(Bu elci,) Bir guc sahibidir, arşın Sahibi Katında şereflidir. Ona itaat edilir, sonra guvenilirdir. (Tekvir Suresi, 20-21)
Bu hafta, insanlar icin son peygamber olarak gonderilen, Allah'ın en son Hak Kitabı'nı vahyettiği, guzel ahlakı, takvası, Allah'a olan yakınlığı ile insanlara ornek kıldığı, Allah'ın dostu, Rabbimiz'in Katında ustunluğu olan, muminlerin de dostu, en yakını ve velisi, Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed (SAV)'in 1433. doğum gununu kutluyoruz.
Gunumuzde insanlar, ozellikle de gencler bircok insanı kendilerine ornek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, usluplarına, giyim tarzlarına ozenmekte, onlar gibi olmaya calışmaktadırlar. Ancak bu insanların buyuk bir coğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak guzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en guzel ahlak ve tavıra ozendirmek onemli bir sorumluluktur. Bir Muslumanın, tavrına ve ahlakına ozenmesi, benzemek icin caba gostermesi gereken kişi, Hz. Muhammed (sav)'dir. Allah bu gerceği bir ayetinde şoyle bildirmektedir:
Andolsun, sizin icin, Allah'ı ve ahiret gununu umanlar ve Allah'ı cokca zikredenler icin Allah'ın Resûlu'nde guzel bir ornek vardır. (Ahzab Suresi, 21)
Bu nedenle Hz. Muhammed (sav)'ın guzel vasıflarını tanımak, onu ornek almak her Musluman icin bir gorevdir.
Kuran ayetlerinin yanı sıra sahabelerden aktarılan acıklamalarda da Peygamberimiz (sav)'le ilgili pek cok bilgi verilmektedir. Peygamberimiz (sav)'in ailesiyle ve cevresindeki muminlerle olan ilişkisi, gunluk hayatından detaylar, dış gorunumu, gorenleri hayran bırakan heybeti (hurmetle beraber şiddetli heyecan hissini veren hali, azameti), sevdiği yiyecekler, giyimi ve guluşu gibi pek cok detay İslam alimleri tarafından "şemail" kelimesiyle ifade edilir. Şemail kelimesi "şimal"den turemiştir. Bu kelime "karakter, huy, hal, hareket, davranış ve tavır" gibi anlamlar taşır. Şemail kelimesi ilk başlarda daha geniş anlamlar icerse de, zaman icinde ozelleşmiş ve Peygamber Efendimiz (sav)'in nasıl bir yaşam surduğu ile ilgili detayları ve kişisel ozelliklerini ifade eden bir terime donuşmuştur.
Rabbimiz'in alemlere ustun kıldığı bu seckin kulunun karakterine ve gorunuşune dair aktarılan her bir detay, aynı zamanda onun ustun ahlakının da bir yansımasıdır. Peygamber Efendimiz (sav)'in şemailinin anlatıldığı bu yazı dizisinin hazırlanmasındaki amac ise, onun ceşitli kaynaklarda aktarılan guzel ozelliklerini inceleyip, yaşamından gunumuze oğutler cıkarmaktır.
Peygamber Efendimiz (sav)'da Tecelli Eden Yaratılış Guzellikleri
Peygamber Efendimiz (sav)'in Ashabı, bu kutlu insanın dış gorunumunun guzelliği, gorenleri hayran bırakan heybetinden nuruna ve duruşundan guluşune kadar Allah'ın onda tecelli ettirdiği ceşitli guzellikler hakkında pek cok detay aktarmışlardır. Sayıca oldukca kalabalık olan sahabeler, bu guzellikler hakkında bircok farklı detay vermiş, Peygamber Efendimiz (sav)'le aynı donemde yaşamamış olan Muslumanlara Allah'ın Resulunu bircok yonuyle tanıtmışlardır. Bazı sahabeler onu genel ozellikleriyle tarif ederken, diğerleri uzun ve detaylı anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu anlatımlardan bazıları şu şekildedir:
Peygamber Efendimiz (sav)'in dış gorunumu ve guzelliği
Sahabeleri Peygamberimiz (sav)'in guzelliğini şoyle anlatıyorlardı:
"Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem cok yakışıklı ve alımlı idi. Mubarek yuzu ayın on dordundeki dolunay gibi parlardı... Burnu gayet guzel idi... Gur sakallı, iri gozlu, duz yanaklı idi. Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı... Boynu sanki bir gumuş huzmesi idi... İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi... (Buyuk Hadis Kulliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Suleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31) "
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimizin boyu; ne cok uzun, ne de fazla kısa idi. Teni de ne duru beyaz, ne de koyu esmerdi. Sacları ise ne duz, ne de kıvırcık idi. Kırk yaşına geldiğinde, Allah Teala O'nu peygamber olarak gonderdi. Peygamber olduktan sonra, Mekke'de 10 sene, Medine'de de 10 yıl kaldı ve 60 yaşlarında vefat etti. Bu fani hayata veda ettiklerinde, sacında ve sakalında 20 tel ak sac yoktu (Sunen-i Tirmizi Tercumesi, Ceviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, 4.cilt, s.201) ."
"Resulullah (sav) beyaz, guzel ve mutedil (yavaş ve mulayim, itidalli) idiler (Hz. Ebu Tufeyl (ra),G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/1) ."
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav) orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir gorunuşu vardı. Sacı ise ne kıvırcık, ne de duzdu. Mubarek (İlahi hayrın bulunduğu şey, bereketlenmiş, coğalmış, hayırlı, uğurlu) yuzlerinin rengi ise nurani beyazdı (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 2. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 7-8) ."
Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"... Resullullah Efendimizden daha guzel birini gormedim. Omuzlarını doğen sacları vardı. İki omuz arası genişce idi. Boyu ise ne kısa idi, ne de uzundu (Sunen-i Tirmizi Tercumesi, Ceviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, IV.cilt, s. 210) ."
