Zilhicce
Kur'Ân-i Kerim'de Fecr sûresinde "Ve on geceye yemin olsun." ifadesinde kastedilen on gece bazi kaynaklara gore Ramazan ayinin son on gunu veya Muharrem'in ilk on gunu olarak belirtilse de genel gorus, bu mubarek on gunun Zilhicce ayinin ilk on gunu oldugudur.
Kamerî aylarin onikincisi olan Zilhicce ayi, IslÂm'in bes esasindan olan hac ibadetinin yerine getirildigi aydir. Bu mubarek ayin 1'inden 10'una kadar olan zaman dilimi "leyali-i asere", yani on mubarek gecedir. 10'uncu gun ise Kurban Bayraminin ilk gunudur. Peygamber Efendimiz (sav) bugunlerin onemini soyle ifade ediyor:
"Salih amellerin Allah'a en ziyade sevgili oldugu gunler bu on gundur! Ondaki her bir gunun orucu bir yillik oruca (sevapca) esittir. Ondaki bir gece kiyami (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kiyamina (ihyasina) esittir.
Peygamber Efendimizin zevcesi Hafsa (r.a) diyor ki:
"Resulullah (sav) dort seyi terk etmezdi: Asure gunu orucu, Zilhicce'nin on gunu orucu, her ay uc gun orucu ve sabahin iki rekÂt sunneti."
Ebu'd-Derda (r.a) Zilhicce ayinin onemini soyle anlatiyor: "Zilhiccenin ilk 9 gunu oruc tutmali, cok sadaka vermeli, cok dua ve istigfar etmelidir. Cunku Resulullah (sav):
"Bu on gunun hayir ve bereketinden mahrum kalana yaziklar olsun" buyurdu.
Zilhicce'nin ilk dokuz gunu oruc tutanin, omru bereketli olur, mali cogalir, cocugu belÂlardan korunur, gunahlari affedilir, iyiliklerine kat kat sevab verilir, olum aninda ruhunu kolay teslim eder, kabri aydinlanir, Mizan'da sevabi agir basar ve cennette yuksek derecelere kavusur." (Sir'a)
Allah indinde Zilhiccenin ilk on gununde yapilan amellerden daha kiymetlisi yoktur. Bugunlerde tesbihi (Subhanallah), tahmidi (Elhamdulillah), tehlili (La ilahe illallah) ve tekbiri (Allahu ekber) cok soyleyin! (Abd b. Humeyd, Musned, 1-257)
Allahu TeÂlÂ'nin bereketli kildigi, Kur'Ân-i Kerim'de uzerine yemin edilen, Zilhicce'nin ilk on gecesinde yapilan amellere 700 misli sevab verilecegini Peygamber Efendimiz (sav) mujdeliyor. Bugunler bizlere tevbe etme ve kisa zaman dilimlerinde tekrar cok semere elde etme firsatinin verildigi gunlerdir. Biz de Peygamber Efendimize tabi olarak, gunduzleri orucla gecirmeli, sadaka vermeli, Allahu TeÂlÂyi zikretmeliyiz.
Arefe Gunu
Arefe, Kurban Bayramindan bir onceki gun, hicrî takvime gore Zilhicce ayinin 9. gunudur. Baska gune arefe denmez. Ulkemizde Ramazan Bayraminin bir onceki gunune de arefe denmistir. Resulullahin (sav) bildirdigine gore:
"Gunlerin en faziletlisi arefe gunudur. Faziletce cumaya benzer. O, cuma gunu disinda yapilan yetmis hacdan faziletlidir. Dualarin en faziletlisi de arefe gunu yapilan duadir. Benim ve benden onceki peygamberlerin soyledigi en faziletli soz de: Lailahe illallah vahdehu la serike lehu. (Allah birdir, ondan baska ilah yoktur, O'nun ortagi da yoktur) sozudur." (Muvatta, Hacc 246)
Hazreti Aise (ra) anlatiyor:
"Allah, hicbir gunde, arefe gunundeki kadar bir kulu atesten cok azat etmez. Allah mahlukata rahmetiyle yaklasir ve onlarla meleklere karsi iftihar eder ve:
"Bunlar ne istiyorlar?" der." (Muslim, Hacc 436)
Resulullah(sav):
"Arefe gunune hurmet edin! Arefe, Allah'in kiymet verdigi bir gundur." diyerek Allahu TeÂlÂ'nm kiymet verdigi gunu hurmet ederek bilincli bir sekilde yasamaya gayret etmemizi istemistir. Hurmet, verilen nimeti idrak etmekle ve verileni bilmekle, gorebilmekle baslar. Arefe gununu gunahlara girmeden orucla, duayla, istigfarla gecirmek kullarini arefe gununde bagislayacagini mujdeleyen Allahu TeÂlÂ'ya hurmetin ve sukrun bir ifadesidir. (Deylemi)
Hazreti Omer (r. a) ile Yahudi arasinda gecen konusmada arefe gununun onemini gostermektedir:
Hazreti Omer'in halifeligi zamaninda Yahudilerden birisi: "Ey Omer, siz bir Âyet okuyorsunuz ki, o Âyet bize inseydi o gunu bayram olarak kutlardik." dedi.
