İŞTE GELDİK GİDİYORUZ, şu guzelim dunyadan. Kalanlara da, gocenlere de selÂm olsun. Gonul niyazımız budur. Bir gun bir durakta bitecek yolculuk.

O yolculuk ki, bir şey getirmeden gelip, bir şey goturmeden gitmek gibi yanıbaşımızda. Sadece ve sadece yaşadıklarımız guzelse, yaşayacaklarımız ondan da guzel olacak temenni ve duasıyla gidiyoruz toprağın bağrına doğru.

Toprağın gecesine girmeden gune ve guneşe merhaba diyemiyor bir tohum. İnsanda toprağın gecesine girmeden ve olmeden, mahşerin sabahına, cennetin baharına doğamaz asla. Batıyor, bitiyor diye bu hayat, boşuna dertlenme. Guzel dunyanın her şeyi, tadına doyamadığımız onca nimet burada kaldı diye yerinme. Asıllarının yanına, menbalarını gormeye gidiyoruz. Bu dunya collerinde unutmaz bizi Yaratan, şukur o Yaşatana. Tukenmez nimetlerin ve hazinelerin sahibi olana'¦ Her senenin son ayında ve son gunlerinde geriye donup baktığımda, savrulur ruhum, dort bir yana zerre zerre, dağılırım cozulurum; geciyor, bitiyor diye gunlerim. Tukeniyor diye birbiri ardınca sayılı nefeslerim diye uzulurum. Elimde değil. Bir yıl boyunca, yaşanmış nice acılar, işlenmiş nice gunahlar sokun eder gelir de hatırıma, bir an icin umidimi kaybedecek gibi olurum. Her nefes bir imkÂnken, bir fırsatken, değil binbir gunahın karasını ak etmek, samimi bir tovbenin koskoca bir omru bile akpak etmeye yeteceğini unuturum bazen. Şeytan, Rabbimin umit ve rahmet kapılarını gozlerden gizlemeye calışır. Kendine kapandı ya o kapılar, kıskanclığından ve duşmanlığından, o sonsuz rahmet ve gufran kapısından bin bir hile ve her nevi vesvese ile, insanı mahrum etmeye calışır. Şeytan şeytanlığını yapacak, ama siz de siz olun, muminliğinizi yapın. Bir 'euzu...' Cekip yolunuza cıkan şeytanı kovun, uzaklaştırın. Yoksa, rahat yok. Aziz Mahmut Hudayi o guzelim şiiri ile halime, dilime ve gonlume tercuman olur: Gunler gelip gecmekteler, Kuşlar gibi ucmaktalar. O ne samimiyet ve icten bir soz ki, saniyelerin kanat cırpıp gecişini, kuşların kanatlarına yuklemiş de altı kelimeyle ucurmuş goklerimize doğru. Şimdi başımızı kaldırıp kendi semamızda gunlerin ve saniyelerin gecişini seyrediyoruz kuşlar gibi, bulutlar gibi. 'Temuru Merres-sehab' diyor bir ayet.

İnsanın omru, bulutların gecişi gibi gecer gider diyor. Farkında olanımız kac kişi? Her şey, otelerden haberci ama şifreleri cozecek olan akıl ve kalbimizde derman kalmamış. Merakını başka yerlerde yitirmiş gibi. Baş taşı taşır, ama goz bir kılı cekmez. Kalbimizde bu kucucuk daralmalarda ve sapmalardan uzgun ve yılgın kalır..

Omrun her nefesinin ardından bir nefes daha tukeniyor. Gecen yılın değil sadece, gecen bir nefesin bile farkına varmak gerek.

'Biribirinden mukaddes Alıp verdiğim her nefes İki dunyayı ayıran Bir ses değil, bir nefes Omrun kıymetini bilen boyle diyor. Telaşa de gerek yok aslında.

Yolcuyuz biz. Yolcuysak, yolumuzu edeb icinde yurumeliyiz. Butun mesele bu. Hayatımızı nasıl yaşamamız gerektiği bekleniyor ve isteniyorsa bizden, onu beklendiği ve istendiği bicimde yaşamalıyız. Zamanın ve Ânın Yaratanının huzuruna vardığında, yaşadıklarının hesabını verebilmenin cehdi ve gayreti icinde olmalıyız.

Bir gun, sayıla sayıla saniyeler bitecek ve son nefesin alınıp verilemiyeceği, ya da verilip alınamıyacağı bir noktaya gelinecek. Şimdiden gecen gunlerin ve o gunlerde bizden istenenlerin bir bir hesabını yapmak, dokumunu cıkarmak durumundayız. Hesaplayanlar var: '1825' Bu rakam ne mi? Bir yıl icindeki namaz vakitlerinin sayısı. Her vaktin muhasebesi yapıldığında, sorumlusu olduğumuz her ibadetin hesabında ibra olup, aklanıp temize cıkabilmek gerekiyor. Bunun icinde; zekatı, sadakayı, namazı, orucu fitreyi anne ve baba hakkını, kul ve komşu hakkını da duşunduğumuzde bir yılın hesabı, kolay gecmeyeceğe benziyor. Boyle bir yılın sonunda gulup eğlenmenin yeri ne ki? Ateş bacayı sarmışken, hangi duğun dernek yapılır? Her yılın sonu, takvimler boşuna bitmiyor. Rabbimiz, bayram olsun, seyran olsun şenlik olsun diye bizi yeni bir yılın başına getirmiyor. Allah, kitabında gune, geceye, şafağa, yıla, asra yemin ettiğine gore, vaktin kıymetini bilelim, belki bir son fırsattır bir daha değerlendirebiliriz diye bu nimeti, yeniden aynı noktaya getiriyor. Vaktin kıymetini, omrun kıymetini, elimizdeki bu tek sermayenin kıymetini bilelim diye... Rabbim bana bir gun daha fırsat verdi, bu gunde yaşıyorum bunu nasıl değerlendirmeliyim diye duşunmelidir insan. Her yıl donumunde bir muhasebe cilesi yaşanmak, insana yakışan bu.

Ağzımızdan cıkan sozlerin, ellerimizden cıkan işlerin, ayaklarımızın yuruduğu yolların, kulağımızdan beynimize ve kalbimize ulaşan her şeyin hesabı yapılmalı inceden inceye. Kolay değil bu Sadece bir yıl icin bile temize cıkmak kolay değil. Ya birde butun omrun hesabını vermek.

İnsanlar olimpiyatlarda saliselik farklarla rekor kırıyorlar. Demek ki saliseler bile onemli insan hayatı icin. Neler, ne zenginlikler sığıyor bir saniyenin icine. Ya bir omre ne zenginlikler sığar? Sığdırılabilene!

Kac gonul yıktık, ya da kac virane evi şenlendirdik? Kac guzellik kattık dunyaya Allah icin? İşte bunların hesabını verebilmeli insan.




Selim Gunduzalp

__________________