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) rivayet ediyor:
"Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimiz (sav)'i anlatırken Onu şoyle tavsif (vasıflandırırdı) ederdi:
Peygamber Efendimiz (sav), ne aşırı derecede uzun, ne de kısa idi; O bulunduğu topluluğun orta boylusu idi. Sacları, ne kıvırcık ne de dumduzdu; hafifce dalgalı idi. Mubarek yuzlerinin rengi kırmızıya calar şekilde beyaz; gozleri siyah; kirpikleri sık ve uzun; omuz başları iri yapılı idi... O, insanların en comert gonullusu, en doğru sozlusu, en yumuşak tabiatlısı ve en arkadaş canlısı idi. Kendilerini ansızın gorenler, O'nun heybeti karşısında cok şiddetli heyecanlanırlar; ustun vasıflarını bilerek sohbetinde bulunanlar ise, O'nu herşeyden cok severlerdi. O'nun ustunluklerini ve guzelliklerini tanıtmaya calışan kimse; Ben, gerek ondan once, gerek ondan sonra, onun gibi birisini gormedim, demek suretiyle, O'nu tanıtma hususundaki aczini ve yetersizliğini itiraf ederdi. Allah'ın salat (dua, Peygamberimiz (sav)'e yapılan dua, istiğfar, rahmet, namaz) ve selamı O'nun uzerine olsun (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-19) ."
Hz. Hasan (ra) naklediyor:
"Resulullah Efendimiz, yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi. Mubarek yuzu, dolunay halindeki ayın parlaklığı gibi nur sacardı. Orta boyludan uzun, ince uzundan kısa idi. Sacları kıvırcık ile duz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı. Uzattıkları takdirde sacları kulak yumuşaklarını gecerdi. Peygamber Efendimiz (sav)'in rengi, ezher'ul-levn (pek beyaz ve parlak renk) idi, yani nurani beyazdı. Alnı acıktı. Kaşları; hilal gibi, gur ve birbirine yakındı.
Boynu, saf mermerden meydana gelen heykellerin boynu gibi gumuş berraklığında idi. Vucudunun butun azaları birbiri ile uyumlu olup yakışıklı bir yapıya sahipti (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 18-22-23) ..."
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
"Hazreti Peygamber (sav), gumuşten yaratılmış gibi nurlu beyazdı; sacları da hafif dalgalı idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 28-29) ."
"Efendimiz (sav) beyaza pembe karışık renkte idi. Gozleri siyah, kirpikleri sık ve uzun idi (Hz. Ali (ra), G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 519/4) ."
"Allah Resulunun alnı geniş olup hilal kaşlıydı, kaşları gurdu. Iki kaşı arası acık olup, halis bir gumuş gibiydi. Gozleri pek guzel, bebekleri simsiyahtı. Kirpikleri birbirine gececek şekilde gurdu... Gulduğunde dişleri cakan şimşek gibi parıldardı. Iki dudağı da emsalsiz şekilde guzeldi... Sakalı gurdu. Boynu pek guzeldi, ne uzun ne kısaydı. Boynunun guneş ve ruzgar goren kısmı altın alaşımlı gumuş ibrik gibi gumuşun beyazlığı ve altının da kırmızılığını yansıtır şekilde parıldardı... Goğsu genişti, goğsunun duzluğu aynayı, beyazlığı da ayı andırırdı... Omuzları genişti... Kol ve pazuları irice idi. Avucları ipekten daha yumuşaktı (Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in hicret yolculuğu sırasında cadırını ziyaret ettiği Ummu Mabed isimli comertliği, iffeti ve cesareti ile tanınan biri, Peygamber Efendimiz (sav)'i tanımamıştır. Ancak Peygamberimiz (sav)'i anlatılanlardan tanıyan kocasına, onu şoyle tarif etmiştir:
"Aydın yuzlu ve guzel yaradılışlı idi; zayıf ve ince de değildi. Gozlerinin siyahı ve beyazı birbirinden iyice ayrılmıştı. Sacı ile kirpik ve bıyıkları gumrahtı (bol, gur). Sesi kalındı. Sustuğu zaman vakarlı (ağırbaşlılık, halim ve heybetli oluş), konuştuğu zaman da heybetli idi. Uzaktan bakıldığında insanların en guzeli ve en sevimlisi gorunumundeydi; yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir gorunuşu vardı. Cok tatlı konuşuyordu. Orta boylu idi; bakan kimse ne kısa ne de uzun olduğunu hissederdi. Uc kişinin arasında en guzel goruneni ve nur yuzlu olanıydı. Arkadaşları, ortalarına almış durumda hep onu dinlerler; buyurduğu zaman da hemen buyruğunu yerine getirirlerdi. Konuşması tok ve kararlı idi (İbni Sa'd, Tabakat, I, 230-231; Taberani, el-Mu'cem'ul-Kebir, IV, 49, nu:3605, VII, 105, nu:6510; Hakim, el-Mustedrek, III, 9-10; Beyhaki, Delail'un-Nubuvve, I,) ."
Kendisini gorenlerin anlattıklarında da gorulduğu gibi, Peygamber Efendimiz (sav) olağanustu yakışıklı, gorenlerin nefesini kesecek kadar guzel yuzlu ve guzel endamlı idi. Ayrıca atletik ve son derece etkili bir yapısı vardı ve cok kuvvetli idi.
Peygamberimiz (sav)'in Şemaili
Osmanlı doneminin onemli alimlerinden olan Ahmet Cevdet Paşa Peygamber Efendimiz (sav)'in anlatılan ozelliklerini bir ozet haline getiren bir calışma yapmıştır. Bu calışması Kısas-ı Enbiya adlı eserinin IV. cuzunde, "Bazı Evsaf-ı Seniyye-i Muhammediyye" başlığı altında gercekleşmiştir:
"... Mubarek cismi guzel, hep azası mutenasip (uygun, aralarında muntazam bir nisbet bulunan), endamı gayet matbu, alnı ve goğsu ve iki omuzlarının arası ve avucları geniş, boynu uzun ve mevzun (yakışıklı, her bir vasfı olculu) ve gumuş gibi saf, omuzları ve pazuları ve baldırları iri ve kalın, bilekleri uzun, parmakları uzunca, elleri ve parmakları kalınca idi. Mubarek cildi ise ipekten yumuşak idi.
