İCİNDEKİLER

İ.S. ALTINCI YUZYIL ARAP YARIMADASINDA
SOSYAL, EKONOMİK VE SİYASİ DURUM

SAYFA-8

HZ. MUHAMMED’İN (a.s.v) ATALARI

= = =

KAYNAKLAR

Kuran-ı Kerim ve tefsirleri
Sahih Hadisler
İnciller

= = =

FAYDALANDIĞIMIZ ESERLER

Abdullah Aydemir=İslami kaynaklara gore peygamberler
Ahmet b.Hanbel=Musned
Ahmet Cevdet Paşa= Kısas-ı Enbiya
BelÂzuri=Ensabu'l Eşraf
Beyhaki=Delailin Nubuvve
Beyhaki=Sunen
Bunyamin Ateş= Peygamberler tarihi
Buhari=Sahih
Buyuk İslam Tarihi (Kurul)
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
Ebul Ferec ibn.Cevzi=El Vefa
Ebul Fida=Elbidaye vennihaye
Ebu Nuaym=Delailun Nubuvve
Diyarbekri=Hamis
Halebi=İnsanuluyun
İbn.Abdulberr=İstiab
İbn. Esir=KÂmil
İbn. Haldun=Tarih
İbn.İshak-İbn. Hişam= Sîre
İbn.Kayyım=Zadulmead
İbn. Kesir= Kuran tefsiri
İbn. Sa'd=Tabakat
İbn. Seyyid=Uyûnul Eser
İmam-ı Gazali= İhya
Kastalani=Mevahibulleduniyye
Maurice Bucaille=Musbet ilim yonunden Tevrat, İnciller ve Kuran
Muhammet Hamdi Yazır=Hak dini, Kuran dili
M.Asım Koksal=İslam Tarihi
M.Asım Koksal=Peygamberler tarihi
Muslim=Sahih
Taberi=Tarih
Yakubi=Tarih
Zehebi=Tarih-ul İslam

= = =

Gonlunun Allah ve Peygamber sevgisiyle dolu, dolu olduğunu iyi bildiğim ve bu konu da pek cok kişiyle birlikte şahadette bulunabileceğim dunyalar guzeli, Cennetmekan pek sevgili anneciğime ithaf olunur.

Lutfen onun ve ahrete intikal etmiş diğer Musluman kardeşlerimizin ruhlarına bir FATİHA okuyunuz.


Hudai CAKMAK


[IMG]http://img189.**************/img189/7871/adszxey.png[/IMG]


İ.S. ALTINCI YUZYIL ARAP YARIMADASINDA
SOSYAL, EKONOMİK VE SİYASİ DURUM



İsa’nın (a.s) doğumundan beş yuz sene sonra insanlık bir kere daha koyu bir cehaletin, din adına yapılan zulmun, kara bir taassubun ufuklarını kararttığı bir zulmet donemine girdi.

Turlu ahlaksızlıklar, kufur ve şirk aldı yurudu. Butun insanlık koyu bir dalÂlet icine duştu.

Yuce Allah’ın (c.c.) adı bir kere daha unutuldu.

Tevrat’ın ve İncil’in ısrarla mujdelediği O Buyuk İnsan’ın, o hic batmayacak nurlu Guneş’in doğma vakti yaklaşmakta, bunun belirtileri acıkca gorulmekteydi.

İslam guneşinin gucunu, buyukluğunu, insanlığa getirdiği nurun yuceliğini tam olarak anlayabilmek icin nerede, hangi şartlarda, nasıl doğduğunu, nasıl gelişip buyuduğunu cok iyi bilmemiz gerekir.

Biz aşağıda bunları anlatmaya calışacağız.

* * *

İsa’dan (a.s) sonra altıncı yuzyıla gelindiğinde dunya iki buyuk devletin denetimi altındaydı denilebilir.

Bunlardan birisi Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinde olan Doğu Roma imparatorluğu, diğeri ise Mecusî, ateşe tapan İran Sasani imparatorluğuydu.

Doğu Roma imparatorluğu Anadolu, Suriye, Filistin topraklarında hukum surerken Mecusî olan İran Sasani imparatorluğu İran, Irak ve Yemen’in buyuk bir kısmını hukmu altında tutmaktaydı.

Her iki devlet birbirlerinin can duşmanıydılar ve sık, sık savaşmakta idiler.

Mısır Hıristiyan olan ve Doğu Roma İmparatorluğuna bağlı bir mukavkıs tarafından idare edilmekte idi.

Habeşistan ise Hıristiyan’dı ve Necaşi denilen bir kral tarafından idare ediliyordu.

= = =

Nurlu Guneş’in doğduğu yer olan Arabistan yarımadası guney tabanı genişce bir dikdortgen şeklindedir.

Batı da Kızıldeniz, guneyde Hint okyanusu, doğuda Umman ve Basra korfezi, kuzeyde ise Şam vadisiyle sınırlandırılmıştır.

Yarımada Akdeniz’e ancak Şam vadisi yoluyla ulaşabilir.

Yarımadanın uzunluğu bin kilometreyi biraz aşar, genişliği ise yine bin kilometre kadardır.

Yarımadanın merkezi, aralarında bazı vadilerin bulunduğu, cok az yağmur alan sıradağlardan oluşur.

Bu bolgelerde cok az insan yaşar.

Bu bolgenin sakinleri suyu ve otu takip eden su ve ot bittikce başka yerlere gocen gocebe bedevilerdir.

Bu insanlar kabileler halinde yaşar ve en buyuk dayanakları col gemisi dedikleri develeridir.

Tek gecim kaynakları ise hayvancılıktır.

Bu hayvanların sutlerini icer, etlerini yer; yunlerinden, derilerinden kendilerine giysiler, cadırlar yaparlar.

Bedevilerin tarım ve sanatla uğraşma imkÂnları yoktu. Bu nedenle medeniyet yolunda fazla gelişememişlerdi.

Arap yarımadasının ortasında bulunan sıradağlar merkezi iki parcaya boler.

Bu parcalardan kuzeydekine Necid bolgesi, guneydekine Ahkaf bolgesi adı verilir.

Necid’de nufus yoğunluğu az olmasına rağmen yinede Ahkafa gore fazlaydı.

Ahkafta hemen, hemen hic insan yaşamazdı.

Burası tamamen kumluktur. Kumlar yuruyenlerin ayakları altından kayıp coker, yağan yağmur sularını hemen yutar.

Bu yuzden buraya boş ceyrek anlamına gelen Rub’ul Hali adı verilmiştir.

Necid bolgesi ise aralarında verimli bazı vadilerin bulunduğu kayalık, taşlık bir bolgedir.

Yağan yağmur toprak tarafından yutulmaz, belirli yerlerde gollenir.

Bu nedenle Necid bolgesi Ahkafa gore cok daha mumbit olup, insanların yaşamasına elverişlidir.

Arabistan yarımadasının kıyı bolgeleri dar şeritlerden ibarettir.

Bu şeritler Kızıldeniz ile Hint okyanusunun kavuştuğu, birleştiği yerlerde biraz genişler.

Kıyı bolgeleri merkeze gore cok farklıdır.

Daha cok yağmur aldığından ziraat yapılabilmektedir.

Bu nedenle burada insanlar yerleşik duzendedirler.

Şehirler, koyler sahil boyunca sıralanmışlardır.

Devamı var.
__________________