Bir diğer konu bir kısım insanların Resullah (s.a.v.j Efendimiz zamanında tarikat ve muridlik diye birşey yoktu. Bu olgular sonradan oluştu, iddiaları ile gundeme getirdikleri konudur. Bizlerde bu yazmış olacağımız kitabın her kesim insan tarafından okunabileceğini duşunerek boyle bir konunun insanların akıllarını ne denli karıştırdığının da bilincinde olduğumuzdan artık bu karışıklığın, bu asılsız iddiaların ortadan kalkması icin, ortadan kalkmasa bile bu kitabı okuyan kardeşlerimizin bu iddialarıla karşılaşt.ıkları zaman gercek sizin dediğiniz şekilde değil, gercek bakın bu Şekildedir, diyebilmeleri icin acıklık getirmeye dilimizin donduğu, kalemimizin yazabildiği kadarıyla aktarmaya calışacağız.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz zamanında isim olarak muridlik yoktu denilebilir, ama yaşaıntı olarak butun ashabı kiramın yaşantısı tam manasıyla murid yaşantısıydı ve ashabının murşidi, irşad edeni Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) kendisi idi. Bugun İslÂm alemine baktığınıız zaman şunu goruruz. Resulullah'ın ve ashabının yaşantısına ayak uydurmaya calışan tarikat muridleri, dervişleri ve o yaşam şeklini oğutleyen, yaşatmaya calışanlar ise yine tarikat şeyhleri ve murşidleridir. Nitekim ashabı suffa "suffa" ismini sofılikten dolayı almışlardır. Tasavvuf ilmi de ismini aynı şekilde sufı kelimesinden almıştır.
Resulullah (s.a.v.) Efendimiz zamanında yaşayan ashabı suffa kendilerini tamamen dunya meşgalelerinden cekip almış butun gunlerini ve gecelerini Allah Rusulu'nun mescidinde onun sohbetlerini dinleyerek, onun soylediklerini kendi hayatında tatbik edip kendisinden sonrakilere de anlatan, butun omurlerini Allah Resulu'nun mescidinde ibadet ederek geciren ve zenginlerin getirdikleri, verdikleri ufak, tefek şeylerle hayatlarını idame ettirmeye calışan insanlardır. Belki isimler değişmiş olabilir. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz zamanında isim sufı iken gunumuzde ise murid ya da derviş olmuşsa da değişmeyen yaşam şekli yaşama sistemi, kısaca İslÂm'ı bilip anlama şekli hep aynı kalmıştır.
Gunumuz İslÂm aleminde İslÂm ile ilgili musbet ilimlerin icinde Resulullah'ın yaşantısını, asrı saadette yaşayan muslumanların yaşantısını anlayıp en iyi şekilde en samimi bir kavramda, en mistik detaylarıyla, en ince ayrıntılarıyla anlayıp anlatan ilimdalı tasavvuf ilmidir.
Bir ornek vermek gerekirse:
Gunumuz musbet ilimlerinden olan Tefsir, Akaid, Fıkıh ilimlerinde kolay kolay tasavvufla ilgili birşey bulamayız. Oysa Tasavvuf ilminde hem Tefsir hem Akaid hem Fıkıh hem hadis ilminden cok şeyler bulabiliriz.
Bu demek oluyor ki Tasavvuf ilmi musbet olan butun İslÂmî ilimleri bağrında toplamıştır. Resulullah (s.a.v.) Efendimiz zamanında muridlik yoktu diyenlere o Nebi-i muhteremin hayatından bir ornek vererek cevap vermek isteriz.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: Bir kısım kendisini tamamen Allah'a adamış, onun rızasından başka bir şey duşunmeyen fakirliği kendilerine libas olarak kabullenmiş o zamanın tabiri ile "Sufı" gunumuz tabiri ile "Murid, Derviş" yaşantısını kendilerine şiar edinmiş ashabı ile birlikte otururken, bunların icinde Salmanî Farisi, Ebudderda ve BilÂli Habeşi Hazretleri de vardı.
Kureyş'in ileri gelenlerinden bir kısım insan kendisiyle goruşmek istediklerini lÂkin yanında oturan o fakir insanları uzaklaştırması gerektiğini onlarla aynı ortamda bir araya gelemiyeceklerini Peygamber'imize ilettiler. Resullah (s.a.v.) Efendimiz kendileriyle konuşmak isteyen Kureyş'in bu ileri gelenlerinin musluman olmalarını cok ama cok istiyordu. Bunu son derece arzu eden Peygamber'imiz (s.a.v.) o adamlar geldiğinde cevresindeki o fakir muslumanların dışarı cıkmasını bir an icin duşunmuş olmalı ki Cenabı Hak (c.c.) kendisini hemen Kehf suresinin 28. ayetini gondererek uyarmıştır.
Allah tarafından bu uyarma sadece Kehf suresinde değil Cenabı Hak aynı konuya "Abese suresinde En'am suresi 52. ayetinde de" yer vermiş ve bu onemli konuyu bu şekilde uc suredeki bu ayetleriyle percinlemiştir. Bu ayetlerin iceriği neydi? Gelin hep beraber bu ayetlerin iceriğini inceleyelim ve Resulullah zamanında muridlik, dervişlik, su ılik var mıydı yok muydu? karar verelim. Allahu TeÂl (c.c.) Kehf suresi 28. ayetinde mealen şoyle buyuruyor:
«"Kendini sabah, akşam Rab'lerine dua eden onun cemal yuzunu dileyen kimselerle beraber tut (onlarla beraber bulunmaya candan sabret) Gozlerin dunya hayatının susunu isteyerek onlardan başka yana sapmasın. Kalbini bizi anmaktan alıkoyup, nefsinin arzusuna uyan ve işi hep aşırılık olan kişiye itaat etme. "»
Ayeti kerime "sabah akşam Rab'lerine dua eden, cemal yuzunu dileyen" insanlardan bahsediyor. Yuce yaradanımız Resulu'ne bir an dahi gozlerini onlardan ayırmamasını emrediyor. Şimdi gunumuze donelim. Ve kendi kendimize soralım, bugun sırf allah'ın cemal yuzunu dileyerek sabah akşam Rabb'lerine dua eden insanlar hangi toplumlardan cıkıyor. Bu insanları hangi mektepler yetiştiriyor.
