
Milliyet yazarı Abbas Guclu, yabancı konuklarıyla yaptığı İstanbul turunda yaşadıklarını anlatan bir yazı kaleme aldı. İstanbul'da gorduğu manzara karşısında hayal kırıklığı, uzuntu, ofke, şok, isyan gibi duyguları aynı anda yaşayan yazar; İstanbul'un kendisine bu yapılanın affetmeyeceğini belirterek, 'Yok mu bu İstanbul'un bir sahibi' diye seslendi.
Yazı aynen şoyle:
"Fırsat bu fırsat deyip, turist gibi ben de İstanbul’u gezdim.
Uc gunun sonunda, 35 yıldır yaşadığım İstanbul’u hic bu kadar dibe vurmuş gormedim.
Yaşlı, yorgun, bakımsız ve bir o kadar da avamdı.
İstiklal Caddesi’ni tanıyamadım.
Ortakoy’e bu ne boyle dedim.
Boğaz’ın her iki yanı varoşlara donuşmuş
Eminonu, İstanbul değildi.
En buyuk şoku Adalar’da yaşadım.
Diğer pek cok yer gibi oraya da yıllardır gitmemiştim.
Buyukada’yı dunyanın en guzel, en seckin, en değerli yeryuzu cennetlerinden biri olarak gorurdum.
Her gorup, bayılan gibi ben de en azından bir donem yaşamayı hayal ettim.
Ama bugunku Buyukada’da bırakın yaşamayı, birkac saat zor kaldım.
Rukuşluk, bakımsızlık, arabesklik diz boyuydu.
Ne oldu bizim dunyalar guzeli İstanbul’umuza?
Bu kentin hic mi sahibi yok?
Binlerce yıllık şanlı tarihine hic mi saygımız kalmadı?
20 dakikalık yağmurda, beş santimlik karda yerle bir olmasına alışmıştık ama bu kadarına değil!
Yuh olsun hepimize, hem de binlerce kez...
İstanbul bu değil, olamaz da!
Boyle gitmeyeceği de kesin!
İstanbul, eğer İstanbul ise, kendini bu hale getirenleri asla unutmayacak ve gereken dersi verecektir.
Peki, o ders verilecek olan kimler?
Sadece yonetenler mi?
Kesinlikle hayır.
Yediden yetmişe hepimiz sucluyuz ve tarih, son yuz yılda, İstanbul’u yağmalayanları ve hele hele bugunku hale getirenleri hic affetmeyecektir!.
Dunyanın en guzel coğrafyasına, en gorkemli tarihine sahip olacaksınız ve hangi kriteri uygularsanız uygulayın, dunyanın gorulmesi gereken 10 kentinden biri olan İstanbul’u dibe vurduracaksınız.
Olmaz boyle şey!
İstanbul’u zerre kadar seven her kim varsa, luks arabalarından inip, korumalarından kurtulup, tebdil-i kıyafet, şehrin sokaklarında kaybolsun ve hÂl yurekleri cız etmiyorsa, bir daha sakın İstanbul’u seviyoruz demesinler...
Son bir yılda İstanbul kadar guzel olmasa da farklı kentlerimize ve farklı ulkelere sık sık seyahatler yaptım.
Bu kadar dibe vuran yoktu
En yoksul kentlerimiz bile İstanbul’dan daha temizdi. Evet, yol boylarında rengÂrenk cicekleri yoktu ama bu kadar da kirli ve rukuş değildi.
Batılı kentlerle kıyaslamıyorum cunku daha baştan kaybedeceğimiz bir yarışa girmek istemem...
Eğitimle, turizm arasındaki korelasyon cok onemli. Yani eğitimde ne isek, turizmde de oyuz.
PISA’da dibe vururken, turizmde zirveye cıkmamız beklenemez, beklense de hayalciliğin otesine gecilemez...
Turist gozuyle
Turizmin birinci kuralı getirmek zordur ama daha da onemlisi, gelenin memnun ayrılmasıdır.
Peki, bugunun İstanbul’una gelen bir turist memnun kalır mı?
Evet demek mumkun değil.
Hic kimse, guven ortamı yok, dış gucler baltalıyor, yeterli destek sağlanmıyor, ekonomik kriz var gibi mazeretler uretmesin.
Başkalarını bırakın, siz olsanız, bugunun İstanbul’una koşa koşa gelir miydiniz?
Uzun uzun kalır mıydınız?
Gorduklerinizden, yaşadıklarınızdan sonra, başkalarına tavsiye eder, bir daha gelir miydiniz?..
Kim sahip cıkacak?
İstanbul, hic kimsenin değil, hepimizin.
Ayrıca, o, sadece bizim değil, bir dunya kenti.
Cok daha onemlisi, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirasımız.
Her 29 Mayıs’ta yuzlerce yıllık hayalimizi gercekleştirdik, İstanbul’u fethettik diye kutlamalar yapıyoruz.
Peki, onu ne kadar koruyup, kollayabiliyoruz?
Fatih Sultan Mehmet kalkıp, benim İstanbul’um bu muydu dese, ne diyeceğiz?
Secim kaybettirir!
İstanbul’daki belediyelerin ucu beşi değil, birkacı dışında, neredeyse tumu başarısız.
Bazıları belki secmenin gonlunu hoş tutup secim kazanıyor ama şundan emin olun ki eğer İstanbul’un bir oyu olsaydı, o oyu, kesinlikle hicbirinize vermezdi.
Onumuzde cok onemli secimler var.
Ve bu secimlerde, İstanbul, donum noktası olacaktır.
İstanbul’u kaybeden her şeyi kaybeder, kazanan da yonetmeye devam eder!..
Omrunu siyasete adayanlar umarız bu stratejik detayın farkındadırlar!..
Ozetin ozeti: İstanbul’u İstanbul yapan değerlere sahip cıkmak her şeyden once insanlık borcudur!
turizmaktuel
__________________