Tarih boyunca terorun ve anarşinin şiddetlendiği donemler olmuş ve tum insanlığı tehdit eden bu soruna cozum bulabilmek icin ceşitli oneriler ortaya atılmıştır. Teror ve anarşi belaları ile topyekun bir mucadele başlatılması konusunun en cok uzerinde duran kişilerden biri de buyuk İslam alimi Bediuzzaman Said Nursi'dir. Ulkemizde son zamanlarda meydana gelen insanlıkdışı teror saldırıları, bizi Bediuzzaman’ın bu değerli goruşleri uzerinde tekrar duşunmeye sevk etmektedir. Bediuzzaman bunun icin oncelikle yapılması gereken şeyin din ahlakının insanlar arasında yaygınlaşması icin caba gosterilmesi olduğunu anlatmış ve ceşitli tavsiyelerde bulunmuştur.
Bediuzzaman Said Nursi'nin hayatı dunya tarihinin koklu değişiklikler yaşadığı bir doneme rastlar. I. Dunya Savaşı Bediuzzaman'ın hayatında onemli bir yer tutmaktadır. Ustad, Osmanlı'nın cokuşune ve Turkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş aşamasına cok yakından şahit olmuştur. O, Rusya'da komunizmin bir ihtilalle başa gecişine, dunya devletlerinin Birinci ve İkinci Dunya Savaşları'nın icine suruklenişine ve Turkiye Cumhuriyeti'nin bu sure zarfında yaşadığı zor donemlere tanıklık etmiştir. Bediuzzaman yaşadığı donemde gercekleşen tum olayları cok detaylı olarak tahlil etmiş ve siyaset sahnesinde gelişen her olayı Kuran ayetleri doğrultusunda değerlendirmiştir. Onun bu ozelliğini tum eserlerinde ve her sozunde gormek mumkundur. Dinden uzaklaşmanın bir toplumu ne kadar buyuk bir tahribata uğratacağına, Muslumanların birlik olurlarsa dinsiz ideolojilere karşı buyuk bir başarı elde edeceklerine her sozunde değinmiştir.
Bediuzzaman hem kendi yaşadığı donemde hem de kendinden sonra teror ve anarşinin insanların karşısına buyuk bir bela olarak cıkacağını biliyordu. Bu nedenle de terorle mucadele ile ilgili ceşitli cozum yolları sunuyor, insanları bu konuda bilinclendirmeye calışıyordu. O, "Dinin şiddetle men ettiği şey, fitne ve anarşidir. Cunku anarşi hicbir hak tanımaz. İnsanlık ahlakını ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar ahlakına cevirir…" 1 sozuyle İslam dininin teror ve şiddete bakış acısını en guzel şekilde ifade etmişti. Butun hayatını da bu bakış acısını insanlara anlatmakla gecirmişti. Ustad bir sozunde "Madem iman hizmetinde tam ihlasla, anarşiliği durdurmakla, asayişi muhafaza etmekle sabır ve tahammul gerekir. Ben de bunun icin rahatımı, haysiyetimi feda ediyorum. Onları da helÂl ediyorum." 2 demiş, anarşi ve terorle mucadelenin iman edenlerin uzerine yuklenen onemli bir sorumluluk olduğunu, bu mucadelenin sabır ve tahammul gerektirdiğini ifade etmiştir.
Bizler icin Bediuzzaman'ın tecrubeleri ve birer rehber niteliğindeki sozleri cok değerlidir. Bu nedenle tum hayatı boyunca, Kuran ahlakındaki sevgi, barış ve huzur dolu dunyayı tesis etmek icin caba gostermiş olan bu kıymetli insanın her acıklaması uzerinde dikkatle duşunmemiz gerekir.