Kemal-i itidal uzere buyuk başlı, hilal kaşlı, cekme burunlu, oval yuzlu idi.
Kirpikleri uzun, gozleri kara ve guzel, buyucek ve iki kaşının arası acık, fakat kaşları birbirine yakın idi,
O Nebiyy-i Mucteba (secilmiş, kıymetli peygamber), ezherullevn (rengi nurlu, parlak) idi; yani ne ak, ne de kara esmer, belki ikisi ortası ve gul gibi kırmızıya mail (benzer) beyaz ve, nurani ve berrak olup, mubarek yuzunde nur lemean (parlardı) ederdi. Dişleri, inci gibi abdar (parlak, sağlam vucutlu) ve tabdar (ışıklı, parlak, buklumlu, kıvrımlı) olup, soylerken on dişlerinden nur sacılır; gulerken, fem-i saadeti (saadetli ağzı), bir latif (mulayim, yumuşak, nazik, guzel) şimşek gibi ziyalar (ışıklar) sacarak acılır idi...
Alem-i bekaya (geride kalanların dunyasını) rihlet (gocmek, olmek) buyurduklarında sacı, sakalı henuz ağarmaya başlamış başında biraz ve sakalında yirmi kadar beyaz var idi.
Havassı (duyular) fevkalade kavi (sağlam, kuvvetli) idi. Pek uzaktan işitir ve kimsenin goremeyeceği mesafeden gorur idi. Elhasıl (sozun ozu), en mukemmel ve mustesna surette yaratılmış bir vucud-ı mes'ud (mutlu vucudu) ve mubarek idi... Onu ansızın goren kimseyi sevgi alırdı ve Onunla ulfet ve musahabet (sohbetler, konuşup goruşmeler) eyleyen kimse, Ona can u gonulden aşık ve muhib olurdu. Ehl-i fazl'a (kerem, ilim sahibi), derecelerine gore ihtiram (hurmet, saygı) eylerdi. Akrabasına dahi pek ziyade (cok bol, fazladan) ikram eylerdi. Lakin (ancak) onları, kendilerinden efdal (daha faziletli, daha layık, daha iyi) olanların uzerine takdim etmezdi.
Hizmetkarlarını pek hoş tutardı. Kendisi ne yer ve ne giyerse, onlara dahi onu yedirir ve onu giydirir idi.
Sahi (comert, eliacık, herkese iyilik etmek isteyen) ve kerim (herşeyin iyisi, faydalısı), şefik (şefkatli, esirgeyen, merhametli) ve rahim (rahmet edici, bağışlayan), şeci (kahraman, yiğit) ve halim (yumuşak huylu, hoş muamele yapan) idi. Ahd u va'dinde (soz vermede) sabit, kavlinde (sozunde) sadık idi. Elhasıl (neticesi)- husn-i ahlakca (ahlak guzelliği) ve akl-u zekavetce (keskin anlayışı olan akıl) cumle(butun, tam) nasa (insanlara) faik (ustun, ustunde) ve her turlu medh u senaya (ovguye) layık idi.
Yemede, giymede kadar-ı zaruret (yoksulluk derecesinde) ile iktifa (yetinir) ve ziyadesinden (fazlasından) iba eylerdi (cekinirdi) (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cuz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s. 364-365) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in nubuvvet (peygamberlik) muhru
Allah, Hz. Muhammed (sav)'i alemler uzerine secmiş ve onun "peygamberlerin sonuncusu" (Ahzab Suresi, 40) olduğunu bildirmiştir. Ondan sonra hicbir peygamber gonderilmeyecektir ve Kuran insanlara hidayet rehberi olarak gonderilen en son kitaptır. Allah, Peygamber Efendimiz (sav)'in bu eşsiz ozelliğini onun mubarek vucudunda bir izle tecelli ettirmiştir.
İslami kaynaklarda ve rivayetlerde Peygamber Efendimiz (sav)'in kurek kemikleri arasında bulunan bu işarete "nubuvvet muhru" ismi verilir. Peygamberimiz (sav)'in muhrune benzer peygamberlik işaretlerinin diğer peygamberlerde de olduğu, ancak Peygamberimiz (sav)'inkinin daha farklı olduğu el-Mustedrek tarafından Vehb b. Munebbih (ra)'den şoyle nakletmiştir:
"... Allah hicbir peygamber gondermemiştir ki, onun sağ elinde Peygamberlik beni (şamet'un-nubuvve) olmamış olsun. Ancak bizim Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselam bunun istisnasını teşkil etmektedir. Zira Onun peygamberlik beni, (sağ elinde değil) kurek kemikleri arasındadır. Peygamberimiz (sav) bu durum sorulunca: "Kurek kemiklerim arasında bulunan bu ben, benden onceki Peygamberlerin beni gibidir (Tirmizı'nin Şemail isimli kitabının tercumesinden, Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 73) ..." demiştir."
Cabir b. Semure (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah Efendimizin kurek kemikleri arasında bulunan nubuvvet muhrunu gordum. O, guvercin yumurtası buyukluğunde kırmızımtırak bir yumru idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 36) ."
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra) naklediyor:
"Dedem Hz. Ali, Peygamber Efendimiz (sav)'in vasıflarını anlatırken, Resulullah'ın Hilyesi (guzel sıfatlar, sus, zinet, cevher, guzel yuz, suret, gorunuş) hakkındaki hadisi butun uzunluğu ile zikreder ve:
"Kurek kemikleri arasında nubuvvet muhru vardı. Ve O, peygamberlerin sonuncusudur" (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 38) derdi.
Ebu Nadre (ra) anlatıyor:
"Ashabdan Ebu Said el-Hudri'ye Resulullah Efendimizin peygamberlik muhrunun nasıl bir şey olduğunu sordum. Mubarek sırtlarında gul tomurcuğu gibi bir et parcası olduğunu soyledi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976,, s. 42) ."
