İMAN KENDİSİNE SIĞINILAN BİR KORUNAK, YASLANILAN BİR DAYANAKTIR.

HACC 11. "İnsanlardan bazıları (dinin) bir tarafından Allah'a ibadet eder. Eğer ona hayır isabet ederse, onunla mutmain olur. Şayet ona bir bela isabet ederse, yuzu uzere doner. Dunyayı da, Âhireti de kaybetmiş olur. İşte bu, apacık ziyanın t kendisidir."

İnanc sistemi mu'minin hayatında değişmez odak noktasıdır. Cevresindeki dunya sarsılır, ama o bu nokta uzerinde değişmeden durur. Olaylar ve etkenler ceker, ama o, sarsılmayan bir kayaya yapışmıştır. Cevresindeki tum dayanaklar devrilir ama o, devrilmeyen ve yıkılmayan bir temele dayanmıştır.

İşte mu'minin hayatında iman bu kadar onemlidir. Bu yuzden mu'min inanc sistemine yapışmalı, ona dayanmalı, ona guvenmeli, inancında bir sarsıntı gecirmemeli, imana karşılık bir odulun beklentisi icinde olmamalıdır. Cunku hidayetin kendisi bir oduldur. İman kendisine sığınılan bir korunak, yaslanılan bir dayanaktır. Evet, inanc kalbin ışığa acık olmasının, doğru yolu bulmaya istekli olmasının oduludur. Bu yuzden yuce Allah bu kalbi korumak, ona guven vermek icin inanc sistemini bahşetmiştir. İnanc bir oduldur, cevresindeki şaşkınların caresizliğini, esen ruzgÂrlara kapılıp gitmelerini, kasırgaların onları savurup atmalarını, bunalımların baskısı altında inlediklerini gordukce mu'minler bu odulun değerini kavrarlar. Ote taraftan mu'minlerin inancları sayesinde kalpleri huzura ermiştir. Ayakları guvenle yere basar, vicdanları rahattır. Her zaman Allah'la ilişki icindedirler ve bu ilişkiden mutluluk duyarlar.
Ama ayetin değindiği bu gruba mensup insanlar ise, inanc sistemine pazarda alınıp satılan bir meta gozuyle bakarlar:
"Eğer işleri iyi giderse hoşnut olur."
"Yani ``iman iyidir. Baksana yarar sağlıyor. Sutu arttırıyor, ziraatı geliştiriyor, ticareti kÂrlı kılıyor, surumu garantiliyor" der.
"Fakat eğer sınav amaclı bir sıkıntı ile karşılaşırsa yuzgeri eder, sırt cevirir. Boylesi hem dunyayı hem de ahireti kaydeder."
Başına gelen musibetten dolayı dunyayı kaybeder, cunku sabretmez, kararlılık gostermez, bu musibet karşısında Allah'a donmez. Yuzustu donduğu, ahiret inancını yitirdiği, kendisini duze cıkaracak doğru yoldan saptığı icin ahireti de kaybeder.
Kur'an-ı Kerim'in ifade tarzı, onun Allah'a yonelik ibadetini "bir yol kenarındaymış gibi" şeklinde tasvir etmektedir: Bu ibadet inanca dayanmamakta, bu yuzden o kişi surekli ve kalıcı olarak ibadet etmemektedir. Kur'an-ı Kerim bu tip insanların ibadetini daha ilk dokunuşta yere yıkılacak gibi dengesiz duran bedensel bir hareket gibi tasvir ediyor. Bunun icin bir fitne ile karşı karşıya kalınca hemen yuzustu yere kapanıyor. Dengesiz durduğu icin yere yuvarlanması kolay oluyor.
Ticarette kÂr-zarar hesabını yapmak doğru ve yararlı bir davranıştır. Ama inanc icin boyle bir yaklaşım icinde olmak doğru değildir. Cunku inanc gercektir ve sırf bunun icin kabul edilir. Aydınlığı ve hidayeti algılamaya musait bir kalbin olumlu tepkisi sonucu gercekleşir bu. Zaten boyle bir kalp algıladığı şeye şoyle veya boyle tepki gostermek zorundadır. İnanc sistemi, ozunde taşıdığı ic guven, huzur ve hoşnutluk itibariyle kendi karşılığını da beraberinde taşımaktadır. Bu yuzden inanca karşılık dışardan bir başka odul istenmez.
Mu'min, yol gostericiliğine, yakınlığından ve himayesinden duyduğu ic huzura şukretmek amacı ile Rabb'ine ibadet eder. Bunun dışında bir odul varsa, iman ve ibadetin uzerine yuce Allah'ın kendisine yonelik bir lutfudur.
Mu'min ibadet ettiği ilahını denemez. O daha baştan itibaren Rabb'inin takdir ettiği her şeyi kabullenmiştir. Rabbinin kendisini denemeye tabi tuttuğu her şeye teslim olmuştur. Daha baştan itibaren darlığa da bolluğa da uğramayı hoşnutlukla kabul etmiştir. Ama bu, pazarda satıcı ile alıcı arasında gercekleşen bir alışveriş sozleşmesi değildir. Bu, yaratılmışın yaratıcısına, hakkında karar verme yetkisine sahip, varlığının temel kaynağı Rabb'ine teslim olmasıdır.
Fitne anında yuzustu yere kapanan kişi, kuşkusuz buyuk bir kayba uğrar.
"İşte apacık husran budur."
FI'ZILAL-İL KUR'AN - SEYYİD KUTUB

__________________