O Âyet, Maide sûresinin ucuncu Âyetiydi. Cenab-i Hak soyle buyurmustu:
"Bugun, sizin dininizi kemale erdirdim ve size nimetimi tamamladim."
Bu Âyet, hicri onuncu yilda, Veda Hacci'nda, arefe gunu olan cuma gunu ikindiden sonra, Peygamber Efendimiz Arafat'ta "Adba" adindaki devesinin uzerinde vakfede iken nazil olmustu. Deve vahyin agirligina dayanamayarak yere cokmustu.
Hz. Omer'e Yahudiden hangi Âyet oldugunu ogrenince soyle dedi:
"Biz o gunu ve o gun bu Âyetin Hz. Peygambere (sav) nail oldugu yeri biliriz. Cuma gunu arefede bulunuyordu." demis ve o gunun bayramimiz olduguna isaret ederek arefe gununun onemini belirtmistir.
Arefe gunu, Hazreti Âdem (as) ile Hazreti Havva'nin Arafat'ta bulustuklari gundur.
Tevriye, arefe gununden bir onceki gune denir. Peygamber Efendimiz (sav) soyle, buyurmustur:
"Tevriye gunu oruc tutan ve gunah soz soylemeyen Musluman cennete girer."
Bugun tutulan oruc, bin gun nafile oruca bedeldir. Aynca gecmis ve gelecek yilda yapilan tovbelerin kabul olmasina da sebep olur. Arefe gunu oruc tutmak da cok sevaptir. Resulullah (sav) soyle buyurmustur:
"Arefe gunu oruc tutana, Âdem aleyhisselÂmdan, Sûr'a ufurulunceye kadar yasamis butun insanlarin sayisinin iki kati kadar sevap yazilir."
"Arefe gunu tutulan oruc, bin gunluk nafile oruca bedeldir."
"Asure gunu orucu bir yillik, arefe gunu orucu da, iki yillik nafile oruca bedeldir."
Arefede tutulan oruc, iki bin kole azat etmeye, iki bin deve kurban kesmeye ve Allah yolunda cihÂd icin verilen iki bin ata bedeldir."
"Arefe gunu tutulan oruc, biri gecmis, biri de gelecek yilin gunahlarina kefaret olur."
Arefe gunu ozellikle bin adet Ihlas okumak buyuk zatlar tarafindan tavsiye edilmistir. Hadis-i seriflerde Ihlas sûresini okumanin kul borcu haric diger gunahlarin affedilmesine vesile olacagi soylenmistir.
"Arefe gunu Besmele ile bin Ihlas okuyanin gunahlari affedilir ve duasi kabul olur."
"Peygamber (sav) arefe aksami ummetinin affedilmesi icin dua etti. Duasina, 'Muhakkak ki ben zalimden baskasini magfiret ettim.' diye cevap verildi. 'Zalimden ise mazlumun hakkini alirim.' buyruldu. Resul-i Ekrem:
'Ey Rabbim, dilersen mazluma cennette mukafatini verir zalime de magfiret edersin.' diye dua etti ise de Arafat'ta bu duasina Allahu TeÂlÂ'dan kabul gelmedi. Sabah vakti Muzdelife'de ayni duayi tekrarladi. Bu defa duasi kabul edildi. Resulullah memnuniyetinden ve sevincini belli ederek guldu. Bunun uzerine Ebu Bekir ve Omer (ra):
'Anam babam size feda olsun, bu saatte siz gulmezdiniz, sizi gulduren nedir?' diye sordu. Resulullah(sav):
'Allah'in dusmani Iblîs, Allahu TeÂlÂ'nin duami kabul ederek ummetimi affettigini anlayinca topragi alip basina calmaya ve vay sana helak oldun diye feryada basladi. Iste Seytan'in gormus oldugum bu feryadi beni guldurdu, buyurdu."
