İmam Nevevi (r.a.), Sahih-i Muslim'i şerh ederken, emri bi’l ma’ruf ve nehyi ani’l munker konusu altında şoyle der: "Ma’rufu emretmek ve munkeri nehyetmek konusu, uzun zamandan beri buyuk bir kısmı tamamen ihmal edilmiş bir konudur. Gostermelik birtakım işlerin dışında gunumuzde bundan pek fazla bir şey kalmamıştır.
Halbuki bu konu, cok buyuk ve azametlidir. İşlerin duzgunluğu ve hayrın devamı onunla gercekleşir. Pislik yayılırsa, Allah'ın cezası salih olana ve olmayana da dokunur. Zalimlerin ellerini zulumden uzaklaştırmadıkları takdirde, Allah'ın cezası onlara da dokunacaktır. Allahu TeÂl şoyle buyurmuştur :
"O'nun emrine muhalefet edenler; bir fitnenin ya da pek acıklı bir azabın kendilerine isabet etmesinden sakınsınlar."
Ma’rufu emretmek ve munkeri nehyetmek; dunya dondukce, hayat devam ettikce, emniyet ve sağlığa muhtac oldukca cok gerekli ve zarurîdir. Cunku davet bunların tamamına denk bir iştir. Rasulullah (s.a.v.) de ummetin buna ne kadar da fazla muhtac olduklarını bir ornek vererek şu hadiste acıkca ortaya koymaktadır:
"Allah'ın hudutlarını koruyan ile bunları aşan kimseler; kura sonucunda bir kısmı geminin guvertesine bir kısmı da alt kata yerleşen gemi yolcularına benzerler. Su ihtiyaclarını karşılamak icin surekli ust kata uğramak mecburiyetinde olan alt kattakiler: ‘Biz bulunduğumuz yerde bir delik acarsak, ve yukarıdakilere hic dokunmasak’ derlerse ve yukarıdakiler de bunları arzularına gore bırakırsa hepsi helÂk olur. Onları engellerlerse hepsi kurtulur."
İşte bu Hadis-i Şerif; ma’rufu emretmek ve munkeri nehyetmenin, topluma hayat ve afiyet veren bir husus olduğunu gostermektedir. Bu hususta herhangi bir gevşeklik gostermek, gemiyi ve icinde olanların tumunu denizin dibine goturur.
Kur'an-ı Kerim; davanın onemini ve insanların ona ne kadar cok muhtac olduklarını bir cok ayette beyan etmiştir. Kur'an'ın lafızları sadece dava kelimesi ile sınırlı kalmayıp davet konusu etrafında odaklaşan tum anlamları ve kelimeleri de kapsamaktadır. Rasulullah (s.a.v.)’in hadisleri de aynı şekildedir. Kur'an-ı Kerim, İslÂm'a davet etmenin farziyetini acıklarken, ma’rufu emretmek ve munkeri nehyetmek gibi lafızları da kullanmıştır. Şoyle ki:
"Muhakkak ki siz insanlar icin cıkartılmış en hayırlı ummetsiniz. Ma’rufu emredersiniz, munkeri nehyedersiniz ve Allah'a inanırsınız."
"Hayra (İslÂm'a) davet edecek, ma’rufu emredecek ve munkeri nehyedecek sizden bir grup veya hizb bulunsun. Onlar felaha kavuşanların ta kendileridir."
Rasulullah (s.a.v.) şoyle buyurmuştur:
"Canımı elinde tutana yemin ederim ki, ya ma’rufu emredersiniz ve munkeri nehyedersiniz ya da Allah size bir azap indirir."
"Sizden kim bir munkeri gorurse onu eliyle değiştirsin. Yapamazsa diliyle, yine yapamazsa kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir."
Tebliğ Etmek, Davetten Bir Parcadır
Kur'an-ı Kerim, davet kelimesi yerine “tebliğ” kelimesini de kullanmıştır. Allahu TeÂl şoyle buyurmuştur:
"Ey Rasul, Rabbından indirileni tebliğ et. Yapmazsan O'nun risaletini tebliğ etmiş sayılmazsın. Allah seni insanlardan koruyacaktır."
Bu konuda Rasulullah (s.a.v.) de şoyle buyurmaktadır:
"Ben bir ayeti okuduğum zaman onu tebliğ edin."
Yine Kur'an-ı Kerim, davet kelimesi yerine insanlara karşı şahitlik yapma kelimesini kullanmıştır:
"Bu şekilde sizi vasat (seckin) bir ummet haline getirdi ki, insanlara şahit olasınız ve Rasul de size şahit olsun."
Rasulullah (s.a.v.) şoyle buyurmuştur:
"Mu'minler, yeryuzunde Allah'ın şahitleridir."
"Şahit olan kimse burada bulunmayana tebliğ etsin."
saygilar!!!
__________________
İyiliği Emretmek ve Kotuluğu Nehyetmek,
Dini Bilgiler0 Mesaj
●28 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İyiliği Emretmek ve Kotuluğu Nehyetmek,