"İki kureği arasında peygamberlik muhru yer alıyordu. Bu muhur sağ omzuna daha yakındı (Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 820) ."
Muhammed b. Musenna, Muhammed b. Hazm, Şu'be Simak (ra)'dan:
"Cabir İbn-i Semure'nin şoyle dediğini duydum: Resulullah (sav)'in sırtında muhur gordum: guvercin yumurtası gibi idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 36) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in Sac Sakal ve Giyim Tarzı Peygamber Efendimiz (sav)'in sacı
Peygamber Efendimiz (sav)'in sacının uzunluğu ile ilgili farklı tarifler vardır. Tarifler arasında boyle bir farklılık olması ise doğaldır, cunku bu bilgileri aktaranlar Peygamber Efendimiz (sav)'i farklı zamanlarda gordukleri icin, sacının uzunluğu da farklı olmuş olabilir. Ancak bu tariflerden anlaşılan Peygamberimiz (sav) sacını en kısa kulağı hizasında, en fazla ise omuzlarına kadar uzatmıştır.
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Hazreti Peygamber (sav)'in sacları, kulaklarının orta hizasına kadar uzamıştı (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 49) ."
Hazreti Aişe (ra) validemiz anlatıyor:
"Resulullah'ın mubarek sacları, kulakları ile omuzları arasındaydı. Allah'ın selat ve selamı uzerine olsun (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 50) ."
Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav) orta boylu idi. Omuzları da genişceydi. Sacları ise, kulak yumuşaklarını değerdi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 50) ."
Ebu Talib'in kızı ummu Hani (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimiz Mekke'ye geldiklerinde evimizi teşrif etmişlerdi. Bu sırada mubarek başları dort belikli (orgulu) idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara,1976, s. 51) ."
Peygamberimiz (sav)'in sac ve sakal bakımı
Peygamber Efendimiz (sav) temizliğe cok onem verdiği icin, sac ve sakal bakımına da onem vermişlerdir. Bazı kaynaklarda onun yanında daima tarak, ayna, misvak, kurdan, makas, surmedan gibi eşyalar bulundurduğu bildirilmektedir (Ali el-Kari, Cem'ul-Vesail fi Şerh'iş- Şemail, İstanbul, s. 96-97) . Peygamberimiz (sav) ashabına da aynı tavsiyelerde bulunmuş ve "Kim sac bırakmışsa, onun bakımına dikkat etsin (Ebu Davud, Sunen, IV, 74, nu:4062) " şeklinde buyurmuşlardır. Peygamberimiz (sav)'in sac ve sakalı ile ilgili diğer aktarılanlar şu şekildedir:
Hz. Adda İbn Halid'den (ra):
"Mubarek sakalı gayet guzeldi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/16) ."
Hz. Aişe (ra) validemiz anlatıyor:
"Resul-i Ekrem (sas)... saclarını tarayıp yağladığında (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 58) ..."
Simak b. Harb (ra) aktarıyor:
"Cabir b. Semure'den işittim. Ona, Hazreti Peygamber (sav)'in saclarının ağarma durumu sorulmuştu. O da: Mubarek başlarını yağladıkları zaman saclarının akı gozle farkedilmez; fakat başlarına yağ surmedikleri anlarda beyazları gorunurdu (İbn Adiyye el-Kamil; Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 679) " dedi.
Peygamberimiz (sav), dış gorunumune ve temizliğine verdiği onemle, muminlere guzel bir ornek olmuştur. Bir rivayette Peygamber Efendimiz (sav)'in bu konudaki tavrı şoyle belirtilir:
"Bir gun Peygamber (sav) sahabelerinin yanına cıkacağı zaman kupteki suya bakarak sarığını ve sakalını duzeltti ve şoyle dedi: 'Allah kardeşlerinin yanlarına cıkarken kulunun kardeşleri icin suslenmesini sever (İbn Adiyye el-Kamil; Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 679) .'
Peygamber Efendimiz (sav)'in giyim tarzı
Peygamberimiz (sav)'in giyimi hakkında da sahabeler pek cok detay aktarmışlardır. Bunun yanı sıra Peygamber Efendimiz (sav)'in muminlere nasıl giyinmeleri gerektiğiyle ilgili olarak tavsiyeleri de onun bu konuya verdiği onemi ortaya koymaktadır. Orneğin Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde şoyle buyurmuştur:
"Allah guzeldir, guzelliği sever, guzel giyinmek kibir değildir, kibir (mazhar olduğun nimeti kendinden bilip) hakkı reddetmek, halkı hakir gormektir (Kutub-i Sitte, Muhtasarı Tercume ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akcağ Yayınları, Ankara, s. 208) ."
"Allah guzeldir, guzeli sever ve kuluna verdiği nimetin eserini uzerinde gormekten hoşlanır (Kutub-i Sitte, Muhtasarı Tercume ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 7. cilt, Akcağ Yayınları, Ankara, s. 208) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in torunu Hz. Hasan, onun giyim konusu hakkındaki goruşunu şoyle ifade etmiştir:
"Peygamber Efendimiz (sav) bize elde ettiğinizin en iyisini giymemizi ve bulabildiğimiz en hoş kokuları surmemizi emrederdi (Buhari, et-Tarih'ul-Kebir, I, 382, nu:1222) ."
Bu konudaki Peygamberimiz (sav)'in bir başka hadisi de şu şekildedir:
"Ey muminler! Gonlunuzce yiyiniz, iciniz, giyininiz ve Allah yolunda sarf ediniz. Ancak, israfa veya kibir ve gurura kacmayınız (Buhari, el-Cami'us-Sahih, VII, 33; İbn Mace, Sunen, II, 1192, nu:3605) ."
