Yazarımız Erdoğan Gumuş'un Tukiye'nin yuruyuş rotalarını anlattığı yazılarında bu hafta Frig Yolu var. Frig Yolu'nu efsaneleri ile birlikte yazan Gumuş yazısını, ''Tarih kokan topraklarda; tuflu kayalar uzerinde oyularak yapılan kral mezarları, acık hava tapınakları, sunak yerleri, kaya kabartmaları, basamaklı anıtlar, nişler, yer yer bozulmamış antik yollar, savunma ve barınma amaclı mağaralar arasında dolaşırken tarihin ve bu topraklarda yaşanmış olduğuna inanılan efsanelerin bizi sarıp sarmaladığını hissederek yuruyuşumuzu tamamlıyoruz.'' diye bitiriyor.

TurizmGuncel



Efsaneler diyarı; Yunan tanrısı Apollon’un, Kral Midas’ın kulaklarını adaletli davranmadığı icin eşek kulağına donuşturmesi, doğu seferinde unlu “Gordion Duğumu”nu cozemeyince ofkelenip kılıcıyla duğumu cozen Buyuk İskender’in 33 yaşında hazin sonu...



Midas’ın dokunduğu her şeyin altına donuşmesi efsanesi…

Midas, şarap tanrısı Dionysos’un arkadaşı Silenos’a yardım ettiği ve iyi davrandığı icin, Dionysos: “Dile benden ne dilersen!” deyince Kral Midas, dokunduğu her şeyin altına donuşmesini ister. Dionysos, kralın bu isteğini gercekleştirir. Dokunduğu her şeyin altına donuştuğune sevinen Midas, acıktığı vakit elini uzattığı butun yiyeceklerin de altına donuşmesiyle yaptığı hatanın farkına varıp pişman olur ve af diler. Dionysos: “Paktolos cayına gir ve yıkan!” diye bağırır Midas’a. Derler ki, Midas bu dertten kurtulmuş ama o gunden beri Paktolos ırmağının kumları arasında altın kırıntıları gorunmekte ve altını seven insanlar o ırmağın kumsallarında eşelenmektedirler.



Bu hafta sonu yuruyuş rotası olarak Frig Yolu’nu tercih edince ilk aklıma gelen efsaneler bunlar olmuştu. Sonbaharın kendisini gostermeye başladığı son gunlerdeyiz. Ankara’dan Eskişehir’e doğru yola cıktığımızda sabah saat yediyi gosteriyor. Bir gun once meteoroloji verileri havanın acık olduğunu soylese de gokyuzu oyle demiyor surpriz yapmak istercesine... Guz yağmurlarını indirmeye yuz tutmuş bulutlar, goz kırpıyor bizlere. Ama biz doğaseverler olarak doğada yurumekten ve tarihî alanı gezmekten vazgecmiyoruz. Yolumuza devam ediyoruz.

Frig Yolu, Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kutahya illeri arasında kalan bir bolgede, Frig donemine ait kalıntıların gorulebileceği yuruyuş rotalarından oluşturulmuş bir yol. Rotaların toplam uzunluğu 506 km. Bisiklet rotalarının da oluşturulduğu ve işaretlendiği Frig Yolu, son donemlerde hem trekkingcilerin hem de bisiklet suruculerinin gozde rotalarından biri olma yolunda.



Frigler, M.O 1200 yıllarından başlayarak Trakya’dan cıkıp boğazlar uzerinden gelerek Anadolu’ya (Ankara, Afyonkarahisar, Kutahya, Eskişehir, Uşak, Burdur) yerleşmişler. Bu bolge Frigya olarak bilinmektedir. Erken Demir Cağ’da Anadolu’daki baskın guclerden biri olmuşlardır. (M.O 9-7. yy) Frigler, cengelli iğneyi ve flutu icat etmiş; tarihteki ilk muzik yarışmasını duzenlemişler. MO 7.yuzyılda Kafkaslar uzerinden gelen Kimmerlerin saldırıları sonucu etkin guclerini yitirmişlerdir. Bolgede daha sonra sırasıyla Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selcuklular ve Osmanlılar hukum surmuştur. (Geniş bilgi icin bkz; www.frigvadisi.gov.tr)



