Kızıldeniz kıyılarında bilinen colden cok farklı bir col dunyası bulunmaktadır. Kumlarla kaplı kurak collerin aksine sular altında bir deniz altı colu...

Tamamen boş gibi gorunen deniz altı collerinin en mucizevi yonu, sakin goruntusunun aksine hayranlık uyandıran harika canlılarla dolu olmasıdır.

İlk bakıldığında, bildiğimiz colun goruntusunu cağrıştıran deniz altı colu, gercekte birbirinden mucizevi canlılarla dolu hareketli bir ortama sahiptir. Bu canlıların bir bolumu kucuk deniz kabuklarında saklanır, bir bolumu cevre ortamına uyarak kamufle olur, bircok canlı da saklanma yeri olarak kumun altını tercih eder. Deniz altı colunde birbirinden oldukca farklı renklere ve şekillere sahip olan bu canlılar, taşıdıkları farklı ozelliklerle de hayranlık uyandırırlar.

Hic şuphesiz, muhteşem bir duzene sahip olan deniz altı colu ve bu colun uyeleri, Rabbimiz’in şanını gerektiği gibi tanıyıp takdir etmeye vesile olacak yaratılış delillerinden sadece birkacıdır. Herşeyi orneksiz yaratan Yuce Allah, sularla kaplı bir alanda col hayatı yaşayan canlılara bu cole en uygun ozellikleri vermiş ve hayatlarının devamlılığı icin kusursuz sistemler yaratmıştır. Rabbimiz yaratışının ustunluğunu Kuran’da şu şekilde bildirmektedir:

“Gokleri ve yeri (bir ornek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "OL" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)

Şimdi, bu muazzam hareketliliğe sahip deniz altı colunun bazı uyelerini birlikte inceleyelim.

Siyah Ustura Balığının Olu Taklidi

Deniz altı colunde tehlikeli zamanlar dışında adeta usta bir savaşcı gibi dolaşan siyah ustura balığı, tehlike anında oldukca farklı bir taktik uygular. Boyle anlarda gorunuşunun aksine hemen yan yatarak sırt yuzgecini acar. Bu taktiğiyle savaşmak yerine kumların uzerinde olu gibi hareketsiz kalarak, adeta bir cop yığını gorunumune burunur. Sonsuz ilim ve kudret sahibi Rabbimiz’in kendisine ilham ettiği bu savunma taktiği ile kendisini zararlı ve guclu duşmanlarından korumuş olur.

Ortak Yaşam

Kızıldeniz’deki deniz altı colunde yaşayan bir tur kaya balığı (sryptocentrus ceoruleopunctatus) ve bir Akdeniz karidesi (alpheus) ortak bir hayat yaşarlar. Kaya balığı nobet tutarken, karides ortaklaşa kullandıkları yuvanın ağzındaki dokuntuleri temizler. Karides bu işle uğraşırken, kaya balığı bir tehlike sezerse govdesini oynatmaya başlar. Kaya balığının bu uyarısını fark eden karides ise kaya balığının arkasından yuvaya girerek kendini tehlikeye karşı korur.

Zehirli Dikenler ve Usta Avcı

Deniz altı colundeki bircok canlı kamuflaj yapamaz hatta aksine son derece dikkat cekici renklere sahiptir. Orneğin goz alıcı parlak renkleri olan deniz kirpisi (astropyga radiata) kendisini sivri dikenleriyle korur. Ancak bu zehirli savunma hattını aşan bir tur deniz şakayıkı onu rahatlıkla avlamaktadır.

Deniz şakayıkı (cerianthus) ağzını cevreleyen ince uzun dokungaclarıyla deniz kirpisinin son derece zehirli iğnelerini aşar ve onu etkisiz hale getirir. Aynı zamanda deniz anası ve mercanların akrabası olan boru vucutlu bu canlı, deniz altı colundeki omurgasız canlıları avlanarak beslenir.

Sirius Yıldızı

Kuran'da gecen bazı kavramlar, 21. yuzyılın bilimsel verileriyle araştırıldığında, karşımıza birer Kuran mucizesi olarak cıkmaktadırlar. Bunlardan biri, Necm Suresi'nin 49. ayetinde gecen Sirius yıldızıdır:

“Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)nın' Rabbi O'dur.” (Necm Suresi, 49)

Arapca karşılığı "Şi'ra" olan Sirius yıldızının, sadece "yıldız" anlamına gelen Necm Suresi'nin 49. ayetinde gecmesi son derece dikkat cekici bir durumdur. Cunku bilim adamları, geceleri gokyuzunun en parlak yıldızı olan Sirius yıldızının hareketlerindeki duzensizliklerden yola cıkarak onun bir cift yıldız olduğunu keşfettiler. Buna gore Sirius, Sirius A ve Sirius B olarak ifade edilen iki yıldızdan oluşan bir takım yıldızdır.

Sirius takım yıldızları, birbirlerine doğru yay şeklinde bir eksen cizerler ve her 49, 9 yılda bir birbirlerine yaklaşarak gokyuzunde sarkarlar. Bu bilimsel veri, gunumuzde Harvard, Ottawa ve Leicester Universiteleri'nin astronomi bolumlerinin fikir birliğiyle kabul ettikleri bilimsel bir gercektir.

Burada, dikkat edilmesi gereken nokta, iki yıldızın birbirleri etrafında dolanırken yay şeklinde iki adet yorunge cizdikleridir. Ancak 20. yuzyılın sonlarına doğru anlaşılabilmiş bu bilimsel gerceğe, mucizevi bir şekilde bundan 14 asır once Kuran'da işaret edilmiştir. Necm Suresi'nin 49. ve 9. ayetleri beraber olarak okunduğunda bu mucize karşımıza cıkmaktadır:

“Doğrusu, 'Şi'ra (yıldızı)nın' Rabbi O'dur.” (Necm Suresi, 49)

“Nitekim (ikisi arasındaki uzaklık) iki yay kadar (oldu) veya daha yakınlaştı.” (Necm Suresi, 9)

Necm Suresi'nin 9. ayetinden anlaşılan "ikisi arasındaki uzaklık” anlatımı bizlere bu iki yıldızın cizdiği yorungede birbirlerine yaklaştığını ifade etmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Kuran'ın vahyedildiği donemde bilinmesi mumkun olmayan bu bilimsel gercek, bize, Kuran'ın Yuce Rabbimiz'in bir sozu olduğu gerceğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
__________________