Peygamber Efendimiz (sav) ashabından biri dış gorunumune onem vermediğinde veya bakımsız olduğunda onu da hemen uyarırdı. Bu konuya ait bir rivayeti Ebu'l Havas (ra), babasından şoyle nakletmektedir:
Uzerinde adi bir elbise olduğu halde Resulullah aleyhissalatu vesselam'ın yanına gelmiştim. Bana:
"Senin malın yok mu?" diye sordu.
"Evet var" cevabıma:
"Hangi ceşit maldan?" sorusunu yoneltti.
"Her ceşit maldan Allah bana vermiştir" demem uzerine:
"Oyle ise Allah Teala Hazretleri sana bir mal verdiği vakit Allah'ın verdiği bu nimetin eseri ve fazileti senin uzerinde gorulmelidir" buyurdular (Nesai, Zinet 83, (8, 196), Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 119) .
Buna benzer bir başka olayı ise Hz. Cabir (ra) şoyle aktarmıştır:
Resulullah aleyhissalatu vesselam, binek hayvanlarımızı guden bir adamımızı gordu. Uzerinde eskimiş iki parcalı giysi vardı.
"Onun bu eskilerden başka giyeceği yok mu?" diye buyurdular. "Evet var" dedim. "Camaşır torbasında iki giysisi daha var. Ben onları giydirmiştim."
"Oyleyse cağır onu da, bunları giysin" diye emrettiler. (cağırdım, emr-i Nebeviyi soyledim.), o da onları giyindi. Geri gitmek uzere donunce, Resulullah aleyhissalatu vesselam:
"Nesi var da bu yenileri giymiyor? Bu daha hoş değil mi?" diye buyurdular (Muvatta, Libas 1, (2, 910); Kutub-i Sitte, Muhtasarı Tercume ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akcağ Yayınları, Ankara, s. 64-65) .
Peygamberimiz (sav)'in giyim tarzı ile ilgili sahabelerin aktardığı bilgilerden bazıları ise şunlardır:
İbnu Abbas (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah aleyhissalatu vesselam uzerinde mumkun olan en guzel elbiseyi gordum (Ebu Davud., Libas 8, (4037); Kutub-i Sitte, Muhtasarı Tercume ve Şerhi, Prof. Dr. İbrahim Canan, 15. cilt, Akcağ Yayınları, Ankara, s.69) ."
Ummu Seleme (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav)'in en cok sevdikleri elbise ceşidi, gomlek (kamis) idi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 85) ."
Ashabdan Kurre (ra) anlatıyor:
"Ben, biat eylemek uzere, Muzeyne kabilesinden bir grup insanla birlikte Resulullah Efendimizin huzurlarına cıktım. Peygamber Efendimiz (sav)'in gomleklerinin yakası duğmesiz olduğundan (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 88) ..."
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav), giydikleri elbiseler icerisinde, Hibere-i Yemani'yi cok severlerdi (Sunen-i Tirmizi Tercumesi, Ceviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, 3.cilt, s. 283) " (Hibere, Yemen'de dokunan pamuktan yapılan, kırmızı cubuklu yeşil bir kumaştır. Eskilerin "alaca" dedikleri desenli kumaşlar icin kullanılan bir tabirdir. Bu da kumaşın duz değil desenli olduğunu ve birkac renkten oluştuğunu gosterir.)
El-Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"Kırmızı desenli elbisenin, Peygamber Efendimiz (sav) kadar bir başkasına yakıştığını gormedim. Bu kıyafetle Resulullah (sav)'ı gorduğumde, mubarek sacları, omuzlarına değecek kadar sarkmıştı (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 94) ."
Semure b. Cundub (ra) rivayet ediyor:
Hazreti Peygamber (sav): "Beyaz elbise giyiniz. Zira o, son derece temiz ve hoştur" buyurmuşlardır" (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.98) .
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
"Resulullah Efendimiz, bir sabah vakti, ustlerinde siyah yunden dokunmuş bir izar (peştemal, futa, goğusten aşağı ortulen elbiseler) olduğu halde, evlerinden dışarı cıkmışlardı (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.99) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in dış kıyafetleri
Eşa's b. Suleyn (ra) anlatıyor:
"Bana halam anlattı. Ona da amcası anlatmış. Halamın amcası demişti ki: Bir gun Medine sokaklarında izarımı suruyerek yuruyordum. Bu sırada arkamdan bir ses işittim: "İzarını yukarı kaldır. Zira izarın yerde surunmemesi, onun daha temiz kalmasını ve uzun muddet dayanmasını sağlar" diyordu. Arkama donup baktığımda bu sozleri soyleyenin Resulullah Efendimiz olduğunu gordum (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.154) ."
Seleme b. El-Ekva'dan (ra):
"Hz. Osman, uzunluğu bacaklarının yarısına kadar ulaşan bir izar giyer ve Arkadaşımın (sahibi), yani Resulullah (sav)'ın izarları da aynen boyleydi" derdi (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.155) .
Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav)'in Muhr-i Şerifleri (şerefli, mubarek muhur) gumuşten yapılmıştı. Kaşı ise Habeş taşındandı".
Resulullah Efendimiz yabancı devlet reislerine mektup yazmak isteyince, bir muhur yuzuk yapılmasını buyurdu.
"Peygamber Efendimiz (sav)'in parmağındaki yuzuğun parıltısı hala gozumun onunde duruyor".
Peygamber Efendimiz (sav)'in Muhr-i Şeriflerinin kaşına, uc satır halinde, "Muhammed Resulullah" ibaresi kazınmıştı. Birinci satırda "Muhammed", ikinci satırda "Resul", ucuncu satırda da "Allah" kelimeleri yer alıyordu (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.114-117) .
Peygamber Efendimiz (sav)'in yuruyuş şekli
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
"Ben Resulullah Efendimizden daha guzel birisini gormedim; sanki guneş, onun mubarek yuzunde devrediyor gibiydi. Peygamber Efendimiz (sav)'den daha hızlı yuruyen birisini de gormedim; yururken adeta yeryuzu ayakları altında durulurdu. Bizler, arkalarından giderken, geri kalmamak icin buyuk caba harcardık (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.157) ."