Bediuzzaman Terorun Ancak Sevgi İle Cozulebileceğini Soyluyordu
Bediuzzaman'ın acıklamalarında oncelikli olarak dikkat ceken yon, insan sevgisi ve insan hayatına verilen onemdir. Bu, Kuran ahlakının insana kazandırdığı bir guzelliktir. Bediuzzaman da bir sozunde bunu şu şekilde ifade etmiştir:
Kuran-ı Hakim'den aldığımız hakikat dersi şudur ki: Evde, yahut bir gemide, bir masum, on cani bulunsa, Kuran'ın adaleti, o masumun hakkına zarar vermemek icin, o evi, o gemiyi yakmayı men ettiği halde, on masumu bir tek cani yuzunden mahv icin, o ev, o gemi yakılır mı? Yakılırsa en buyuk zulum, en buyuk hıyanet ve gadir olmaz mı? Bu sebeple, guvenliği ihlal yolunda yuzde on cani yuzunden doksan masumun hayatını tehlikeye ve zarara sokmayı ilahi adalet ve Kuran gerceği şiddetle men ettiği icin, biz butun kuvvetimizle bu Kuran dersine uyarak guvenliği korumaya kendimizi dinen mecbur biliriz…3
Ustad yukarıdaki sozunde insan hayatının ne kadar onemli olduğunu, tek bir insanın hayatı korumak icin her turlu fedakarlığı yapmak gerektiğini, aksinin cok buyuk bir zulum olacağını bildirmiştir. Musluman dunya uzerindeki tum insanların guvenliğini, huzurunu sağlamayı, hoşgorulu ve sevgi dolu bir dunyada yaşamalarını ister. Bu, ona yukletilen bir sorumluluk, Allah'ın bildirdiği bir emirdir. Bunun icin de din ahlakının yayılması icin tum imkanlarıyla gayret eder, insanların guvenliğini bozacak her turlu zorbalığa engel olmak icin ellerinden geleni yaparlar. Anarşi ve teror insanı adeta bir canavara donuştururken, İslam ahlakının yaşandığı ortam cennet benzeri olur. Bediuzzaman bunu bazı sozlerinde şu şekilde belirtir:
... Bir Musluman İslÂmiyet dairesinden cıksa, İslam dininden doner ve anarşist olur, sosyal hayat icin zehir hukmune gecer. Cunki anarşi hicbir hakkı tanımaz, insaniyet guzel huylarını canavar hayvanların ahlakına cevirir.4
Hakikî bir Musluman, samimî bir mu'min hicbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey fitne ve anarşidir. Cunku anarşi hicbir hak tanımaz. İnsanlık guzel huylarını ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar ahlakına cevirir.5
Bediuzzaman din ahlakının anlatılması ile insan sevgisini bilmeyen, hoşgorusuz, uzlaşmaz ve saldırgan kimselerin dahi kalplerinde buyuk bir aşk ve muhabbet oluşacağını, bu Allah sevgisinin ise insanları her turlu zorbalıktan uzak tutacağını bildirmiştir. Muslumanın gorevinin de, insanlarda bu sevgiyi oluşturmak icin dinin guzelliklerini ve Kuran hakikatlerini anlatmak olduğunu vurgulamıştır. Ustad bir sozunde, yazdığı Nur Risaleleri'nin bu gorevi yerine getirdiğini şoyle vurgular:
Evet, Risale-i Nur hak ve hakikata dayanan, delil ve ispata dayanan iman ve Kur'an hakikatlarını, zamanın anlayışına uygun, cem'iyetin kabul etme tarzına uygun, cekici bir uslûb ve kolay acıklamasıyla isbat ve izah eylemesi ile milyonlarca insanın iman ve inancını tahkikî yaparak, ruhlarda İslÂmî aşk ve muhabbeti uyandırmak suretiyle anarşizmin belirtisi olan dinsizlik ve ahlÂksızlığa karşı manevî bir sed tesis eylemiştir. Evet ruhlarda, akıl ve kalblerde tesis edilen mukaddes ideal ve gaye birliği, iman aşk ve muhabbeti, yıkılmaz bir kuvvet, aşılmaz bir sed hukmunde manevî bir etki meydana getirmektedir.6