Yaklaşık 3 saatlik yolculuktan sonra Eskişehir Han ilcesine bağlı Yazılıkaya koyune ulaşıyoruz. Yazılıkaya koyu ve civarı, başta Midas’ın anıtı olmak uzere onemli Frig eserlerinin yer aldığı bir alan. Yuruyuşe koyun hemen yanı başında bulunan Yazılıkaya/ Midas Anıtı’na uğrayarak başlıyoruz. Albay William Leake tarafından 1800 yılında keşfedilmiş bir anıt. Uzerinde Palo-Frigce yazılar olması nedeniyle yore halkı tarafından “Yazılıkaya”, sol pervaz uzerinde “MIDAI” yazmasından dolayı da “MİDAS ANITI” olarak adlandırılmış. 17 metre yuksekliği, l6.50 m. genişliği bulunan anıt, volkanik tuf kaya yuzeyine işlenmiş. Frig kaya anıtlarının en gorkemlisi, Ana Tanrıca Matar-Kybele’ye adanmış anıt, devasa gorunumuyle hayranlık uyandırıyor. Hemen yanı başında bulunan Kırkgoz kayalıkları da tuflu kaya uzerine goz goz oyulmuş, donemsel olarak farklı amaclarla kullanılmış Midas Anıtı kadar gorkemli bir kaya kutlesi yer alıyor.



Ozelikle karşılıklı yan yana iki anıtsal kaya, fotoğraf meraklıları icin mukemmel bir alan olmuş. Ziyaretciler gibi biz de bol fotoğraf cekiminin ardından yer yer bozulmamış ve oldukca belirgin antik yolu takip ederek diğer eserleri de gormek uzere tarihî yolculuğa devam ediyoruz. Gercekten de bu defaki yuruyuşumuz bir doğa yuruyuşunden ziyade, cağlar oncesine tarihi bir yolculuk hissi uyandırıyor zihnimde. Şehrin ana girişi olduğundan bu bolumdeki antik yol, toren yolu olarak da kullanılmış. Yol boyunca kaya yuzeyine işlenmiş figuratif kabartmalar goruyoruz. Aslında gormeye cabalıyoruz desek daha doğru olacak.



27 yıldır buranın hem bekciliğini yapan, hem de şu anda koyun muhtarı olan Veysel Bey, oldukca aşınmış olan figurleri tek tek gosteriyor ve yıllar once daha gorunebilir olduklarını anlatıyor grubumuza. Tabii Anadolu’nun buna benzer bircok yerinde olduğu gibi burada da tarihten gelen yuzlerce eseri koruyamamış olmanın uzuntusunu bir kez daha hissediyor ve uzuluyorum.

Yaklaşık bir kilometrelik bir yuruyuşun ardından yamacı aşar aşmaz geniş bir alana cıkıyoruz. Frig sunaklarının en guzellerinden ve boyutsal olarak en buyuklerinden birisi karşımızda duruyor: Yazıtlı Sunak! Yine yore halkının pratik zekasıyla isimlendirdiği gibi “Kaya Taht” yeni bir fotoğraf platformu. Arkadaşlarımız her biri bir Frig kralına donuşuyor bir anda. Tahta oturan her birimiz birkac saniyeliğine Kral Midas oluyoruz sanki!



Kaya tahtı arkamızda bırakıp gorkemli kayalıklar arasında yolumuza devam ediyoruz. Buyuk kaya kutleleri arasında dolaşırken kaya yuzeylerinin oyulması suretiyle yapılmış birbirine yakın iki buyuk su sarnıcına rastlıyoruz. Buyuluyor hepimizi devasa sarnıclar. 20-30 basamak olan zikzak şeklindeki merdivenlerden inilebiliyor. Derin su sarnıcları cok geniş acılmış kuyular şeklinde. Bir anda Midas’ın meşhur efsanesi geliyor aklıma.

Efsane bu ya:

Mitolojide guneş ve guzel sanatların tanrısı olarak gosterilen Apollon ve Kır Tanrısı Pan arasında bir muzik yarışması yapılacaktır. Apollon, Midas’ı da juri uyesi yapar. Yarışma sonunda Midas, oyunu Pan’dan yana kullanır. Apollon Midas’a sinirlenmiştir. “Guzel muzikten anlamayan bir insana ancak eşek kulakları yakışır.” diyerek Midas’ın kulaklarını eşek kulağına donuşturur.