Hz. Ali'nin torunlarından İbrahim b. Muhammed (ra), "Dedem Hz. Ali, Resulullah Efendimizi tanıtırken şoyle derdi: "Resulullah Efendimiz, yururken, adeta yokuş aşağı inercesine, ayaklarını sertce kaldırırlardı" (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.158) diyerek, Peygamberimiz (sav)'in rahat bir yuruyuşu olduğunu belirtmiştir.
Hz. Yezid İbni Mirsad (ra) ise şoyle demiştir:
"Yuruduğu zaman vakarlı fakat hızlı giderdi. Yanındakiler ona yetişemezdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 541/1) ."
Hz. Ebu Atabe (ra)'den:
"Yururken kuvvetli adımlarla yururdu (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 541/2) ."
"... Yururken, ayaklarını yerden biraz kaldırıp onlerine hafif eğilerek yururlerdi. Ayaklarını ses cıkarıp toz kaldıracak şekilde yere sert vurmazlar; adımlarını uzun ve seri atmakla birlikte sukunet ve vekar uzere yururlerdi. Yururken, sanki meyilli ve engebeli bir yerden iniyor gorunumunu arzederdi. Bir tarafa donup baktıklarında, butun vucudları ile birlikte donerlerdi. Rastgele sağa sola bakmazlardı. Yere bakışları, goğe bakışlarından daha coktu. Coğunlukla goz ucu ile bakarlardı. Ashabı ile birlikte yururken, onları one gecirir kendileri arkada yururlerdi. Yolda karşılaştığı kimselere, onlardan once hemen selam verirdi (Tirmizı'nin Şemail isimli kitabının tercumesinden; Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 66-67) ."
"Hep harekatı mutedil idi. Bir yere azimetinde (Yola cıkmak, gitmek) acele ve sağ ve sola meyletmeyip, kemal-i vekar (ağırbaşlılığın olgunluğu) ile doğru yoluna gider ve fakat sur'at (hızlı) ve suhulet (kolaylıkla) ile yurur idi. Şoyle ki; adeta yurur gibi gorunur, lakin yanında gidenler, sur'at ile yurudukleri halde geri kalırlar idi (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cuz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s. 364-365; Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1998, s. 51) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in oturuş tarzı
Kayle binti Mahreme (ra) anlatıyor:
"Resulullah (sav)'i sonsuz bir mahviyet (alcak gonulluluk, tevazu) ve tevazu icinde otururken gorunce, heybetinden vucudum titremeye başladı (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 160) ."
Cabir b. Semure (ra):
"Ben Peygamber Efendimiz (sav)'i, sol tarafına konmuş bir yastığa dayanmış vaziyette gordum (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 1. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s.163) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in konuşma şekli
Peygamber Efendimiz (sav) etkileyici uslubu, hikmetli ve keskin hitabıyla tanınan bir insandı. Onun tebliği insanlar uzerinde cok buyuk bir etki oluşturur, sohbetinden herkes cok buyuk bir zevk alırdı. Sahabelerden bizlere aktarılan ceşitli rivayetler de onun bu ozelliğini ortaya koyar. Bu konuda bazı aktarımlar şu şekildedir:
Allah Resulu insanların en beliğ (belagatli kimse, meramını tamamen, noksansız ve guzel sozlerle anlatmaya muktedir olan. Kafi derecede olan. Yeter olan), en duzgun konuşanı ve en tatlı sozlu olanıydı (ağzından ballar akıyordu)! O, şoyle diyordu: "Ben Arabın en fasihiyim (Hatasız olarak soyleyen. Acık ve guzel konuşan) (Taberani, Hakim; Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800,) ."
Hz. Aişe (ra), Resulullah (sav)'in sozlerini şoyle tarif eder:
"O, sizlerin konuştuğunuz gibi lafları cabuk cabuk ve peş peşe sıralamazdı, sozleri az ve ozdu. Halbuki sizler cumleleri birbirine ekleyip duruyorsunuz (El Fevaid, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800) ."
"Allah Resulu cok veciz (kısa, oz, az sozle cok mana ifadesi) konuşurdu. Boyle konuşmasını kendisine Allah katından Cebrail getirmişti. Kısa cumleler icinde butun maksadını yansıtırdı. Veciz sozlu cumleler soylerdi, sozlerinde ne fazlalık ne de eksiklik bulunurdu. Kelimeleri bir ahenk icinde birbirini izler, sozcukleri arasında duraklar ve boylece dinleyenleri sozlerini belleyip ezberlerlerdi. Sesi gurdu ve tatlıydı. Gerektiğinde konuşurdu, kotu laflar etmezdi. Hiddetli ve hiddetsiz anlarında (nefsi icin değil, Allah'ın rızası icin) hep hakkı soylerdi (Ebu Davud, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800) ."
"Guzel olmayan laflar edenlerden yuz cevirirdi. Hoşlanmadığı, cirkin saydığı bir sozu konuşmak zorunda kaldığında onu kinaye yoluyla ifade buyururdu (Buhari, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800) .
Kendisi sustuğunda huzurdakiler konuşurdu. Katında tartışma yapılmazdı (Tırmizi; Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800) .
Sahabelerinin yuzlerine karşı son derece guler ve gulumserdi, onların konuştuklarını beğenir, dikkatle dinler, kendisini onlardan biri sayardı (Tırmizi; Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 800) .
