Turk Lirası'ndaki değer kaybının son yıllarda giderek guclenmeye başlayan yurtdışı satışlarda bir sure durgunluğa yol acacağını kestirmek icin kahin olmaya gerek yok.

Turkiye'yi yonetenler; ulkenin Ortadoğu'daki ozel konumunu ve bolgeyi siyasal anlamda yeniden tasarlayan uluslararası enerji devlerinin hamlelerini iyi okuyamadılar. Gecen hafta ulke yeniden -ilk bakışta siyasal- buyuk caplı bir ekonomik krizin eşiğine geliverdi.

Aslında ABD ekonomisinde gozlenen buyumenin ardında; FED'in durgunluktan cıkış icin bir suredir uyguladığı, tahvil karşılığı piyasalara para verilmesinin, durdurulması da vardı. FED yonetiminin bu uygulamanın beklentilerin tersine olumsuz etki yaptığından soz etmesi, Turkiye'nin ekonomi yonetiminde piyasalara da yansıyan bir tedirginlik başlatmıştı.

İzlenen Mısır ve Suriye politikalarında; Turkiye kamuoyundan gizlenen ABD ile zıtlaşmanın, Gulen'cilerle Hukumet arasında bir dershane sorunu gibi sunulması, doğal olarak diğerleri gibi turizm sektorunde de yaklaşmakta olan fırtınanın onceden sezilmesini engelledi.

Soruşturulan yolsuzluk iddialarının ardından, dort bakan, valiler ve onlarca polis mudurunun yerlerinden olması, adliye onlerinde savcıların acıklama yapmaları, buralarda tazyikli su ve coplu cevik kuvvet mudahalesi gormeye alışkın kamuoyumuzu iyice şaşırttı.

Sonucta; birkac hafta once TCMB Başkanı'nın yılsonunda 1,92 TL'yi gecmeyeceğini ustune basa basa vurguladığı ABD Doları 2,20 Lira sınırına yaklaştı. Euro ise 3 Lira oldu. Kısaca soylersek Turk Lirası; batılı ekonomistlerin; "Yıldızdı, hızla hasta adam olma yolunda" dedikleri cizgiye geliverdi.

İlk bakışta değer yitiren Lira'nın, yurtdışı satışlarda avantaj yaratacağı duşunulebilir. Ancak kurlardaki artışın maliyetler uzerindeki olumsuz etkilerinin işletmeleri zorlayacağı gerceği asla ihmal edilmemeli.

Lira'daki değer kaybının son yıllarda giderek guclenmeye başlayan yurtdışı satışlarda bir sure durgunluğa yol acacağını kestirmek icin kahin olmaya da gerek yok.

Yurdışı piyasaların uzun Noel tatili nedeniyle kapalı oluşları, henuz bu olumsuzluğu tam olarak Turk Piyasaları'na yansıtmadı. Ancak Yılbaşı'nın ardından ozellikle yurtdışı satışlarda kayda değer duşuş yaşanması surpriz sayılmamalı.

Bu yeni gelişme sırasında Başbakanın surekli dile getirdiği; uluslararası komplo ve devlet icinde cetelerin varlığı tezlerinin, dış pazarlarda olumlu etkiler yaratması da duşunulemez.

Ustelik savunma amaclı başvurduğu dini referansları, koktenci soylem ve orgutlu yolsuzluk haberlerinin, Turkiye'yi bir zamanlar liderliğine soyunduğu Arap ulkelerindeki baskıcı rejimlerle ozdeşleştirdiğine hic kuşku yok.

2014 Yılı umarım başladığı tempoda gitmez. Turkiye'de uzun suredir ozlediğimiz "akılcılık" egemen olur.

Elbette bu surecte Sayın Bakanın sektorle cok ender bir araya geldiği icin gectiğimiz gunlerde Antalya'da dile getirdiği; AKP İktidarının icraatlarının ulke tanıtımına katkı yapacağına ilişkin ilginc goruşunun de bu arada fazla anlamlı olmadığının altını cizmeliyiz.

Sayın Bakan gectiğimiz Cuma gunu Bakanlığın "Turizm ve Tanıtma Bakanlığı" adıyla duzenlenmesine ilişkin olarak; kuruluşunun 50. Yılı nedeniyle İstanbul Lutfi Kırdar'da ev sahipliğini yaptığı sergiye katılmadı. Bu yuzden kendisiyle karşılaşıp soramadım. Bu icraata dayalı tanıtma konusunda hangi yontemlerin kullanılmasının duşunulduğunu -doğrusunu soylemek gerekirse- bilemiyorum.

KAYNAK
__________________