Arefe gunune saygili olmali, o gun hacilar Arafat'ta vakfe yapip dua ederken manen onlarin yaninda oldugumuzu hissederek dualarina istirak edilmelidir. Boyle bir gunde bizi gunaha sokabilecek her seyden uzak kalmak gerekmektedir. "Gunumuzde arefe, bayramin bir onceki gunu oldugu icin dunyalik telaslarin en yogun oldugu bir gun olarak yasanmaktadir. Oysa ki arefe insana verilen en kiymetli vakitlerden biridir. Bugunler ibadet ve affedilme gunleridir. Hacilarin Arafat'ta "Lebbeyk (Buyur Rabbim)" diyerek dil, irk, ten ayirimi yapilmaksizin bir araya geldigi mahser gununu hatirlatan, kullugun Allahu TeÂlÂ'ya dualarla, telbiyelerle arz edildigi en kiymetli zaman dilimidir. Resulullah (sav) soyle buyurmustur:
"Duanin faziletlisi, arefe gunu yapilanidir." (Beyheki) "Allahu TeÂlÂ, arefe gunu kullarina nazar eder. Zerre kadar imani olani affeder."
Allahu TeÂl bazi geceler dualarin reddedilmeyecegini Peygamber Efendimize (sav) bildirmistir. Rahmet kapilarinin acildigi dort mubarek gece sunlardir:
1- Fitr (Ramazan) Bayrami gecesi,
2- Kurban Bayrami gecesi,
3- Terviye gecesi (Zilhicce ayinin 8. gecesi),
4- Arefe gecesi, (Isfehani)
Arefe gununu ve gecesini ibadetle gecirmek cok faziletlidir. Saadet-i Ebediyye'de arefe gecesini ibadetle gecirenin cehennemden azat olacagi soylenmistir.
Arefe gunu gunahlardan uzak kalanin da bagislanacagi Resulullah (sav) tarafindan mujdelenmistir.
"Arefe gunu Resulullahin (sav) yaninda bulunan bir genc, kadinlari dusunuyor ve onlara bakiyordu. Resulullah (sav) eliyle birkac defa gencin yuzunu kadinlardan cevirdi. Genc yine onlari dusunmeye basladi. Resulullah (sav):
- Kardesimin oglu, bugun oyle bir gundur ki, bugunde herkesin kulagina, gozune ve diline sahip olursa gunahlari bagislanir, buyurdu." (Musned)
Arefe Gunu Yapilmasi Tavsiye Edilenler:
1- Arefe gununun sabah namazinin farzindan sonra tesrik tekbirleri getirilmeye baslanmalidir.
2- Arefe gunu oruc tutulmalidir.
3- Arefe gunune hurmet edilmeli, gunaha girmemeye dikkat edilmelidir.
4- Arefe gunu cok dua ve istigfar edilmelidir.
5- Arefe gunu 1000 Âdet Ihlas-i serif okunmalidir.
Baska Bir Sey Bilmiyorum
MevlÂnÂ'nin talebelerinden biri, hac vazifesini yapmak uzere Hicaz'a gitti. O Hicaz'da iken, evinde hanimi, arefe gecesi bir tepsi helva yapip, MevlÂnÂ'nin talebelerine gonderdi. MevlÂnÂ, helvayi kabul edip, orada bulunan butun talebelerine bizzat kendi eliyle taksîm etti. Herkes hissesine duseni aldigi halde, tepsiden hicbir sey eksilmedi. Alanlar tekrar aldilar, doyuncaya kadar yediler, yine eksilmedi. Bunun uzerine helva dolu tepsiyi MevlÂn mubarek eline alip; "Bu tepsiyi sahibine gondereyim." diyerek disari cikti. Iceri girdiginde, elinde tepsi yoktu. Ertesi gun helvayi getiren hanim, tepsisini medresenin mutfaginda aratti, ancak bulamadi. MevlÂnÂ'yi da bunun icin rahatsiz etmedi.