Hz. Aişe (ra) anlatıyor:
"Mubarek kelamları seckindi. Her işiten onu anlardı (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/4) ."124
Hz. Ebu Umame (ra)'den:
"İnsanların en gulec yuzlusu ve hoşcanlısı idiler (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 545/4) ."125
Hz. Enes (ra) şunu bildirmiştir:
"Efendimiz (sav) halkın en latifecisi(hoş soz, şaka, mizah, soz ile iltifat) idi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 545/5) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in guzel kokusu
Peygamber Efendimiz (sav) temizliğe cok onem verirdi. Kendisi surekli mis gibi, tertemiz, hoş ve guzel kokar, Muslumanlara da temizliği tavsiye ederdi. Sahabelerden rivayet edilen bilgilerde Peygamberimiz (sav)'in bu guzel ozelliği hakkında detaylar aktarılmaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir:
Enes b. Malik (ra) şoyle ifade etmektedir:
"Resulullah Efendimiz Medine sokaklarının birinden gectiğinde O'nun misk gibi kokusu hemen sezildiğinden, halk o yoldan Hazreti Peygamber (sav)'in gectiğini soylerlerdi. Bizler, Peygamber Efendimiz (sav)'in gelişini, kokusunun guzelliğinden anlardık (İbn Sa'd Tabakat, I, 398-399; Mecme'uz Zevaid, VIII, 282; el-Metalib'ul-Aliye, IV , 25; Behcet'ul Mehafil, II, 254; Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3. Baskı, İstanbul, 1998, s.280) ."
İbn-i Ebi Adi, Humeyd, Enes (ra)'den:
Resulullah (sav)ın elinden daha yumuşak ne bir yun kumaşı, ne de bir ipeğe (hayatımda) dokunmadım. Resulullah (sav)'in kokusundan daha guzel (kokan) bir kokuyu da koklamadım (Buhari, 1/503; Muslim, 2/257; İbn-i Kesir, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Mucizeleri, Celik Yayınevi, s. 46) .
Muaz b. Hişam (ra), babasından, Katade, Enes'den şoyle rivayet etmiştir:
"Resulullah (sav) guzel kokusu ile tanınırdı. Resulullah (sav) guzel idi. Kokusu da hoş idi. Bununla beraber kokuyu severdi (İbn-i Kesir, Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 51) ."
"Cismi nazif (temiz), kokusu latif (hoş) idi. Koku surunsun surunmesin, teni en guzel kokulardan ala kokardı. Bir kimse onunla musafaha (el sıkışmak, tokalaşmak, muhabbetini, arkadaşlığını, sevgisini izhar etmek) etse, butun gun onun rayiha-i tayyibesini (temiz kokusunu) duyardı ve mubarek eliyle bir cocuğun başını meshetse, rahiya-i tayyibesiyle (temiz kokusuyla) o cocuk, sair (diğer) cocuklar arasında malum (bilinirdi) olur idi (Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, IV. Cuz, Kanaat Matbaası, İstanbul 1331, s.364-365) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in sevdiği yemekler
"Cok sıcak yemeği sevmezdi (Beyhaki, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 802) ."
"En cok hoşlandığı yiyecek etti (Ebbuşeyh, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 803) ."
"Kabağı cok severdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 552/7) ."
"Avlanan kuş etlerini yerdi (Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 803) ."
"Hurmalardan Acve hurmasını severdi (Ebuşşeyh, Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 803) ."
Hz. Aişe (ra) Peygamberimiz (sav)'in sevdiği yiyeceklerle ilgili şunları soylemiştir:
"Tatlı ve balı severlerdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 552/11) ."
"Hazreti Peygamber (sav)'in katık olarak yediği yemeklerin bir kısmı şoyle sıralanabilir: Koyunun on kolu ve sırt eti, pirzola, kebap, tavuk, toy kuşu, et corbası, tirit, kabak, zeytinyağı, cokelek, kavun, helva, bal, hurma, pazı, anber balığı.. (Ebu Davud, III, 496-497, nu: 3840; Nesai, VII, 207-209; Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s. 219) ."
Hz. Aişe (ra) ek olarak şunları bildirmiştir:
"Kavun, karpuzu yaş hurma ile yerlerdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 552/5) ."
Hz. Cabir (ra)'den:
"Taze hurma ve kavun cok yerlerdi ve 'bunlar guzel meyvedir' derlerdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 549/1) ."
"Hicbir zaman bir yemeği yermemiştir. Hoşuna giderse yer gitmezse yemezdi. Hoşlanmadığında da bir başkasına kotulemezdi (Buhari ve Muslimde aynı anlamda rivayetler yer alır. Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 804) ."
Peygamber Efendimiz (sav)'in sevdiği bazı yiyecekler icin soylediği sozlerden bir kısmı ise şoyledir:
"Etin en guzel yeri sırt etidir (Haydar Hatipoğlu, Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 62) ."
"Sirke ne guzel katıktır" (Haydar Hatipoğlu, Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi , Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 70)
"Mantar kudret helvasıdır (Haydar Hatipoğlu, Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 209) ."143
"Sinameki ve sennut (tereyağ tulumuna konulan bal) yemeye devam ediniz. Cunku bu iki şeyde samdan (olumden) başka her hastalıktan şuphesiz şifa vardır (Haydar Hatipoğlu, Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 213) ."144
"Zeytinyağını yiyiniz ve kullanınız. Cunku bu yağ mubarektir (Haydar Hatipoğlu,Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 73) ."145
Peygamber Efendimiz (sav)'in sevdiği
icecekler
Hz. Aişe (ra) bildiriyor:
"Şerbetlerin icinde tatlı ve soğuk olanını severlerdi (G.Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/15) ."
"Peygamber Efendimiz (sav) bal şerbeti, hurma ve kuru uzum şırası gibi icecekleri severlerdi (Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s.261) ."
"Peygamber Efendimiz (sav)'in en cok sevdiği icecek, soğuk tatlı şerbetlerdi (Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimiz (sav)'in Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s.261) ."
Şerbetlerin icinde en cok bal şerbetini severdi (G. Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/17) .
İcilecek şeylerde en cok sutu severlerdi (G. Ahmed Ziyauddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 521/18) .
Peygamberimiz (sav) sut icin şoyle buyurmuşlardır:
"Allah bir kimseye yemek yedirdiği zaman o kimse, 'Allah'ım Bize bu yemeği bereketli kıl ve bize bundan hayırlı rızık ver' diye dua etsin. Allah bir kimseye bir miktar sut icirdiği zaman da o kimse, 'Allah'ım bize bu sutu bereketli kıl ve bize daha cok sut ver' diye dua etsin. Cunku yiyeceğin ve iceceğin yerini tutan sutten başka bir şeyi bilmiyorum (Haydar Hatipoğlu, Sunen-i İbni Mace Tercemesi ve Şerhi, Kahraman Yayınları, 9. cilt, İstanbul 1983, s. 75) ."