Ayeti kerimeye gore bu tur insanlar Cenabı Hakk'ın nazarında son derece itibar goruyor. Resulu'nu bile bu insanlardan bir an dahi gozlerini ayırmanası acısından uyarıyor. Allah'ın son derece kıymet rerdiği bu insanları gunumuzde ararsak nerelerde bulabiliriz? Cevabı cok kolay tabiki bir tarikat mektebinde bir gercek murşidi kÂmilin dizinin dibinde bulabiliriz.
O halde şoyle diyebiliriz.
Resulullah (s.a.v.) zamanında nasıl ki dunya hayatını ahiret hayatının gerisinde tutan ebedi hayatı on plana alan, tek dilekleri tek arzuları Allah'ın rızasını kazanmak olan suiıler, dervişane, muridane yaşayanlar vardıysa bu gunde aynı yaşam tarzını idame ettirmek isteyen sofiler, dervişler ve muridler vardır. Yukarıda ayeti kerimenin mealinden anladığımıza gore de Cenabı Hakk'ın kulları icinde rağbet ettiği, değer verdiği, itibar gosterdiği kullar da bu bahsedilen sofıler, dervişler ve muridlerdir.
İşte bir diğer ayet:
"Sabah ahşam Rab'lerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma," En'am suresi 52. ayet. diye Resulu'nu ikaz ediyor, Yuce Yaradan'ımız. Cenabı Hakk aynı konuya Abese suresi 1'den 10. ayetine kadar olan bolumde de yer vermiş ve mealen şoyle buyuruyor.
«"Surat astı ve dondu, kor geldi diye ne bilirsin belki o arınacak yahut oğut dinleyecek te oğut kendisine yarayacak, kendisini zengin gorup tenezzul etmeyene gelince, sen ona yoneliyorsun onun arınmamasından sana ne? Fakat koşarak sana gelen Allah'tan korkarak gelin ise, sen onunla ilgilenmiyorsun."»
Cenabı Hak (c.c.) Resulune bizzat cevresindeki fakir dunyayı atmış, takvaya yonelmiş Allah'tan rızasını dileyen, bekleyen o insanlara yonelmesini, onlardan bir an bile ayrılmamasını emrediyor. Demek oluyor ki, takva uzere yaşamayı dervişane yaşamayı, muridane yaşamayı Cenabı Hak Resulu vasıtasıyla kullarına emrediyor. Allah'ın acık acık bir cok ayetinde bahsettiği, methettiği, bu hayat şekli bu hayat tarzı o zamanda vardı. Bugunde var, kıyamete kadar da var olacak, İnşaallah. Butun bu ayetlerin, hadisi şeriflerin ışığında şunu anlıyoruz. Cenabı Hak (c.c.) kullarını yarattığı ilk andan itibaren kıyamete kadar onlardan kendisine varabilmeleri, kendisine kulluk edebilmeleri icin vesileler edinmelerini sebepler aramalarını emrediyor.
Resulullah (s.a.v.) Efendimize kadar olan zamanda bu vesileler Peygamberler ve Nebiler idi. Daha sonra Resulullah (s.a.v.) Efendimiz ile birlikte Peygamberlik, Nebilik vesilesi son bulduğundan dolayı ondan sonra gunumuze kadar bu vesileler varisi nebi olan Allah dostları, evliyaullahlar yani murşidi kÂmiller olmuştur. Ve kıyamete kadar da boyle devam edecektir. Bizlere duşen de bu Allah dostlarını eleştirmek yerine onlara camur atmak yerine, yaşarken onları bulup eteklerine yapışarak istifade etmek olmalıdır.
Cunku insanlar icinde yaradanına karşı en samimi bir şekilde kulluk eden onlardır. Cunku dunyayı boşayarak, ondan yuz cevirerek yuzlerini yalnız Allah'a (c.c.) ceviren onlardır. Cunku Allah'a varan yolların ve bu yollarda karşılaşılacak olan butun meşaggatleri bilip ona gore insanlara yardımcı olmaya calışan onların Allah'a varan yollarda takılmadan, uzulmeden, ezilmeden yuruyebilıneleri icin omurlerine feda eden onlardır. Yine aynı şekilde onlar Allah'ın (c.c.)
«"Haberiniz olsun ki Allah'ın veli kulları icin hicbir korku yohtur. Onlar hicbir zaman mahzun da olmayacaklardır ." »
ayetindeki (Yunus 62) mujdelerine mazhar olmuş kimselerdir.Bu insanları eleştirmek yerine toplumların en faydalı en değerli kişileri olarak kabul edip onlardan faydalanmak gerekir.
__________________
Peygamberİmİz (s.a.v) Zamaninda Tarİkat Varmiydi?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Peygamberİmİz (s.a.v) Zamaninda Tarİkat Varmiydi?