İnsan, ucu bucağı bilinmeyen varlık Âlemi icinde, eşsiz bir konuma sahiptir. Ruhuyla, cesediyle Allah’ın en antika bir san’at eseridir. Kur’Ân-ı Kerim, insanın bu ozellikteki yaratılışını “Ahsen-i takvim” (1) ile ifade eder.
En guzel konumda yaratılan insan, arzın halifesidir. (2) Yani, icinde yaşadığımız şu dunya sarayının halifesi, sultanı insandır. Bir devlet başkanı nereye gitse, basın mensupları onun peşindedirler. Ağzından cıkan her şeyi kaydederler. Onun gibi, yeryuzunde halife olarak gonderilen her insan, bu yuce rutbesinden dolayı “KirÂmen kÂtibin” (3) denilen meleklerce yakın takip altındadır. Bu melekler, o insanın her sozunu ve amelini kaydederler. (4)
İnsan, emanet-i kubranın hÂmilidir. (5) Gokler, yer ve dağlar, o buyuklukleriyle beraber, Allah’ın emanetini taşıyabilecek kabiliyetten uzaktırlar. Onlar, ancak insan icin birer tefekkur sayfası olabilirler. Şu hadis-i kudsi’de de, bu mÂnÂyı te’yid eder: “Ne gokler ne de yer beni icine alamadı. Fakat mu’min kulumun kalbine yerleştim.” (6)
Ne dağlar, ne sahralar guneşi kemaliyle gosterir. Fakat kucuk bir ayna, net bir şekilde guneşi yansıtır. MekÂndan munezzeh olan Allah’ın mu’min kulunun kalbine yerleşmesini bu misalle daha iyi anlayabiliriz. Demek ki, mu’minin kalbi Allah’ı bilebilecek hassas ve şeffaf bir aynadır. Kalb icin “NazargÂh-ı İlahi” (7) denilmesi de bu noktadandır.
Cismen kucuk olan insan, mÂnen bir Âlemdir. Bu hakikat şoyle ifade edilir: “İnsan kucuk bir Âlem olduğu gibi, Âlem dahi buyuk bir insandır.” (8) Âlemde ne varsa numuneleri insanda vardır. Ruhu ruhlar Âleminden, hafızası Levh-i Mahfuzdan, hayali Âlem-i misalden haber verir. Elementleri kÂinattaki elementlerdendir. Vucudundaki tuyler yeryuzundeki ağaclardan; kemikler yeryuzundeki taş ve kayalardan; bedeninde cereyan eden kan; ve gozunden, kulağından, burnundan ve ağzından akan ayrı ayrı sular yeryuzundeki nehirlerden ve ceşmelerden, madeni sulardan izler taşır. (9)
İnsan, mahlukatın en şereflisidir. “Biz Âdemoğullarını mukerrem kıldık” (10) Âyeti bunu ilÂn eder. Âyetin devamında, bu mukerremiyete numune olmak uzere, insana verilen nimetlerden ikisine dikkat cekilir:
1. İnsanın karada ve denizde taşınması,
2. En guzel (tayyib) rızıklarla rızıklandırılması.
Evet, at ve deve gibi hayvanlar, insandan daha buyuk olduğu halde, insana itaat etmektedirler. O buyuk deve, kucuk bir cocuğun bile onunde diz bukup, onu sırtına almaktadır. Ayrıca, insanlığa bir nimet olarak sunulan otomobil, tren gibi vasıtalar; kayık, gemi gibi deniz aracları Âyetin işaret ettiği nimetlerdendir.
İnsanın “tayyib” yiyeceklerle rızıklandırılması hususu da, gercekten cok duşundurucu bir olaydır. Yeşil ot veya sarı samanla gıdalanıp sut veren hayvanlar, insana sut gibi latif bir gıdayı takdim ediyorlar. HattÂ, canlarını sunmaktan kacınmıyorlar. Gagasıyla yerden her turlu tanecikleri kursağına indiren tavuk, yumurta gibi lezzetli bir hediyeyi insana getiriyor. Balarısı, cicekten ciceğe dolaşıp, şifalı bir balı insana yediriyor...
İşte, butun bu gibi durumlar, insanın ne kadar nazik ve nazenin bir varlık olduğunu gosterir. İnsanların Rabbi olan Allah, onlara cok iyi bakıyor, ikram ediyor. Halbuki insan, kendi zatında cok fakir bir varlık. “Ey insanlar! Siz Allah’a karşı fakir kimselersiniz” (11) Âyeti insanın bu yonune dikkat ceker. Evet, isterse dunyanın en zengin kişisi olsun, herkes Allah’a muhtactır. Onun yaratmasına, Onun rızıklandırmasına, Onun ebediyet yurduna muhtactır.
Boyle fakir bir varlığın muhatab-ı İlahi olması ne buyuk bir lutuftur. Bazı buyuk makam sahipleri, alt derecedeki insanları muhatap almaktan kacınırken, butun Âlemlerin Rabbi, insanı kendine “ozel muhatap” secmiştir. Kur’Ân-ı Kerimde, “Ey insan! Ey Âdemoğulları! Ey iman edenler!” şeklindeki seslenişler insana yapılmıştır.
İşte Kur’Ân’ın Âyetleri ışığında bakıldığında insanın mahiyeti bu tarzda iken, Kur’Ân’ın nuruyla insana bakmayanlar, bu mahiyeti gorememişlerdir. Kimi onu bir madde yığını sanmış, kimi maymunun bir ustunde yer alan bir hayvan kabul etmiş, kimi onu “ekonomik bir canlı” şeklinde değerlendirmiş...
Kaynaklar:
1-Tin, 4.
2-Bakara, 30.
3-İnfitar, 11.
4-Kaf, 18.
5-Ahzab, 72.
6-Acluni, Keşfu’l-Hafa, II, 195.
7-“Allah, cesedlerinize, suretlerinize bakmaz. Lakin kalblerinize nazar eder” hadisinden cıkarılan bir ifadedir. Muslim, Birr, 32. İbn-i Mace, Zuhd, 9.
8-Said Nursî, Lem’alar, s. 79.
9-A.g.e.., 337.
10-İsra, 70.
11-Fatır,15