Kuran Ahlakının Yaşanması Terorle Mucadelede En Onemli Noktadır
Bediuzzaman teror ve anarşi ile mucadelede en onemli noktanın din ahlakının yaygınlaşması olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Bu sozlerinden birinde şunları ifade eder:
Hem her bir şehir kendi halkına geniş bir hanedir. Eğer ahiret inancı o buyuk aile fertlerinde hukmetmezse; guzel ahlÂkın esasları olan ihlas, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakÂrlık, Allah'ın rızası, ahiret sevabı yerine kotu niyet, menfaat, sahtekÂrlık, kendini beğenmişlik, yapmacık hareket, riya, ruşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zahirî guvenlik ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet manaları hukmeder; o şehir hayatı zehirlenir. Cocuklar haylazlığa, gencler sarhoşluğa, gucluler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar. 7
Bediuzzaman'ın da vurguladığı gibi, din ahlakının yaşanmasıyla pek cok guzel ahlak ozelliği ortaya cıkarken, dinden uzak bir toplumda her turlu sahtekarlık, zorbalık, anarşi, vahşet ve teror gelişir. Yardımlaşma, fedakarlık, durustluk gibi meziyetler ortadan kalkar. İnsanlar sadece kendi cıkarlarını duşunur, sadece kendi rahatlarını kollar, sadece kendi menfaatleri icin calışır hale gelirler. Ancak dinin yaşanması toplumda cok buyuk bir dayanışma, kardeşlik ve dostluk oluşmasına vesile olur. Bediuzzaman aynı sozunun devamında, din ahlakının bir topluma ve aile hayatına kazandırdığı guzellikleri şu şekilde orneklendirir:
Buna kıyas olarak, memleket dahi bir evdir ve vatan dahi bir millî ailenin evidir. Eğer ahiret inancı bu geniş evlerde hukmetse, birden samimî hurmet ve ciddî merhamet ve ruşvetsiz muhabbet ve yardımlaşma ve hilesiz hizmet ve birlikte yaşanılanlar ve riyasız ihsan ve fazilet ve benlik verilmeyen buyukluk ve meziyet o hayatta gelişmeye başlarlar. Cocuklara der: "Cennet var, haylazlığı bırak." Kur'an dersiyle vakar verir. Genclere der: "Cehennem var, sarhoşluğu bırak." Aklı başlarına getirir. Zalime der: "Şiddetli azab var, tokat yiyeceksin." Adalete başını eğdirir. İhtiyarlara der: "Senin elinden cıkmış butun saadetlerinden cok yuksek ve daimî bir ahirete dair saadet ve taze, ebedi bir genclik seni bekliyorlar. Onları kazanmağa calış." Ağlamasını gulmeye cevirir. Bunlara kıyasla, bir bolum ve bir butun olarak her kavimde guzel etkisini gosterir, ışıklandırır. İnsanların sosyal hayatıyla ilgili olan sosyologların ve ahlak ilmiyle uğraşanların kulakları cınlasın! İşte ahiret inancının birlerce faydasından işaret ettiğimiz beş-altı orneklerine diğerleri kıyas edilse kesinlikle anlaşılır ki; iki cihanın ve iki hayatın saadete sebep olan yolu yalnız imandır.8