Aradan gunler gecti, hacca gidenler donmeye basladilar. Bu hanimin da beyi Kabe'den donup Konya'ya geldiginde, o tepsi esyalarinin arasindan cikti. Kadin tepsiyi gorur gormez taniyip, hayretinden dona kaldi. Beyine; "Ben arefe gecesi bu tepsi ile helva yapip MevlÂnÂ'nin talebelerinin yemesi icin gondermistim. Tepsiyi ertesi gunu arattigim halde bulamadim. Nasil oldu da bu tepsi senin eline gecti?" deyince, sasirma sirasi haciya geldi. O da; "Arefe gecesi haci arkadaslarimla oturup sohbet ediyorduk. Bir ara cadirin kapisindan bir el bu tepsiyi uzatti. Biz de tepsiyi aldik, elin sahibini arastirmak da aklimiza gelmedi. Helvayi yedikten sonra tepsiyi tanidim. Kimseye vermeyip esyalarin arasina koydum. Baska bir sey bilmiyorum." dedi. Bunun MevlÂnÂ'nin bir kerameti oldugunu anlayinca, ona olan bagliliklari daha da artti.
Kurban
"Rabbin icin namaz kil ve kurban kes." (Kevser Sûresi: 2)
"Biz her ummet icin bir kurban kesme ibadeti koyduk ki, kendilerine Allah'in rizik verdigi hayvanlari kurban ederek uzerlerine O'nun adini ansinlar. Rabbiniz tek bir ilahtir. Yalniz O'na teslim Olun." (Hacc Sûresi: 34)
"Biz kurbanlik develeri de size Allah'in (dininin) isaretlerinden yaptik. Onlarda sizin icin hayir vardir. Onlar on ayaklarini sira halinde yere basmis durumda iken uzerlerine Allah'in ismini anin (da kesin). Yanlari yere dusup canlari cikinca da onlardan yeyin, kanaat eden (fakir)e de, isteyen (fakir)e de yedirin. Allah onlari size boyun egdirdi ki, sukredesiniz." (Hacc:36)
"Onlarin ne etleri, ne de kanlari Allah'a ulasir, fakat O'na sadece sizin takvaniz ulasir. Sizi hidÂyete erdirdiginden dolayi Allah'i buyuk taniyasaniz diye o, bu hayvanlari boylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Guzel davrananlari mujdele!" (Hacc: 37)
Kurban, kelime olarak kurb kokunden mastardir, yaklasmak mÂnÂsina gelir. Dini istilah olarak; Allahu TeÂlÂ'nin rizasini umit edip yakinligini kazanmak icin kesilen hayvana kurban denir.
Peygamber Efendimiz hicretin ikinci senesinde, Sevik Gazvesi'nden donerek Medine'ye geldiginin ertesi gunu, (Zilhicce'nin onuncu gunu) Muslumanlarla birlikte namazgaha cikti. Ezansiz ve kametsiz iki rekÂt namaz kildirdiktan sonra hutbe okudu. Bu hutbelerinde kurban kesmelerini Muslumanlara emretti. Kendileri de iki kurban kesti.
Cabir (ra) diyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) kurban kesme gununde boynuzlu, semiz ve burulmus iki koc kesti. Onlari kesmek icin yoneldigi zaman "Ben yuzumu gokleri ve yeri yaratana dogru cevirdim, Ben Allah'a sirk kosanlardan degilim; namazim, oteki hak ibadetlerim, sagligim ve olumum butun Âlemlerin Rabbi olan Allah'indir. O'nun ortagi yoktur. Ve ben Muslumanlardanim. Ya Rabbi bu kurban sendendir, senin icindir, Muhammed'in ve ummetinin adina "Bismillahi Allahu Ekber" dedi ve kurbani kesti." (et-Tac. m, 207)
Hz. Aise (r.a) rivayet ediyor ki: "Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu: Âdemoglu, Kurban Bayrami gununde kan akitmaktan (kurban kesmekten) daha sevimli bir is ile yuce Allah'a yaklasmis degildir. Kanini akittigi hayvan kiyamet gunu, boynuzlari, ayaklari ve killariyla gelecektir. Akan kan, yere dusmeden once Allah katinda yuksek bir makama erisir. Onun icin gonul hoslugu ile kurbaninizi kesiniz."