pekiya cinler?


Yazı boyutunu buyutmek icin Cinlerin varlığı ve zararları
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz


Ses dosyasını dinlemek icin Flash Player gereklidir.


Ses dosyasını indirmek icin tıklayın.


Sual: Cin insana zarar verir mi, insan şekline girebilir mi? Zararından korunmak icin ne yapmalı?
CEVAP
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye kitabında ozetle deniyor ki:
Cinlerin Musluman olanı ve olmayanı vardır. Musluman olan cinlerden insanlara bir zarar gelmez. Bunlar, yalnız ibadet ederler. Ehl-i sunnet Âlimleri bunları tanır. Salih insanlar gibi gorunur ve sohbet ederler. KÂfir olan cinler, insanlara ceşitli şekilde zarar verirler. İnsandan ayrılmayıp her şekle girebilirler. Mesela mikrop şekline girip insanın damarlarında dolaşırlar. Yalnız muminlerin kalbine giremez ise de, kalbine vesvese verebilir. Keci, yılan, kedi şekline girdikleri cok gorulmuştur.

KÂfir cinler, iyi insan şekline de girip iyi ve faydalı şeyler de yaparlar. KÂfir ve fasıklarla arkadaşlık yapınca, hic ayrılmayıp onları gunaha ve kufre sokarlar.

Cinler ve şeytanlar ruyada da gorulebilir. Cok guzel şekle girip ihtilama sebep olurlar.

Herkesin kÂfir bir cin arkadaşı vardır. Melekler, insanları cinlerin zararından korur.

Âyet-i kerime ve dua okuyup, Allahu teÂlÂya sığınanlara da cinler bir şey yapamazlar.

İnsanlara, hastalıkların tedavilerini ve gerekli ilac oğrettikleri, sara hastasının bedenine girip, ona zarar verdikleri, insanlara nazarlarının değdiği kitaplarda yazılıdır.

Cin uc sınıftır:
1- Ruzgar ve hava gibi olanlar.
2- Yerdeki bocek ve hayvancık gibi olanlar.
3- Dinin emir ve yasaklarına uymakla vazifeli olanlar ki bunlara hesap ve azap vardır.

Cin, ateş ve havadan yaratıldığı icin cok latiftir, cabuk hareket eder, hafif bir carpmada hemen olurler. Omurleri kısa, din bilgileri azdır ve kibirli olurlar, birbirleri ile hep dovuşur ve savaşırlar. Cinnin olumu, yerde kaybolmakla olur. İhtiyarları, gencleşir, cocukluk haline doner ve olup yerde kaybolur.

KÂfir cinler, cinci ve buyuculerin bildirdiği insanlara sihir, buyu yaparlar. Hadika’daki hadis-i şerifte, (Sihir, buyu yapan, yaptıran ve inanan bizden değildir) buyuruluyor. Cinciler, falcılar ve yıldıznameye bakıp, sorulan her şeye cevap verenler buyucu sınıfına girerler. Bunlara gidip, soylediklerine, yaptıklarına inanmak, bazen doğru cıksa bile, Allah’tan başkasının her şeyi bildiğine ve her dilediğini yapacağına inanmak olup, kufur olur

Gecmiş şeyleri cinden sormak caiz, ileride olacak şeyleri sormak caiz değildir. Cunku geleceği ve gaybı ancak Allahu teÂl bilir. KÂfir cinler yalancı olduğu icin olmuş şeyleri de gormeden gorduk diyebilirler. Cinciye gidip, insanı cinden kurtardığına inanıp, ona ucret vermek caiz değildir.

Cinden kurtulmak icin en tesirli silah Kelime-i temcid yani (La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim) ve istiğfar duasıdır. Bunları okuyandan, cinler kacar ve buyu bozulur. Cin mektubu denilen duayı, yanında taşıyana veya evinde bulundurana cin gelmez, dadanmış olan cin de gider.