Yukarıdaki orneklerde de gorulduğu gibi din ahlakı yaşandığında insanlara oğut vermek, onları kotuluklerden menedip ve doğru yola sevk etmek son derece kolay olur. Bediuzzaman terorun ve anarşinin ancak sevgiyi, hoşgoruyu, barışı, affediciliği, şefkati ve merhameti emreden, insanı her turlu kotuluk ve bozgunculuktan meneden Kuran ahlakının yaşanmasıyla yok olacağını sık sık belirtmiştir. Aşağıdaki sozlerinde de Muslumanlara Kuran'ın hakikatlerine sarılmayı tavsiye etmekte ve anarşinin ancak yeryuzunde dinin hakim olmasıyla son bulacağını tekrar vurgulamaktadır:
İnsanlığı dehşetli musibetlere uğratan, tehdid eden anarşiliğin bozma ve tahribin tek caresi ancak ve ancak İlahî, semavî bir dinin ezelî ve ebedî gercekleridir, gercek İslam'dır.9
Şimdi bu zamanda en buyuk tehlike olan munafıklık ve dinsizlik ve anarşilik ve maddecilere karşı yalnız ve yalnız tek bir care var: O da Kuran'ın hakikatlarına sarılmaktır. Yoksa koca Cin'i, az bir zamanda komunistliğe ceviren insanlık musibeti; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan Kuran gerceğidir.10
Bediuzzaman teror ve anarşinin yok olmasında Kuran ahlakının ve Kuran'ın bir tefsiri hukmundeki Risale'lerin cok buyuk bir gorev ustlendiğine ve gelecekte de bu gorevine devam edeceğine sıklıkla dikkat ceker. Dolayısıyla Kuran ahlakının anlatıldığı, insanların gercek İslam'a davet edildiği her turlu calışma da bu gorevi layıkıyla gorecek ve terorle mucadelede etkin bir rol ustlenecektir. Bediuzzaman "Risale-i Nur'un gerci siyasetle alÂkası yoktur; fakat kesin kufru kırdığı icin, kesin kufrun altı olan anarşiliği (ve) ustu olan istibdad-ı mutlakı esasıyla bozar, reddeder."11 sozleriyle bu oneme dikkat cekmektedir. Bediuzzaman bir diğer acıklamasında ise anarşizmden kurtulmak icin 5 esastan bahsetmiştir. Bunlar Ustad'ın ifadesiyle "... Hurmet, merhamet, haramdan cekinmek, emniyet, serseriliği bırakıp itaat etmektir."12 Bediuzzaman aynı sozunun devamında Risale-i Nur'ların ustlendiği gorevi nasıl yerine getirdiğini şu şekilde vurgular:
Risale-i Nur sosyal hayata baktığı zaman, bu beş esası kuvvetli ve kutsal bir surette tespit ederek ve sağlamlaştırarak, asayişin temel taşını muhafaza ettiğine delil ise; bu yirmi sene zarfında Risale-i Nur'un, yuz bin adamı vatan ve millete zararsız birer faydalı uzuv haline getirmesidir.13
Sanat, Marifet ve İttifak Gucu ile Mucadele Etmek
Bediuzzaman Said Nursi eserlerinde dinsizlikle, teror ve anarşi ile nasıl mucadele edileceğini de detaylı olarak tarif etmiştir. Bunu da "... Bizim duşmanımız cehalet, zaruret, ihtilaftır. Bu uc duşmana karşı san'at, marifet, ittifak silahıyla mucadele edeceğiz..."14 sozleriyle belirtmiştir. Said Nursi'nin bu sozleri insanların dinsizliğe karşı mucadelesinin ne şekilde olacağını anlamak acısından cok onemlidir. Bediuzzaman yukarıdaki sozunde uc tehlikeye dikkat cekmektedir: Cehalet, zaruret ve ihtilaf...
