ﺳُﻮرَةُ اﻟْﻔَﺎﺗِﺤَﺔِ



اَﻋُﻮذُ ﺑِﺎﻟﻠّٰﻪِ ﻣِﻦَ اﻟﺸَّﻴْﻄَﺎنِ اﻟﺮَّﺟٖﻴﻢِ ﺑِﺴْﻢِ اﻟﻠّٰﻪِ اﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ اﻟﺮَّﺣٖﻴﻢ

Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

اَﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻟِﻠّٰﻪِ رَبِّ اﻟْﻌَﺎﻟَﻤٖﻴﻦ

Butun hamdler, ovguler Âlemlerin Rabbi AllÂh'adır.

اَﻟﺮَّﺣْﻤٰﻦِ اﻟﺮَّﺣٖﻴﻢ

O rahmÂndır, rahîmdir.

ﻣَﺎﻟِﻚِ ﻳَﻮْمِ اﻟﺪّٖﻳﻦ

Din gununun, hesap gununun tek hÂkimidir.

اِﻳَّﺎكَ ﻧَﻌْﺒُﺪُ وَاِﻳَّﺎكَ ﻧَﺴْﺘَﻌٖﻴﻦ

"Yalnız Sana ibadet eder, yalnız senden medet umarız."

اِﻫْﺪِﻧَﺎ اﻟﺼِّﺮَاطَ اﻟْﻤُﺴْﺘَﻘٖﻴﻢ

Bizi doğru yola, Sana doğru varan yola ilet.

ﺻِﺮَاطَ اﻟَّﺬٖﻳﻦَ اَﻧْﻌَﻤْﺖَ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ ﻏَﻴْﺮِ اﻟْﻤَﻐْﻀُﻮبِ ﻋَﻠَﻴْﻬِﻢْ وَﻟَﺎاﻟﻀَّٓﺎﻟّٖﻴﻦ

Nimet ve lutfuna mazhar ettiklerinin yoluna ilet. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil.


Mekke'de, risaletin başlangıcında nÂzil olmuş olup 7 Âyettir. Tam olarak nÂzil olan ilk sûredir. Kur'Ân-ı Kerîm'in başlangıcı olduğundan "bir yeri veya bir şeyi acan, başlatan" anlamına FÂtiha adı verilmiştir. Ayrıca yirmi kadar guzel vasfını bildiren başka isimleri de vardır. Mesela: Namazda okunması vacip olduğundan Sûretu's-salÂt, Allah TeÂla'nın arşının altındaki hazineden indirilip ulvî mÂnaların hazinesi olduğundan Kenz; başlı başına yeterli olduğundan VÂfiye, KÂfiye; butun sûrelerin aslı, koku, tohumu durumunda olduğundan Umm'ul-Kitab, el-Esas onun isimleri arasındadır. Bu kutlu ve ozlu sûre gercekten Kur'Ân-ı Kerîm'in feyizli ve bereketli bir hulasası ve İslÂm ibadetinin esasıdır. Kur'Ân-ı Kerîm'in ana gayeleri şunlardır. 1. Tevhid, yani Allah'ın birliği 2. Nubuvvet 3. Âhiret 4. İbadet ve adaleti de kapsayarak istikamet. FÂtiha sûresi bu esaslara acıkca delÂlet eder.

Rabbu'l-Âlemin sıfatı Kur'Ân mesajının evrenselliğini, rahmÂn ve rahîm sıfatları, Allah'ın kÂinatı şenlendiren geniş rahmetini ilan eder. Sûrenin başında "Butun ovguler Allah'ındır" şeklinde kapsamlı bir hukum verildiğinden, Âdeta "Nicin?" diye soran aklı tatmin icin, zımnen gerekce teşkil eden bazı ilahî sıfatlar hatırlatılmaktadır. Ovguler Onundur: Cunku Rabbu'l-Âlemîndir butun varlıkları yaratıp buyuten, varlıkta devam ettirendir. Cunku rahmÂndır, rahîmdir: Bu mukemmel kÂinatı merhametiyle şenlendiren, guneşleri, ay'ları, topyekun cansız kÂinatı bitkilere ve hayvanlara, cansızı ve canlısı ile butun varlıkları da insana hizmet ettiren O'dur ve cunku, hayat sadece dunya hayatından ibaret değildir. Burada ağır bir emanet yuklenerek, Allah'ın halifesi, vekîli olarak gecici bir sure icin gorevlendirilen insanın, asıl hayatı ebedî Âhiret hayatındadır. İşte Allah Âhiretin de tek hukumdarıdır.

Evreni dikkatle inceleyen her akıl sahibi, boylece aklî delille Rabbine ulaşacağından, sûrenin başından 4. Âyete kadar Allah'tan "O" diye bahsederken, bu tefekkuru sonucunda artık Âdeta O'nu goruyor hale gelip "Sen" diye hitap etme makamına yukselir: "İbadetim, kulluğum, sevgim yalnız Sana'dır Rabbim!" der. Diğer taraftan, Allah muminleri toplum halinde, daha doğrusu topluluk halinde huzurunda gormek istediğinden, bu tefekkuru yapan mumin, dunyadaki butun muminlerle birlikte ibadetini O'na takdim eder, onlardan guc, kuvvet, dua ve mutluluk alır.

Tarih ve coğrafyasıyla butun bir insanlığı, hatta butun Âlemleri, dunya ve Âhireti, ezelden ebede varlığın tamamını kucaklayan bu kutlu FÂtiha, bu sûreyi yucelerden indiren Zatın, butun Âlemleri her tarafıyla aynı anda goren Rabbu'l-Âlemin olduğunun onemli bir delilidir. 5. Âyet ile kul, Rabbi ile bir akit yapmaktadır. Allah'a ibadet ve teslimiyet gosteren insana O, dunyada yardım ve hidÂyeti, Âhirette cenneti vermeyi uhdesine alır.

Son Âyet doğru yolun somut, gercekleşmiş şeklini gosterir, mumini geniş duz caddede ilerleyen peygamberlerin nuranî kafilesinin peşine yerleştirir. Ornek ihtiyacını tatmin eder.
FÂtiha sûresinin okunması tamamlanınca "oyle olsun, kabul eyle!" mÂnasına gelen "Âmin" denilmesi sunnettir.


__________________