Bunun esası, Allah-u Teala’nın (CC) Kalem Suresi’ndeki “Sen en guzel ahlak uzeresin”[1] Ayet-i Kerimesi’dir.

Bu demektir ki, “Ey Habibim (SAV)! Senin ahlakın o kadar guzeldir ki, sendeki guzel hasletler kimsede yoktur.”

Enes bin Malik (RA) anlatır: “Peygamber (SAV) Efendimize: ‘Ya Resulallah (SAV), iman bakımından insanların ustunu kimdir?’ dediler. ‘Muminin iman bakımından ustunu, ahlakı daha guzel olanıdır.’ buyurdu.”

Guzel ahlak, kulun en ustun vasfıdır. İnsanların cevheri ancak guzel ahlakla ortaya cıkar. İnsan yaratılış bakımından gizli olup ahlak bakımından tanınır. Bazıları: “Allah-u Teala (CC) Peygamberi Hz. Muhammed (SAV)i sayısız mucize, keramet ve faziletler ile secip ayırdı; sonra ahlakı ile ovduğu gibi, başka birşeyle ovmeyip, ancak: “Elbette sen en guzel ahlak uzeresin” buyurdu, dediler. Bazıları da: “Allah-u Teala (CC), Resulullah’ı (SAV) ancak guzel ahlak ile vasfeyledi. Zira, Resulullah (SAV) her iki dunyayı feda edip, Allah-u Teala (CC) ile iktifa eyledi. Cunku Allah-u Teala’dan (CC) başka hicbir maksadı yok idi” dediler.

Ebu Harraz (RA): “Guzel ahlak, Allah-u Teala’dan (CC) başkasını kasdetmemektir” dedi.

Cuneyd-i Bağdadi (KSA) Efendimiz buyurur: “Haris-i Muhasebiden duydum: ‘Biz uc şeyi uc şeyle, (guzellik ve cemali, korumakla; guzel sozu, emanetle; guzel arkadaş ve dostu vefa ile) istedik’, der idi.”

Bazıları: “Guzel ahlakın alameti eziyet etmemek ve sıkıntılara katlanmaktır” dediler.

Hadis-i şerifde: “İnsanlara mallarınız ile gayret, yardım edemezseniz, onlara guler yuzlulukle yardım ediniz.” buyuruldu.

Allah-u Teala (CC) ile olan guzel ahlakın, onun emrini yerine getirmen, yasaklarından kacınman, herhalde ona itaat etmen, her işinde ona teslim olmandır. Şirk koşmayıp tevhid, şuphe etmeyip, vaadini yerine getirmendir.

Zinnun-i Mısri (RA): “Duşunce ve uzuntusu cok olan kimdir?”, diye sorulduğunda: “Ahlak bakımından insanların kotusu, fenası ve şerlisidir.” buyurdu.

Derler ki: Uveys-i Karani’yi (RA) cocuklar gorup taşa tutarlardı, o ise cocuklara: “Eğer muhakkak beni taşlamanız lazımsa, bacağımı yaralayıp, namaz kılmama engel olmaması icin kucuk taşlarla taşlayın.” diye rica ederdi.

Yine derler ki: Ahnef bin Kays (RA), kendisini doven ve soven bir kimsenin arkasından gider. Soven kabilesine yaklaşıp durur. Kendisine yaklaşıp: “Ey genc! Gonlunde soylemek istediğin ve soylemediğin şey varsa hepsini soyle de, kavminin sefihleri işitip sana uymasınlar” diye rica etmişti.

Ali bin Ebu Talib (KV) Hz.leri hizmetcisini cağırır. Hizmetcisi cevap vermez. İki defa seslenir, yine cevap vermez. Kalkar, hizmetcinin bulunduğu odaya girer. Hizmetciyi sırtustu yatmış istirahat ettiğini gorur, “Sana sesleniyorum, nicin cevap vermiyorsun? Sesimi duymuyor musun?” buyurur. “Kızmayacağınızı bildiğim icin gevşek davranıyorum.” der. İmam-ı Ali (KV) Hz.leri de, “Seni Allah (CC) icin azad eyledim.” buyurur.

Bazıları: “Guzel ahlak, insanların cefasından ve Hakk’ın (CC) kazasından sana isabet edeni, endişesiz kabul etmendir” dediler.

Malik bin Dinar’a (RA) bir kadın: “Ey murai (deli)”, dedi. Kadına: “Basralıların unuttuğu ismi sen buldun.” dedi.

Lokman Hakim oğluna şoyle buyurdu:

“Oğlum! Uc hal, uc halin meydana gelmesiyle bilinir:

1- Hilm, gadab ve kızgınlık halinde,

2- Cesaret ve kahramanlık, harb ve kavga halinde,

3- Doğru arkadaş da, kendisine ihtiyac halinde bilinir.”

“Ya Rabbi (CC)! Bende olmayan şeyin, hakkımda soylenmemesini, senden yalvarırım” diye munacat edince, Musa Aleyhisselam’a: “Ey Musa (AS)! Senin dilediğin şeyi, ben kendi hakkımda bile işlemedim, senin icin nasıl yaparım.” diye vahyedilmiştir.



GUZEL AHLAKIN MERTEBELERİ

Guzel huyun birincisi mazlumluktur. Kimselerin sırrına aşina olmamaktır.

Birisinin sırrına vakıf olduğunda ortmek ve kimseye soylememektir.

Başkalarının ayıplarını gizlemektir.

