeceksiniz. Aksi takdirde sonu gorunmeyen bir kuyrukta saatlerce beklemek zorunda kalırsınız. O uzun kuyrukta saatlerce bekleseniz bile inanın sonucu buna değecek. Davut'tan cok etkileneceksiniz. Davut heykelinin seveni cok, oyle ki isteyenler heykelin bulunduğu galeride ozel olarak hazırlanan bir masada akşam yemeği yiyebiliyor. Elbette bunun icin cok onceden rezervasyon yaptırmak ve 20 bin avro civarında parayı gozden cıkarmak gerekiyor. "Bunu yapan var mı?" diye soruyorsanız, yanıtımız "evet". Hatta Turkiye'den gidenler de olmuş. Floransa'da ac kalmazsınız ama ozel bir yemek yiyelim derseniz, şu aralar cok populer olan Ora d'aria'yı tercih edebilirsiniz, herhangi bir restorandan daha pahalı ama değer. Biraz Floransa'nın tarihi dokusuna uyumsuz, modern hatta soğuk bir dekorasyonu var ama yediğiniz her şey cok orijinal ve lezzetli.
kaynak
__________________
Ortacağ'ı modern zamanlara taşıyan mucize Toskana
Turizm ve Tatil0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Danışman
- Turizm ve Tatil
- Ortacağ'ı modern zamanlara taşıyan mucize Toskana