Midas artık bu kulaklarla halkının arasındadır. Midas, kulah giyerek bunu gizlemeye calışır. Ancak uzayan saclarını da kestirmesi gerekmektedir. Berbere gittiğinde berber Midas’ın kulaklarını fark eder fakat bunu kimselere anlatamaz. Bir sure sonra dayanamaz ve artık bunu icinde tutamayacağını ve anlatması gerektiğini duşunur, bir kuyuya gider ve haykırır:
“Midas’ın kulağı eşek kulağııııı! Midas’ın kulağı eşek kulağıııııı!”
Kuyudaki su, bu sırrı sazlara, sazlar ruzgara, ruzgar dağlara, ovalara anlatır, derken bu sır butun Frigya halkına yayılır.

Cağlar oncesinde, ruzgar nasıl ki Midas’ın sırrını Frig halkının kulağına fısıldamışsa, sanki tarihî bir misyon ustlenmişcesine cağlar atlayıp yine vazifesini yapar gibi bu defa benim kulağıma Gordion Duğumu’nu anlatıyor:

Friglerin kralsız kaldığı ve kahinlerin sozlerine rağbet edildiği bir donemde kahinler, şehre okuz arabası ile giren ilk kişinin Frig kralı olacağını soylemeleri uzerine halk merakla kente girenleri gozetlemeye başlar. Bir gun yoksul bir koylu, karısı ve kağnı arabası ile kente gelir; adı Gordias’tır. Tarihte Friglerin ilk kralı olarak gecen ve Frigya’nın başkentine “Gordion” adını vermiş olan bu koylu, aynı zamanda sonradan efsaneleri ile Friglerin en unlu kralı olan Midas’ın da babasıdır.



Gordias, kral ilan edildikten sonra kendisinin kral olmasına neden olan arabasını kentte bulunan tapınağa goturerek Frig tanrısı Sabazios’a adar ve kızılcık ağacının dallarını kullanarak kağnının boyunduruğuna meşhur duğumu atarken, “Kim bu duğumu cozerse Asya’nın hakimi olur.” der.

Gel zaman git zaman, M.O. 333 yıllarına gelindiğinde Frigler eski guclerini kaybetmişlerdir. Doğu seferleri sırasında kışı gecirmek uzere Anadolu’da konaklayan Buyuk İskender, meşhur Gordion Duğumu’nu ve bunu cozenin Asya’nın hÂkimi olacağını duymuştur.

Yolu Gordion’dan gecen Buyuk İskender’e duğum gosterilir; cozulmesi zor gorunen bu duğumu cozemeyeceğini anlayan İmparator, ofkeyle kılıcını cekerek duğumu keser. İskender’in Asya hakimi olacağı mujdelenir; duğum acılmıştır ama aslında hÂl cozulememiştir. Bu olaydan sonra Asya’yı fetheden İskender, 33 yaşında tutulduğu ateşli bir hastalık sonucu olur; olumunun, duğumu cozmek icin hileye başvurduğu icin lanetlendiğinden olduğu soylenir.



Adım attığımız her noktada daha nice efsaneleri de akla getirmekte olan yuruyuşumuzun son duraklarını; yuksekliği, genişliği ve derinliği ile oldukca ilgi cekici bir mezar anıtı olan ve yore halkının ilginc isimlendirmelerinden biri olan Gerdekkaya ya da diğer adıyla “Kızlar Manastırı” ile Arezastis (Kucuk Yazılıkaya) oluşturuyor.

Tarih kokan topraklarda; tuflu kayalar uzerinde oyularak yapılan kral mezarları, acık hava tapınakları, sunak yerleri, kaya kabartmaları, basamaklı anıtlar, nişler, yer yer bozulmamış antik yollar, savunma ve barınma amaclı mağaralar arasında dolaşırken tarihin ve bu topraklarda yaşanmış olduğuna inanılan efsanelerin bizi sarıp sarmaladığını hissederek yuruyuşumuzu tamamlıyoruz.



Tadı damaklarımızda kalan, bu guzel coğrafyanın bir başka Frig Yolu rotasında yeniden yurumeyi, efsanevi topraklarda tarihi yeniden keşfetmeyi hayal ederek.

Kalın sağlıcakla

__________________