Mukerrem Mete | Semerkand Dergisi Şubat 2013 |


Riyayla yapılan cok amel deniz suyuna benzer, ne kadar cok olsa da susuzluğu gidermez. İhlÂsla yapılan az amel ise saf su gibidir, bir bardağı hayat kurtarır.
iya, yaptığımız işleri Allah’ın rızası dışında, gosteriş icin, dunyalık bir menfaat icin yapmaktır. Sadece ibadetlerimizde değil, hayatımızdaki butun niyet ve ameller icin de soz konusu olabilen bir zehirdir riya. Gizli şirk de denen bu gunah cok sinsidir. Kolay fark edilmez. Sevap işlediğini zannedeni en buyuk gunahlardan birine sokabilir. İnsanların gozunun icine icine girerken, fark etmesin, tovbe etmesin diye sahibinin kalbinde bin bir hunerle saklanır.
Riya, en genel tarifiyle iki yuzluluktur. İnsanların gozune girmek veya bir menfaat elde etmek icin aslında olmadığı gibi davranmaktır. Allah dostları ise, riyayı daha geniş bir şekilde anlamış ve mubahlarda bile Allah rızası dışında herhangi bir amac gutmeyi riya saymışlardır.
Allah Rasulu s.a.v. bir gun sahabi efendilerimize şoyle der:
“Hakkınızda en cok korktuğum şey kucuk şirktir.”
“Ey Allah’ın Rasulu, kucuk şirk nedir?” diye sorulur.
Efendimiz s.a.v. şoyle cevap verir: “Riyadır. Allah Teal hesap gunu herkese amelinin karşılığını verirken, gosteriş icin ibadet edenlere; ‘kendileri icin gosteriş yaptığınız kimselere gidin de bakın bakalım size verecek bir şeyleri var mı’ diye sorar.” (İbn MÂce)
Huccetu’l-İslÂm İmam Gazali rh.a. riyanın derecelerini şoyle acıklar:
“En ileri derecesi, icinde hic sevap amacı olmamasıdır. Boyle biri abdestsiz namaz bile kılabilir. İkinci derecesi, icinde az da olsa sevap niyeti bulunmasıdır. Yalnız başına namaz kılmayacakken insanlarla bir aradayken namaz kılmak boyledir. Ucuncu derecesi, sevap ve gosteriş gayesinin eşit olmasıdır. Bu durumdaki biri amelinden fayda gormez. Dorduncu derecesi, asıl maksat sevap olduğu halde gosterişten de etkilenmektir. Boyle biri, kimse gormese de ibadet eder ama insanların ovgusune de kapılır.”
Riyanın teşhis ve tedavisi
Hz. Ali r.a., “RiyakÂr yalnızken az, halk icinde cok ibadet eder; amelini ovulunce artırır, yerilince azaltır.” buyurmuştur. Bu alametlere bakarak riyayı teşhis edebiliriz. Tedavi icin de Şakîk Belhî k.s. hazretlerinin şu recetesine uyabiliriz:
“İbadeti Allah’ın izni ve yardımıyla yaptığını bil. Boylece kendini beğenmeyi ve kibri kır. Amele Allah’ın rızasını gozeterek başla ve nefsin arzularından, heveslerinden ayrıl. Karşılığı da Allah TealÂ’dan bekle ki gosterişe, insanlara tamah etmeye ihtiyacın kalmasın.”
Riyayla yapılan cok amel deniz suyuna benzer, cokluğu susuzluğu gidermez. İhlÂsla yapılan az amel ise saf su gibidir, bir bardağı hayat kurtarır. İnsan amelini artırmaya gayret ederken az da olsa surekli olanı tercih etmeye ve ihlÂsını muhafaza etmeye ozen gostermelidir. Buyuklerden Ebu Bekir Vasıtî rh.a. şoyle demiştir:
“Ameli muhafaza etmek, yapmaktan cok daha zordur. Ameller kolay kırılan kristale benzerler. Riya ve kendini beğenme gibi şeyler dokunduğunda hemen kırılırlar. Amel etmek isteyen ve riyadan korkan kişi once ihlÂsı elde etmek icin cabalasın. Ama riyayı kalbinden cıkaramasa da ameline devam etsin. Once ibadetini yapsın, sonra tovbe etsin. Belki de Allah bu halinin hatırına ona ihlÂsı bahşeder.”
Riya korkusuyla amel terk edilir mi?
Ebu Said HarrÂz rh.a.’in muridlerinden biri hizmeti terk eder. Nedenini de ihlÂssızlığa bağlar. Buyuk veli bu kişiyi şu sozlerle uyarır:
“Boyle yapma! İhlÂs amelleri terk etmek icin değildir. Akıllı insan ihlÂs sahibi değilim diye hayırlı işleri bırakmaz. Senden hizmette niyetini duzeltmen istendi. Sen hizmeti bırakıp insanları mağdur ettin. Haydi işine geri don!”
Bir kimse Suhreverdî k.s. hazretlerine gelerek; “Başımda iki buyuk bela var: Ameli terk etsem tembelleşiyorum, amel etsem riyaya ve kibre duşuyorum, ne yapayım?” dedi. Buyuk veli ona; “Tembellikten Allah’a sığın ve ibadete devam et, riya ve kibirden kurtulmak icin de bir murşid-i kÂmile bağlan.” diye cevap verdi.
Riya korkusuyla amelin terk edilmesi şeytanın işine gelir. Benzer bir durum da gizli yapılan hayrı insanlar gorduğu icin bırakmaktır. Peygamberimiz s.a.v., ibadetlerini gizlediği halde fark edilmesini onleyemeyen ve insanların gormesinden de hoşnut olan birinin hali sorulunca şu cevabı vermiştir:
“Onun icin iki sevap vardır. Birincisi gizleme sevabı, ikincisi acıklama (ornek olma) sevabı.” (Tirmiz&#238
İhlÂs icin amel, amel icin ihlÂs bırakılmaz. Yani ne riyadan kurtulamıyorum diye hayırlı işler terk edilir, ne de cok amel edeyim diye ihlÂs gormezden gelinir. Halis niyet ve guzel amel birbirini besleyen iki gur kaynaktır. Hem birbirlerinin suyunu durular hem de muminleri iki cihan saadetine taşırlar.
__________________