Kurban, kendilerini Allah'a yaklastiracak, kurtulusa vesile olabilecek firsatlari kovalayan ve Hakk'in rizasini talep edenler icin, Allahu TeÂlÂ'ya goturen bir kurbiyet helezonu ve kanatlanma bayramidir. Kurban Bayrami, Hz. Ibrahim ve Ismail'den gunumuze kadar, hep bir kahramanlik, fedakÂrlik, hasbilik ve teslimiyet sembolu olagelmistir. Hz. Mevlana teslimiyet anlayisini kurban kelimesiyle ayni anlamda kullanir: "Akli Mustafa'ya kurban et." diyerek bizi yakinlasmak icin sunnet-i seniyye yoluna cagirir.
Kurban Rabbimizin bize verdigi emanetleri O'nun her seyin sahibi oldugunu bilerek gonul hosnutluguyla sadece rizasini umarak hakiki sahibine teslim edebilmektir. Rahim, Hakim oldugundan suphe etmeden, Hz. Ibrahim ve Ismail misali...
Hz. Ibrahim Mekke'deydi. Ruyasinda bir ses: "Ey Ibrahim! Allah, oglun Ismail'i kurban etmeni emrediyor." diyordu. Bu ruya Allah'tan mi, yoksa seytandan mi bilemedi. Zilhicce ayinin sekizinci gunuydu. Ertesi gun, ayni vakitte ayni ruyayi gorunce, ruyanin Allah'tan oldugunu anladi. Bu bir dostluk imtihaniydi. Allahu TeÂlÂ'nin dostluguyla sereflenen Hz. Ibrahim'den en sevgili varligini kurban etmesi isteniyordu. En sevgilinin adi Ismail oldugu icin, kurban Ismail'in adiydi.
Zilhicce'nin onuncu gunuydu. Hz. Ibrahim o sabah Ismail'e, ip ve bicak almasini, oduna gideceklerini soyledi. Ismail hic suphelenmedi. Mina mevkiine gelince Hz. Ibrahim ruyayi yavas yavas ogluna anlatmaya basladi. Hayati veren ve alan Allah degil miydi? Allahu TeÂl simdi ondan emanet ettigi hayati geri istiyordu. Bu cok serefli bir alisveristi. Ismail, babasina teslimiyet ve tevekkulle su cevabi verdi:
"Babacigim, ne ile emrolunduysan o isi yap. Beni Insaallah sabredenlerden bulacaksin."
Hz. Ibrahim uzun yillar sahip olamadigi ve yillar yili yaptigi dualarin kabulu olarak kendisine verilen oglunu Rabbine takdim ediyordu. Ismail'in son sozleri su oldu:
"Babacigim ellerimi, ayaklarimi bagla ki fazla cirpinmayayim. Elbiseni topla ki, kan sicrayip kirletmesin. Annem gorur ve uzulur. Bicagi siddetle cal ki olum kolay olsun. Beni yuzumun uzerine yatir, yuzume bakarsan bana acirsin. Ayrica ben de bicagi gormeyeyim, korkuveririm. Annemin yanina vardiginda selÂmimi soyle. (Kurtubi, 15-104)
Hz. Ibrahim oglunu sag tarafina yatirdi, gozlerini bagladi. Bicagi oglunun boynuna olanca gucuyle surerken "Bismillah" dedi, fakat bicak kesmedi. Bicaga bakti, keskindi. Ikinci, ucuncu defa denedi, bicak yine kesmedi. Hz. Ibrahim yillar evvel kendisini atesin yakmadigini hatirladi. Demek ki bu defa da Cenab-i Hak, bicaga "Kesme!" emrini vermisti, kesmiyordu.
Bir ses duydu. "Allahu Ekber! Allahu Ekber!" diyordu. Basini kaldirdi: Cibril-i Emin yaninda semiz bir koc oldugu halde inmekteydi. Hamd ve sukur duygulari icinde "La ilahe illallahu vallahu ekber" dedi. Durumu fark eden Hz. Ismail, Cenab-i Hakk'a minnet ve sukranlarini dile getirerek "Allahu Ekber ve lillahil hamd" dedi.