Âyet-el-kursi, İhlas, Muavvizeteyn ve Fatiha surelerini sık sık okumak da, insanı cinden muhafaza eder. Bu Âyet-i kerimeleri okumakla, bu mektubu taşımakla, şifa Âyetlerini okumakla ve yazıp suyunu icmekle faydalanmak isteyenlerin Ehl-i sunnet itikadına uygun olarak doğru iman sahibi olması gerekir. Bunları yazanın ve kullananın itikadı doğru olmazsa ve haram işlerse, faydaları gorulmez.

Cin ve şeytan şerrinden kurtulmak icin ve sara hastalığına ve sihre, buyuye karşı koruyucu Âyet denilen (Âyat-ı hırz)ı yedi gun okumalı ve bu Âyetleri uzerinde taşımalıdır.

Evliyanın ruhları, gorunmeden de, gorunerek de, sevdiklerine fayda verir ve belalardan korur. Onları tanımaya, sevmeye ve sevilmeye uğraşmalıdır. (Daha fazla bilgi icin Seadet-i Ebediyye kitabına bakılmalı.)


Sual: Bazı kimseler cinlerin varlığını inkÂr ediyorlar. Bazıları da, Kur’an-ı kerimde cin suresi olduğu icin, cinlerin varlığını inkÂr etmiyorlar ama, zarar verebileceklerini kabul etmiyorlar. Cin psikolojik zarar verebilir mi?
CEVAP
Evet zarar verebilir, hastalık yapabilir. Hafaza melekleri, insanı cinlerin zararından korurlar.
Cinden korunmak icin ÂyÂt-i hırzı ustumuzde taşımak gerekir. Bir hadis-i şerif meali şoyledir:
(Evinde, Fatiha ve Âyet-el kursi okuyana, o gun cin ve şeytan zarar veremez.) [Deylemi]

Cinler insanların damarlarına kadar girip zarar verebilirler. Cinlerin meydana getirdiği hastalıklardan korunmak icin ceşitli dualar vardır. Duaların en kıymetlisi, faydalısı Fatiha suresidir. Hadis-i şerifte, (İlacların en iyisi Kur'an-ı kerimdir) buyuruldu. Hastaya okunursa, hastalığı hafifler. Eceli gelmemiş ise, iyi olur. Eceli gelmiş ise, ruhunu teslim etmesi kolay olur.

Mecmua-tul-fevaid kitabında, (Bir kimse, cin mektubunu, yanında taşısa veya evinde bulundursa, bu kimseye, eve ve etrafına cin gelmez ve dadanmış olup zarar veren cin de gider) diyor.


Sual: Benim kafama takılan nokta şu oldu, mademki dinimizde sihrin, buyunun yeri yoktur, o halde neden olmayan bir şeyden kurtulmanın tavsiyeleri oluyor?
CEVAP
Dinimizde adam oldurmek, buyu yapmak gibi buyuk gunahtır. Fakat bir adam bıcaklanmışsa, doktorlar tedavi etse, adam bıcaklamak gunahtır, tedavisi nicin yapılıyor denir mi? Buyu sihir yapmak gunahtır. Fakat yapılan buyuyu cozmek niye sakıncalı olsun ki? Buyuyu buyu yaparak cozmek haramdır. Yoksa dua ile Âyet ile buyuyu cozmek lazımdır. Peygamber efendimize de buyu yapıldı. Tabii sonra cozuldu.

Yazı boyutunu buyutmek icin Cinlerin varlığı ve zararları
Bu yazıyı sesli olarak dinleyebilirsiniz


Ses dosyasını dinlemek icin Flash Player gereklidir.


Ses dosyasını indirmek icin tıklayın.


islamiyetimiz nedir peki?

kıldan ince kılıctan keskin bir dindir bizim dinimiz benim icin en guzel din muslumanlıktır hristiyanlar bile gelip musluman oluyor hz.muhammed (s.a.v)'dan allah razı olsun

yinede bilmeyenler olabilir diye acıklama yapim;İslam ne demektir?

* Allah'ın insanlara Peygamberi Hz.Muhammed (s.a.v.) vasıtasıyla gonderdiği son ilahi dinin adıdır.
* Allahu teÂlÂ'dan başka, ibÂdete lÂyık ve mustehak mabud olmadığına ve Muhammed aleyhisselÂmın Onun dinini bildiren Resulu olduğuna şehadet etmen, Namaz kılman, ZekÂt vermen, Ramazan-ı şerif ayında oruc tutman veYol icin gidip gelmeğe gucun yetiyorsa hac etmendir.
* Allah'a, ondan başka îlÂh olmadığına, Hz. Muhammed (s.a.s)'ın Allah'ın kulu ve Resulu olduğuna, Allah'ın meleklerine, kitaplarına, ahiret gunune, kadere, hayır ve şerrin Allah tarafından yaratıldığına inanma.
* Allah'a ibadet edip, O'na hicbir şeyi ortak kılmaman, namazı dosdoğru kılman, farz edilmiş zekÂtı vermen, ramazanda oruc tutmandır.
__________________