Peygamberimiz (sav)'in su icin soyledikleri
Peygamberimiz (sav) ozellikle yolculuklar sırasında ashabına su dağıttırırdı. Orneğin bir yolculuğu sırasında, bir yerde durmuş ve yanındakilerden su istemiştir. Elini ve yuzunu yıkadıktan sonra, sudan icmiş ve yanındaki sahabelerine de "Siz de yuzunuze, boynunuza bir miktarını dokun (Konyalı Mehmed Vehbi, Tam Metni Sahih-i Buhari, 4. cilt, Ucdal Neşriyat, İstanbul 1993, s.64-65) " demiştir.
Resulullah (sav) su ictikten sonra şoyle dua etmiştir:
"Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah'a hamd olsun (İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.16) ."153
Resulullah (sav) bir başka sozunde ise su icin şoyle buyurmuştur:
"Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını veya rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hicbir nesne onu pislemez (İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 1. cilt, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s.295) ."154
Sonuc
Peygamber Efendimiz (sav), Allah'ın "... ancak o, Allah'ın Resûlu ve peygamberlerin sonuncusudur (Huccetu'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 795-796) ." (Ahzab Suresi, 40) ayetiyle bildirdiği gibi insanlar icin son peygamber olarak gonderilen, Allah'ın en son Hak Kitab'ını vahyettiği, guzel ahlakı, takvası, Allah'a olan yakınlığı ile insanlara ornek kıldığı, Allah'ın dostu, Rabbimiz'in Katında ustunluğu olan, muminlerin de dostu, en yakını ve velisidir.
Allah, "Gercek şu ki, Biz senin uzerine 'oldukca ağır' bir soz (vahy) bırakacağız" (Muzzemmil Suresi, 5) ayetiyle de bildirdiği gibi son peygamber olan Hz. Muhammed (sav)'e onemli bir sorumluluk vermiştir. Peygamberimiz (sav) ise, Allah'a olan guclu imanı ile, Allah'ın kendisine verdiği sorumluluğu en guzeliyle yerine getirmiş, insanları Allah'ın yoluna, hidayete davet etmiş ve tum inananların yol gostericisi ve aydınlatıcısı olmuştur.
Peygamberimiz (sav)'i gormemiş olsak bile, Kuran ayetlerinden ve hadis-i şeriflerden, guzel tavırlarını, konuşmalarını, gosterdiği guzel ahlakı tanıyabilir, ona benzemek, ahirette onunla yakın bir dost olabilmek icin elimizden gelen cabayı en fazlasıyla gosterebiliriz. Gunumuzde insanlar, ozellikle de gencler bircok insanı kendilerine ornek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, usluplarına, giyim tarzlarına ozenmekte, onlar gibi olmaya calışmaktadırlar. Ancak bu insanların buyuk bir coğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak guzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en guzel ahlak ve tavıra ozendirmek onemli bir sorumluluktur. Bir Muslumanın, tavrına ve ahlakına ozenmesi, benzemek icin caba gostermesi gereken kişi, Hz. Muhammed (sav)'dir. Allah bu gerceği bir ayetinde şoyle bildirmektedir:
Andolsun, sizin icin, Allah'ı ve ahiret gununu umanlar ve Allah'ı cokca zikredenler icin Allah'ın Resûlu'nde guzel bir ornek vardır (İmam Muhammed Bin Muhammed bin Suleyman er-Rudani, Buyuk Hadis Kulliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33) . (Ahzab Suresi, 21) Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) gibi diğer peygamberler de, Allah'ın muminler icin ornek kıldığı, Allah'ın razı olduğu kişilerdir. Allah, Yusuf Suresi'nde şoyle bildirmektedir:
Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri icin ibretler vardır. (Bu Kur'an) duzup uydurulacak bir soz değildir, ancak kendinden oncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin 'ceşitli bicimlerde acıklaması' ve iman edecek bir topluluk icin bir hidayet ve rahmettir (İmam Muhammed Bin Muhammed bin Suleyman er-Rudani, Buyuk Hadis Kulliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, cilt 5, İz Yayıncılık, s. 33
276-284; İbn'Asakir, Tarihu Medineti Dumeşk, III, 314-336, Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998, s.48) . (Yusuf Suresi, 111)
Bu makalenin hazırlanış amacı da Peygamberimiz (sav)'i bircok yonuyle tanıtmak, onun ahlakını ornek alan insanlardan oluşan bir topluluğun ne kadar ustun ozelliklere ve guzelliklere sahip olacağını gostererek, insanları Peygamberimiz (sav)'in ahlakına ozendirmektir. Peygamberimiz (sav)'in "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz muddetce asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitabı ve Resulu'nun sunneti" hadis-i şeriflerinde de bildirdiği gibi, Muslumanların en onemli iki yol gostericisi Kuran ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sunnetidir. Peygamber Efendimiz (sav) hem guzel ahlakı ile insanlara ornek olmuş, hem de insanları guzel ahlaklı olmaya cağırmıştır. "Muminin mizanında en ağır basacak şey guzel ahlaktır. Muhakkak ki, Allah Teala işi ve sozu cirkin olan ve hayasızca konuşan kimseye buğz eder" buyuran Peygamberimiz (sav), bir sozunde de "Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim ki cennete sadece guzel ahlak sahipleri girer" demiştir.
Peygamberimiz (sav)'in izinden giden Muslumanların da, hem tum insanlığa guzel ahlakları ve iyi huyları ile ornek olmaları, hem de sozlu ve yazılı olarak onları guzel ahlaka davet etmeleri gerekir.
__________________
Peygamberimiz (s.a.v.)’in Şemail-i Şerifi
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Peygamberimiz (s.a.v.)’in Şemail-i Şerifi