Aradan asirlar gecmesine ragmen, butun mu'minler Hz. Ibrahim, Hz. Ismail gibi Rabbinin rizasini umarak Zilhicce ayinin arefe gunu, sabah namazindan baslayip bayramin dorduncu gunu ikindi namazina kadar "ALLAHU EKBER ALLAHU EKBER LA ILAHE ILLALLAHU VALLAHU EKBER ALLAHU EKBER VELILLAHI'L HAMD" diyerek minnet ve sukranlarini Rabblerine sunarlar. Bu tekbire "tesrik tekbiri" denilir ve vaciptir.
Tesrik Tekbirleri Ile Ilgili Fikhi Hukumler
Tekbirlerin yirmi uc vakit okunmasi, Ebû Yusuf ile Imam Muhammed'e goredir. Fetva da buna gore verilmistir. Ebû Hanîfe'ye gore, tesrik tekbirleri arefe gunu sabah vaktinden bayramin ilk gunu ikindi vaktine kadar olan sekiz vakit farz namazlarinin arkasindan getirilir. Tesrik tekbirleri bircok fÂkihe gore vaciptir. Bazilarina gore ise sunnettir.
Ebû Yusuf ile Imam Muhammed'e gore farz namazlarim kilmakla yukumlu olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek basina kilanla imama uyan, yolcu ile mukim, koylu ile sehirli, erkekle kadin esittir. Boyle tesrik tekbirleri cemaatle de, yalniz basina da eda edilir. Kaza da edilebilir. Erkekler tekbiri aciktan, kadinlar ise gizlice getirir. Vitir namazi ile bayram namazlari sonunda tekbir getirilmez.
Ebû Hanîfe'ye gore, tesrik tekbirlerinin vacip olmasi icin yukumlunun hur, mukîm ve erkek olmasi ve farz namazin cemaatle kilinmis bulunmasi sarttir. Bu yuzden yolcu, kole, kadin ve tek basina namaz kilana bu tekbirler vacip olmaz. Ancak bu sayilanlar imama uyarlarsa, cemaatle birlikte tekbir alirlar. Cuma ve bayram namazi kilinmayan kucuk yerlesim merkezlerinde de tesrik tekbiri getirilmez ve cuma gunu ogle namazini cemaatle kilan ozurlu kimselere de vacip olmaz. Bir yilin tesrik gunlerinde kazaya kalan bir namaz, yine o yilin tesrik gunlerinden birinde kaza edilse, sonunda tesrik tekbiri alinir, fakat baska gunlerde veya baska yilin tesrik gunlerinde kaza edilse, tesrîk tekbiri alinmaz. Bir namazda sehiv secdesi, tesrîk tekbiri ve telbiye bir araya gelse, once sehiv secdesi yapilir, sonra tekbir alinir, daha sonra da telbiyede bulunulur.
Kimler Kurban Keser?
Zaruri ihtiyaci disinda 85 gram altin ya da bu bedelde mali olan, hur ve mukim yani yolcu olmayan her Musluman'in kurban kesmesi vaciptir. Daha once fakirken, Kurban Bayrami gunlerinde aniden kazanc saglayan kisiye kurban vacip olur. Daha evvel zengin olup da kurban gunleri aniden yoksul dusen kisiye ise vacip olmaz. Zekat gibi kazanilmis paranin uzerinden bir yil gecmesi gerekmez.
Bir kisi ancak bir tane vacip kurban kesebilir. Isterse nafile kurban niyetiyle bu sayiyi arttirabilir.
Kurban kesemeyen kimse bayram icin hazirlanir, temizlenir, namaza giderse, kurban kesme sevabini elde eder. Peygamber Efendimiz (sav): "Kurban gununu bayram olarak kutlamakla emrolundum. Onu bu ummet icin Allah bayram kilmistir." buyurmustu. Bir adam kendisine: "Ey Allah'in Resulu! Emanet olarak verilmis bir hayvandan baska bir seye sahip degilsem, onu kesebilir miyim?" diye sordu. Resulullah (sav): "Hayir, ancak sacini, tirnaklarini kisaltir, biyiklarindan alir, etek tirasini olursun. Bu da sana Allah yaninda bir kurban yerine gecer." dedi.