İlk tehlikeye karşı, yani cehalete karşı halkın bilinclendirilmesi son derece onemlidir. Yaşadığımız toplumda insanların buyuk coğunluğu dini bilgiye sahiptir, Allah'a ve dine inanır. Ancak yine buyuk coğunluğu dinin ve manevi değerlerin derinliğine inmez, sadece yuzeysel ve dahası kulaktan dolma bilgilere sahiptir. Dolayısıyla dinin getirdiği guzel ahlakı gercek manada hayata gecirmesi mumkun olmaz. Bu sebeple cehaletin, yani bilgi eksikliğinin hızla ortadan kaldırılması şarttır. Bediuzzaman'ın dikkat cektiği ikinci tehlike ise zarurettir. İnsanlara, iman dışındaki duşunce ve yaşam tarzları birer "zaruret" gibi sunulmaktadır. Hayatın gerceklerinden vazgecilemeyeceği, dini yaşamanın buna engel olacağı oğretilmektedir. Said-i Nursi'nin son olarak dikkat cektiği ihtilaf tehlikesi de bugun mevcuttur. Bugun dunyada insanlar arasında bircok konu ihtilaflıdır. Coğu zaman fikir birliğine varılamamakta ve pek cok konu tartışmalara, catışmalara donuşmektedir. Bu ihtilaf insanların en buyuk odak noktası haline gelmekte, guzel ahlak, din ve ahiret tamamen unutulmaktadır. Oysa yapıcı bir yaklaşım ihtilafları kolayca cozer. Aklın ve vicdanın yolu birdir. Bu nedenle bu ihtilafın getireceği kargaşa ve kaos tehlikesine karşı doğrular cok acık bir şekilde ortaya konmalıdır.
Bediuzzaman, bu uc tehlikeye karşı onlem alırken goz onunde bulundurulması gereken konuları da sozlerinde vurgulamaktadır. Bu konuların ilki sanattır. İnsanların teror ve anarşiyle yapacakları mucadelede sanat cok onemli bir yer tutmaktadır. Burada "sanat" kelimesiyle pek cok şey kastedilmiştir. Biri, insanların genel olarak Allah'ın bir nimeti ve ayeti olan guzelliğe ve estetiğe duşkun hale gelmesidir ki, bu insan ruhunun kabalıktan ve şiddetten uzaklaşmasını sağlar. Bir diğeri de, sanatın Allah'ın bir nimeti olduğunu bilmek ve buna şukretmektir ki, insanın manevi derinliğini artırır. Bu nedenle Allah'ın cevremizdeki sanatının tum guzelliğiyle anlatılması cok onemli bir konudur. Sanatcılar bu bilincle hareket etmeli, dindar insanlar bu bilincle sanatı sahiplenmelidir. Din ahlakını anlatmak icin yapılan her calışmanın da sanatsal değerlere sahip olması gerekir. Orneğin her turlu yazılı eserde, kullanılan resimlerle, dildeki acıklık ve sadelikle, baskı kalitesiyle dindar insanların ustun sanat anlayışını ortaya koymak son derece onemlidir. Bunun yanında sozlu anlatımdaki hikmet de sanatın bir turudur. Secilen kelimeler, kullanılan ornekler, anlatımdaki carpıcılık ve etkileyicilik karşıda bırakılacak etki acısından cok onemlidir. Dinin guzelliklerini anlatırken anlaşılmaz, karmaşık, kalıpcı ve zor yolu benimseyen yontemlerin aksine, anlatımdaki sadelik, insanların gercekleri anlamasına cok buyuk bir kolaylık sağlayacaktır.
Ustad'ın dikkat cektiği marifet ise "bilgi sahibi olmak" anlamına gelir ve Muslumanların yaşadıkları devrin tum bilgilerine hakim olmaları gerektiğini ifade eder. Musluman, Allah'ın insanlar icin sectiği dinin yeryuzundeki temsilcisidir, dolayısıyla yaşadığı devrin bilim, kultur, duşunce, teknoloji gibi farklı alanlarına hakim olmalı, bunları bilmeli ve en iyi şekilde kullanabilecek yeteneğe sahip olmalıdır.
Ustad'ın gosterdiği son yontem olan ittifak ise, tum insanlığın refahını ve guvenliğini isteyen herkesin yerine getirmesi gereken bir vazifedir. İnananların tum insanları tehdit eden teror ve anarşi belasıyla mucadele ederken birbirlerine destek olmaları son derece onemlidir. Bu birliği bozmak icin yapılacak her turlu girişim de etkinin azalmasına neden olacaktır.
__________________
BUyUk İslam Alİmİ BedİUzzaman Saİd Nursİ'den
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- BUyUk İslam Alİmİ BedİUzzaman Saİd Nursİ'den