Hayadır. Halktan ve Hakk’tan (CC) utanmaktır.

Herze ve hezeyan soylememek ve dinlememektir.

Vaadettiğini yerine getirmek ve sozune sadakattir.

Soz soylediğinde yumuşak soylemektir.

Katı katı soylememek ve konuşmamaktır.

Dostluk yaptığı kimselerle Hakk Teala’nın (CC) rızası icin garazsız ve ivazsız dostluk yapmaktır. Nefsin muradı icin dostluk etmemektir.

Hakk Teala’nın (CC) rızası icin teessus edilmiş dostluğu kıyamete kadar bozmamalı ve O’nun (CC) huzuruna bu dostlarla beraber varmalıdır. Boylece Hakk Teala (CC) bunlardan hoşnut olur.

Yemesini-icmesini, giymesini, durmasını ve sozunu her şeyiyle haramdan ve şupheden sakınmaktır.

Irzını muhafaza etmektir. Hem kendininkini ve hem de başkalarınınkini. Kimseyle cekişmemektir. Hatta butun mallarını elinden alsalar meşru mudafaadan başka kimseye kotu soz soylememelidir. Hakk Teala’ya (CC) ısmarlayıp kimse ile husumet etmemelidir.

Dunyadan dolayı dinini satmamaktır. Yalan veya gercek yere and icmemektir. “Dinim, imanım, kitabım hakkı icin” diye yemin etmemektir.

Kendinden buyuğe hurmet, kucuğe şefkat etmektir. Kendi akrabalarıyla guzelce konuşmak, sohbet etmektir.

Kuranı para mukabilinde okumamaktır. Cunku para alıp “sevabı senin olsun” demek de guzel huya aykırıdır.

Şeyh Safiye sordular:

- Ucretle Kuran-ı Kerim okumak nasıldır?

- Bir kişi dunyalık kazanmak icin Kuran-ı Kerim okusa, eline bir tambur alıp onunla para kazanmak daha iyidir. Bir kimse bir eve girse, karnı gayet ac olsa, evinin taracasında bir parca ekmek gorse, elini uzatıp o ekmeği almak istese ve boyu ulaşmasa, ayağının altına birşey koymak icabetse, ayağının altına koymak icin o evde bir mushaf ile bir de tambur bulunsa, tamburu mu ayağının altına alıp oraya yetişmeye calışmalıdır, yoksa mushaf-ı şerifi mi?

- Elbette tamburu.

- İşte o ekmeği almak icin tamburu vesile etmek ile Kuran-ı Kerimi vesile etmek arasında fark yoktur.

“Allah-u Teala’nın (CC) ayetlerini az bir menfaat karşılığı satmayın.”[2]

Şeyh Safi daha sonra farsca bu beyti okudu:

“Dini dunyaya satmak apacık bir zarardır. Dunyayı sarfedip dini elde eden kimse faideli ve karlıdır.”

Dunyalık icin Kuran-ı Kerimi vesile etmek, işin sonunda dinini dunya icin satmaktır. Bundan sakınmak husn-u hulktur. Guzel ahlak cumlesindendir.

Kimsenin surctuğunu istememektir, Muhtacları bulup yardım etmek, yetimlerin başını sığamaktır. Karınlarını doyurmak, selam vermek, onların hal ve hatırlarını sormaktır.

Acları doyurmaktır. Sofrası herkese acık olmak ve Allah-u Teala’ya (CC) tevekkul etmektir. Başkalarının ihtiyaclarını giderenin Hakk Teala (CC) kıyamet gununde ihtiyaclarını giderir. Nitekim Efendimiz (SAV) buyururlar: “Kim bir musluman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah-u Teala (CC) Hz.leri o kimsenin kıyamet gununde yetmiş hacetini giderir.”

Komşuları ile iyi gecinmektir. Komşularını gorduğunde onların hatırlarını sormak, iyi yemekler pişirdiğinde komşularına ikram etmektir. Bunu yapmayan zalimlerden olur.

Yemeklerine bir garibi cağırıp sofrasında bir musluman bulundurmaktır. Misafirsiz yemek yememektir.

Cağrıldığı yere gitmektir. Lakin girilecek yerin şeriata aykırı bir yer olmaması şarttır. Şeriata mugayir olan yerlere de katiyyen gitmemelidir.

Onune konulanı hic ses cıkarmadan yemektir. “Beni davet ettiler, arzu ettiklerimi bana ikram etmediler, bana hurmette bulunmadılar.” dememelidir.

Ey kardeşim! İlk Once terazinin gozune konulacak olanlar işte bu guzel huylardır. Hepimiz, murid ve talibler bu guzel huylarla huylanmalıyız ki, Hakk Teala’nın (CC) huzuruna ak yuzle cıkabilelim. Bu alemde hayvanlar gibi yurumek, insanlara layık değildir. İnsan, mucerred insan suretinde olanlara denmez. İnsanlığa yaraşır huylarla ahlaklanan kimselere insan denir. İnsana gereken, husn-u hulk, edeb ve kemal-i marifettir. Nitekim Hakk Teala (CC) Kuran-ı Kerim’de buyurdu: “Kendinizi ve ehlinizi nardan (cehennem ateşinden) koruyun.”[3]


Kaynak: Don Allah'a ve Resûle, Ozun Ozu, Sıddık Naci Eren



[1] Kalem S. A.4

[2] Bakara S. A.41

[3] Tahrim S. A.6
__________________