Kurbat Etini Kesen Yiyebilir mi?
Vacip kurbanin sahibi zengin olsun olmasin kestigi kurbandan yiyebilir, ailesine yedirebilir. Bununla birlikte isteyen veya istemeyen fakirlere yedirmek de farzdir. Dagitilan kisim kurbanin hic olmazsa ucte biri olmalidir. Kisinin, nafakasini temin etmekle sorumlu oldugu kisiler cok olursa, kurbanin etini onlar icin vermeyebilir. Kurbanin etini veya postunu satip parasini almak mekruhtur. Boyle bir sey yapilirsa kiymetini tasadduk etmek gerekir. Kurban derisi kasap ucreti olarak da verilemez. En guzeli Allah'a yaklasmak icin kesilen kurbanin derisini sadaka niyetiyle vermektir.
Kurbanda Vekalet Olur mu?
Bir kimse kendi adina kurban kesmesi icin baskasini vekil tayin edebilir. Vekalet bizzat verilebilecegi gibi mektup, telefon, faks gibi vasitalarla da verilebilir.
Bir hisse kurbani sadaka olarak veren en once tasadduk ettigi kurbani sevindirir. Sonra tasadduk ettigi kisiyi sevindirir. O yuvada yasayan yavrulari sevindirir. Umulur ki bu kadar kisiyi sevindiren insani da Allah sevindirir. Bir beldede kesilen kurban o yer uzerine gelecek bel ve musibetlere kalkan olur. Cenab-i Allah Ismail'ler ile kurban olacak hayvanlar arasinda insanoglunu serbest birakmistir. Hayvanlarini kurban edenler Ismail'lerini kurtarmistir.
Bir kurban kesilmesinin sevabindan kestiren kadar kesen de hissedar olur. Kurbanlik hayvani besleyen, alan, satan hissedar olur. Etini pisiren, pisirileni yiyen de hissedar olur. Yemekten sonra soylenen Elhamdulillah butun hissedarlarin hanesine yazilir.
Kurbanin Vakti
Kurban, eyyÂm-i nahr (Kurban kesme gunleri) denilen Zilhicce ayinin onuncu, on birinci ve on ikinci gunleri kesilir. Onuncu gun kesmek daha faziletlidir. Zilhicce'nin onuncu gunu ikinci fecir dogmadan once kurban kesmek caiz degildir, ikinci fecirden sonra Zilhicce'nin on ikinci gunu gunes batincaya kadar gecen zaman icinde gece ve gunduz kurban kesilebilir. Ancak geceleri kesmek mekruhtur. Bayram namazi kilinan yerlerde, imam bayram namazinda iken veya tesehhud miktari oturmadan once kurban kesilmesi caiz degildir, selÂm verdikten sonra ise kurban kesilebilir. Bayram namazi kilinmayan yerlerde ikinci fecrin dogumundan sonra kurban kesilebilir. (el-FetÂva'l-Hindiyye, V, 295-296)
Kurban Nasil Kesilir?
Kurban kesmek icin bicak onceden bilenip hazirlanir ve hayvanin goremeyecegi bir yere konulur. Sonra hayvan ayaklari ve yuzu kibleye gelecek sekilde sol tarafina yatirilir. Hayvanin sag arka ayagi serbest kalmak sartiyla diger ayaklari baglanir. Bundan sonra tekbir ve tehlîl getirilir. Arkasindan "BismillÂhi AllÂhu ekber" denilerek, hayvanin boynuna bicak vurulur. Nefes ve yemek borulari ile sahdamari denilen iki ana damari kesilir. Hayvan sogumaya birakilir, kaninin akmasi beklenir ve sonra derisi yuzulur. Hayvani elinden gelirse, kurban sahibinin kendisinin kesmesi edeptendir. Kendisi kesemezse bir Musluman'a kestirir.
Kaynak;
(Mehmed MevkufÂtî, MevkûfÂt, sadelestiren: Ahmed Davudoglu, Istanbul 1980, II, 331-332)
__________________
Zilhicce - Arefe - Kurban
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Zilhicce - Arefe - Kurban